22 Aralık 1914... Tarih, Osmanlı İmparatorluğu'nun en acı, en kahramanlık dolu, en yürek burkan sayfalarından birine yazılıyordu. Bu tarih, Sarıkamış Harekatı'nın başlangıcıydı; bir vatan savunması, bir fedakarlık destanı, ama aynı zamanda dondurucu soğukların ve acı kayıpların simgesiydi.
Osmanlı'nın Zor Günleri ve Harekatın Doğuşu- Dünya Savaşı'nın o kasvetli günlerinde, Osmanlı İmparatorluğu da savaşın içine çekilmişti. Doğu Cephesi'nde Ruslarla karşı karşıya gelinmişti. Osmanlı ordusu, Rusların ilerleyişini durdurmak, Kars, Ardahan ve Batum'u geri almak ve doğu sınırlarını güvence altına almak amacıyla bir harekat planı yapmıştı. Bu planın adı Sarıkamış Harekatı'ydı.
Hazırlıksız Bir Ordu, Amansız Bir Kış
Osmanlı ordusu, uzun ve yorucu yollardan gelmiş, kışlık kıyafetleri yetersizdi. Askerler, savaşacakları arazinin ve iklimin zorluklarına yeterince hazırlıklı değildi. Dağlık, ormanlık ve karla kaplı arazide ilerlemek zordu. Erzak ve mühimmat taşımak da ayrı bir problemdi.
22 Aralık'ta başlayan harekat, ilk başlarda planlandığı gibi ilerlemedi. Rusların beklenenden daha güçlü direnişi ve hava şartlarının acımasızlığı, ordunun ilerleyişini yavaşlattı. Yiyecek, yakacak ve tıbbi malzeme eksikliği baş göstermişti.
Donarak Şehit Düşen Mehmetçikler
Sarıkamış'ın dondurucu soğuğu, askerlerin bedenlerini adeta taşlaştırıyordu. Yiyecek ve yakacak bulamayan askerler, eksi 30-40 dereceye varan soğuklarda, karın içinde donarak şehit düşüyordu. Ayakları, elleri, kulakları donan askerler, savaşamadan hayata veda ediyordu.
Geceleri ateş yakmak mümkün değildi; çünkü duman düşmanın yerini tespit etmesine neden oluyordu. Askerler, karın içinde birbirlerine sokularak ısınmaya çalışıyordu. Ancak bu da yeterli olmuyordu. Açlık, yorgunluk ve soğuk, askerleri adım adım ölüme sürüklüyordu.
İnanç ve Fedakarlığın Sınırları
Tüm bu olumsuzluklara rağmen, Mehmetçiklerin vatan sevgisi, inancı ve fedakarlığı tükenmek bilmiyordu. Yiyecekleri, kıyafetleri, hatta ayakkabıları bile olmayan bu askerler, canlarını hiçe sayarak vatanları için savaşıyordu. Onlar için en büyük hedef, vatan toprağını savunmaktı.
Sarıkamış'ta yaşananlar sadece bir savaş değil, aynı zamanda bir insanlık dramıydı. Askerler, düşmanla olduğu kadar doğayla da mücadele ediyordu. Donarak şehit düşen askerler, tarihin unutulmaz kahramanları olarak anıldı.
Harekatın Sonuçları ve Acı Kayıplar
Sarıkamış Harekatı, Osmanlı ordusu için büyük bir felaketle sonuçlandı. Binlerce asker şehit oldu, binlercesi de yaralandı ve esir düştü. Harekat, planlandığı gibi başarılı olamadı. Ama bu başarısızlığın arkasında, inanılmaz bir fedakarlık, bir kahramanlık destanı vardı.
Sarıkamış, sadece bir askeri yenilgi değil, aynı zamanda Türk milletinin acılarını derinden hissettiği bir yer oldu. Sarıkamış'ta şehit olanlar, milletin yüreğinde derin bir yara açtı. Bu yara, hiçbir zaman kapanmadı ve her 22 Aralık'ta tazelenmeye devam ediyor.
Sarıkamış'tan Çıkarılacak Dersler
Sarıkamış, sadece bir acı değil, aynı zamanda bir ders niteliğinde. Bu olay, planlamanın önemini, lojistik desteğin gerekliliğini, kış şartlarına hazırlığın zorunluluğunu ve en önemlisi, vatan sevgisinin gücünü gösteriyor.
Sarıkamış şehitleri, bizim için her zaman birer kahraman, birer vatansever olarak kalacak. Onların fedakarlıkları, gelecek nesillere yol gösterecek, vatan sevgisinin ve fedakarlığın ne anlama geldiğini hatırlatacak.
Unutulmayacak Bir Destan
Sarıkamış, Türk tarihinin en unutulmaz destanlarından biri. Bu destan, soğuktan donarak şehit düşen Mehmetçiklerin, vatan toprağı için canlarını feda ettiği bir destan. Bu destan, Türk milletinin inancının, fedakarlığının ve vatan sevgisinin bir göstergesi.
Sarıkamış'ta yaşananlar, hiçbir zaman unutulmayacak, unutturulmayacak. Her 22 Aralık'ta, Sarıkamış şehitleri saygıyla, minnetle ve rahmetle anılmaya devam edecek. Onların aziz hatıraları, kalbimizde sonsuza dek yaşayacak.