__nUrAy__
Usta
Paranoyak Kadınlar!
Sen hala paranoyak olduğunu kabul etmiyorsun, ben öyle olduğumun farkındayım!
Hani iş formu, sigorta poliçesi ya da ıvır zıvır bir form doldururken karşılaştığımız bir soru vardır; “Önemli bir rahatsızlığınız var mı, veya geçirdiniz mi?” diye. 7 yaşında geçirmiş olduğum zatürre, 11 yaşında geçirmiş olduğum sarılık ve 9 yıldır süregelen ülser gibi biyolojik hastalıklardan -bana göre- daha önemli bir rahatsızlığım var benim: Paranoyağım! Milyonlarca insanın görmezden gelebileceği şeyleri kafama takar, içime atar, hayatımı karartırım. Hem de bazen ortada gerçek bir üzüntü yok ve hava günlük güneşlikken bile ben bunu başarırım.
Bu konuda bendne öte biri yok sanırdım, ama geçenlerde eski bir dostumla karşılaşınca yanıldığımı anladım.
Bir hemşire kızcağız laborant sevgilisine, “Nasıl gidiyor?” diye sormuş alt tarafı. Bizim kız o andan sonra adamcağıza zindan etmiş hayatı.
Bir de sanki kendisi haklıymış gibi sakin sakin anlatmaz mı bunu bize? Siz olsaydınız nasıl bir akıl verirdiniz kendisine? İlk tepki benden değil, Gülfem’den geldi. Onun derdi; “Acaba hemşire güzel miydi?”
Bu gibi durumlarda hiçbir kadının bir diğeri için “Evet çok güzeldi.” ya da “Fena değildi ama en azından benden güzeldi.” dediğini duymadım. O nedenle böyle bir soruyu hayatım boyunca hiçbir kadına sormadım. Biz kadınlar eğer ortada bir rekabet söz konusuysa asla objektif olamayız. Aynaya bile dünyanın en çekici hatunuymuşuz gibi bakarız! Birçok kere de yanılırız.
Dolayısıyla bizim kız da verdiği cevapla şaşırtmadı beni. Hatta sizin de tahmin edeceğiniz gibi, o hemşirenin sadece fiziksel özelliklerini değil, kendi kişisel yaş¤¤¤¤¤ dair bir dolu özelliğini de bir çırpıda sıralayıverdi.
“Sen tüm bu sinir harbini yaşarken, sevgilin ne diyor bu duruma?” diye sordum, ilgilenmiyor görünmemek için. Ama aslında bu tür konulardan çok fazla sıkıldığımı da itiraf edeyim. Bana artık acayip uzak ve hatta itici geliyor kıskançlık yüzünden bu tür hır çıkarmalar filan. Kimse kimseyi tekeli altına alamaz bu hayatta, üstelik bizim arkadaş bu adamla daha evli bile değil. Öyleyse nedir bu hesap sormalar, gereksiz yere birbirini yormalar? Hadi adam gözünün önünde hemşireye göz kırpsa, kur yapsa neyse… Öyle bir olay da yok ortada. İçten sorulan bir hal hatır var sadece. -Vay efendim, hemşire kendisini gıcık etmek için yapmışmış bunu. Zaten adamda gözü varmış!- Sordum hemen “Gözü varsa ne yapacaksın? Gidip kızın gözlerini mi oyacaksın?” Kızdı bana! Kızar tabii, gerçekleri kim benim kadar sever ki?
Erkek arkadaşı “O kızla aramda bir şey yok, bin kere söyledim sana; ama bence sen bir psikoloğa görünsen iyi olacak. Ben bunalmaya başladım çünkü.” demiş bir de ona. Yani ortada fol yumurta ve hatta hemşire kız bile yokken, paranoyasını kontrol altına alamadığı için en korktuğu şey başına gelecek neredeyse. Sevgilisi sırf bu nedenle onu terk edecek belki de…
“Bak” dedim. “Benim de paranoyalarım var. Ama mümkün olduğunca sadece kendimedir zararım. Üstelik sen hala paranoyak olduğunu kabul etmiyorsun, ben öyle olduğumun farkındayım! Şüphelerimi çok zor dışarı kusarım. Müspet delilim yoksa susarım. Sana da tavsiyem, yapabileceksen kendi kendine sakinleşmeye, tolerans çıtanı yükseltmeye çalış. Yok eğer kendin bu zor işin altından kalkamayacak gibi hissetmekteysen, bence de psikolojik bir destek al. Hiçbir zaman da böyle bir mevzuyu bu kadar çirkin şekilde sorgulayacak kadar alçalma, hep yukarda kal!”
