• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

SaLvaDor DaLi...!!

eFSaNe_KaRTaL

| çArŞı |
Özel üye
Son ZamanLarDa iStanBuL GezeRken AfişLerine RastLadım Bu ŞahSın..

''İstanbul da Bir Sürrealist SaLvaDor DaLi '' Yazıyordu AfişLerde..meRak Ettim Araştırdım.Ve PayLaşıyorum..

Salvador Domingo Felipe Jacinto Dalí y Domènech, kısaca Salvador Dalí (11 Mayıs 1904 – 23 Ocak 1989), İspanyol sürrealist ressam. Gerçeküstü eserlerindeki tuhaf ve çarpıcı imgelerle ünlenmiştir. En iyi bilinen eseri olan Belleğin Azmi,ni 1931'de bitirmiştir.

Dalí, ressamlığın yanı sıra heykelcilik, fotoğrafçılık ve filmcilikle de ilgilenmiş, Amerikalı animasyoncu Walt Disney ile beraber yaptığı Destino adlı kısa çizgi film, 2003'te "en iyi kısa animasyon filmi" dalında Oscar adayı olmuştur.

Katalonya doğumlu olan Dalí, 711 yılında İspanya'yı fethetmiş olan Mağribiler'in soyundan geldiğini iddia etmiş, "süslü ve cafcaflı olan her şeye, lüks hayata ve doğu kıyafetlerine olan düşkünlüğünü" de "Arap kökeni"ne bağlamıştır.[1]

Dalí hayatı boyunca, sanatıyla olduğu kadar eksantrik giyimi, davranışları ve sözleriyle de dikkat çekmiş, bu durum kimi zaman, onun sanatını takdir edenleri de etmeyenler kadar usandırmıştır.[2] Bu davranışların getirdiği kötü şöhret, Dalí'nin geniş kesimlerce tanınmasını sağlamış ve eserlerine duyulan ilgiyi artırmıştır.
 
İspanyol ressam. Gerçek adı Salvador Domingo Felipe Jacinto Dalí y Domènech'tir. 20. yüzyılın en önemli ressamlarındandır. Dali, sürrealizmin tanınmasında ve toplum içinde yaygınlaşmasında en fazla payı olan sanatçıdır. Zira sanatı klasik anlayışın dışına çıkarmış, dehasını yaratıcılığının sınırlarını zorladığı yapıtlarına yansıtmıştır. Sigmund Freud'un yazılarından etkilenerek sanatını sürrealizmle temellendiren Dali, "Eleştirel Paranoya" adını verdiği yaklaşımı ortaya koymuş ve bu yaklaşımla oluşturduğu eserlerle dünyanın en başarılı sürrealist ressamı olmuştur. Sanat tarihinde çığır açan ressamın en çok bilinen eseri 1931'de tamamladığı The Persistence of Memory'dir.


11-mayis 1904'te Figueres, Catalonia, ispanya'da dünyaya geldi. O doğmadan dokuz ay önce menenjit sebebiyle hayata gözlerini yuman ağabeyinin adı da Salvador'du ve anne babası ağabeyinin Salvador'un bedeninde yeniden dünyaya geldiğine yani reenkarnesi olduğuna inanıyorlardı. Dali daha sonraları bununla ilgili olarak şunları söyleyecekti:

Alıntı:
Doğar doğmaz tapınılan bir ölünün ayak izlerinden yürümeye başladım. Beni severken hala onu seviyorlardı aslında. Belki de benden çok onu.. Babamın sevgisinin bu sınırları yaşamımın ilk günlerinden itibaren çok büyük bir yara oldu benim için.

Bu farkındalıkla yaşamakta zorlanan Dali'nin tüm davranışları ailesinin dikkatini çekmek üzerine odaklıydı. Dali'nin kızkardeşi Ana María'nın da dünyaya gelmesi durumu değiştirmedi. Zaman geçtikçe farklılığını ifade etme isteği daha dayanılmaz hale geliyordu. Çocukluğunda, ileride FC Barcelona futbolcularından olacak Sagibarbá ve Josep Samitier'le çok iyi arkadaş olan Dali, Cadaqués'te geçirdiği tatillerde iki arkadaşıyla futbol oynamayı çok seviyordu.

1916'da resim okuluna kaydolan Dali'nin bir yıl boyunca yaptığı karakalem çalışmaları babasının desteğiyle evlerinde sergilendi. İlk resmi sergisi ise 1919'da Figueres'teki Municipal Theater'da açıldı. Dali'nin öğretmeni iyi bir ressam olan Juan Núñez'di. Dali, Catalan empresyonist ve realistlerini tanıdıktan sonra kübizm akımını ve Juan Gris'i de keşfetti.

Dali 1921'de annesini göğüs kanserinden kaybettiğinde henüz 16 yaşındaydı. Bu büyük travmanın üstesinden güçlükle gelmeye çalışan Dali'nin babası, merhum eşinin kız kardeşiyle evlendiğinde, bilinenin aksine Dali bu duruma içerlemedi. Zira teyzesine de oldukça düşkündü. Dali, Figueres Belediyesi Sanat Okulu'nda eğitim gördüğü dönemde Miguel Angel, El Greco, Velazquez, Leonardo, Goya ve hayran olduğu diğer ressamların makalelerinin yer aldığı 'Studium' dergisinde de çalıştı.



