Dört duvar arasına sıkışmış 4D sinemaları ve popüleritesi her geçen gün azalan 3D gözlükleri unutun! Sanal gerçeklik tüm duyularımızı harekete geçirmeye hazır!
Uçaktan atlama riskini almadan hava dalışı yapabilsek veya çetin bir savaşın tam ortasına düşsek ama fiziksel bir yara almasak ya da hayvan fobisini gerçekten korktuğumuz hayvanların arasında kalmadan atlatabilsek nasıl olurdu? Cevabınızı biliyor ve büyük sırrı sizinle paylaşıyoruz. Sanal gerçeklik, tüm bu saydıklarımızı ve daha fazlasını bize sunmak için hazırlanıyor, hatta kapımıza dayandı bile!
Sanal gerçeklik kısaca gerçek fiziksel koşulları veya hayal edilen bir dünyayı bilgisayar desteğiyle modelleyerek; tat, koku, ses, dokunma gibi birçok farklı hissi gerçekmiş gibi deneyimleme şansı sunan sanal bir çevredir. Sanal gerçekliğin ilk örneği olarak ressam ve mimar Baldassare Peruzzi’nin 1860’larda ortaya çıkardığı eseri Sala delle Prospettive gösteriliyor.
VIRTUAL BOY EFSANESİ
1995 yılında Nintendo, Virtual Boy’u gerçek 3D grafiklere sahip ilk konsol olarak karşımıza çıkardığında oyun dünyası için sanal gerçekliğin kapıları aralanmıştı. Ancak konsol oyunlarının ustası Nintendo için bu girişim sadece bir yıl hayatta kalarak döneminin en büyük başarısızlıkları arasında yerini aldı. Aslına bakılırsa ortada 4K çözünürlükte saniyede 120 defa yenilenebilen ekranlar, 360 derece yön takibi ya da gelişmiş işlemciler yokken, sanal gerçeklikten bahsetmek cesaret isteyen bir durumdu. Yine de Virtual Boy, 3D grafiklere sahip 32 bit’lik ilk “taşınabilir” oyun konsolu olarak adını sanal gerçeklik tarihine yazdırmayı başardı. Sanal gerçeklik teknolojisinin son yıllardaki göz alıcı yükselişinin arkasında yatan en önemli neden ise eğlenceden sağlığa, eğitimden sanata, mühendislikten orduya birbirinden oldukça farklı birçok sektörde kendine kullanım alanı yaratmasında ve fiyatlarının 90’lı yıllardaki erken teşebbüslerin çok çok altına inmesinde saklı.
Teknolojik iyileştirmelerin giderek artması ve maliyetlerin de düşmesiyle birlikte firmalar birbiri ardına sanal gerçeklik gözlüklerini destekleyen ürünler geliştirmeye veya mevcut sistemlerine sanal gerçekliği entegre etmeye başladı. Parrot’un geliştirdiği sanal gerçeklik gözlüğüyle kontrol edilebilen drone’u Bebop gibi ürünlerin yanı sıra bir ay boyunca sanal gerçeklik gözlüğü sayesinde bir başkasının hayatını yaşayacak olan Mark Farid gibi sosyal, sanatsal ve deneysel amaçlı yaratıcı kullanımların sınırı bulunmuyor.
OCULUS SAHNEDE
İlk kıvılcımlarını sergilenen oyun ve eğlence odaklı prototiplerle ateşleyen ve hızla popülaritesi artan sanal gerçeklik gözlükleri sayesinde bir uzay mekiğinin içindeymişçesine oyunları adeta yaşamak da profesyonel anlamda paraşüt eğitimleri almak da mümkün hale geldi. Bu kadar büyük bir potansiyelin teknoloji devlerinin ilgisini çekmemesi elbette beklenemezdi. Kickstarter efsanesi olarak doğan Oculus’un Facebook tarafından satın alınması, Samsung’un Oculus’la iş birliğine giderek kendi sanal gerçeklik gözlüğünü duyurması, Google’ın kartondan gözlüğüyle her zamanki gibi yepyeni bir bakış açısı kazandırması, Archos ve Carl Zeiss gibi devlerin de rekabete dahil olmasıyla yepyeni ürünler birbiri ardına sanal gerçeklik sahnesindeki yerini aldı.
FARKLI TEKNOLOJİLER
Sanal gerçekliği sadece üç boyutlu bir dünya sunan kafa bantları veya gözlüklerden ibaret olarak düşünmemek gerek. Birbirini tamamlayıcı birçok farklı ürün arasında ellerinizi takip etmeyi amaçlayan sanal gerçeklik eldivenleri ve geçmiş sayılarımızda tanıttığımız Leap Motion gibi el ve parmak hareketlerini bilgisayar komutlarına dönüştürebilen teknolojiler de bulunuyor. Sanal gerçekliğin evlerimize kadar girmesi artık an meselesiyken bu teknolojik gelişimin hayatlarımızı nasıl şekillendireceği ise henüz bilinmezler arasında yer alıyor.
