• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Papatya Falı

Mavi Gül

ѕση_¢ıqℓıк
Özel üye
Seviyor, sevmiyor; geçiyorum, kalıyorum diyerek papatyanın yaprakları koparılarak bakılan “Papatya falı” eskiden özellikle gençler ve öğrenciler arasında yaygındı.


Saplı bir papatya koparılır. Sonra dilek tutulur. Mesela, “X beni seviyor mu?” denir.

Sonra, seviyor denilerek bir tane, sevmiyor denilerek bir tane koparılır. Yapraklar bitinceye kadar devam edilir.

En son koparılan yaprak ne diyorsa, ona göre karar verilir
 
ilginçtir ki, hiç bir papatya papatya oldugunun bile farkinda degil... belki de, kopartilana kadar... boynu bükülene kadar... yitik bir ask sarmalinda, ask fali olana kadar... seviyor, sevmiyor... seviyor, sevmiyor... hayir bu olmadi! baska bir papatya bulmali.. boynunu bükmeli, yapraklarini bir bir koparmali... ah papatya, ask falina yenik düstü hayatin... nicedir ki boynun bükük rengin soluk bundandir adina sarkilar!... bugünün tarihini siz atin, kayda düsülsün... her papatya bîhaberdir sevgisinden her papatya bir kurbandir sevgiye... ve her papatya koparildigi yaprak sayisinca az buçuk yalancidir... bir o kadar ümittir sevgili için... evet evet, o beni seviyor... - seni seviyorum papatya!... papatya? öl-müs-tür... kaydini siz düsün, iste bugünün tarihidir... ve bir papatya için yazilmistir... öylesine.. bir papatyanin ardindan... solgun bir kalemle... kara bir sayfaya... bembeyaz umutlarla... - her papatya kurbandir, yasanmamis bir ask icin..Elinde bir papatyan vardir, ama sen hep bir gülün olsun istersin... Gülü bulmak için papatyandan vazgeçersin, gün gelirde gülünü bulamayinca papatyana geri dönmek istersin... Ama bilememezsin ki senin degerini bilemedigin papatyan artik bir baskasinin gülü olmustur...Benmi ? senelerce sevdigimin GÜLÜ olduguma inanirdim, oysa ben onun icin papatya bile olamadim...
 
Günlerden birgün güzelliği ile göz kamaştıran bir kelebek kozasından çıkmış ve üç günlük ömrünü yaşamak için dağlara doğru yol almış. Kelebeğin kendine hayran bırakan kanatları ve eşsiz desenleri gittiği her yere onunla birlikte ulaşmış ve doğaya karışmış. Kelebek dağlardan kırlara doğru uçup konarken papatya da onu seyre dalmış. Kelebek bir anda papatyanın dikkatini çekmeye ve ilgi alanına girmeye başlamış. Artık kelebek dağlarda değil papatyanın etrafında dönüp duruyormuş.

Birlikte üç gün geçiren papatya ve kelebek için ayrılma zamanı gelmiş çatmış. Beraber onca zaman geçiren papatya ve kelebek bir türlü gerçek duygularını birbirine anlatamamış ve son ana kadar beklemişler. Durumu kötüleşen kelebek daha fazla dayanamayarak duygularını açık edip vedalaşmaya karar vermiş ve sevgi sözcükleri bir bir ağzından dökülmeye başlamış. Durum karşısında şaşkınlık geçiren papatya veda sözcüklerine anlam verememiş. Kelebek ise son anda 3 günlük ömrü olduğunu ve bugünün son olduğunu söylemiş. Kelebek için son nefesler sayılmaya başladığında ise papatyaya; “Seni … seni seviyorum” diyebilmiş. Üzüntüsünü ve şaşkınlığını gizleyemeyen papatyanın tek sözü ise “bende” olmuş.

Kelebeğin yaşamının son bulması ile birlikte papatya artık eski canlılığını ve neşesini koruyamaz hale gelmiş .Sürekli kelebeği ve son sözcüklerini düşünen papatya, belli bir süre sonra cansız ve üzgün bir hal almış. Zamanla kuruyan papatyanın her bir yaprağı tek tek dökülmeye başlamış. Yapraklarını hüzünle döken papatya her düşüşte sadece şu kelimeyi söyleyebilmiş “seviyormuş”.

Bu hikayeden sonra artık yaprakları düşen papatyalar klasikleşen bir öykünün baş kahramanı olarak anılmaya başlanmış. Bu nedenle günümüzde papatyalar ve yaprakları “seviyor, sevmiyor” heyecanı arasında bir bir koparılıyor.
 
