Her lahza
Geçip gidiyor seslenmeden
Sinemde bir iz bırakıyor lal olmuş halinden,
Mütebessim çehresinden
İdrakim bu ahval üzere hayli fakirken,
Bilmem ki ne gelir hala şikâyet etmekten
Bir ömür nedamet bu sinemdeyken, sürurun
O izleri yüreğimden sessizce kaybolmuşken
Kime
Ne söylerim, kuytu köşemdeyim
Gelenin halinden,
Geçip gidenin melalinden ne anlarım,
Kanadı kırılmış azadeyim
Hazanın rengiyim, hüznün müdavimiyim,
Toprağın yâd ettiği yalnız kalan bir nefesim
Nerdeyim, hangi hal üzereyim, kıt aklımla
Sanki sarhoş olmuş zavallı bir can-ı avareyim
Sığınırım
Efkârıma ve derdi gamıma
Aman vermeyen her bir sızıya,
Yüreğimin dinmeyen sancısıyla,
Sukut ettiren ahu zarımla
Umut besledim yıllarca,
Hülyalar derledim yalnızlığımla,
Yâdına eriştiğim yârin nazıyla
Baş başa kaldım anılarla,
Okumaya çekindiğim mektuplarıyla,
Hasret kaldığım o kelamına
Artık bir çare
Olmadığına kani geldim
Şikâyetleşmek ve nedamet içinde nefeslenmekten
Badirelerin sahraya anbean eriştim
Hangi devanın adresinde nefeslendim ve gönlümün
Şehre dilmesine fırsat verdim, inledim
Yıllarca kime ne söyledim, en yakınlarımdan gizledim
O sessizliğin yalnız müdavimiydim
Yıllara ne istiyorsunuz
Benden diye sessizce sual eğledim
Figan eden halimi aşikâr eyledim, bahtıma
Çaresiz kanaat ederek susmayı öğrendim
Kuytu köşelere meylettim,
Kanadı kırılmış bir kuş misaliydim,
Gözyaşlarımla yürüdüm
Lafazanlığı hiç sevmezdim,
Ne derlerin furyasında kefilsizdim,
Dramatik bir hal üzereydim
Dinlediğim
Şarkılar içimi açıyordu
Sanki yıllara sari suskunluğumu şehreden
Birer tanıktı, içinde saklanılan bir zamandı
Kiminin derdi, kiminin emeli,
Kiminin tükenmeyen hevesi vardı,
Bir an içinde ki harmandı
Giden ahıyla gitti,
Kalan umudun prangalarında tutulu kaldı,
Kalp neden hiç anlaşılmadı
Mustafa CİLASUN