Rusya antlaşmaları
Brest Litovsk Barış Antlaşması
Berlin Konferansı
1841 Boğazlar Sözleşmesi
Britanya-Rusya Antantı
Gülistan Antlaşması
Hünkâr İskelesi Antlaşması
Küçük Kaynarca Antlaşması
Londra Antlaşması (6 Temmuz 1827)
Paris Antlaşması (1856)
Paris Antlaşması (1947)
Pereyaslav Antlaşması
Saint-Jean-de-Maurienne Anlaşması
Tilsit Antlaşmaları
Türkmençay Antlaşması
Yaş Antlaşması
Üç İmparator Birliği
Brest Litovsk Barış Antlaşması
Berlin Konferansı
1841 Boğazlar Sözleşmesi
Britanya-Rusya Antantı
Gülistan Antlaşması
Hünkâr İskelesi Antlaşması
Küçük Kaynarca Antlaşması
Londra Antlaşması (6 Temmuz 1827)
Paris Antlaşması (1856)
Paris Antlaşması (1947)
Pereyaslav Antlaşması
Saint-Jean-de-Maurienne Anlaşması
Tilsit Antlaşmaları
Türkmençay Antlaşması
Yaş Antlaşması
Üç İmparator Birliği
Brest Litovsk Barış Antlaşası
Brest Litovsk Barış Antlaşması, 3 Mart 1918 tarihinde Rusya ile Alman İmparatorluğu, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Osmanlı Devleti ve Bulgaristan Krallığı arasında imzalanmış, İttifak Devletleri'nin yenilmesi üzerine geçersiz kalmış bir barış antlaşmasıdır. Osmanlı Devleti'nin toprak kazandığı en son antlaşmadır.
Antlaşmaya Zemin Hazırlayan Ortam
Çanakkale Savaşları'nda sonra yardım bulamayan Rusya İmparatorluğu, ekonomik alanda son büyük darbeyi yemiş oldu; ve iki iç savaş yaşadı. Şubat 1917 ve Ekim 1917'de gerçekleşen bu iki devrim sonucunda başa gelen komünist hükümet (Lenin'in hükümeti, Sovyet Rusya), savaşa karşıydı. O yüzden hükümet Avrupalı devletlerle (Alman İmparatorluğu, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Osmanlı Devleti ve Bulgaristan Krallığı ile) hemen barış antlaşması imzalamaya girişti. Bu devletler büyük miktarda toprak istedi. Ama toprak kaybına Rusya komünistleri karşıydı. Yeni Sovyet Hükümeti, barış antlaşmalarını kendi içinde görüştükten sonra, toprak kaybını savaşa tercih etti. Antlaşma sonucunda:
Alman İmparatorluğu'na Baltık ülkeleri (Estonya, Litvanya and Letonya), Polonya, Belarus, Ukrayna ve Finlandiya
Osmanlı Devleti'ne Kars, Ardahan, Batum (sonradan Sovyetlere verildi) ve Artvin verildi. İmza Rusya'nın Brest-Litovsk Kenti'nde imzalandığından dolayı, antlaşmaya bu isim verilmiştir.
Berlin Konferansı
Berlin Batı Afrika Konferansı, Afrika'nın Kongo Havzası'na ilişkin egemenlik haklarının tartışılması ve bir sonuca bağlanması için düzenlenen uluslararası bir konferanstır. Portekizin önerisi üzerine, 15 Kasım 1884-26 Şubat 1885 tarihlerinde düzenlenen konferansa İngiltere, Fransa, Avusturya, Almanya, İtalya, Rusya, Portekiz, İspanya, ABD, İsveç, Norveç, Danimarka, Belçika ve Osmanlı İmparatorluğu katılmıştır. Konferans başlanlığını Almanya şansölyesi (başbakan) Otto von Bismarck yapmıştır.