1922'de madrid'e taşınıp, San Fernando School of Fine Arts'a kaydolan Dali, burada gerçekleştirdiği kübist çalışmalarıyla büyük ilgi gördü. Hayatı boyunca etkileneceği dadaist akımıyla da o yıllarda tanışan Dali, şair Federico García Lorca ve film yapımcısı Luis Buñuel'le yakın arkadaştı. Okulda onu sınava tabii tutacak yetenekte kimsenin olmadığını söylediği için yönetimle arası açılıp, final sınavlarından çok kısa bir süre önce okuldan atılan Dali, Basket of Bread isimli çalışmasında dehasını ortaya koymuştu. O yıl paris'e ilk ziyaretini gerçekleştirdiğinde Pablo Picasso'yla tanışma fırsatı bulan Dali, ressamdan çok etkilendi ve bu etkilenimleri o dönemde yaptığı çalışmalarına da yansıdı.

Resimdeki yeteneği açtığı sergilerle tescillenen ve Barcelona'da büyük ilgi gören Dali, ilgilendiği akımları bazen tek tek bazen de tümünü kombine ederek resimlerinde kullanıyordu. Daha çok avantgard ve deneysel bir tarzı olsa da resim sanatının temelleriyle de ilgileniyordu. Gösterişli bıyığı Dali'nin karakteristiklerinden biri olmuştu, zira Dali fiziksel görünüşü itibariyle 17. yüzyıl İspanyasının en önemli ressamlarından biri olan Diego Velázquez'tan oldukça etkilenmişti. Günlük yaşamı; entelektüel bir söylemin ve lüks bir yaşamın çevresinde dönen ressamın, kadınlar pek ilgisini çekmiyordu. Ancak bu durum kısa bir süre sonra değişecekti.

1929'da film yapımcısı arkadaşı Luis Buñuel'le birlikte Un chien andalou isimli ilk gerçek üstü kısa film için ortak bir çalışma yürüttü. Aynı yıl sürrealist şair Paul Éluard'ın eski eşi Gala'yla tanışan Dali, onunla büyük bir aşk yaşamaya başladı ve o andan itibaren Gala; Dali için bir âşık, bir arkadaş, esin perisi ve resimleri için de model oldu. O yıllarda oldukça önemli profesyonel sergiler açan Dali, yaratıcılığıyla büyük övgü alıyordu. En önemli çalışmalarından biri olan The Persistence of Memory isimli tablosunu 1931'de tamamlayan Dali, 1929 yılından itibaren birlikte yaşadığı Gala'yla 1934'te dünya evine girdi. Tarihçi Alexandre Deulofeu'yla da o yıllarda tanıştı ve yakın arkadaş oldu. 30’lu yılların başında Paris’te katılmış olduğu sürrealist hareketten, kısa bir süre sonra dik başlılığı ve asi kişiliği nedeniyle dışlanan Dali, bu süre içinde kendisini sürrealizmin en büyük temsilcilerinden biri haline getirecek olan Büyük Mastürbasyoncu, Seksapel Görüntü ve Hüzünlü Oyun isimli eserlerine imza attı.

Yine 1934'te tablo alıp satan Julian Levy tarafından amerika'ya tanıtılan ressam, new-york'ta da bir sergi açtı. Birkaç İspanyol entelektüelle birlikte İspanyol Sivil Savaşı'ndan sonra başa geçen Francisco Franco'yu destekleyen Dali, sürrealist arkadaşlarınca küçük burjuvaya dönüşmekle suçlanır olmuştu. Bununla ilgili;

Alıntı:
Beni Marksizm bir parça bile ilgilendirmiyordu. Politika bir kansere benziyordu.
açıklamasını yapan Dali, politik görüşüyle ilgili olarak daha önce de şunları söylemişti:


Alıntı:
Her zaman anarşist ve aynı zamanda da monarşisttim. Her zaman burjuvaziye karşıydım ve hala da öyleyim. Gerçek kültürel devrim monarşist prensiplerin restoresiyle mümkündür.

1936'da Londra'da Stefan Zweig onu Sigmund Freud'a tanıttı ve aynı yıl New York Moma'da "Fantastic Art, Dada and Surrealism" sergisine katıldı. Sergiye dalgıç kıyafetleri içinde ve tasmalarından tuttuğu iki tazıyla gelmesi Dali'nin insanın gerçek bir düş dünyası yaratması ve bunu yaparken aklını denetim altında tutup iradesini bilinçli olarak bir süre askıya alması gerektiğiyle ilgili düşüncelerini de destekler nitelikteydi. Dali daha sonra Time dergisine kapak oldu.



İkinci Dünya Savaşı başlar başlamaz eşi Gala'yla birlikte Amerika'ya giden Dali, 8 yıl boyunca orda yaşayacaktı. 1942'de otobiyografisi The Secret Life of Salvador Dalí'yi yayınladı.