Kaynak: log.com.tr
Uçaktan atlama riskini almadan hava dalışı yapabilsek veya çetin bir savaşın tam ortasına düşsek ama fiziksel bir yara almasak ya da hayvan fobisini gerçekten korktuğumuz hayvanların arasında kalmadan atlatabilsek nasıl olurdu? Cevabınızı biliyor ve büyük sırrı sizinle paylaşıyoruz. Sanal gerçeklik, tüm bu saydıklarımızı ve daha fazlasını bize sunmak için hazırlanıyor, hatta kapımıza dayandı bile!
Sanal gerçeklik kısaca gerçek fiziksel koşulları veya hayal edilen bir dünyayı bilgisayar desteğiyle modelleyerek; tat, koku, ses, dokunma gibi birçok farklı hissi gerçekmiş gibi deneyimleme şansı sunan sanal bir çevredir. Sanal gerçekliğin ilk örneği olarak ressam ve mimar Baldassare Peruzzi’nin 1860’larda ortaya çıkardığı eseri Sala delle Prospettive gösteriliyor.
VIRTUAL BOY EFSANESİ
1995 yılında Nintendo, Virtual Boy’u gerçek 3D grafiklere sahip ilk konsol olarak karşımıza çıkardığında oyun dünyası için sanal gerçekliğin kapıları aralanmıştı. Ancak konsol oyunlarının ustası Nintendo için bu girişim sadece bir yıl hayatta kalarak döneminin en büyük başarısızlıkları arasında yerini aldı. Aslına bakılırsa ortada 4K çözünürlükte saniyede 120 defa yenilenebilen ekranlar, 360 derece yön takibi ya da gelişmiş işlemciler yokken, sanal gerçeklikten bahsetmek cesaret isteyen bir durumdu. Yine de Virtual Boy, 3D grafiklere sahip 32 bit’lik ilk “taşınabilir” oyun konsolu olarak adını sanal gerçeklik tarihine yazdırmayı başardı. Sanal gerçeklik teknolojisinin son yıllardaki göz alıcı yükselişinin arkasında yatan en önemli neden ise eğlenceden sağlığa, eğitimden sanata, mühendislikten orduya birbirinden oldukça farklı birçok sektörde kendine kullanım alanı yaratmasında ve fiyatlarının 90’lı yıllardaki erken teşebbüslerin çok çok altına inmesinde saklı.
Teknolojik iyileştirmelerin giderek artması ve maliyetlerin de düşmesiyle birlikte firmalar birbiri ardına sanal gerçeklik gözlüklerini destekleyen ürünler geliştirmeye veya mevcut sistemlerine sanal gerçekliği entegre etmeye başladı. Parrot’un geliştirdiği sanal gerçeklik gözlüğüyle kontrol edilebilen drone’u Bebop gibi ürünlerin yanı sıra bir ay boyunca sanal gerçeklik gözlüğü sayesinde bir başkasının hayatını yaşayacak olan Mark Farid gibi sosyal, sanatsal ve deneysel amaçlı yaratıcı kullanımların sınırı bulunmuyor.
OCULUS SAHNEDE
İlk kıvılcımlarını sergilenen oyun ve eğlence odaklı prototiplerle ateşleyen ve hızla popülaritesi artan sanal gerçeklik gözlükleri sayesinde bir uzay mekiğinin içindeymişçesine oyunları adeta yaşamak da profesyonel anlamda paraşüt eğitimleri almak da mümkün hale geldi. Bu kadar büyük bir potansiyelin teknoloji devlerinin ilgisini çekmemesi elbette beklenemezdi. Kickstarter efsanesi olarak doğan Oculus’un Facebook tarafından satın alınması, Samsung’un Oculus’la iş birliğine giderek kendi sanal gerçeklik gözlüğünü duyurması, Google’ın kartondan gözlüğüyle her zamanki gibi yepyeni bir bakış açısı kazandırması, Archos ve Carl Zeiss gibi devlerin de rekabete dahil olmasıyla yepyeni ürünler birbiri ardına sanal gerçeklik sahnesindeki yerini aldı.
FARKLI TEKNOLOJİLER
Sanal gerçekliği sadece üç boyutlu bir dünya sunan kafa bantları veya gözlüklerden ibaret olarak düşünmemek gerek. Birbirini tamamlayıcı birçok farklı ürün arasında ellerinizi takip etmeyi amaçlayan sanal gerçeklik eldivenleri ve geçmiş sayılarımızda tanıttığımız Leap Motion gibi el ve parmak hareketlerini bilgisayar komutlarına dönüştürebilen teknolojiler de bulunuyor. Sanal gerçekliğin evlerimize kadar girmesi artık an meselesiyken bu teknolojik gelişimin hayatlarımızı nasıl şekillendireceği ise henüz bilinmezler arasında yer alıyor.
Kaynak: log.com.tr