1870li yıllara gelindiğinde Afrikadaki sömürgecilik yayılması, kaşiflerin gezilerine dayanıyordu ve bir anlamda sözlü işgal ilkesi geçerliydi. Kaşiflerin keşfettikleri geniş araziler, adına çalıştıkları, tarafından finanse edildikleri hükümete ait sayılıyordu. Sömürge yönetimlerini kurmakta olan ülkeler, bu şekilde askeri-siyasi olmayan tarzda sömürge alanlarını genişletmekteydiler. Bu durumu, kendi sömürge bölgeleri açısından tehdit olarak algılayan Portekiz, sömürge yayılmacılığının kurallara bağlanmasını istemiştir. Konferans sonunda oluşan sonuç belgesi, fiili işgal ilkesini benimsemiştir. Bunun anlamı, herhangi bir bölge üzerinde hak iddia edebilmenin, o bölgede askeri bir hakimiyet kurmaya dayandırılmasıdır.
Konferans, sömürgeci yönetimlerin dünyanın değişik bölgelerini hızla işgal etmelerinin önünü açmıştır. Bu nedenle konferans, sömürgecilik tarihinin önemli kilometre taşlarından biridir.
1841 Boğazlar Sözleşmesi
1841 Boğazlar Sözleşmesi, Avusturya İmparatorluğu, Fransa Krallığı, Birleşik Krallık, Prusya, Rusya İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu'nun 13 Temmuz 1841'de Londra'da imzaladığı uluslararası sözleşme.
Mısır isyanı sonunda Osmanlı İmparatorluğu'nin tam bir çöküntü içine düştüğü ortaya çıkınca Boğazlar meselesi önemli bir konu olarak ön plana çıktı. Çünkü, Akdeniz'in doğu kapısı durumunda olan İstanbul ve Çanakkale Boğazları, devletlerarası ilişkiler ve dengeler açısından hayati önemi haizdi. Aslında, bu safhada boğazlar, Birleşik Krallık veya Rusya'nın kontroluna girebilirdi. Fakat, bu güçler karşı karşıya gelmemek için ve dengelerin muhafazası maksadıyla bu türden uygulamaya teşebbüs etmediler.
1841 Tarihine Kadar Boğazların Statüsü
hususuna yer verildi.(a) 1535 kapitülasyonlarıyla Fransız bayrağı taşıyan ticaret gemilerine tüm Türk limanlarına girip çıkmak müsaadesi verildi. Bu müsaadeler zaman zaman diğer devletlere de tanındı.
(b) 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması Rus ticaret gemilerine Boğazlardan serbestçe geçebilmek hakkını tanıdı.
(c) 1798 ve 1805'de Rusya ile yapılan ittifak antlaşmalarında Rus savaş gemilerinin Boğazlardan geçeceğine dair hükümler konuldu. 1806'da iki devlet arasında çıkan savaş bu antlaşma hükümlerini geçersiz kıldı.
(d) 1809'da Birleşik Krallık ile imzalanan Kale-i Sultaniye Antlaşması'nda Boğazların tüm devletlerin savaş gemilerine kapalı tutulması prensibi kabul edildi.
(e) 1829'da Edirne Antlaşması'na, Boğazların bütün devletlerin ticaret gemilerine açık tutulacağı hükmü kondu.
(f) 1833 tarihli Hünkar İskelesi Antlaşmasının gizli maddesinde, Osmanlı Devleti'nin Çanakkale Boğazını Rusya lehine kapatacağına, yani hiçbir yabancı savaş gemisinin hiçbir sebep ve bahane ile Çanakkale'den giriş yapmasına müsaade etmeyeceği
Bundan da anlaşılıyor ki, Osmanlı Devleti bu dönemlerde Boğazlar Statüsünün sorumluluğunu Avrupa büyük devletleri ile paylaşma durumuna girmiştir.
Mısır meselesinden sonra ise Boğazlar, Rusya'nın kontrolünden alınmış ve tekrar Avrupa büyük devletlerin taahhüdü altına verilmiştir.
1841 Boğazlar Sözleşmesi
Bu antlaşma ile Boğazların barış zamanında savaş gemilerine kapalılığı uluslararası yükümlülük altına alınmıştır. Boğazların kapalılığı kavramı yalnız barış zamanı ile sınırlıdır. Osmanlı Devleti savaşa girdiği takdirde Boğazlan istediği gibi tasarruf edebilecektir. Yani, dilediği devletin savaş gemilerine açabilecektir. Nitekim, bu prensip Kırım Savaşı'nda uygulanacak, İngiliz ve Fransız savaş gemilerinin Karadeniz'e geçmelerine izin verilecektir.