Virginia, Pebble Beach, California ve New York St. Regis Hotel'de geçirdikleri yıllardan sonra çift 1949'da yeniden İspanya'ya döndü. Dali, Andre Breton'ın sürrealizmin kırkıncı kutlama yılı için organize etiği Homage to Surrealism isimli sergide Joan Miro, Enrique Tábara ve Eugenio Granell'le birlikte resimlerini sergiledi. 40’lı yıllarda, Kızarmış Bacon ve Yumuşak Otoportre, Ekmek Sepeti, Atomik Leda ve Portlligat’lı Madonna gibi çok önemli yapıtlarını sanatseverlerle buluşturan Dali, döneminin en ünlü ressamlarından biri haline geldi. Ressam 1946'da Alfred Hitchcock'un Spellbound filminde bir dizi rüya sahnesi için sahne tasarımı da yaptı. O dönemin yıldızı yeni yeni parlamaya başlayan sanatçılarından Andy Warhol, Pop Art'ın ortaya çıkmasında Dali'nin büyük etkisi olduğunu açıkladı. Matematiğe ve fiziğe de büyük ilgisi olan sanatçı, çalışmalarında geometrik öğeleri de kullanıyordu.

1950’lerde, “Yansıtma ve Derinleşme Üzerine Paranoyak – Eleştiri” metodunu geliştiren ressamın eserlerinin büyük bir çoğunluğunun konusunu din, tarih ve fen bilimleri oluşturuyordu. Bu yıllar içerisinde Cristo de San Juan de la Cruz, Galatea de Las Esferas, Corpus Hipercubicus, Amerika’nın Kristof Kolomb Tarafından Keşfi ve Son Yemek gibi çok tanınan yapıtlarını verdi.

1960 yılında doğduğu yer olan Figueres'de en büyük projesi olan ve 1974 yılına kadar uğraş vereceği Dali Tiyatrosu ve Müzesi'ni kurmak için kollarını sıvayan Dali, ünlü lolipop markası Chupa Chups'un da logosunu hazırlamıştı. 1969 yılında yapılan eurovizyon şarkı yarışmasının tanıtımlarından ve sahne düzeninden de sorumlu olan ressam, Gerona'da Pubol Şatosu'nu satın aldı ve içini yenilemeye başladı.

60’lı yıllarda, Los Angeles (1964), New York Modern Sanatlar Müzesi (1966), Rótterdam (1974), Dalí Cleveland Müzesi (1971), París George Pompidou Merkezi (1979), Londra Tate Gallery (1980), Madrit Çağdaş Sanatlar İspanyol Müzesi (1983), Barselona Pedralbes Sarayı (1983) gibi dünyanın en büyük sanat merkezlerinde Dali’nin geniş çaplı antolojik sergileri sanatseverlerle buluştu.



Sadece resim sanatında değil güzel sanatların birçok alanında da yapıtlar veren Dali şaşırtıcı ve olağanüstü projeleri de hayata geçirdi. Ressam, bir smokini, içinde filtre bulunan likör kadehleriyle kaplayarak gerçekleştirdiği çalışmaya Afrodizyak Ceket adını vermişti. Daha sonra ahize yerine kabuklu hayvan kullandığı Istakoz Telefon’u icat etti. Çekmeceli Milo Venüs isimli eserinde ise ünlü heykeli çekmeceli gülünç bir mobilyaya dönüştüren Dali, memeler, göbek ve dizlerle mobilyanın kulplarını oluşturmuştu. Bu çalışma daha sonra mobilyacılık ve mücevhercilik alanında üretilen birçok lüks eşyaya da uygulandı. Breton tarafından Fransızcada dolar düşkünü anl¤¤¤¤¤ gelen "Avida Dollars" anagramıyla sürekli olarak eleştirilen Dali, yapıtlarını bir meta olarak ortaya koyduğu için "Sanat için sanat" düşüncesini yıkmaya çalışmıştı. Amacı sanatın, hayatın her alanını doğrudan doğruya ilgilendiren bir yaşam biçimi olduğunu göstermekti.

Robert Descharnes ile birlikte Dantelacı Kadının ve Gergedanın İnanılmaz Öyküsü’nü yöneten Dali, 1978'de Yukarı Moğolistan’dan İzlenimler (Impressions de Haute Mongolie) adıyla deneysel bir de film çevirdi.

1982 yılında tek aşkı Gala'nın ölümünün ardından Dali büyük bir travma geçirdi ve sağlığı da gitgide bozulmaya başladı. 1984'te İspanya'daki şatosunda çıkan yangından sonra rahatsızlığı iyice artan Dali, son yıllarının bir kısmını Pubol'daki şatoda, bir kısmını da kendi kurduğu Tiyatro Müzesi'nin yanındaki Torre Galatea'daki özel odasında inzivada geçirdi. Salvador Dali 23-ocak 1989'da Figueras hastanesinde, 84 yaşındayken hayata gözlerini yumdu ve Figueras'daki müzesine hâkim olan dev kubbenin altına gömüldü.

Dali tüm varlığını ve koleksiyonunu İspanya devletine bırakmıştı.
 
İspanyol ressam. Gerçek adı Salvador Domingo Felipe Jacinto Dalí y Domènech'tir. 20. yüzyılın en önemli ressamlarındandır. Dali sürrealizmin tanınmasında ve toplum içinde yaygınlaşmasında en fazla payı olan sanatçıdır. Zira sanatı klasik anlayışın dışına çıkarmış dehasını yaratıcılığının sınırlarını zorladığı yapıtlarına yansıtmıştır. Sigmund Freud'un yazılarından etkilenerek sanatını sürrealizmle temellendiren Dali "Eleştirel Paranoya" adını verdiği yaklaşımı ortaya koymuş ve bu yaklaşımla oluşturduğu eserlerle dünyanın en başarılı sürrealist ressamı olmuştur. Sanat tarihinde çığır açan ressamın en çok bilinen eseri 1931'de tamamladığı The Persistence of Memory'dir.

