halukgta
Aktif
Bizlerin Kur’an ile bağımızı keserek, öyle yanlış bilgileri, bunlar dinin emri diye anlatmışlar ki, şimdide bu yanlışlıktan apaçık yol gösterici Kur’an elimizde olduğu halde, batıldan vazgeçemiyoruz. Kur’an ı tercüme edenlerde, kendi inançlarını doğrulayacak şekilde tahrifat yapmaktan ne yazık ki çekinmiyorlar. ONUN İÇİNDE TOPLUM BİRBİRİNE, SEN HANGİ MEALİ OKUYORSUN DİYE SORUYOR. Din tacirleri sayesinde, Kur’an mealleri öyle farklı tercüme ediliyor ki, toplum tedirgin edilip, DİREK KUR’AN A MÜRACAAT ETMEK YERİNE, DİNİ ÖĞRENMEK VE ANLAYABİLMEK İÇİN, BİRİLERİNE MUHTAÇ BIRAKILIYOR. Ama güneşi balçıkla çok şükür sıvayamadıkları için, yanlış inançları Kur’an ışığıyla ortaya, tek tek çıkıyor. Bu makalemin konusu, birçok yazımda gündeme getirmeye çalıştığım, ŞEFAAT konusu üzerine olacak. Birçok ayet üzerinde yaptıkları gibi, SEBE SURESİ 23. AYETİN ANLAMI İLE DE OYNAMAKTAN ÇEKİNMEDİLER. Allah şefaat tümden bana aittir, hiçbir şefaatin olmadığı O günden sakının dediği halde, Allah ın dışında şefaat edicilerin olacağını, kendilerince kanıtlamaya çalışıyorlar. Önce ayeti Diyanet mealinden yazalım.
SEBE 23: ALLAH KATINDA, O’NUN İZİN VERDİĞİ KİMSEDEN BAŞKASININ ŞEFAATİ YARAR SAĞLAMAZ. (Şefaat için izin verilip de) kalplerinden korku giderilince birbirlerine, “RABBİNİZ NE SÖYLEDİ?” diye sorarlar. ONLAR DA “GERÇEĞİ” DİYE CEVAP VERİRLER. O, yücedir, büyüktür. (Diyanet meali)
Ayetin ilk cümlesi çok önemli. Ayeti bu şekliyle okuduğumuzda Allah katında, onun izin verdiği yani kendi yetkisiyle onurlandırdığı kimseden başkası, şefaat edemez diye anlaşılıyor. Kur’an ı bir kez anlayarak ve düşünerek okumuş bir Müslüman, Allah ın kendi yetkisini, hiçbir konuda yarattığı hiçbir kuluna elçileri dâhil vermediğini, birçok ayetinde hükmettiğini görüyoruz ve ALLAH HÜKMÜNE HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEZ diyerek, son noktayı koyuyordu. Bu durumda hesap günü, Allah ın dışında Allah ın izin verdiği, yetkilendirdiği şefaatçiler olabilir mi? HATIRLAYINIZ LÜTFEN, ALLAH ŞEFAAT TÜMDEN BANA AİTTİR DEMİYOR MUYDU? Eğer Allah bu sözünden sonra kendi yetkilerinden, yarattığı çok özel kullarına da veriyorsa, onları da kendi hükmüne ortak etmiş ve KÜÇÜK İLAHLAR YARATMIŞ OLMAZ MI?
Bakın bu ayet, hesap gününden bizlere örnek veriyor ki, yapılan yanlışları tekrar etmeyelim. Şefaat konusunda, ayette geçen bu cümlenin ne derece yanlış tercüme edildiğine kanıt Bakara 123. ayettir. Bakın Allah ne diyor hesap günü için. “KİMSENİN KİMSE NAMINA BİR ŞEY ÖDEMEYECEĞİ, HİÇ KİMSEDEN FİDYE ALINMAYACAĞI, KİMSEYE ŞEFAATİN YARAR SAĞLAMAYACAĞI VE ONLARIN YARDIM GÖRMEYECEĞİ GÜNDEN SAKININ.” Yine Bakara 48. ayette Allah şefaat konusunda, hesap günü sakın umutlanmayın, birbirinizden medet ummayın diyerek, bizleri nasıl uyarmıştı hatırlayalım. “ÖYLE BİR GÜNDEN SAKININ Kİ, O GÜN HİÇ KİMSE BİR BAŞKASI ADINA BİR ŞEY ÖDEYEMEZ. HİÇBİR KİMSEDEN HERHANGİ BİR ŞEFAAT KABUL OLUNMAZ, FİDYE ALINMAZ.” Demek ki SEBE suresi 23. ayette, Allah katında kendisi dışında şefaat için izin verdikleri yokmuş. Peki, bu ayette bu cümlede ne diyor, nasıl anlamalıyız. Bunu da farklı mealden yazalım ki doğru anlayalım.