Sonuç olarak; 1841 yılında Osmanlı İmparatorluğu üzerindeki Rus nüfuzu ve baskısı gerilemiş; Fransa'nın Mısır üzerindeki etkinliği ortadan kalkmış; Hünkar İskelesi Antlaşması hükümleri sona ermiş; İngiltere ise en kazançlı ülke durumuna gelmiştir.
Britanya-Rusya Antantı
Britanya-Rusya Antantı (1907), Rusya, Britanya ve Fransa arasında yapılan Üçlü İttifakın bir parçası olan antlaşma.
31 Ağustos 1907 yılında Sankt Petersburg'da Rusya Dışişleri Bakanı Aleksandr İzvolski ve Britanya Büyükelçisi Arthur Nicolson tarafından imzalandı.
Rusya'yla Britanya İmparatorluğu'nun Asya'da nüfuz alanlarını belirledi ve Büyük Oyun'u sonlandırdı.
Rusya, Britanya'nın Afganistan üzerindeki protektorasını kabul etti ve Afgan Emiri ile doğrudan ilişki tesis etmeme taahhüdünde bulundu.
Her iki taraf Tibet'i Çin'in bir parçası olarak tanıdı ve bu bölge üzerinde kontrole sahip olma girişimlerinden vazgeçeceklerini açıkladı.
İran üç nüfuz alanına taksim edildi:
Kuzeyde Rus nüfuz alanı (Kasr-ı Şirin - İsfahan - Yezd - Zülfekar hattı bu alanın güney sınırını oluşturuyordu);
Güneyde Britanya nüfuz alanı (Bandar Abbas - Kirman - Bircand - Gezik hattının güneydoğusu);
Tarafsız bölge (İran'ın orta kısımları).
Gülistan Antlaşması
Gülistan Antlaşması, 12 Ekim 1813 tarihinde Rusya İmparatorluğu ile Kaçarlar (İran) arasında imzalanan antlaşmadır.
Bu antlaşma sonucunda Güney Kafkasya'da bulunan bereketli Karabağ toprakları Rusya yönetimine geçti. İranlılar adına antlaşmayı Abbas Mirza Kaçar'ın vekili Mirza Abdulhasan Han Şirazi imzalamıştır. Bu antlaşmayla tarihte ilk kez Kuzey Azerbaycan Rusya'ya bağlandı. Güney Azerbaycan ise İran'da kaldı. Mevcut bölünme Türkmençay Antlaşmasıyla pekişmiş ve günümüze kadar devam etmiştir.
Talış, Şirvan, Kuba, Bakü, Gence, Karabağ, Şeki hanlıkları Rusya'ya katıldı. İran, Doğu Gürcistan'a, Kazak ve Şemseddil sultanlıklarına, ayrıca Dağıstan'a ait iddialarından vazgeçtiğini bildirdi. Revan ve Nahçıvan hanlıkları İran hakimiyetinde kalıyordu. Hazar Denizi'nde donanma bulundurma hakkı Rusya'ya ait olacaktı. Rus tacirler dahili gümrük vergisinden muaf olarak ticaret yapabilecektir.
Hünkâr İskelesi Antlaşması
Hünkâr İskelesi Antlaşması, 8 Temmuz 1833 tarihinde İstanbul'un Hünkâr İskelesi semtinde Osmanlı İmparatorluğu'nun Rusya İmparatorluğu ile imzaladığı bir karşılıklı yardımlaşma ve saldırmazlık antlaşmasıdır.
Sultan II. Mahmut 1829 yılında Rusya'yla yapılan savaşı sonuçlandıran Edirne Antlaşmasını imzalamıştı. Bu arada Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa, Osmanlı İmparatorluğu'na isyan etti. Osmanlı İmparatorluğu isyanı bastırmak için Rusya'dan yardım istemek zorunda kaldı. Rusya Mısır'a baskı yaparak 1833 yılında Osmanlılarla Kütahya Antlaşmasını yapmalarını sağladı. II. Mahmut barışı sağlamış olmakla birlikte kendini güvencede hissetmiyordu. O yüzden Rusya'yla bir karşılıklı yardımlaşma ve saldırmazlık antlaşması yapmaya karar verdi.