11 Mayıs 1904'te Figueres Catalonia İspanya'da dünyaya geldi. O doğmadan dokuz ay önce menenjit sebebiyle hayata gözlerini yuman ağabeyinin adı da Salvador'du ve anne babası ağabeyinin Salvador'un bedeninde yeniden dünyaya geldiğine yani reenkarnesi olduğuna inanıyorlardı. Dali daha sonraları bununla ilgili olarak şunları söyleyecekti: Doğar doğmaz tapınılan bir ölünün ayak izlerinden yürümeye başladım. Beni severken hala onu seviyorlardı aslında. Belki de benden çok onu.. Babamın sevgisinin bu sınırları yaşamımın ilk günlerinden itibaren çok büyük bir yara oldu benim için.

Bu farkındalıkla yaşamakta zorlanan Dali'nin tüm davranışları ailesinin dikkatini çekmek üzerine odaklıydı. Dali'nin kızkardeşi Ana María'nın da dünyaya gelmesi durumu değiştirmedi. Zaman geçtikçe farklılığını ifade etme isteği daha dayanılmaz hale geliyordu. Çocukluğunda ileride FC Barcelona futbolcularından olacak Sagibarbá ve Josep Samitier'le çok iyi arkadaş olan Dali Cadaqués'te geçirdiği tatillerde iki arkadaşıyla futbol oynamayı çok seviyordu.

1916'da resim okuluna kaydolan Dali'nin bir yıl boyunca yaptığı karakalem çalışmaları babasının desteğiyle evlerinde sergilendi. İlk resmi sergisi ise 1919'da Figueres'teki Municipal Theater'da açıldı. Dali'nin öğretmeni iyi bir ressam olan Juan Núñez'di. Dali Catalan empresyonist ve realistlerini tanıdıktan sonra kübizm akımını ve Juan Gris'i de keşfetti.

Dali 1921'de annesini göğüs kanserinden kaybettiğinde henüz 16 yaşındaydı. Bu büyük travmanın üstesinden güçlükle gelmeye çalışan Dali'nin babası merhum eşinin kız kardeşiyle evlendiğinde bilinenin aksine Dali bu duruma içerlemedi. Zira teyzesine de oldukça düşkündü. Dali Figueres Belediyesi Sanat Okulu'nda eğitim gördüğü dönemde Miguel Angel El Greco Velazquez Leonardo Goya ve hayran olduğu diğer ressamların makalelerinin yer aldığı 'Studium' dergisinde de çalıştı.

1922'de Madrid'e taşınıp San Fernando School of Fine Arts'a kaydolan Dali burada gerçekleştirdiği kübist çalışmalarıyla büyük ilgi gördü. Hayatı boyunca etkileneceği dadaist akımıyla da o yıllarda tanışan Dali şair Federico García Lorca ve film yapımcısı Luis Bunuel'le yakın arkadaştı. Okulda onu sınava tabii tutacak yetenekte kimsenin olmadığını söylediği için yönetimle arası açılıp final sınavlarından çok kısa bir süre önce okuldan atılan Dali Basket of Bread isimli çalışmasında dehasını ortaya koymuştu. O yıl Paris'e ilk ziyaretini gerçekleştirdiğinde Pablo Picasso'yla tanışma fırsatı bulan Dali ressamdan çok etkilendi ve bu etkilenimleri o dönemde yaptığı çalışmalarına da yansıdı.

Resimdeki yeteneği açtığı sergilerle tescillenen ve Barcelona'da büyük ilgi gören Dali ilgilendiği akımları bazen tek tek bazen de tümünü kombine ederek resimlerinde kullanıyordu. Daha çok avantgard ve deneysel bir tarzı olsa da resim sanatının temelleriyle de ilgileniyordu. Gösterişli bıyığı Dali'nin karakteristiklerinden biri olmuştu zira Dali fiziksel görünüşü itibariyle 17. yüzyıl İspanyasının en önemli ressamlarından biri olan Diego Velázquez'tan oldukça etkilenmişti. Günlük yaşamı; entelektüel bir söylemin ve lüks bir yaşamın çevresinde dönen ressamın kadınlar pek ilgisini çekmiyordu. Ancak bu durum kısa bir süre sonra değişecekti.

1929'da film yapımcısı arkadaşı Luis Buñuel'le birlikte Un chien andalou isimli ilk gerçek üstü kısa film için ortak bir çalışma yürüttü. Aynı yıl sürrealist şair Paul Éluard'ın eski eşi Gala'yla tanışan Dali onunla büyük bir aşk yaşamaya başladı ve o andan itibaren Gala; Dali için bir âşık bir arkadaş esin perisi ve resimleri için de model oldu. O yıllarda oldukça önemli profesyonel sergiler açan Dali yaratıcılığıyla büyük övgü alıyordu. En önemli çalışmalarından biri olan The Persistence of Memory isimli tablosunu 1931'de tamamlayan Dali 1929 yılından itibaren birlikte yaşadığı Gala'yla 1934'te dünya evine girdi. Tarihçi Alexandre Deulofeu'yla da o yıllarda tanıştı ve yakın arkadaş oldu. 30’lu yılların başında Paris’te katılmış olduğu sürrealist hareketten kısa bir süre sonra dik başlılığı ve asi kişiliği nedeniyle dışlanan Dali bu süre içinde kendisini sürrealizmin en büyük temsilcilerinden biri haline getirecek olan Büyük Mastürbasyoncu Seksapel Görüntü ve Hüzünlü Oyun isimli eserlerine imza attı.

