• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Sarıkız Efsanesi

SARIKIZ EFSANESİ

İda Efsanesi Edremit Körfezi’nin kuzeyindeki Kaz Dağı’nın mitolojide önemli bir yeri vardır. İlk güzellik yarışması burada yapılmıştır, Baştanrı Zeus, Ganimedes’i bu dağdan kaçırmış; Paris, İda’da büyüyüp evlenmiştir. Troya Savaşı da tanrılarca buradan izlenmiştir.

Zeus, Girit’teki İda Dağı’nda Anadolu’nun matriyarkal tanrısı olan Kybele tarafından doğurulmuştu. Anadolu’nun ikinci bir İda Dağı’nda, karısı Hera ile evlenmişti. Güya toprağı ilkah edici yağmur, orada toprağa kavuştu. İda Dağı güney Frigya’da Koca Katran Dağları denilen bir dağ zincirinin en yüksek zirvesidir. İlyada da hep “Ana İda” veya “Çok Pınarlı İda”, diye anılır. Zeus Truva Savaşı’nı bu tepeden seyreder. Skamander (Küçük Menderes) nehri oradan akmaya başlar.Güya bir gün Herkül çok susamış ve İda Dağı’nın eteğini kazmış. İşte o zaman Skamander akmaya başlamış. Onun suyunda ayışığında yıkanan kadınların saçları altın sarısı olurmuş. Truva havalisinin bütün kızları zifaf gecesi arifesinde Skamander nehrinde yıkanırmış.


Aynı yöre, Müslümanlığın yayılışından sonra da çeşitli söylencelere konu olmuştur. Sarıkız, bunların en yaygınıdır. Söylencenin kahramanı Sarıkız burada kaz çobanlığı yaptığı için dağ “Kaz Dağı” diye anılmaya başlanmıştır. Bu olaya ilişkin anlatılan Sarıkız efsanesi şöyledir:


Edremit’in Güre Köyü’nde yaşayan Sarıkız çok güzel, güzel olduğunca da iyi yürekli, yardımsever bir kızdır. Bu özellikleri nedeniyle çekemeyenleri de çoktur. Yaşantısı çeşitli söylentilere yol açar.


Çıkarılan söylentiler babayı çok üzer, ama elinden bir şey gelmez. Sarıkız’ın önünde beş-on kaz katarak dağa bırakır. Orada yaşamını sürdürebilmesi iyi bir insan olduğunu kanıtlayacaktır. Sarıkız sessizce katlanır. Bir gün babası onu görmeye gelir. Dağa tırmanırken yorulur ve kızından su ister. Sarıkız’ın dağın tepesinden elini uzatarak körfezden tasını doldurup, kendisine uzatmasıyla adamcağız şaşkına döner. Kızının erdiğini anlar, öneünde namaz kılar. Ancak sırrının anlaşılması ile Sarıkız oracıkta ölür. Baba çok üzülür, oralardan gitmek üzere uzaklaşır. O da bir tepede can verir. Kaz Dağı adının bu söylenceden geldiği öne sürülmektedir. Dağın en yüksek doruğu “Sarıkız Tepesi”, babasının öldüğü yer de “Baba Dağı” olarak anılmaktadır.


Sarıkız’ın gömüsü Sarıkız Tepesi’ndedir. Bu gömü Türkmenlerce kutsal sayılmaktadır. Her yıl eylül ayında ziyaret edilir. Yozgat, Antalya yörelerinden gelenler olur. Törenlerin üç gün üç gece sürdüğü söylenmektedir.
 
Anadolu’nun dört bir yanı efsanelerle, ders verici halk hikayeleriyle dolu. Güzel topraklarımız pek çok efsaneye ev sahipliği yapmış ve günümüzde bunlar yazıya dökülerek daha geniş çevrelere ulaşıyor. Bu güzel efsanelerden birisi de sarıkız efsanesi. Kavurmacılar Köyü’nde mezarları bulunan bir baba kızın öyküsüdür bu.