8 Temmuz 1833te imzalanan antlaşma, 6 açık ve biri gizli olmak üzere yedi maddeden meydana geliyor ve 8 sene için geçerli sayılıyordu. Antlaşmanın açık maddelerinde;
İki devletin sadece savunma maksadıyla bu antlaşmayı imzaladığı,
Herhangi bir savaş vukuunda birbirlerine yardım edecekleri,
Yardımı isteyenin diğerinin masraflarını karşılayacağı,
Sürenin 8 yılı aşmayacağı,
İki ay içinde onaylanacağı,
gibi hususlar bulunuyordu.
Gizli maddede ise; Rusya, Batı ile savaşa girdiği anda, Osmanlıların, boğazları Batılılara kapatacağı hususu vardı. Bu madde, Rusya'nın bu dönemde rekabet içinde olduğu Birleşik Krallık ve Fransa'ya karşı konmuştur.
Bu antlaşma ile Boğazlar sorunu ortaya çıkmıştır. Boğazlar sorunu 1841'deki Londra Konferansı'nda tekrar ele alınmıştır.
Küçük Kaynarca Antlaşması
Küçük Kaynarca Antlaşması, Osmanlı İmparatorluğu ile Rusya arasındaki 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşını sona erdiren ve Osmanlı Devletinde önemli toprak kayıplarına yol açan antlaşmadır. Güney Dobrucadaki Küçük Kaynarca kasabasında imzalandığından bu adı almıştır.
1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı
Osmanlı ordusunun, 1773te Ruslara karşı kazandığı Rusçuk, Silistre ve Varna zaferlerinin intikamını isteyen Çariçe II. Katerina, Tuna ordusunu takviye etmişti. Başkumandan Mareşal Petro Rumyantsev, Osmanlı ordusunu, merkezinde muhasara için Şumnuya doğru hareket etti. Bu sırada rahatsız olan Vezîr-i âzam ve Serdâr-ı ekrem Muhsinzade Mehmed Paşa, düşmanı karşılamak üzere Yeniçeri Ağası Yeğen Mehmed Paşa kumandasında bir kuvvet sevk ettiyse de, bu kuvvetler Kozlucada mağlup oldu. Rumyantsevin, bu başarıdan sonra Şumnu önlerine gelip Varna yolunu kesmek suretiyle, Osmanlı ordusunu iâşe ve mühimmattan mahrum etmesi, askerin dağılmasına yol açtı ve orduda on iki bin kişi kaldı. Yanındaki az sayıdaki kuvvetle mukavemet etmenin bir fayda sağlamayacağını anlayan Serdâr-ı ekrem mütareke istemek zorunda kaldı. Sadrazam kethüdâsı Ahmed Resmî Efendi, nişancı rütbesi ile birinci, Reîsül-küttab İbrâhim Münib Efendi de ikinci murahhas tayin olunarak, 12 Temmuz 1774te Şumnudan hareketle Balya Boğazına yakın Küçük Kaynarca kasabasına geldiler. Ruslar tarafının murahhası,General Nikolay Repnin idi. Mareşal Rumyantsev mütareke kabul etmeyerek birinci sulh müzâkeresinde esasları iki tarafça kabul edilmiş olan esaslara göre derhal sulh akdini istediğinden, mecburen teklif kabul olunup, iki günde ve iki celsede antlaşma imzalandı.
Rus başkumandanı, sulh görüşmesi yapabilmek için başlangıçta Kılburun, Kerç ve Yenikalenin Ruslara terkini şart koydu. Osmanlı murahhasları, bütün fırsatların elden çıkması ve kendilerine zaman verilmemesi üzerine, Rus isteklerini çaresiz kabul ettiler.