ALINTIDIR
Sen hala paranoyak olduğunu kabul etmiyorsun, ben öyle olduğumun farkındayım!
Hani iş formu, sigorta poliçesi ya da ıvır zıvır bir form doldururken karşılaştığımız bir soru vardır; “Önemli bir rahatsızlığınız var mı, veya geçirdiniz mi?” diye. 7 yaşında geçirmiş olduğum zatürre, 11 yaşında geçirmiş olduğum sarılık ve 9 yıldır süregelen ülser gibi biyolojik hastalıklardan -bana göre- daha önemli bir rahatsızlığım var benim: Paranoyağım! Milyonlarca insanın görmezden gelebileceği şeyleri kafama takar, içime atar, hayatımı karartırım. Hem de bazen ortada gerçek bir üzüntü yok ve hava günlük güneşlikken bile ben bunu başarırım.
Bu konuda bendne öte biri yok sanırdım, ama geçenlerde eski bir dostumla karşılaşınca yanıldığımı anladım.
Bir hemşire kızcağız laborant sevgilisine, “Nasıl gidiyor?” diye sormuş alt tarafı. Bizim kız o andan sonra adamcağıza zindan etmiş hayatı.
Bir de sanki kendisi haklıymış gibi sakin sakin anlatmaz mı bunu bize? Siz olsaydınız nasıl bir akıl verirdiniz kendisine? İlk tepki benden değil, Gülfem’den geldi. Onun derdi; “Acaba hemşire güzel miydi?”
Bu gibi durumlarda hiçbir kadının bir diğeri için “Evet çok güzeldi.” ya da “Fena değildi ama en azından benden güzeldi.” dediğini duymadım. O nedenle böyle bir soruyu hayatım boyunca hiçbir kadına sormadım. Biz kadınlar eğer ortada bir rekabet söz konusuysa asla objektif olamayız. Aynaya bile dünyanın en çekici hatunuymuşuz gibi bakarız! Birçok kere de yanılırız.
Dolayısıyla bizim kız da verdiği cevapla şaşırtmadı beni. Hatta sizin de tahmin edeceğiniz gibi, o hemşirenin sadece fiziksel özelliklerini değil, kendi kişisel yaş¤¤¤¤¤ dair bir dolu özelliğini de bir çırpıda sıralayıverdi.
“Sen tüm bu sinir harbini yaşarken, sevgilin ne diyor bu duruma?” diye sordum, ilgilenmiyor görünmemek için. Ama aslında bu tür konulardan çok fazla sıkıldığımı da itiraf edeyim. Bana artık acayip uzak ve hatta itici geliyor kıskançlık yüzünden bu tür hır çıkarmalar filan. Kimse kimseyi tekeli altına alamaz bu hayatta, üstelik bizim arkadaş bu adamla daha evli bile değil. Öyleyse nedir bu hesap sormalar, gereksiz yere birbirini yormalar? Hadi adam gözünün önünde hemşireye göz kırpsa, kur yapsa neyse… Öyle bir olay da yok ortada. İçten sorulan bir hal hatır var sadece. -Vay efendim, hemşire kendisini gıcık etmek için yapmışmış bunu. Zaten adamda gözü varmış!- Sordum hemen “Gözü varsa ne yapacaksın? Gidip kızın gözlerini mi oyacaksın?” Kızdı bana! Kızar tabii, gerçekleri kim benim kadar sever ki?
Erkek arkadaşı “O kızla aramda bir şey yok, bin kere söyledim sana; ama bence sen bir psikoloğa görünsen iyi olacak. Ben bunalmaya başladım çünkü.” demiş bir de ona. Yani ortada fol yumurta ve hatta hemşire kız bile yokken, paranoyasını kontrol altına alamadığı için en korktuğu şey başına gelecek neredeyse. Sevgilisi sırf bu nedenle onu terk edecek belki de…
“Bak” dedim. “Benim de paranoyalarım var. Ama mümkün olduğunca sadece kendimedir zararım. Üstelik sen hala paranoyak olduğunu kabul etmiyorsun, ben öyle olduğumun farkındayım! Şüphelerimi çok zor dışarı kusarım. Müspet delilim yoksa susarım. Sana da tavsiyem, yapabileceksen kendi kendine sakinleşmeye, tolerans çıtanı yükseltmeye çalış. Yok eğer kendin bu zor işin altından kalkamayacak gibi hissetmekteysen, bence de psikolojik bir destek al. Hiçbir zaman da böyle bir mevzuyu bu kadar çirkin şekilde sorgulayacak kadar alçalma, hep yukarda kal!”
ALINTIDIR