Yine 1934'te tablo alıp satan Julian Levy tarafından Amerika'ya tanıtılan ressam New York'ta da bir sergi açtı. Birkaç İspanyol entelektüelle birlikte İspanyol Sivil Savaşı'ndan sonra başa geçen Francisco Franco'yu destekleyen Dali sürrealist arkadaşlarınca küçük burjuvaya dönüşmekle suçlanır olmuştu.

Bununla ilgili;
"Beni Marksizm bir parça bile ilgilendirmiyordu. Politika bir kansere benziyordu. " açıklamasını yapan Dali politik görüşüyle ilgili olarak daha önce de şunları söylemişti: Her zaman anarşist ve aynı zamanda da monarşisttim. Her zaman burjuvaziye karşıydım ve hala da öyleyim. Gerçek kültürel devrim monarşist prensiplerin restoresiyle mümkündür.

1936'da Londra'da Stefan Zweig onu Sigmund Freud'a tanıttı ve aynı yıl New York Moma'da "Fantastic Art Dada and Surrealism" sergisine katıldı. Sergiye dalgıç kıyafetleri içinde ve tasmalarından tuttuğu iki tazıyla gelmesi Dali'nin insanın gerçek bir düş dünyası yaratması ve bunu yaparken aklını denetim altında tutup iradesini bilinçli olarak bir süre askıya alması gerektiğiyle ilgili düşüncelerini de destekler nitelikteydi. Dali daha sonra Time of the Gypsies dergisine kapak oldu.

İkinci Dünya Savaşı başlar başlamaz eşi Gala'yla birlikte Amerika'ya giden Dali 8 yıl boyunca orda yaşayacaktı. 1942'de otobiyografisi The Secret Life of Salvador Dalí'yi yayınladı.

Virginia Pebble Beach California Dreamin ve New York St. Regis Hotel'de geçirdikleri yıllardan sonra çift 1949'da yeniden İspanya'ya döndü. Dali Andre Breton'ın sürrealizmin kırkıncı kutlama yılı için organize etiği Homage to Surrealism isimli sergide Joan Miro Enrique Tábara ve Eugenio Granell'le birlikte resimlerini sergiledi. 40’lı yıllarda Kızarmış Bacon ve Yumuşak Otoportre Ekmek Sepeti Atomik Leda ve Portlligat’lı Madonna gibi çok önemli yapıtlarını sanatseverlerle buluşturan Dali döneminin en ünlü ressamlarından biri haline geldi. Ressam 1946'da Alfred Hitchcock'un Spellbound filminde bir dizi rüya sahnesi için sahne tasarımı da yaptı. O dönemin yıldızı yeni yeni parlamaya başlayan sanatçılarından Andy Warhol Pop Art'ın ortaya çıkmasında Dali'nin büyük etkisi olduğunu açıkladı. Matematiğe ve fiziğe de büyük ilgisi olan sanatçı çalışmalarında geometrik öğeleri de kullanıyordu.

1950’lerde “Yansıtma ve Derinleşme Üzerine Paranoyak – Eleştiri” metodunu geliştiren ressamın eserlerinin büyük bir çoğunluğunun konusunu din tarih ve fen bilimleri oluşturuyordu. Bu yıllar içerisinde Cristo de San Juan de la Cruz Galatea de Las Esferas Corpus Hipercubicus Amerika’nın Kristof Kolomb Tarafından Keşfi ve Son Yemek gibi çok tanınan yapıtlarını verdi.

1960 yılında doğduğu yer olan Figueres'de en büyük projesi olan ve 1974 yılına kadar uğraş vereceği Dali Tiyatrosu ve Müzesi'ni kurmak için kollarını sıvayan Dali ünlü lolipop markası Chupa Chups'un da logosunu hazırlamıştı. 1969 yılında yapılan eurovizyon şarkı yarışmasının tanıtımlarından ve sahne düzeninden de sorumlu olan ressam Gerona'da Pubol Şatosu'nu satın aldı ve içini yenilemeye başladı.
60’lı yıllarda Los Angeles (1964) New York Modern Sanatlar Müzesi (1966) Rótterdam (1974) Dalí Cleveland Müzesi (1971) París George Pompidou Merkezi (1979) Londra Tate Gallery (1980) Madrit Çağdaş Sanatlar İspanyol Müzesi (1983) Barselona Pedralbes Sarayı (1983) gibi dünyanın en büyük sanat merkezlerinde Dali’nin geniş çaplı antolojik sergileri sanatseverlerle buluştu.

Sadece resim sanatında değil güzel sanatların birçok alanında da yapıtlar veren Dali şaşırtıcı ve olağanüstü projeleri de hayata geçirdi. Ressam bir smokini içinde filtre bulunan likör kadehleriyle kaplayarak gerçekleştirdiği çalışmaya Afrodizyak Ceket adını vermişti. Daha sonra ahize yerine kabuklu hayvan kullandığı Istakoz Telefon’u icat etti. Çekmeceli Milo Venüs isimli eserinde ise ünlü heykeli çekmeceli gülünç bir mobilyaya dönüştüren Dali memeler göbek ve dizlerle mobilyanın kulplarını oluşturmuştu. Bu çalışma daha sonra mobilyacılık ve mücevhercilik alanında üretilen birçok lüks eşyaya da uygulandı. Breton tarafından Fransızcada dolar düşkünü anlamına gelen "Avida Dollars" anagramıyla sürekli olarak eleştirilen Dali yapıtlarını bir meta olarak ortaya koyduğu için "Sanat için sanat" düşüncesini yıkmaya çalışmıştı. Amacı sanatın hayatın her alanını doğrudan doğruya ilgilendiren bir yaşam biçimi olduğunu göstermekti.

Robert Descharnes ile birlikte Dantelacı Kadının ve Gergedanın İnanılmaz Öyküsü’nü yöneten Dali 1978'de Yukarı Moğolistan’dan İzlenimler (Impressions de Haute Mongolie) adıyla deneysel bir de film çevirdi.

1982 yılında tek aşkı Gala'nın ölümünün ardından Dali büyük bir travma geçirdi ve sağlığı da gitgide bozulmaya başladı. 1984'te İspanya'daki şatosunda çıkan yangından sonra rahatsızlığı iyice artan Dali son yıllarının bir kısmını Pubol'daki şatoda bir kısmını da kendi kurduğu Tiyatro Müzesi'nin yanındaki Torre Galatea'daki özel odasında inzivada geçirdi. Salvador Dali 23 Ocak 1989'da Figueras hastanesinde 84 yaşındayken hayata gözlerini yumdu ve Figueras'daki müzesine hâkim olan dev kubbenin altına gömüldü.

Dali tüm varlığını ve koleksiyonunu İspanya devletine bırakmıştı.
 

Salvador Dali...​

Salvador Domingo Felipe Jacinto Daliy Domenech, kısaca Salvador Dali (11 Mayıs 1904 - 23 Ocak 1989) , İspanyol sürrealist ressam. Gerçeküstü eserlerindeki tuhaf ve çarpıcı imgelerle ünlenmiştir. En iyi bilinen eseri olan Belleğin Azmi,ni 1931'de bitirmiştir.

Salvador_Dali.webp

Dali, ressamlığın yanı sıra heykelcilik, fotoğrafçılık ve filmcilikle de ilgilenmiş, Amerikalı animasyoncu Walt Disney ile beraber yaptığı Destino adlı kısa çizgi film, 2003'te "en iyi kısa animasyon filmi" dalında Oskar adayı olmuştur.

Katalonya doğumlu olan Dali, 711 yılında İspanya'yı fethetmiş olan Mağribiler'in soyundan geldiğini iddia etmiş, "süslü ve cafcaflı olan her şeye, lüks hayata ve doğu kıyafetlerine olan düşkünlüğünü" de "Arap kökeni"ne bağlamıştır.

Dali hayatı boyunca, sanatıyla olduğu kadar kadar eksantrik giyimi, davranışları ve sözleriyle de dikkat çekmiş, bu durum kimi zaman, onun sanatını takdir edenleri de etmeyenler kadar usandırmıştır. Bu davranışların getirdiği kötü şöhret, Dali'nin geniş kesimlerce tanınmasını sağlamış ve eserlerine duyulan ilgiyi artırmıştır.

Yaşamı​

İlk yıllar​

Dali 11 Mayıs 1904'te, İspanya'nın Katalonya bölgesinde bulunan Figueres kentinde, Salvador Dali i Cusi ve Felipa Domenech Ferres çiftinin ikinci çocuğu olarak dünyaya geldi. Çiftin 1901 doğumlu ilk çocuğu, Dali'nin doğumundan tam dokuz ay on gün önce (1 Ağustos 1903'te) sindirim yolu iltihabından ölmüş, onun ismi olan Salvador da ikinci çocuğa geçmişti. İlk çocuklarının küçük yaşta ölmesini bir türlü kabullenemeyen Dali çifti, küçük Dali'nin yanında sık sık ölmüş ağabeyinden bahsediyor, ilk Salvador'un bir resmini yatak odalarının duvarında tutuyor, ve Dali'yle beraber düzenli olarak ilk Salvador'un mezarını ziyaret ediyorlardı. Bu durum, Dali'nin küçük yaşta kendi kimliği konusunda karışıklık yaşamasına sebep oldu. Sonradan, hiç tanımadığı ağabeyi hakkında "iki su damlası gibi birbirimize benziyorduk, fakat yansımalarımız farklıydı [. . . ] o, herhalde benim fazla mutlak olarak tasarlanmış ilk versiyonumdu" diye yazacaktı.

Dali'nin babası, sert ve otoriter karakterli bir noterdi. Annesi ise tam tersine sevecen ve anlayışlıydı, ve oğlunun resim konusundaki çabalarına destek veriyordu. Dali üç yaşındayken kızkardeşi Ana Maria dünyaya geldi. Evin tek erkek çocuğu olarak, annesi, kızkardeşi, teyzesi, anneannesi ve bakıcısından sürekli ilgi gören Dali, küçük yaşlarından itibaren şımarık ve kaprisli bir karakter sergilemeye başladı.

