Morpheus, pek çok yeteneğe sahip olmasıyla birlikte aynı zamanda uyuyanların yanına gidip onların düş görmelerini de sağlayan güçtü. Tanrısal yetkinliğiyle, uyuyanları, haşhaş çiçeğiyle okşayıp onların düş görmesini sağlayan Morpheus bu mesaisini her an tekrarlayabiliyor. Öyle ya, düş bu; her uyku anında gerçekleşebilir ki, işte bu girizgah bizi, yazımızın konusu olan rüya tabirleri ile ilgili yazılan bu içeriğe getiriyor.
Kabus da görsek, mutlu olmamızı sağlayan ve gerçekleşmesini ümit ettiğimiz güzel bir düş de görsek neredeyse her seferinde içimizden geçen bir şey vardır; o gördüklerimizin bir anlamı var mı?
Bu içerikte ise eldeki bilgilere dayanılarak rüya tabirleri ile ilgili merak edilen bazı noktalar açıklanmaya çalışılacak.
Düş konusu, tüm bilinmezliği ile karşı konulmaz çekiciliğini ve gizemini sürdürüyor. Çünkü henüz ne dini temelli ne de bilimsel perspektife dayanarak herhangi bir net/kanıtlanmış açıklama yok.
Tarihin çok önemli isimlerinin üzerine kafa yorduğu rüya ya da düş için Hipokrat da düşüncelerini aktardığı eserlere sahip. Hipokrat’ın konuyla ilgili yazdığı “Uyku Hali Vasıtasıyla İnsan Vücudundaki Hastalıkları Önceden Bilme” ve “Hipokrat’ın Sağlık bilgisi Kitabı” adlı çalışmaları, bazı hastalıklar ile görülen rüyaların bağlantılı olabileceği varsayımını ortaya döken bölümlere sahip. Hatta Hipokrat’a göre “rüya anahtarları” adı verilen ve simgesel kalıplarla kodlanmış olduğuna inanılan verilerin “haber vermek” gibi bir işleve sahip olup olmadığı konusunda düşünülmeli.
Peki sadece Hipokrat mı rüyalar üzerine düşünmüş? “Rüyalar” isimli eseriyle, konuya dair açıklamalar üreten bir başka önemli isim de Aristo olmuş. Öte taraftan Antik Çağ’ın oniromansi (kahinlerin yaptığı rüya tabiri, kahinlik sanatı) uzmanı olarak görülen Efesli Artemidorus da bu konuyla ilgili fikirsel üretimlerde bulunmuş.
Sonrası ise daha malum; bilimsel açıdan da bazı gelişmelerin yaşanması ve buna koşut olarak psikanaliz kuramının ortaya çıkması ve tartışılması derken günümüze ulaştık ancak henüz, rüya kavramının tam anlamıyla ve tüm yönleriyle çözüldüğünü söyleyebilecek bir noktaya gelemedik.
Rüyada uzun saç görmek ayrıca “işleri pürüzsüz yapmak” olarak yorumlanıyor.
Bu durum, günlük yaşantımızda, bizlerin de deneyimlediği bir düş aslında. Öyle ki, yer yer uzun süreli etkisi süren bu türden düşleri anlamlandırabilmek adına rüya tabirlerini karıştırdığımız bile oluyor.
Bazı kaynaklara göre böyle bir düş görmek, müjdeli ve mutluluk veren haberler alınacağı yönünde yorumlar yapılmalı.
Ancak farklı düşünmenize ve biraz da kafanızın karışmasına sebep olacak başka bir yorum daha var; güvenirliği şüphe götüren birinden alınacak bir haber olarak yorumlanan rüya içinde rüya görmek aynı zamanda, “kaybolan kimseden haber almaya, bir şeyin açığa çıkmasını isteyen kimsenin bu arzusunun yerine gelmesine, mahzun kimsenin sevinmesine işarettir. Rüyada rüya anlatmak bazen zor şeyleri çözmeye, rumuzlu şeyleri bilmeye, gizli şeyleri açığa çıkarmaya; arkadaşına öğüt vermeye ve onu esirgemeye işarettir.” şeklinde bir çıkarıma da sebep olmuş.