Hayat çok kısa.
İdealleriniz, arzularınız,
Ve en önemlisi!
Sevginiz için yaşamayı unutmayın.
Kalpten istediğiniz her neyse,
Onun için mücadele etmeyi bırakmayın.
Eğer inanıyorsanız,
Yollar size kendiliğinden çiçeklenecektir.
Umudunuz yanınızda olduktan sonra
yollar hep gökyüzü...”

Sadece üç günlük ömrü olan kelebek, papatyaya aşık olur.
Ancak öleceğine saatler kala, “ seni seviyorum"
der. Papatya sadece “ben de” diyebilir ve kelebek ölür.
Ona sevdiğimi neden zamanında söylemedim diye, papatya üzüntüsünden hasta olur.

Yapraklarını dökmeye başlar.
Döktüğü her yaprakta “seni seviyorum” der, sonunda ölür.
İşte o günden beri sevdiğini söyleyemeyen
herkes, papatyaya sorar.
“Seviyor mu? Sevmiyor mu? ” diye..

 
Sevıyor sevmiyor 😂
Kolay değildir seni seviyorum demek. Düşünmeden asla söylememek gerek. Seviyorum dediyse yürek, ölene dek sözünde durmak gerek.
 
Son düzenleme:
Kozasından çıkan bir tırtıl kendisine yuva yapmak için harekete geçer. Yuvasını yapar ve ertesi günü çok güzel bir kelebek olarak uyanır. Muhteşem güzelliğine hayran olur. Mutlulukla uçmaya başlar. Doğanın güzelliklerini görmek için yükseklere uçar. Dağları tepeleri aşar ve yorulur. Dinlenmek için durduğu yerde gözüne uzakta duran bir papatya çarpar. Hemen papatyanın yanına uçar ve papatyanın güzelliğine hayran olur.

Papatyaya uzaktan güzel göründüğünü yanına geldiğinde ise daha güzel olduğu söyleyen kelebek ve papatya arasında bir sohbet başlar. Papatya kelebeğin sözleri üzerine utanır ve çekingen tavrı ile kelebeğe hoş geldin der. Yalnızlıktan sıkıldığını yanına gelerek kendisini mutlu ettiğini söyleyen papatya kelebekten çok hoşlanmıştır. Tabi kelebekte papatyadan...
Gece olduğunda yıldızları seyrederken uyuyakalan papatya ve kelebek birbirlerine aşık olmuşlardır.
Sürekli papatyanın üzerinde uçarak güneşin yakıcı etkisinden korumaya çalışan kelebek papatyaya olan sevgisini ifade etmeye çalışır ve bir türlü bunu söyleyemez. Aynı duyguları yaşayan papatyada sevgisini ifade etmekten çekinir.
Böylece iki sevgili yan yana ama sevgilerini paylaşmadan sürekli sohbet etmişler. Böylece saatler saatleri kovalamış. Günler geçip de, kelebek artık zamanı kalmadığını, gücünün tükendiğini anlayınca, papatyaya dönmüş ve; "Üzgünüm ama senden ayrılmam gerekecek" demiş.
Papatya buna bir anlam verememiş. "Neden" demiş. "Yoksa benim yanımda mutsuz musun?". "Hayır" demiş kelebek. "Bilakis, sen benim hayatıma anlam kattın. Fakat biz kelebeklerin ömrü sadece üç gündür. Ve ben de ömrümü tamamladım. Artık kelebeklerin hiç ölmediği bir yere gitmeliyim."
Papatya bu duruma çok üzülmüş ama yapacak bir şey yokmuş zaten. Kelebek artık hiç gücünün kalmadığını, daha fazla tutunamayacağını fark ettiğinde, son bir gayretle papatyaya "Sevi seviyorum" diyebilmiş ancak. Papatya donakalmış. Sadece "Bende..." diyebilmiş kelebeğin arkasından. Ardından da gözyaşlarına boğulmuş.
İçinden "Keşke onun da beni sevdiğini bilseydim. Keşke onu sevdiğimi söyleyebilseydim." diye geçirmiş. Papatya, sevdiğinin onu sevdiğini bilmeden geçirdiği günlerin acısına dayanamamış. Bir süre sonra yaprakları önce solmuş, sonra da dökülmeye başlamış. Her düşen yaprakta papatya, "seviyormuş" diye geçirmiş içinden.
İşte o günden beri, bunu bilen aşıklar, Sevgililerine soramadıklarını hep papatyalara sormuş:
"Seviyor mu, sevmiyor mu?"
 

Papatyanın yapraklar ile uğraşmana gerek yok. O kadar kalabalığın içerisinde beni fark etmen yeterli.​

 
Geri
Top