Ben Sende Tutuklu Kaldım: Şeker Hırsızı Gıdık
Gıdık, dünyanın en şapşal, en sakar, en şeker düşkünü ciniydi. Cinler normalde dilekleri yerine getirir, sihir yapar, ortadan kaybolur falan filan... Ama Gıdık'ın tek marifeti, şekerlemeleri kokusundan tanıyıp, onları bir anda gözden kaybettirmekti. Bu yüzden de diğer cinler ona "Şeker Hırsızı Gıdık" derlerdi.
Gıdık, bir gün yine şeker dolu bir sandığın kokusunu takip ederken, kendini bir anda tuhaf bir evin bahçesinde buldu. Bu ev, rengarenk şekerlemelerle kaplıydı sanki! Tavanı çikolatadan, pencereleri jöleli bisküviden, kapısı ise kocaman bir lolipoptandı. Gıdık, "İşte cennet!" diye iç geçirdi.
Ama bu cennetin sahibi, Bayan Şekerpare, hiç de öyle şeker gibi biri değildi. Bayan Şekerpare, dünyanın en ciddi, en düzenli, en asık suratlı pastacısıydı. Her gün aynı saatte kalkar, aynı türden kurabiyeler yapar, her şeyi milimi milimine ölçerdi. Şekerlemeler onun için sanat eseriydi, keyif kaynağı değil.
Gıdık, Bayan Şekerpare'nin mutfağına girdiğinde, tam da onun yepyeni şekerlemeler hazırladığı bir zamana denk geldi. Rengarenk şekerler, kurabiyeler, kremalı kekler... Gıdık'ın gözleri büyüdü, ağzı sulandı. Birden kendini tutamayıp, tezgâhtaki kocaman bir lokumu kapıp kaçmaya başladı.
Bayan Şekerpare, "Hırsııız!" diye bağırdı ve Gıdık'ın peşine düştü. Ama Gıdık, o kadar sakar, o kadar hızlıydı ki, Bayan Şekerpare ne kadar koşsa da yetişemedi. Bir yandan kaçarken, bir yandan da şekerlemeleri silip süpürüyordu. Sonunda kendini evin bahçesindeki kocaman bir şekerleme ağacının altında buldu.
Ağacın dalları rengarenk lokumlar, şekerli sakızlar, çikolatalı gofretlerle doluydu. Gıdık, dayanamayıp ağaca tırmanmaya başladı. Ama o kadar çok yemişti ki, midesi şişmişti. Tıpkı şişmiş bir balon gibi, olduğu yerde kaldı!
Bayan Şekerpare geldiğinde, Gıdık'ı şekerleme ağacının dallarına sıkışmış, yüzü gözü şekerli bir halde buldu. Ona çok kızmıştı ama aynı zamanda biraz da komik bulmuştu. Gıdık'ı zorla ağaçtan indirdi.
"Sen tam bir şeker hırsızısın! Ama aynı zamanda dünyanın en sakar cini olmalısın," dedi Bayan Şekerpare. Gıdık mahcup bir şekilde başını eğdi.
"Aslında ben çok tatlıyım," diye mırıldandı Gıdık, "Sadece şekerlere dayanamıyorum."
Bayan Şekerpare, Gıdık'ın bu halini görünce birden gülmeye başladı. O kadar uzun zamandır gülmemişti ki, ilk başta kendini garip hissetti. Ama gülmek ona iyi gelmişti.
"Belki de sana bir şans verebilirim," dedi Bayan Şekerpare, "Ama bundan sonra şekerleri çalmak yerine benden istemelisin. Ayrıca o sakarlığınla bana yardım edebilirsin, her şeyi devirip durarak neşelenirim belki."
Gıdık çok mutlu oldu. O günden sonra, Şeker Hırsızı Gıdık, Bayan Şekerpare'nin en büyük yardımcısı oldu. Tabi, bazen yine şekerleri fazla kaçırıp, sakarlıklar yapıyordu ama Bayan Şekerpare artık ona gülüyordu. Hatta Gıdık'ın sakarlıkları sayesinde pastanenin müşterileri daha da neşeleniyordu. Ve evet, Gıdık, o şekerleme evinde tutuklu kalmıştı ama çok mutluydu. Artık, hayatından değil, şekerleme cennetinden çalıyordu!
Ve böylece, Şeker Hırsızı Gıdık, kendi komik masalında, tatlı bir tutuklu olarak, mutlu mesut yaşamaya devam etti. Şekerlerle dolu bir hayat sürerken, bir yandan da insanları güldürmeyi hiç ihmal etmedi.