Çanakkale’nin Sarıkız’ı​

Sarıkız, Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı bir köyünde babasıyla yaşayan sarı saçlı bir kız çocuğudur. Adamın karısı, Sarıkız henüz küçük bir çocukken ölmüştür ve kızın babası eşinin acısına, hatıralarını her gün görmeye dayanamayıp başka bir köye taşınmaya karar verir.
Küçük kızıyla beraber Kaz Dağları’nın eteklerinde bir köye yerleşip kaz çobanlığı yapmaya başlarlar. Zamanla kız büyür, sarı saçlarıyla delikanlıların gönüllerini çeler ama kendisinin gönlü onlardan hiçbirine düşmez, bütün günü çok sevdiği kazlarla ilgilenerek geçer. Çobanlıktan kazandıkları parayı yıllar boyu biriktirirler, baba kız iyi kötü idare ediyorlardır

Bir zaman sonra Sarıkız’ın babası hac vazifesini yerine getirmek için gittiğinde komşudan kızına göz kulak olmasını ister. Aylar sonra geri döndüğünde köylülerin kendilerine selam bile vermediğini fark eder. Onun yokluğunda kızının kötü bir iş yaptığı kulağına gelir, inanmak istemez ama bundan ötürü kızını öldürmesi istenir.
Ama adamcağız biricik kızına kıyamaz ve onu baktığı kazlarla birlikte götürüp dağın zirvesine bırakır. İçi yansa da köye geri dönüp acılar içinde yaşamaya devam eder. Aradan yıllar geçer, baba gönlünde taşıdığı yükle ağır aksak yaşamaktadır. Dağda yolunu kaybedip köye ulaşan yolcular kendilerine yardım eden bir kızdan bahsedince baba kızının yaşadığından emin olur. Ölmeden son kez kızını görmek için dağın yolunu tutar.
Sarıkız babasına darılmamıştır, kazlarıyla birlikte adamı karşılar. Babasının abdest alması için denizden su taşır, içmesi için ise tatlı su getirmek ister. Köye doğru döndüğünde ise babası onun siyah bir duman arasında kaybolduğunu görüp kızının çektiği acılar sayesinde ermişlere karıştığını fark eder.
Kızının aslında söylenen suçu işlemediğini anlayan baba köye beddua eder. Bir inanışa göre bugün o köyde kimsenin yaşamaması da bu yüzdendir. Kızının acısına dayanamayan baba, bugün Baba Tepe olarak anılan yerde hayatını kaybeder. Yörede yaşayanlar onların anısına yassı taşlardan birer mezar yaparlar. Günümüzde hâlâ Sarıkız’ın kazları için yaptığı taş avlunun olduğu yerde durduğu söylenir.
 
Marmara ve Ege bölgelerini birbirinden ayıran ve genç dağlar grubuna giren Kazdağları'nın en yüksek tepesine Sarıkız Tepesi adı verilmektedir. Bu tepenin adı hakkında pek çok efsane anlatılmaktadır.

Çok eski zamanlarda Güre köyünde çok güzel bir kız varmış. Bu kızı köyün bütün gençleri sever ve evlenmek isterlermiş. Adı Sarıkız olan bu güzel kızın babası ise bin bir zahmetle büyüttüğü kızını, talip olan gençlerin hiç birine vermezmiş. Bunun üzerine gençler Sarıkız'a iftira etmişler. Köylüler de Sarıkız'ın babasına giderek:
“Kızın kötü yola saptı. Ya kızını öldürürsün ya da buralardan çekip gidersin” demişler.

Düşünüp taşınan baba, kızını öldürmeye kıyamaz; ancak köylülerin yüzüne bakabilmek için Sarıkız'ı gözden uzak tutmak gerektiğini düşünür.
Kızını yanına alan baba, Kazdağı'nın zirvesine çıkar ve güttükleri kazlarla birlikte kızını bırakıp geri döner. “Kurt kuş yerse de gözüm görmesin, yaşarsa da herkesten gizli yaşasın” demiş.

