Şakir'in Matematik Macerası

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
Güneşli bir sabah, Şakacı Şakir adında, matematik dersini pek sevmeyen, ama şaka yapmaya bayılan bir 3. sınıf öğrencisi okula geldi. Öğretmeni, Bayan Bilge, kocaman gözlüklerinin ardında, her zamanki gibi güler yüzlüydü. Bugün matematik dersinde "çarpma işlemi" konusu vardı.

Bayan Bilge, tahtaya kocaman bir çarpma işlemi yazdı: 5 x 7 = ?

Şakir, önce gözlerini devirdi, sonra derin bir nefes aldı. "Off, yine mi sayılarla uğraşacağız?" diye homurdandı. Bayan Bilge bu homurtuyu duydu ama belli etmedi. "Şakirciğim, çarpma işlemi aslında çok eğlencelidir," dedi. "Sanki sihirli bir değnek gibi, sayıları büyütür."

Şakir, yerinden fırladı ve "Bayan Bilge öğretmenim, ben sihirbaz olmak istiyorum! Sayıları büyütmek değil, onları yok etmek istiyorum!" dedi. Sınıftaki diğer çocuklar kıkırdamaya başladı.

Bayan Bilge, gülümseyerek, "Peki Şakirciğim, o zaman bir sihirbazlık numarası yapalım. 5 tane 7'yi toplayabilir misin? Sanki 7 tane sihirli fasulyeyi 5 kere çoğaltıyoruz gibi düşün."

Şakir, "Ooo, fasulye mi? Tamam!" dedi. Parmaklarını kullanmaya başladı. Bir, iki, üç... beş... Altı... Yedi! "Yedi fasulye!" diye bağırdı. Sonra parmaklarını tekrar saydı. "Bir yedi daha! Bir yedi daha! Bir yedi daha! Bir yedi daha! " dedi. Sonra durdu ve kaşlarını çattı.

"Öğretmenim, fasulyeler çok yorucu. Acaba daha az fasulyeli bir yol yok mu?" dedi.

Bayan Bilge kahkahalarla gülmeye başladı. "İşte çarpmanın sihirli kısmı burada Şakirciğim. 5 tane 7'yi tek tek saymak yerine, çarpma işlemiyle tek seferde bulabiliriz."

Şakir, merakla "Nasıl?" diye sordu.

Bayan Bilge, tahtaya bir tablo çizdi. "Bak, bu çarpım tablosu. Sanki bir hazine haritası gibi. 5'i buluyoruz, sonra da 7'yi. İkisinin kesiştiği yer, cevabımız: 35!"

Şakir, gözlerini kocaman açtı. "35 mi? Yani 5 tane 7, 35 tane fasulye mi ediyor?" dedi.

"Aynen öyle Şakirciğim," dedi Bayan Bilge.

Şakir, bir süre düşündü. Sonra, "Ama öğretmenim, fasulyelerim 35 tane olunca, onları yiyecek koca bir fil mi olacak?" diye sordu. Sınıftaki çocuklar kahkahalara boğuldu.

Bayan Bilge, gülmekten gözleri yaşararak, "Belki de Şakirciğim. Ama şimdilik biz o fasulyeleri matematik problemlerinde kullanalım." dedi.

Şakir, bu kez gülümseyerek, "Tamam o zaman. Ama sonra o 35 fasulyeyi kimin yiyeceğine karar verelim," dedi.

Bayan Bilge, "Elbette, bu konuyu sonra da tartışabiliriz Şakirciğim. Şimdi diğer çarpma işlemlerine geçelim mi?" diye sordu.

Şakir, "Peki öğretmenim, ama umarım bu seferki fasulyeler daha azdır," dedi.

Böylece ders, kahkahalarla ve matematik maceralarıyla devam etti. Şakir, hala matematik dersini tam olarak sevmiyordu ama Bayan Bilge'nin şakacı anlatımı ve fasulye benzetmeleri sayesinde, çarpma işlemine biraz daha sıcak bakmaya başlamıştı. Ve o gün, sınıf, 35 fasulye yiyen bir filin hayaliyle uykuya daldı.
 
Ertesi gün, Şakir okula yine biraz isteksiz geldi. Matematik dersi yaklaşıyordu ve aklında hala 35 fasulye yiyen fil vardı. Sınıfa girdiğinde, Bayan Bilge tahtaya bu sefer daha da ilginç bir şey yazmıştı: 12 x 4 = ?

Şakir, bu sefer homurdanmak yerine, merakla kaşlarını çattı. "Öğretmenim, bu sayıların hepsi büyümüş! Acaba bu sefer kaç tane fasulye yiyecek filimiz?" diye sordu.

Sınıftaki çocuklar gülmeye başladı. Bayan Bilge de gülümseyerek, "Şakirciğim, bu seferki fasulyeler biraz daha fazla olacak gibi. Ama merak etme, bu sefer de farklı bir sihirbazlık numarası deneyebiliriz," dedi.

Şakir heyecanlandı. "Sihirbazlık mı? Tamam o zaman! Ama bu sefer sihirli şapkalar ve değnekler de olsun," dedi.

Bayan Bilge, gülerek "Sihirli şapkalarımız olmasa da, sihirli bir yöntemimiz var. Şimdi, bu sayıları parçalayarak çarpmayı deneyelim."

Şakir, kafası karışmış bir şekilde, "Parçalayarak mı? Sanki kurabiye miyiz?" dedi.

Bayan Bilge, tahtaya 12 sayısını ikiye ayırarak yazdı: 10 + 2. Sonra, "Şimdi, önce 10'u 4 ile çarpalım. Bu kolay, değil mi? 10 tane 4, 40 eder."

Şakir, parmaklarını kullanarak "Doğru, 40!" dedi. Ama aklı hala fildeydi. "Öğretmenim, 40 fasulye yiyen bir fil artık koca bir dinozor gibi olmalı," diye mırıldandı.

Bayan Bilge, bu sefer kahkahalarla güldü. "Şakirciğim, filimiz bir dinozor olmasın. Şimdilik 40 fasulyemiz dursun. Şimdi de 2'yi 4 ile çarpalım. Bu da 8 eder."

Şakir, "Evet, 8! Öğretmenim, bu sayılarla oynadıkça aklım karışıyor," dedi.

Bayan Bilge, "Ama işte sihir burada! Şimdi 40'ı ve 8'i toplarsak, cevabımız 48 eder! Yani 12 tane 4, 48 ediyor!"

Şakir, hayretle baktı. "Vay canına! Bu gerçekten sihir gibi. Peki, bu 48 fasulyeyi kim yiyecek?" diye sordu.

Sınıftaki diğer çocuklar da gülmeye başladı. Bayan Bilge, bu sefer şakaya katılarak, "Belki bu sefer filin arkadaşı, şişman bir zürafa yer," dedi.

Şakir, "Ooo, zürafa mı? O zaman zürafanın boynu çok uzun, fasulyeleri yukarıya nasıl çıkaracak?" diye merakla sordu.

Bayan Bilge, "Belki de sihirli bir merdiven kullanır," dedi.

Şakir, düşüncelere daldı. "Sihirli merdiven... O zaman o merdivende de basamakları sayabiliriz!" dedi.

Bayan Bilge, "Harika bir fikir Şakirciğim! Belki bir sonraki derste basamakları da sayarak matematik yaparız."

Şakir, bu fikre çok sevindi. "Evet! Basamak sayma yarışı yapalım!" dedi.

Bayan Bilge, "Şimdi, biraz daha çarpma yapalım. Sonra da basamak sayma yarışına geçelim, ne dersin?" dedi.

Şakir, "Tamam öğretmenim, ama bu seferki sayılar küçük olsun. Çünkü fil ve zürafa doydu, başka hayvanlara fasulye bırakalım," dedi.

Bayan Bilge, kahkahalarla gülerek, "Anlaştık Şakirciğim. O zaman şimdi daha küçük sayılarla çalışalım ve filimizi, zürafamızı ve diğer hayvan dostlarımızı da mutlu edelim," dedi.

Böylece ders, kahkahalarla ve matematik maceralarıyla devam etti. Şakir, hala bazen aklı karışsa da, Bayan Bilge'nin komik benzetmeleri ve hayal gücünü kullanarak matematiği öğrenmeye devam ediyordu. Ve o gün, sınıf, sihirli merdivenler ve fasulye yiyen hayvan dostlarıyla hayaller kurarak uykuya daldı.
 
Geri
Top