SEBE 23: ONUN KATINDA ŞEFAATİN, ONUN İZİN VERDİĞİ KİMSEDEN BAŞKASINA YARARI OLMAZ. İçten yakarışları sona erdiğinde onlara; “SAHİBİNİZ NE DEMİŞTİ?” diye sorulur: “TAMAMIYLA GERÇEĞİ SÖYLEMİŞ” DERLER. O, yücedir, büyüktür. (Süleymaniye vakfı meali)
Bakın şimdi nasıl taşlar, yerli yerine nasıl oturdu. Allah ın katında şefaatin yani bağışlanmanın, kayırmanın Allah ın hoşnut olduğu kullarından başkasına yararı olmaz, yani ALLAH IN HALİS KULLARINDAN BAŞKASINA, ŞEFAAT ASLA YARAR SAĞLAMAZ DİYOR. Sebe 23. ayetinde Allah, kendisinden hoşnut olduğu kulları için bir değerlendirme yapacağını ve dünyada yaptıkları değerlendirilip, sevabı ağır gelenlerin küçük günahları affedileceği, yani onlara şefaat edileceği müjdesi veriliyor.
Bu söylediklerimizin doğru olup olmadığını, ayetin devamından ve öncesi sonrasındaki ayetlere bakarak daha iyi anlamaya çalışalım. Ayetin devamında, içten yakarışlar sona erdiğinde hesap görüldüğünde, sorgudan çıkanlara bakın birileri bir şeyler sorduğu örneği veriliyor. Çünkü bahse konu kişiler, Allah a günahlarının affı için dua ediyorlar. Bu kişilere, Rabbimiz yaratıcımız ne dedi size diye sorduklarında verdikleri cevap, aslında Kur’an dan nasiplenen bir Müslüman için, her şeyin anlaşılır olması gerekir. Bakın nasıl bir cevap vereceklermiş. “ALLAH TAMAMIYLA GERÇEĞİ SÖYLEMİŞ.” Peki, Allah bizlere mahşer günü nasıl bir gerçekle karşılaşacağımız söylemişti? “HİÇ KİMSENİN BİR BİRİNE ŞEFAAT EDEMEYECEĞİ, O GÜNDEN SAKININ.” Değerli dostlarım, lütfen Allah ın ayetlerine kulak verelim ve Allah ın sözleri/ayetleri ile oynayanlardan uzak duralım, yoksa hesap günü pişman oluruz. Ayeti anlamaya devam edelim. Sebe 23. ayetin bir öncesine bakalım şimdide.
Sebe 22: De ki, (aranıza koyup) ALLAH’A YAKIN SANDIKLARINIZA; GÖKLERDE VE YERDE ZERRE KADAR HÂKİMİYETİ OLMAYANLARA YALVARACAKSANIZ YALVARIN. Onların bu iki yerde ne bir or¬taklıkları ne de Allah’ın onlardan bir destekçisi vardır. (Süleymaniye vakfı.)
Bakın ayette zaten, çok net bir uyarı var Müşriklere. Çünkü müşrikler Allah ın yanında onun yetkileri ile donattıkları şefaatçiler ediniyorlar ve Allah katında bunlar bizim şefaatçilerimiz diyorlardı. Allah da deki bunu söyleyenlere diyor ve Allah a yakın sandığınız, edindiğiniz O veli kişilerin göklerde ve yerde hiçbir hâkimiyeti yoktur, söz sahibi değillerdir, böyle olduğunu sizlere bildirdiğim halde hala, onlara yalvarıp onlardan şefaat dileyecekseniz, dilemeye devam edin diyor. Bu durumda Sebe 23. ayetin ilk cümlesinde Allah, hesap günü kendi günahını bile affetme yetkisi olmayan insanlara Allah, bir başkasına şefaat etme yetkisini verir mi? Allah Elçisine bile Muhammed 19. ayetinde, KENDİ GÜNAHLARIN İÇİN BANA DUA ET DİYOR. Bunları unuttuk mu yoksa? Sebe 23. ayetin devamındaki bazı ayetlere bakalım şimdide. Özellikle Diyanet mealini seçtim, bakalım 23. ayette tercüme edildiği gibi, Allah ın izin verdiği şefaatçiler var mı?