Gıdık, dünyanın en şapşal, en sakar, en şeker düşkünü ciniydi. Cinler normalde dilekleri yerine getirir, sihir yapar, ortadan kaybolur falan filan... Ama Gıdık'ın tek marifeti, şekerlemeleri kokusundan tanıyıp, onları bir anda gözden kaybettirmekti. Bu yüzden de diğer cinler ona "Şeker Hırsızı Gıdık" derlerdi.
Gıdık, bir gün yine şeker dolu bir sandığın kokusunu takip ederken, kendini bir anda tuhaf bir evin bahçesinde buldu. Bu ev, rengarenk şekerlemelerle kaplıydı sanki! Tavanı çikolatadan, pencereleri jöleli bisküviden, kapısı ise kocaman bir lolipoptandı. Gıdık, "İşte cennet!" diye iç geçirdi.
Ama bu cennetin sahibi, Bayan Şekerpare, hiç de öyle şeker gibi biri değildi. Bayan Şekerpare, dünyanın en ciddi, en düzenli, en asık suratlı pastacısıydı. Her gün aynı saatte kalkar, aynı türden kurabiyeler yapar, her şeyi milimi milimine ölçerdi. Şekerlemeler onun için sanat eseriydi, keyif kaynağı değil.
Gıdık, Bayan Şekerpare'nin mutfağına girdiğinde, tam da onun yepyeni şekerlemeler hazırladığı bir zamana denk geldi. Rengarenk şekerler, kurabiyeler, kremalı kekler... Gıdık'ın gözleri büyüdü, ağzı sulandı. Birden kendini tutamayıp, tezgâhtaki kocaman bir lokumu kapıp kaçmaya başladı.
Bayan Şekerpare, "Hırsııız!" diye bağırdı ve Gıdık'ın peşine düştü. Ama Gıdık, o kadar sakar, o kadar hızlıydı ki, Bayan Şekerpare ne kadar koşsa da yetişemedi. Bir yandan kaçarken, bir yandan da şekerlemeleri silip süpürüyordu. Sonunda kendini evin bahçesindeki kocaman bir şekerleme ağacının altında buldu.
Ağacın dalları rengarenk lokumlar, şekerli sakızlar, çikolatalı gofretlerle doluydu. Gıdık, dayanamayıp ağaca tırmanmaya başladı. Ama o kadar çok yemişti ki, midesi şişmişti. Tıpkı şişmiş bir balon gibi, olduğu yerde kaldı!
Bayan Şekerpare geldiğinde, Gıdık'ı şekerleme ağacının dallarına sıkışmış, yüzü gözü şekerli bir halde buldu. Ona çok kızmıştı ama aynı zamanda biraz da komik bulmuştu. Gıdık'ı zorla ağaçtan indirdi.
"Sen tam bir şeker hırsızısın! Ama aynı zamanda dünyanın en sakar cini olmalısın," dedi Bayan Şekerpare. Gıdık mahcup bir şekilde başını eğdi.
"Aslında ben çok tatlıyım," diye mırıldandı Gıdık, "Sadece şekerlere dayanamıyorum."
Bayan Şekerpare, Gıdık'ın bu halini görünce birden gülmeye başladı. O kadar uzun zamandır gülmemişti ki, ilk başta kendini garip hissetti. Ama gülmek ona iyi gelmişti.
"Belki de sana bir şans verebilirim," dedi Bayan Şekerpare, "Ama bundan sonra şekerleri çalmak yerine benden istemelisin. Ayrıca o sakarlığınla bana yardım edebilirsin, her şeyi devirip durarak neşelenirim belki."
Gıdık çok mutlu oldu. O günden sonra, Şeker Hırsızı Gıdık, Bayan Şekerpare'nin en büyük yardımcısı oldu. Tabi, bazen yine şekerleri fazla kaçırıp, sakarlıklar yapıyordu ama Bayan Şekerpare artık ona gülüyordu. Hatta Gıdık'ın sakarlıkları sayesinde pastanenin müşterileri daha da neşeleniyordu. Ve evet, Gıdık, o şekerleme evinde tutuklu kalmıştı ama çok mutluydu. Artık, hayatından değil, şekerleme cennetinden çalıyordu!
Ve böylece, Şeker Hırsızı Gıdık, kendi komik masalında, tatlı bir tutuklu olarak, mutlu mesut yaşamaya devam etti. Şekerlerle dolu bir hayat sürerken, bir yandan da insanları güldürmeyi hiç ihmal etmedi.