Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, soğanların şehirde yaşadığı bir ülke varmış. Bu ülkede herkes soğandır, ama bir tanesi var ki, diğerlerinden çok farklıymış. Adı "Soban"mış. Soban, diğer soğanlar gibi katmanlı bir yapıya sahipmiş, ama onun katmanları biraz fazla derinmiş. Öyle ki, her katmanında farklı bir kişilik, farklı bir mizaç barındırıyormuş.
Soban, soğanların en komiğiymiş. Bir gün pazara gitmiş ve domateslerle tartışmaya başlamış. Domatesler, "Biz olmasak, salatalar renksiz kalır!" diye övünüyormuş. Soban ise hemen atılmış: "Ama ben olmasam, gözleriniz yaşarmaz, o zaman salatayı kim ağlayarak yiyecek?" diye cevap vermiş. Domatesler şaşırmış, çünkü hiç böyle bir bakış açısıyla karşılaşmamışlar.
Soban'ın bir de en büyük özelliği varmış: Aşk hayatı. Bir gün, pazarda bir sarımsak görüp ona aşık olmuş. Sarımsak, "Ama ben sarımsağım, sen soğansın. Biz bir olamayız," demiş. Soban ise, "Aşkın tadı tuzu olmaz, ama kokusu olur. Senin kokun, benim göz yaşlarım, tam bir uyum!" diye cevap vermiş. Sarımsak gülmüş, ama yine de reddetmiş.
Soban, bu reddedilme karşısında yılmayıp, kendini geliştirmeye karar vermiş. Spor yapmış, diyetine dikkat etmiş, hatta bir de güneş gözlüğü takmış. Artık daha havalı bir soğan olmuş. Bir gün, pazarda yine sarımsağı görmüş ve ona yaklaşmış. "Bak," demiş, "Artık daha fitim, daha cool'um. Hala beni reddedecek misin?" Sarımsak, Soban'ın bu haline dayanamamış ve "Tamam," demiş, "Ama bir şartla: Birlikte olduğumuzda kimse bize kokulu demeyecek!"
Soban kabul etmiş ve böylece soğan ile sarımsak, mutlu mesut yaşamaya başlamışlar. Tabii, etraflarındaki herkes onlara "Kokulu Aşk" diye takılmış, ama Soban hiç aldırış etmemiş. Çünkü o, aşkın göz yaşartıcı olduğunu biliyormuş.
Soban, soğanların en komiğiymiş. Bir gün pazara gitmiş ve domateslerle tartışmaya başlamış. Domatesler, "Biz olmasak, salatalar renksiz kalır!" diye övünüyormuş. Soban ise hemen atılmış: "Ama ben olmasam, gözleriniz yaşarmaz, o zaman salatayı kim ağlayarak yiyecek?" diye cevap vermiş. Domatesler şaşırmış, çünkü hiç böyle bir bakış açısıyla karşılaşmamışlar.
Soban'ın bir de en büyük özelliği varmış: Aşk hayatı. Bir gün, pazarda bir sarımsak görüp ona aşık olmuş. Sarımsak, "Ama ben sarımsağım, sen soğansın. Biz bir olamayız," demiş. Soban ise, "Aşkın tadı tuzu olmaz, ama kokusu olur. Senin kokun, benim göz yaşlarım, tam bir uyum!" diye cevap vermiş. Sarımsak gülmüş, ama yine de reddetmiş.
Soban, bu reddedilme karşısında yılmayıp, kendini geliştirmeye karar vermiş. Spor yapmış, diyetine dikkat etmiş, hatta bir de güneş gözlüğü takmış. Artık daha havalı bir soğan olmuş. Bir gün, pazarda yine sarımsağı görmüş ve ona yaklaşmış. "Bak," demiş, "Artık daha fitim, daha cool'um. Hala beni reddedecek misin?" Sarımsak, Soban'ın bu haline dayanamamış ve "Tamam," demiş, "Ama bir şartla: Birlikte olduğumuzda kimse bize kokulu demeyecek!"
Soban kabul etmiş ve böylece soğan ile sarımsak, mutlu mesut yaşamaya başlamışlar. Tabii, etraflarındaki herkes onlara "Kokulu Aşk" diye takılmış, ama Soban hiç aldırış etmemiş. Çünkü o, aşkın göz yaşartıcı olduğunu biliyormuş.