Kazdağı'nda kalan Sarıkız ölmemiş ve kazlarını gütmeye devam etmiş. Hatta yolunu, izini kaybedenlere yardımcı olmuş. Bu durum kısa zamanda babasının kulağına gitmiş.

Kızının ölmediğini öğrenen baba, Kazdağı'na kızının yanına çıkmış. Dağda kaz çobanlığı yapan Sarıkız, babasını görünce sevinmiş, ona yemek ikram etmiş. Yemek sırasında babası kızından su istemiş. Sarıkız elini uzatarak kilometrelerce aşağıdaki Güre çayından su alarak babasına vermiş. Babası kızının ermiş olduğunu görünce pek sevinmiş.
‘ın öldüğü ve bugün kabrinin bulunduğu yere Sarıkız Tepesi, babasının öldüğü yere ise Babatepe veya Kartaltepe adı verilmektedir.

Kültürümüzün en renkli kaynaklarından olan efsanelerimiz unutulmamak için çoğu zaman bir maddi ize veya mekana bağlanır. Sarıkız efsaneleri de böyledir. Kaz dağlarının zirvesindeki Sarıkız Tepesi ve bu tepenin üzerindeki kabir, Sarıkız efsanelerinin günümüze kadar ulaşan izleridir. Şimdi anlatacağımız efsane ise farklı bir Sarıkız efsanesi olarak dikkati çekmektedir. Ancak bağlı bulunduğu iz yine aynıdır.

Delikanlının biri güzeller güzeli bir kıza aşık olmuş. Kız, evlenme şartı olarak, delikanlıdan gücünü ispatlamasını istemiş. Bu şarta göre delikanlı sırtına yüklenen tuz çuvallarını taşımak zorundadır. Delikanlının sırtına tuz çuvalları yüklenmiş. Yamaçtan tırmanırken çuvallar dengesini kaybetmiş ve delikanlı yuvarlanarak göle düşmüş. tuzlar ıslandıkça çuvallar ağırlaşmış ve delikanlıyı suyun derinliklerine çekmiş. Köy halkıbu acıya sebebiyet verdiği için kıza öfkelenmişler. Ona yumurtalar atmışlar. Sarı Kız adı da buradan kalmış.

Öfkeleri yatışmayan köylüler babasına giderek kızını şikayet etmişler ve onu yok etmesini istemişler. Babası yumurtalara bulanmış kızını alıp tepeye çıkmış. Kızını öldürmeden önce abdest alıp namaz kılmak isteyen baba kızından su bulmasını istemiş. Kız delikanlının boğulduğu gölün suyundan getirmiş. Su tuzlu olduğu için babası yeniden tatlı su bulup getirmesini istemiş. Bunun üzerine kız ayağını yere vurmuş, o anda yerden bir suyu fışkırmaya başlamış. Durumu gören babası kızının ermiş olduğunu anlamış ve onu öldürmekten vazgeçmiş. Kimsenin zararı dokunmasın diye de suyun etrafını taş duvarla çevirmiş.

Kaz dağlarının zirvesindeki bu kaynak, bugün hala yörede şifalı olarak bilinmektedir. Ayrıca hem Sarıkız'ın, hem de babasının öldükleri yerler kutsal sayılmaktadır. Babasının öldüğü ve bugün kabrinin bulunduğu kabul edilen yere Kartaltepe veya Babatepe; Sarıkız'ın kabrinin olduğu tepeye ise Sarıkız Tepesi adı verilmektedir. Bu tepelerin ermiş bir kız ile babasına izafe edilmesi ise elbetteki eski Türk inanışlarındaki dağ kültünün bir yansımasıdır.

Kazdağı'nın zirvesinde bulunan Sarıkız'ın kabri bugün de yöre halkı tarafından ziyaret edilmektedir. Her yıl 14-16 Temmuz tarihleri ında Akçay'da yapılan Zeytin Festivali'nde Sarıkız da temsil edilmektedir. Ayrıca Sarıkız'ın kabri başında herkesin dileğini yazabildiği büyük bir dilek defteri bulunmaktadır.
 
Geri
Top