Sebe 26–27–28: De ki: “RABBİMİZ HEPİMİZİ KIYAMET GÜNÜ BİR ARAYA TOPLAYACAK, SONRA DA ARAMIZDA HAK İLE HÜKÜM VERECEKTİR. O, GERÇEĞİ APAÇIK ORTAYA KOYAN, hakkıyla bilendir. De ki: “Allah’a ortak tuttuklarınızı bana gösterin! Hayır! (Hiçbir şey Allah’a ortak olamaz.) Aksine O, MUTLAK GÜÇ SAHİBİ, HÜKÜM VE HİKMET SAHİBİ ALLAH’TIR.” BİZ, SENİ ANCAK BÜTÜN İNSANLARA MÜJDELEYİCİ VE UYARICI OLARAK GÖNDERDİK. Fakat insanların çoğu bilmezler. (Diyanet meali)
Aslında ayetleri tarafsız okuduğumuzda, her şey çok açık anlaşılıyor. Ama bizler Kur’an ı okumaya başlamadan önce, Nahl suresi 98. ayetin gereklerini yerine getirmeden okuduğumuz batıl ve hurafe inançlarımızın etkisinde kaldığımız için, ayetleri doğru anlayamıyor, batıl inançlarımıza kanıt yaratma çabasında oluyoruz. Bakın Aramızda Hak ile hükmedecek, yani karar verecek olanın yalnız Allah olduğunu, çok açıkça bizlere bildiriyor. Allah a ortak tuttuğunuz, yani Allah ın sevgili kulu diyerek, bu kişi Allah dostu onu Allah ile aramıza aracı koyarsak, onun sayesinde günahlarımıza şefaatçi olur diyorsak, onların hesap günü hiçbir şey yapamayacağını bizlere şimdiden Allah hatırlatıyor. MUTLAK GÜÇ SAHİBİ HÜKÜM VE HİKMET SAHİBİ ALLAH TIR DİYOR. Tüm bunca açık bilgilerden sonra Allah, hesap günü yalnız kendi yetkisine aldığına hükmettiği ve şefaat tümden Allah a aittir dediği hükmünde değişiklik yapıp, bazı kişilere de şefaat yetkisini vermiş olacağını düşünmek, ancak kendimizi aldatmaktan başka hiçbir işe yaramaz.
Sebe 28. ayetin son kısmında, Elçisi hakkında söyledikleri bile tek başına, şefaat konusunda yapılan yanlışa bir kanıttır. Hatırlayalım Allah Elçisinin yetki ve sorumluluklarını bizlere hatırlatırken, bakın ne diyor. “BİZ, SENİ ANCAK BÜTÜN İNSANLARA MÜJDELEYİCİ VE UYARICI OLARAK GÖNDERDİK.”“SENİN GÖREVİN SADECE TEBLİĞ ETMEKTİR.” “RESULE DÜŞEN, APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.” Bunca açık ayetlere gözlerimizi kapatıp, batılı hak ile değiştirenlere söyleyecek sözüm olamaz. Onların işi ancak, Allah a kalmıştır. Dilerim yaşadığımız batılın, bizlerin üzerindeki baskısından, Allah ın nuru ile kurtulan ve yalnız Allah ın ipine sarılan, halis kullarından oluruz.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
SEBE 23: ALLAH KATINDA, O’NUN İZİN VERDİĞİ KİMSEDEN BAŞKASININ ŞEFAATİ YARAR SAĞLAMAZ. (Şefaat için izin verilip de) kalplerinden korku giderilince birbirlerine, “RABBİNİZ NE SÖYLEDİ?” diye sorarlar. ONLAR DA “GERÇEĞİ” DİYE CEVAP VERİRLER. O, yücedir, büyüktür. (Diyanet meali)
Ayetin ilk cümlesi çok önemli. Ayeti bu şekliyle okuduğumuzda Allah katında, onun izin verdiği yani kendi yetkisiyle onurlandırdığı kimseden başkası, şefaat edemez diye anlaşılıyor. Kur’an ı bir kez anlayarak ve düşünerek okumuş bir Müslüman, Allah ın kendi yetkisini, hiçbir konuda yarattığı hiçbir kuluna elçileri dâhil vermediğini, birçok ayetinde hükmettiğini görüyoruz ve ALLAH HÜKMÜNE HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEZ diyerek, son noktayı koyuyordu. Bu durumda hesap günü, Allah ın dışında Allah ın izin verdiği, yetkilendirdiği şefaatçiler olabilir mi? HATIRLAYINIZ LÜTFEN, ALLAH ŞEFAAT TÜMDEN BANA AİTTİR DEMİYOR MUYDU? Eğer Allah bu sözünden sonra kendi yetkilerinden, yarattığı çok özel kullarına da veriyorsa, onları da kendi hükmüne ortak etmiş ve KÜÇÜK İLAHLAR YARATMIŞ OLMAZ MI?