Antlaşmanın Koşulları
Antlaşmadan sonra Osmanlı Devleti sınırları
Antlaşmanın imzalandığında yerdeki kitabe: Burada 10-21 Temmuz 1774 tarihinde Büyük Katerina'nın temsilcisi Kont Petro Rumyantsev ve Sultan I. Abdülhamid'in temsilcisi Sadrazam Muhsinzade Mehmed Paşa tarafından Küçük Kaynarca Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşmanın 7. maddesine göre Rusya, Ortodoksları ve kiliselerini ebediyen koruması altına aldığını taahhüt eder.
17 Temmuz 1774 tarihinde imzalanan ve henüz tahta yeni çıkan I. Abdülhamit tarafından tasdik edilen, yirmi sekiz maddelik bu antlaşmaya göre :
Antlaşma SonuçlarıKırım Hanlığı'yla Kuban ve Bucak Tatarları siyâsî bakımdan müstakil olup, ancak dînî işlerinde Hilafet makamına tâbi olacaklardır.
Kılburun, Kerç, Yenikale ve Azak Kalesi'yle Dinyeper (Özi) ve Buğ (Aksu) nehirleri arasındaki arazi, Rusyaya terk edilmiş ve Aksu hudut kabul edilmiştir.
Ruslar tarafından işgal edilen Besarabya, Eflak, Boğdan ve Gürcistan ülkeleriyle Akdeniz adaları Osmanlılara iade olunacaktır.
Rus ordusu, Bulgaristanda Tunanın sağ sahilinden, bir ay içinde sol sahiline çekilecektir.
Rusya, Osmanlı topraklarındaki Ortodoksları daimî surette himaye edebilecektir.
Rus sefirlerinin, Eflâk ve Boğdan vaziyetleri hakkındaki müracaatları dikkate alınacaktır. (Bu madde mucibince memleketin işlerinde Rus müdahalesine devamlı açık kapı bırakılmış oluyordu.)
Rus ticaret gemileri, Karadenizle Akdenizde hareket serbestisine sahip olacak ve istedikleri zaman boğazlardan geçebilecekler ve Osmanlı limanlarında kalabileceklerdi. Böylelikle Karadeniz bir Türk gölü olmaktan çıktı.
Ruslar, İstanbul'da daimi elçilik bulundurabilecek ve Balkanlar'da istedikleri yerde konsolosluk açabileceklerdi. Bu da Rusların Panslavizm politikasına zemin hazırlamıştır.
İngiltere ile Fransa'ya verilen kapitülasyonlar, Rusyaya da aynen tanınacaktır.
Osmanlı Devleti, savaş tazminatı olarak, üç senede ve üç taksitte, Rusyaya on beş bin kese akça verecektir. Osmanlı Devleti, tarihinde ilk defa savaş tazminatı ödemiştir.
Orta-Kuzey Kafkasya'da Osmanlı Devleti ile Rusya arasında tarafsız bir bölge olan Kabartay ya da Kabardiya, Rusya'ya ilhak edildi.
Osmanlı Devleti, arazi itibariyle fazla kayba uğramamakla beraber, Rusların Eflak ve Boğdana karışmaları, istedikleri yerlerde konsolosluk açabilmeleri ve Ortodoksların hâmisi sıfatını takınmaları gibi maddeler sebebiyle, zayıf anlarında, devamlı olarak bu devletin saldırılarına mâruz kalmıştır.
Ayrıca bu antlaşmayla Kırım'a özerklik verilmesi Rusya'nın sonradan Kırım'ı egemenliği altına alması için bir atlama taşı oluşturmuştur. Nitekim Rusya bu antlaşmanın imzalanmasından 9 yıl sonra Kırım'ı topraklarına katmıştır.
Küçük Kaynarca Antlaşması ile Osmanlı Devleti;
Bu antlaşmayla Osmanlı İmparatorluğu, Dünya üzerindeki üç büyük devletten biri olma özelliğini kaybetti.
Dünyanın sayılı devletlerinden biri olma özelliğini yitirmiştir.
Uluslararası saygınlığını kaybetmiştir.
Yüzyılın en ağır antlaşmasını imzalamıştır.
Karadeniz'de yüzyıllardır devam eden egemenliğini kaybetmiştir.
Osmanlı Devleti bu antlaşma ile Avrupa devletlerinin üstünlüğünü kabul etmiştir.