Bugün pazar, Ramazan'ın son hafta sonu ve herkes bir yandan hüzünlü, bir yandan da "Artık dayanamıyorum!" modunda. Sabah ezanıyla birlikte gözlerimizi açtık ve ilk düşünce: "Bugün kaç saat kaldı?" Sanki oruç saatleri bir yarış pistinde, biz de son turdayız. Ama bu tur bir türlü bitmek bilmiyor!
Kahvaltı hayalleri kuranlar, iftar menüsünü iki gün önceden planlayanlar, sahurda "Bir dilim daha yesem mi?" diye kendi kendine pazarlık yapanlar... Hepimiz aynı gemideyiz. Ramazan'ın son hafta sonu, herkesin enerjisi tükenmiş durumda. Artık buzdolabının önünden geçerken içimizden "Seni görmüyorum bile!" diyoruz. Ama tabii ki görüyoruz. Her şeyi görüyoruz.
Sahurda alarm çaldığında, "Bir dakika daha uyusam ne olur ki?" diye düşünüp, bir bakmışsın güneş doğmuş. O anki panik halini tarif etmek imkansız. "Acaba orucum kabul olur mu?" diye düşünürken, bir yandan da "Keşke bir tost daha yeseydim" diye iç geçiriyoruz.
İftar saatine yaklaştıkça, herkesin gözlerinde aynı ifade: "Yemek nerede?" Sofraya oturduğumuzda ise sanki bir yarış başlıyor. Çorba içilirken bir yandan da "Acaba pilav soğudu mu?" diye endişeleniyoruz. Tatlıyı görünce ise "Bu kadar yemek yedik, ama tatlıyı başka bir mideye ayırdım" diye kendimizi kandırıyoruz.
Ramazan'ın son hafta sonu, herkesin enerjisi tükenmiş olsa da, bir yandan da "Bayram yaklaşıyor!" diye içimizde bir heyecan var. Artık bayram hazırlıkları başladı. Kimisi börek yapıyor, kimisi tatlıları hazırlıyor, kimisi de "Acaba bayramda kaç kilo alacağım?" diye düşünüyor.
Sonuç olarak, bugün Ramazan'ın son hafta sonu ve hepimiz bir yandan "Artık dayanamıyorum!" diyoruz, bir yandan da bu manevi atmosferin bitmesine üzülüyoruz. Ama unutmayalım, bayram yaklaşıyor ve herkesin birbirine sarılıp, "Geçmiş bayramınız kutlu olsun!" diyeceği günler geliyor. O güne kadar, buzdolabına bakmamaya devam!
Kahvaltı hayalleri kuranlar, iftar menüsünü iki gün önceden planlayanlar, sahurda "Bir dilim daha yesem mi?" diye kendi kendine pazarlık yapanlar... Hepimiz aynı gemideyiz. Ramazan'ın son hafta sonu, herkesin enerjisi tükenmiş durumda. Artık buzdolabının önünden geçerken içimizden "Seni görmüyorum bile!" diyoruz. Ama tabii ki görüyoruz. Her şeyi görüyoruz.
Sahurda alarm çaldığında, "Bir dakika daha uyusam ne olur ki?" diye düşünüp, bir bakmışsın güneş doğmuş. O anki panik halini tarif etmek imkansız. "Acaba orucum kabul olur mu?" diye düşünürken, bir yandan da "Keşke bir tost daha yeseydim" diye iç geçiriyoruz.
İftar saatine yaklaştıkça, herkesin gözlerinde aynı ifade: "Yemek nerede?" Sofraya oturduğumuzda ise sanki bir yarış başlıyor. Çorba içilirken bir yandan da "Acaba pilav soğudu mu?" diye endişeleniyoruz. Tatlıyı görünce ise "Bu kadar yemek yedik, ama tatlıyı başka bir mideye ayırdım" diye kendimizi kandırıyoruz.
Ramazan'ın son hafta sonu, herkesin enerjisi tükenmiş olsa da, bir yandan da "Bayram yaklaşıyor!" diye içimizde bir heyecan var. Artık bayram hazırlıkları başladı. Kimisi börek yapıyor, kimisi tatlıları hazırlıyor, kimisi de "Acaba bayramda kaç kilo alacağım?" diye düşünüyor.
Sonuç olarak, bugün Ramazan'ın son hafta sonu ve hepimiz bir yandan "Artık dayanamıyorum!" diyoruz, bir yandan da bu manevi atmosferin bitmesine üzülüyoruz. Ama unutmayalım, bayram yaklaşıyor ve herkesin birbirine sarılıp, "Geçmiş bayramınız kutlu olsun!" diyeceği günler geliyor. O güne kadar, buzdolabına bakmamaya devam!