Bakın bu ayet, hesap gününden bizlere örnek veriyor ki, yapılan yanlışları tekrar etmeyelim. Şefaat konusunda, ayette geçen bu cümlenin ne derece yanlış tercüme edildiğine kanıt Bakara 123. ayettir. Bakın Allah ne diyor hesap günü için. “KİMSENİN KİMSE NAMINA BİR ŞEY ÖDEMEYECEĞİ, HİÇ KİMSEDEN FİDYE ALINMAYACAĞI, KİMSEYE ŞEFAATİN YARAR SAĞLAMAYACAĞI VE ONLARIN YARDIM GÖRMEYECEĞİ GÜNDEN SAKININ.” Yine Bakara 48. ayette Allah şefaat konusunda, hesap günü sakın umutlanmayın, birbirinizden medet ummayın diyerek, bizleri nasıl uyarmıştı hatırlayalım. “ÖYLE BİR GÜNDEN SAKININ Kİ, O GÜN HİÇ KİMSE BİR BAŞKASI ADINA BİR ŞEY ÖDEYEMEZ. HİÇBİR KİMSEDEN HERHANGİ BİR ŞEFAAT KABUL OLUNMAZ, FİDYE ALINMAZ.” Demek ki SEBE suresi 23. ayette, Allah katında kendisi dışında şefaat için izin verdikleri yokmuş. Peki, bu ayette bu cümlede ne diyor, nasıl anlamalıyız. Bunu da farklı mealden yazalım ki doğru anlayalım.
SEBE 23: ONUN KATINDA ŞEFAATİN, ONUN İZİN VERDİĞİ KİMSEDEN BAŞKASINA YARARI OLMAZ. İçten yakarışları sona erdiğinde onlara; “SAHİBİNİZ NE DEMİŞTİ?” diye sorulur: “TAMAMIYLA GERÇEĞİ SÖYLEMİŞ” DERLER. O, yücedir, büyüktür. (Süleymaniye vakfı meali)
Bakın şimdi nasıl taşlar, yerli yerine nasıl oturdu. Allah ın katında şefaatin yani bağışlanmanın, kayırmanın Allah ın hoşnut olduğu kullarından başkasına yararı olmaz, yani ALLAH IN HALİS KULLARINDAN BAŞKASINA, ŞEFAAT ASLA YARAR SAĞLAMAZ DİYOR. Sebe 23. ayetinde Allah, kendisinden hoşnut olduğu kulları için bir değerlendirme yapacağını ve dünyada yaptıkları değerlendirilip, sevabı ağır gelenlerin küçük günahları affedileceği, yani onlara şefaat edileceği müjdesi veriliyor.
Bu söylediklerimizin doğru olup olmadığını, ayetin devamından ve öncesi sonrasındaki ayetlere bakarak daha iyi anlamaya çalışalım. Ayetin devamında, içten yakarışlar sona erdiğinde hesap görüldüğünde, sorgudan çıkanlara bakın birileri bir şeyler sorduğu örneği veriliyor. Çünkü bahse konu kişiler, Allah a günahlarının affı için dua ediyorlar. Bu kişilere, Rabbimiz yaratıcımız ne dedi size diye sorduklarında verdikleri cevap, aslında Kur’an dan nasiplenen bir Müslüman için, her şeyin anlaşılır olması gerekir. Bakın nasıl bir cevap vereceklermiş. “ALLAH TAMAMIYLA GERÇEĞİ SÖYLEMİŞ.” Peki, Allah bizlere mahşer günü nasıl bir gerçekle karşılaşacağımız söylemişti? “HİÇ KİMSENİN BİR BİRİNE ŞEFAAT EDEMEYECEĞİ, O GÜNDEN SAKININ.” Değerli dostlarım, lütfen Allah ın ayetlerine kulak verelim ve Allah ın sözleri/ayetleri ile oynayanlardan uzak duralım, yoksa hesap günü pişman oluruz. Ayeti anlamaya devam edelim. Sebe 23. ayetin bir öncesine bakalım şimdide.
Sebe 22: De ki, (aranıza koyup) ALLAH’A YAKIN SANDIKLARINIZA; GÖKLERDE VE YERDE ZERRE KADAR HÂKİMİYETİ OLMAYANLARA YALVARACAKSANIZ YALVARIN. Onların bu iki yerde ne bir or¬taklıkları ne de Allah’ın onlardan bir destekçisi vardır. (Süleymaniye vakfı.)