Günümüzden yaklaşık bin yıl öncesine gidelim; o dönem içinde, Uygurlar’a ait Meniheist metinlere bakıldığında “tül” ya da “tüş” olarak olarak görülen bu sözcük; Kaşgarlı Mahmud tarafından yazılan Divan-i Lugat-it Türk isimli sözlükte de kendine yer bulmuş. “Tüş”, zaman içinde değişikliğe uğramış ve bugünkü “düş” sözcüğüne evrilmiş. Ayrıca, “düşünmek”, sözcüğünün kökeni de aslında “düş”e dayanıyor. Yani, hayale ve rüyaya…
Kabus da görsek, mutlu olmamızı sağlayan ve gerçekleşmesini ümit ettiğimiz güzel bir düş de görsek neredeyse her seferinde içimizden geçen bir şey vardır; o gördüklerimizin bir anlamı var mı?
Bu içerikte ise eldeki bilgilere dayanılarak rüya tabirleri ile ilgili merak edilen bazı noktalar açıklanmaya çalışılacak.
Rüya ya da düş nedir? Rüyada ne yapıyoruz?
Evet, rüya ya da düş adını verdiğimiz bu uyku halleri, sürecin genel ve karakteristik özellikleri arasında sayılıyor. Bilimsel açıdan değerlendirildiğinde, hızlı göz hareketi (paradoksal uyku/desenkronize uyku) olarak bilinen REM (İngilizce: Rapid Eye Movement) aşamasında görülen düş, kişileri ciddi bir şekilde etkisi altına alabiliyor. Tarih boyunca farklı zaman dilimlerinde çok farklı kültürleri etkisi altına alan bu konu, çok uzun zaman boyunca sadece teolojik temellere dayandırılsa da, günümüzde bilimsel açıdan açıklama ve hipotezlerin yanı sıra halihazırda süren araştırmalar, birden fazla seçeneği gözler önüne seriyor.Düş konusu, tüm bilinmezliği ile karşı konulmaz çekiciliğini ve gizemini sürdürüyor. Çünkü henüz ne dini temelli ne de bilimsel perspektife dayanarak herhangi bir net/kanıtlanmış açıklama yok.
Rüyalarla bugüne kadar kimler ilgilenmiş?
Rüya, köklü bir tarihe sahip olduğu gibi kendisiyle ilgilenenler için de uzun bir tarihi çizelge çıkmasına olanak yaratmış.Tarihin çok önemli isimlerinin üzerine kafa yorduğu rüya ya da düş için Hipokrat da düşüncelerini aktardığı eserlere sahip. Hipokrat’ın konuyla ilgili yazdığı “Uyku Hali Vasıtasıyla İnsan Vücudundaki Hastalıkları Önceden Bilme” ve “Hipokrat’ın Sağlık bilgisi Kitabı” adlı çalışmaları, bazı hastalıklar ile görülen rüyaların bağlantılı olabileceği varsayımını ortaya döken bölümlere sahip. Hatta Hipokrat’a göre “rüya anahtarları” adı verilen ve simgesel kalıplarla kodlanmış olduğuna inanılan verilerin “haber vermek” gibi bir işleve sahip olup olmadığı konusunda düşünülmeli.
Peki sadece Hipokrat mı rüyalar üzerine düşünmüş? “Rüyalar” isimli eseriyle, konuya dair açıklamalar üreten bir başka önemli isim de Aristo olmuş. Öte taraftan Antik Çağ’ın oniromansi (kahinlerin yaptığı rüya tabiri, kahinlik sanatı) uzmanı olarak görülen Efesli Artemidorus da bu konuyla ilgili fikirsel üretimlerde bulunmuş.
Sonrası ise daha malum; bilimsel açıdan da bazı gelişmelerin yaşanması ve buna koşut olarak psikanaliz kuramının ortaya çıkması ve tartışılması derken günümüze ulaştık ancak henüz, rüya kavramının tam anlamıyla ve tüm yönleriyle çözüldüğünü söyleyebilecek bir noktaya gelemedik.