1914'te annesinin desteğiyle özel bir resim okuluna yazılan Dali, 1919'da Figueres Belediye Tiyatrosu'nda ilk sergisini açtı. Şubat 1921'de ise çok sevdiği annesini meme kanserinden kaybetti. Annesinin ölümü hakkında "hayatımda aldığım en büyük darbeydi. Ona tapardım [. . . ] Ruhumun kaçınılmaz kusurlarını görünmez kılabilmesine hep güvendiğim bir varlığın kaybını kabullenemiyordum" diye yazacaktı. Dali'nin babası, karısının ölümünden kısa süre sonra baldızıyla evlendi.

1922'de Madrid'e taşınan ve buradaki San Fernando Güzel Sanatlar Okulu'na yazılan Dali, ilk eserlerinde kübizm ve dadaizm etkileri gösterdi. Fransa ve İsviçre kökenli olan bu yeni akımlar, o sıralar Madrid'de pek yaygın değildi, ve Dali'nin eserleri kısa sürede ilgi çekmeye başladı. Dali, Madrid'de geçirdiği yıllarda, kendisi gibi avangart sanata meraklı olan film yapımcısı Luis Bunuel ve şair Federico Garcia Lorca ile yakın arkadaş oldu. 1923'te disiplinsizlik yüzünden geçici olarak okuldan uzaklaştırılan Dali, aynı yıl Girona'da anarşist gösterilere katıldığı için tutuklandı ve bir süre gözaltında tutuldu. 1925'te okula geri döndü, ve Barcelona'da ilk kişisel sergisini açtı. Resimleri eleştirmenler tarafından ilgi ve şaşkınlıkla karşılandı.

The_Persistence_of_Memory.webp
Belleğin Azmi, 1931 -

Dali 1926'da Paris'e gitti ve büyük saygı duyduğu Pablo Picasso ile tanıştı. Sonraki birkaç yıl boyunca, Dali'nin eserlerinde Picasso etkisi ağır basacaktı. Paris gezisinden döndükten kısa süre sonra okulundan temelli kovulan Dali, çok geçmeden askere alındı. Ekim 1927'de askerlik hizmetini bitirdi ve Mart 1928'de sanat eleştirmenleri Lluis Montanya ve Sebastia Gasch ile beraber, sanatta modernizmi ve fütürizmi savunan "Sanat Karşıtı Katalan Manifesto"yu yazdı.

1929'da arkadaşı Luis Bunuel ile beraber çektikleri Bir Endülüs Köpeği adlı avangart kısa film, sürrealist sanat çevrelerinde ikiliye büyük şöhret kazandırdı. Aynı yıl ikinci kez Paris'e giden Dali, burada ressam Joan Miro aracılığıyla sürrealist akımın öncüleri Andre Breton ve Paul eluard ile tanıştı. eluard'ın karısı Gala (asıl ismi Helena İvanovna Diakonova) , tanıştıkları andan itibaren Dali'nin ilgisini çekti, ve 1929 yazında Dali ile Gala arasında, sonradan evliliğe dönüşecek olan tutkulu bir ilişki başladı.

1931 yılında Dali, en meşhur eseri olan Belleğin Azmi,ni yaptı. Yumuşak Saatler ya da Eriyen Saatler olarak da bilinen eserde, geniş bir kumsal manzarası önünde eriyen cep saatleri resmedilmiştir. Eser genel olarak, katı ve değişmez zaman kavramına karşı bir protesto olarak yorumlanır. Dali sonradan bu resmin ilhamını, sıcak Ağustos güneşi altında erimekte olan bir Camembert peynirinden aldığını yazacaktı.

SalvadorDali-SoftConstructionWithBeans.webp
Haşlanmış Fasulyeli Yumuşak Yapı (İç Savaş Öngörüsü) , 1936 -

1929'dan beri beraber yaşayan Dali ve Gala, 1934'te bir devlet nikahıyla evlendiler. (1958'de bir Katolik düğünüyle nikah tazeleyeceklerdi. ) Aynı yıl New York'da bir sergi açan Dali, ABD'de büyük sansasyon yarattı ve büyük üne kavuştu. 1936'da Londra Uluslararası Sürrealist Sergisi'nde bir konuşma yapması istenince, sahneye eski tip hantal bir dalgıç tulumu içinde çıktı. Tulumun beline mücevher işlemeli bir kama takmıştı; bir elinde bir bilardo ıstakası tutuyor, diğer eliyle de bir çift kurtköpeğini çekiştiriyordu. Konuşma sırasında nefes almakta zorluk çekince, dalgıç kıyafetinin başlığı çıkarıldı.

Dali 1937'de Hollywood'a giderek zamanın meşhur komedyenleri Marx kardeşler ile tanıştı, ve onlar için bir film senaryosu yazdı. 1938 yazında ise Londra'da, hayranı olduğu Sigmund Freud ile tanıştı ve ünlü psikoloğun birkaç portresini yaptı. Tüm sürrealistler gibi Dali de bilinçaltının dışavurumuyla ilgileniyor, ve Freud'un bilinçaltı konusundaki yazılarını ilgiyle takip ediyordu.