Bakın ayette zaten, çok net bir uyarı var Müşriklere. Çünkü müşrikler Allah ın yanında onun yetkileri ile donattıkları şefaatçiler ediniyorlar ve Allah katında bunlar bizim şefaatçilerimiz diyorlardı. Allah da deki bunu söyleyenlere diyor ve Allah a yakın sandığınız, edindiğiniz O veli kişilerin göklerde ve yerde hiçbir hâkimiyeti yoktur, söz sahibi değillerdir, böyle olduğunu sizlere bildirdiğim halde hala, onlara yalvarıp onlardan şefaat dileyecekseniz, dilemeye devam edin diyor. Bu durumda Sebe 23. ayetin ilk cümlesinde Allah, hesap günü kendi günahını bile affetme yetkisi olmayan insanlara Allah, bir başkasına şefaat etme yetkisini verir mi? Allah Elçisine bile Muhammed 19. ayetinde, KENDİ GÜNAHLARIN İÇİN BANA DUA ET DİYOR. Bunları unuttuk mu yoksa? Sebe 23. ayetin devamındaki bazı ayetlere bakalım şimdide. Özellikle Diyanet mealini seçtim, bakalım 23. ayette tercüme edildiği gibi, Allah ın izin verdiği şefaatçiler var mı?
Sebe 26–27–28: De ki: “RABBİMİZ HEPİMİZİ KIYAMET GÜNÜ BİR ARAYA TOPLAYACAK, SONRA DA ARAMIZDA HAK İLE HÜKÜM VERECEKTİR. O, GERÇEĞİ APAÇIK ORTAYA KOYAN, hakkıyla bilendir. De ki: “Allah’a ortak tuttuklarınızı bana gösterin! Hayır! (Hiçbir şey Allah’a ortak olamaz.) Aksine O, MUTLAK GÜÇ SAHİBİ, HÜKÜM VE HİKMET SAHİBİ ALLAH’TIR.” BİZ, SENİ ANCAK BÜTÜN İNSANLARA MÜJDELEYİCİ VE UYARICI OLARAK GÖNDERDİK. Fakat insanların çoğu bilmezler. (Diyanet meali)
Aslında ayetleri tarafsız okuduğumuzda, her şey çok açık anlaşılıyor. Ama bizler Kur’an ı okumaya başlamadan önce, Nahl suresi 98. ayetin gereklerini yerine getirmeden okuduğumuz batıl ve hurafe inançlarımızın etkisinde kaldığımız için, ayetleri doğru anlayamıyor, batıl inançlarımıza kanıt yaratma çabasında oluyoruz. Bakın Aramızda Hak ile hükmedecek, yani karar verecek olanın yalnız Allah olduğunu, çok açıkça bizlere bildiriyor. Allah a ortak tuttuğunuz, yani Allah ın sevgili kulu diyerek, bu kişi Allah dostu onu Allah ile aramıza aracı koyarsak, onun sayesinde günahlarımıza şefaatçi olur diyorsak, onların hesap günü hiçbir şey yapamayacağını bizlere şimdiden Allah hatırlatıyor. MUTLAK GÜÇ SAHİBİ HÜKÜM VE HİKMET SAHİBİ ALLAH TIR DİYOR. Tüm bunca açık bilgilerden sonra Allah, hesap günü yalnız kendi yetkisine aldığına hükmettiği ve şefaat tümden Allah a aittir dediği hükmünde değişiklik yapıp, bazı kişilere de şefaat yetkisini vermiş olacağını düşünmek, ancak kendimizi aldatmaktan başka hiçbir işe yaramaz.
Sebe 28. ayetin son kısmında, Elçisi hakkında söyledikleri bile tek başına, şefaat konusunda yapılan yanlışa bir kanıttır. Hatırlayalım Allah Elçisinin yetki ve sorumluluklarını bizlere hatırlatırken, bakın ne diyor. “BİZ, SENİ ANCAK BÜTÜN İNSANLARA MÜJDELEYİCİ VE UYARICI OLARAK GÖNDERDİK.”“SENİN GÖREVİN SADECE TEBLİĞ ETMEKTİR.” “RESULE DÜŞEN, APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.” Bunca açık ayetlere gözlerimizi kapatıp, batılı hak ile değiştirenlere söyleyecek sözüm olamaz. Onların işi ancak, Allah a kalmıştır. Dilerim yaşadığımız batılın, bizlerin üzerindeki baskısından, Allah ın nuru ile kurtulan ve yalnız Allah ın ipine sarılan, halis kullarından oluruz.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK