karanlığın boğuk sesi
sensizliğin nefesi gibi,
kanatıyor yüreğimi..
ayrılık ayırır mı
gözlerindeki
serseri fırtınaya takılmış gölgemi.
Bu kaçıncı satır bilemiyorum… Yazıp yazıp sildiğim. En güzelini yazmak amacım. Kelimelerin kifayetsiz kalması nedendir bilmiyorum. Ya ben beğenmedim yada sana layık görmedim dizelere döktüklerimi. Oysa ben duygularını net ifade eden biriydim. Nedendir anlayamadığım bir tereddüt içerisinde anlamlı anlamsız yazmaya karar verdim. Sana olan aşkımı, tutkumu, özlemlerimi anlatmaya kelimeler bulmakta zorlanacağım hiç aklıma gelmezdi. Ama düşündükçe gördümkü en derin hislerimle en masum olanı seçmeye çalışıyormuşum.
Kısacık anlarda saklı aslında hayatın anlamı. Seninle bambaşka şartlar altında karşılaşmak için nelerimi feda etmezdim bilemezsin. Bir hayat akıp gidiyor ellerimden ama ben bir set kuramıyorum önüne. Kısacık anda olsa o hayatın anlamını seninle başbaşa olabilmek için seve seve feda ederim biliyomusun. Hep aynı şeyleri yazmak yazmak zorunda kalmak acı veriyo bana. Sensiz olsam bile sana olan sevgimin en güzel nefesiyle dolduruyorum yüreğimi ben. Küçücük bir çocuğun mutlu olduğu kadar mutlu oluyorum bana gösterdiğin yakınlıkla. Hakkın var üzerimde nasıl öderim sevdam bilmiyorum. Bazen benden çaldığın kalbime gömmek istiyorum seni.
Çok kızıyorum bazen sana. O kadar kızıyorum ki anlamlı anlamsız kavga edyorum seninle. Nedensiz aslında. Niye kızdığımı bilmiyorum bile. Sonra o kadar hüzünlü oluyorum ki dokunsalar ağlayacağım sanki. Seni arıyorum. Nerdesinnnnn . Nerdesinnn. Sesleniyorum sessiz çığlıklarımla. Yutkunuyorum. Ama yoksunki sen. Yine kızıyorum niye yoksun diye. Suçluyorum seni. Sonra kendime kızıyorum. Yok olan semra değil sensin sennnnnn diyorum. Kendimle olan kavgamı başlatıyorum. Bazen sana aşkımı anlatamadığımı düşünüyorum. Zamanın herşeyin ilacı olduğunu en iyi bilenlerden olduğumu düşünerek seni çok ama çok seviyorum, iyiki varsın diyerek aşağıdaki satırlala yazıma son veriyorum ;
Bir zamanlar, bütün duyguların üzerinde yaşadığı bir ada varmış: Mutluluk, Üzüntü, Bilgi ve tüm diğerleri... Aşk dahil. Bir gün, adanın batmakta olduğu duygulara haber verilmiş. Bunun üzerine hepsi adayı terketmek için sandallarını hazırlamışlar. Aşk'la adada en sona kalan duygu olmuş, çünkü mümkün olan en son ana kadar beklemek istemişler. Ada neredeyse battığı zaman, Aşk yardım istemeye karar vermiş. Zenginlik, çok büyük bir teknenin içinde adanın önünden geçmekteymiş. Aşk, "Zenginlik, beni de yanina alır mısın ?" diye sormuş. Zenginlik, "Hayır, alamam Teknemde çok fazla altın ve gümüş var, senin için yer yok" demiş. Aşk, çok güzel bir yelkenlinin içindeki Kibirden yardım istemiş. "Kibir, lütfen bana yardım et "Sana yardım edemem, Aşk. Sırılsıklamsın ve yelkenlimi mahvedebilirsin." diye cevap vermiş kibir… Üzüntü yakınlardaymış ve Aşk yardım istemiş: "Üzüntü seninle geleyim." "Of, Aşk, o kadar üzgünüm ki, yalnız
kalmaya ihtiyacım var." Mutluluk da Aşkın yanından geçmiş; ama o kadar mutluymuş ki Aşkın çagrisiniduymamış. Aşk, birden bir ses duymuş. "Gel Aşk! Seni yanıma alacağım..." Bu Aşktan daha yaşlıca birisiymiş. Aşk o kadar şanslı ve mutlu hissetmiş ki kendisini, onu yanına alanın kim olduğunu ögrenmeyi akıl edememiş. Yeni bir kara parçasına vardıklarında, Aşka yardım eden yoluna devam etmiş. Ona ne kadar borçlu oldugunu farkeden Aşk, Bilgiye sormuş: "Bana yardım eden kimdi?" "O, Zamandı" diye cevap vermiş Bilgi. "Zaman mı? Neden bana yardım etti ki?" diye sormuş Aşk. Bilgi gülümsemiş:
Çünkü sadece Zaman Aşkın ne kadar büyük olduğunu anlayabilir...
sensizliğin nefesi gibi,
kanatıyor yüreğimi..
ayrılık ayırır mı
gözlerindeki
serseri fırtınaya takılmış gölgemi.