Farklı pencerelerde tek konu: “Rüyalar”da buluşuyoruz
Düş konusu, “fizyolojik açıdan uyku sırasındaki nöral süreçlere bir tepki ya da yanıt olarak tanımlandığı gibi psikolojik açıdan değerlendirildiğinde, bilinçaltının yansımaları olarak görülür. Daha çok teolojik temelli açıklamalara göre ise bir kısım düşler, gelecek hakkında ya da başka bir konuya dair uyarma, yardım etme amaçlı yol gösterme gibi işlevlere sahip olabilir.Rüya tabirleri
Rüya yorumları olarak da bilinen rüya tabirleri, düş sırasında görülenlerden çeşitli çıkarımlar yapmaya dayanıyor. Bu çıkarımları doğru yapabilmek için yorumlayacak kişinin konunun üstüne titizlikle eğilmesi şart. Bununla birlikte rüyayı gören kişinin de gördüklerini detaylarıyla hatırlaması ve bu şekilde yine detaylarıyla yorumcuya anlatması gerekiyor.Rüya tabirleri yorumları ve anlamları
Bazı kaynaklara göre rüyalarda herkes için aynı ya da benzer anlamların çıkacağı simgeler olduğu gibi kişiden kişiye değişebilen bireysel simgeler de ortaya çıkabilir. Bir önceki başlık altında söylenenler bu nedenle önem taşıyor.Rüya tabirleri: En çok tabiri yapılan düşler arasında rüyada saç görmek var
Rüyada saç görmek mülk ile ilgili bir artış şeklinde yorumlanırken uzun saç görmek ise uzun bir ömrün habercisi olarak açıklanıyor. Bununla birlikte saçın şekline göre dahi değişen yorumlara göre; “bir kimsenin rüyada saçının güzel, düz ve kıvırcık olduğunu görmesi, şeref ve bahtiyarlığa işaret ediyor.Rüyada uzun saç görmek ayrıca “işleri pürüzsüz yapmak” olarak yorumlanıyor.
Rüya tabirleri: En çok görülen ve sorulan bir başka düş ise rüya içinde rüya görmek
Cristopher Nolan’ın uhteşem yapıtlarından biriolan Inception filmini hatırladınız mı? Zihnin karanlıklarında ne gördüğümüzü bazen anlamlandıramadığımız o yapımda, rüya konusu işleniyor ve filmde gördüğümüz karakterler rüya içinde rüya görebiliyorlardı.Bu durum, günlük yaşantımızda, bizlerin de deneyimlediği bir düş aslında. Öyle ki, yer yer uzun süreli etkisi süren bu türden düşleri anlamlandırabilmek adına rüya tabirlerini karıştırdığımız bile oluyor.
Bazı kaynaklara göre böyle bir düş görmek, müjdeli ve mutluluk veren haberler alınacağı yönünde yorumlar yapılmalı.
Ancak farklı düşünmenize ve biraz da kafanızın karışmasına sebep olacak başka bir yorum daha var; güvenirliği şüphe götüren birinden alınacak bir haber olarak yorumlanan rüya içinde rüya görmek aynı zamanda, “kaybolan kimseden haber almaya, bir şeyin açığa çıkmasını isteyen kimsenin bu arzusunun yerine gelmesine, mahzun kimsenin sevinmesine işarettir. Rüyada rüya anlatmak bazen zor şeyleri çözmeye, rumuzlu şeyleri bilmeye, gizli şeyleri açığa çıkarmaya; arkadaşına öğüt vermeye ve onu esirgemeye işarettir.” şeklinde bir çıkarıma da sebep olmuş.
Rüya ve düş sözcükleri hakkında küçük bir etimolojik not
Eş anlamlı olan bu iki sözcükten rüya, Arapça kökene sahip. Düş sözcüğünün etimolojik yolculuğu ise biraz daha dikkat çekici.Günümüzden yaklaşık bin yıl öncesine gidelim; o dönem içinde, Uygurlar’a ait Meniheist metinlere bakıldığında “tül” ya da “tüş” olarak olarak görülen bu sözcük; Kaşgarlı Mahmud tarafından yazılan Divan-i Lugat-it Türk isimli sözlükte de kendine yer bulmuş. “Tüş”, zaman içinde değişikliğe uğramış ve bugünkü “düş” sözcüğüne evrilmiş. Ayrıca, “düşünmek”, sözcüğünün kökeni de aslında “düş”e dayanıyor. Yani, hayale ve rüyaya…