1936'da başlayan ve tüm İspanya'yı kaosa sürükleyen İspanya İç Savaşı, 1939'da General Francisco Franco'nun galibiyetiyle sona erince, Dali yeni kurulan faşist rejimi desteklediğini açıkladı. Bunun üzerine, çoğunluğu Marksist olan, ve Dali'nin abartılı dikkat çekme çabalarından zaten hoşlanmayan sürrealistler, Dali'ye açıkça sırtlarını döndüler. Sürrealist grubun önderi Breton, Salvador Dali'nin isminden iğneleyici bir anagram çıkardı: Avida Dollars (Dolar Heveslisi) . Dali ise cevap vermekte gecikmedi: "Le surrealisme, c'est moi!" (Sürrealizm benim!) Sürrealistler ve Dali arasındaki çekişme, Dali ölene kadar devam edecekti.

1940'da Dali ve Gala, tüm Avrupa'yı etkisi altına almaya başlayan II. Dünya Savaşı'ndan kaçarak ABD'ye yerleştiler. Burada dokuz yıl kalacaklardı. 1942 yılında Dali, Salvador Dali'nin Gizli Hayatı isimli otobiyografisini yayımladı. 1945-46 yıllarında, Walt Disney ile beraber Destino, Alfred Hitchcock ile beraber Spellbound filmlerinin yapımında çalıştı. 1947'de sürrealist bir Picasso portresi yaptı.

Katalonya'ya dönüş​

1949'da Dali, karısıyla beraber Avrupa'ya döndü ve memleketi Katalonya'ya yerleşti. Hayatının sonuna kadar burada kalacaktı. Faşist Franco rejimiyle yönetilen İspanya'ya yerleşmesi, bir kez daha sol görüşlü sanatçı ve aydınların tepkisini çekti.

Dali 1951'de Katolisizm'in ve modern bilimin bazı kavramlarını sentezlediği Mistik Manifesto,yu yayımladı. II. Dünya Savaşı sonrası eserlerinde, Katolik temalar ve DNA, hiperküp (dört boyutlu küp) ve atomik çözünme gibi modern bilim kavramları öne çıkacaktı. Hiroşima'da patlayan atom bombasının gücünden çok etkilenmiş olan Dali, hayatının bu dönemine "nükleer mistisizm" adını veriyordu. Yine bu dönemde Dali, tuvale boya sıçratma, hologramlar, optik yanılgılar ve stereoskopi gibi pek çok değişik teknikle denemeler yaptı.

1960'da Figueres belediye başkanı, yıllar önce Dali'nin ilk sergisine ev sahipliği yapmış ve iç savaşta zarar görmüş olan Belediye Tiyatrosu'nu "Dali Tiyatrosu ve Müzesi" adıyla restore etmeye karar verdi. Dali, 1974'e kadar müzenin inşaatı ve dekorasyonuyla bizzat ilgilendi ve bu projeye çok emek ve zaman harcadı. Müze 1974'te açıldıysa da, Dali 1980'lerin ortasına kadar ufak eklemeler ve değişiklikler yapmaya devam etti.

10 Haziran 1982'de Dali'nin çok sevdiği karısı, menajeri, modeli ve ilham perisi Gala hayatını kaybetti. Gala'nın ölümünden sonra yaşama isteğini kaybeden Dali, karısının öldüğü ve gömüldüğü Pubol Kalesi'ne yerleşti ve münzevi bir hayat sürmeye başladı. Temmuz 1982'de İspanya Kralı Juan Carlos, Dali'yi Pubol Markisi ilan etti. Dali ise bu jeste karşılık olarak, krala Avrupa'nın Başı adlı çizimini hediye etti. 1983'te Pubol Kalesi'nde yaptığı Serçenin Kuyruğu adlı tablo, Dali'nin son eseri olacaktı. Ağustos 1984'te Dali, kaledeki yatak odasında bilinmeyen bir sebepten çıkan yangında bacağından yaralandı. Bu olaydan kısa süre sonra Figueres'e döndü ve Salvador Dali Tiyatro ve Müzesi'nde yaşamaya başladı.

Dali, 23 Ocak 1989'da kalp yetmezliğinden öldü ve Figueres'te kendi adını taşıyan müzenin mahzenine gömüldü.

Eserleri​

Dali hayatı boyunca, 1500'den fazla resim ve onlarca heykelin yanı sıra, çeşitli taş baskı eserler, kitap illüstrasyonları, tiyatro dekorları ve kostümleri üretmiştir. Ayrıca, Man Ray, Brassai, Cecil Beaton ve Philippe Halsman gibi fotoğraf sanatçılarıyla ve Elsa Schiaparelli, Christian Dior gibi moda tasarımcılarıyla beraber çalışmıştır.

Bugün Dali'nin eserlerinin büyük çoğunluğu, Figueres'deki Dali Tiyatro ve Müzesi'nde bulunur. Florida'nın St. Petersburg kentindeki Salvador Dali Müzesi, Madrid'deki Reina Sofia Müzesi ve Los Angeles'daki Salvador Dali Galerisi de sanatçının yüzlerce eserini barındırır.

Dali'nin 1965'te New York'daki Rikers Island Hapishanesi'ne bağışladığı çarmıha gerilmiş İsa resmi, 1981'e kadar hapishanenin yemekhanesinde asılı durduktan sonra buradan alınarak hapishanenin lobisine asılmış, 2003'te ise kimliği belirsiz kişilerce lobiden çalınmıştır.
 
Geri
Top