Bu kaçıncı satır bilemiyorum… Yazıp yazıp sildiğim. En güzelini yazmak amacım. Kelimelerin kifayetsiz kalması nedendir bilmiyorum. Ya ben beğenmedim yada sana layık görmedim dizelere döktüklerimi. Oysa ben duygularını net ifade eden biriydim. Nedendir anlayamadığım bir tereddüt içerisinde anlamlı anlamsız yazmaya karar verdim. Sana olan aşkımı, tutkumu, özlemlerimi anlatmaya kelimeler bulmakta zorlanacağım hiç aklıma gelmezdi. Ama düşündükçe gördümkü en derin hislerimle en masum olanı seçmeye çalışıyormuşum.
Kısacık anlarda saklı aslında hayatın anlamı. Seninle bambaşka şartlar altında karşılaşmak için nelerimi feda etmezdim bilemezsin. Bir hayat akıp gidiyor ellerimden ama ben bir set kuramıyorum önüne. Kısacık anda olsa o hayatın anlamını seninle başbaşa olabilmek için seve seve feda ederim biliyomusun. Hep aynı şeyleri yazmak yazmak zorunda kalmak acı veriyo bana. Sensiz olsam bile sana olan sevgimin en güzel nefesiyle dolduruyorum yüreğimi ben. Küçücük bir çocuğun mutlu olduğu kadar mutlu oluyorum bana gösterdiğin yakınlıkla. Hakkın var üzerimde nasıl öderim sevdam bilmiyorum. Bazen benden çaldığın kalbime gömmek istiyorum seni.
Çok kızıyorum bazen sana. O kadar kızıyorum ki anlamlı anlamsız kavga edyorum seninle. Nedensiz aslında. Niye kızdığımı bilmiyorum bile. Sonra o kadar hüzünlü oluyorum ki dokunsalar ağlayacağım sanki. Seni arıyorum. Nerdesinnnnn . Nerdesinnn. Sesleniyorum sessiz çığlıklarımla. Yutkunuyorum. Ama yoksunki sen. Yine kızıyorum niye yoksun diye. Suçluyorum seni. Sonra kendime kızıyorum. Yok olan semra değil sensin sennnnnn diyorum. Kendimle olan kavgamı başlatıyorum. Bazen sana aşkımı anlatamadığımı düşünüyorum. Zamanın herşeyin ilacı olduğunu en iyi bilenlerden olduğumu düşünerek seni çok ama çok seviyorum, iyiki varsın diyerek aşağıdaki satırlala yazıma son veriyorum ;
Bir zamanlar, bütün duyguların üzerinde yaşadığı bir ada varmış: Mutluluk, Üzüntü, Bilgi ve tüm diğerleri... Aşk dahil. Bir gün, adanın batmakta olduğu duygulara haber verilmiş. Bunun üzerine hepsi adayı terketmek için sandallarını hazırlamışlar. Aşk'la adada en sona kalan duygu olmuş, çünkü mümkün olan en son ana kadar beklemek istemişler. Ada neredeyse battığı zaman, Aşk yardım istemeye karar vermiş. Zenginlik, çok büyük bir teknenin içinde adanın önünden geçmekteymiş. Aşk, "Zenginlik, beni de yanina alır mısın ?" diye sormuş. Zenginlik, "Hayır, alamam Teknemde çok fazla altın ve gümüş var, senin için yer yok" demiş. Aşk, çok güzel bir yelkenlinin içindeki Kibirden yardım istemiş. "Kibir, lütfen bana yardım et "Sana yardım edemem, Aşk. Sırılsıklamsın ve yelkenlimi mahvedebilirsin." diye cevap vermiş kibir… Üzüntü yakınlardaymış ve Aşk yardım istemiş: "Üzüntü seninle geleyim." "Of, Aşk, o kadar üzgünüm ki, yalnız
kalmaya ihtiyacım var." Mutluluk da Aşkın yanından geçmiş; ama o kadar mutluymuş ki Aşkın çagrisiniduymamış. Aşk, birden bir ses duymuş. "Gel Aşk! Seni yanıma alacağım..." Bu Aşktan daha yaşlıca birisiymiş. Aşk o kadar şanslı ve mutlu hissetmiş ki kendisini, onu yanına alanın kim olduğunu ögrenmeyi akıl edememiş. Yeni bir kara parçasına vardıklarında, Aşka yardım eden yoluna devam etmiş. Ona ne kadar borçlu oldugunu farkeden Aşk, Bilgiye sormuş: "Bana yardım eden kimdi?" "O, Zamandı" diye cevap vermiş Bilgi. "Zaman mı? Neden bana yardım etti ki?" diye sormuş Aşk. Bilgi gülümsemiş:
Çünkü sadece Zaman Aşkın ne kadar büyük olduğunu anlayabilir...