Şeker Hırsızı Gıdık'ın Macerası

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
Ben Sende Tutuklu Kaldım: Şeker Hırsızı Gıdık

Gıdık, dünyanın en şapşal, en sakar, en şeker düşkünü ciniydi. Cinler normalde dilekleri yerine getirir, sihir yapar, ortadan kaybolur falan filan... Ama Gıdık'ın tek marifeti, şekerlemeleri kokusundan tanıyıp, onları bir anda gözden kaybettirmekti. Bu yüzden de diğer cinler ona "Şeker Hırsızı Gıdık" derlerdi.

Gıdık, bir gün yine şeker dolu bir sandığın kokusunu takip ederken, kendini bir anda tuhaf bir evin bahçesinde buldu. Bu ev, rengarenk şekerlemelerle kaplıydı sanki! Tavanı çikolatadan, pencereleri jöleli bisküviden, kapısı ise kocaman bir lolipoptandı. Gıdık, "İşte cennet!" diye iç geçirdi.

Ama bu cennetin sahibi, Bayan Şekerpare, hiç de öyle şeker gibi biri değildi. Bayan Şekerpare, dünyanın en ciddi, en düzenli, en asık suratlı pastacısıydı. Her gün aynı saatte kalkar, aynı türden kurabiyeler yapar, her şeyi milimi milimine ölçerdi. Şekerlemeler onun için sanat eseriydi, keyif kaynağı değil.

Gıdık, Bayan Şekerpare'nin mutfağına girdiğinde, tam da onun yepyeni şekerlemeler hazırladığı bir zamana denk geldi. Rengarenk şekerler, kurabiyeler, kremalı kekler... Gıdık'ın gözleri büyüdü, ağzı sulandı. Birden kendini tutamayıp, tezgâhtaki kocaman bir lokumu kapıp kaçmaya başladı.

Bayan Şekerpare, "Hırsııız!" diye bağırdı ve Gıdık'ın peşine düştü. Ama Gıdık, o kadar sakar, o kadar hızlıydı ki, Bayan Şekerpare ne kadar koşsa da yetişemedi. Bir yandan kaçarken, bir yandan da şekerlemeleri silip süpürüyordu. Sonunda kendini evin bahçesindeki kocaman bir şekerleme ağacının altında buldu.

Ağacın dalları rengarenk lokumlar, şekerli sakızlar, çikolatalı gofretlerle doluydu. Gıdık, dayanamayıp ağaca tırmanmaya başladı. Ama o kadar çok yemişti ki, midesi şişmişti. Tıpkı şişmiş bir balon gibi, olduğu yerde kaldı!

Bayan Şekerpare geldiğinde, Gıdık'ı şekerleme ağacının dallarına sıkışmış, yüzü gözü şekerli bir halde buldu. Ona çok kızmıştı ama aynı zamanda biraz da komik bulmuştu. Gıdık'ı zorla ağaçtan indirdi.

"Sen tam bir şeker hırsızısın! Ama aynı zamanda dünyanın en sakar cini olmalısın," dedi Bayan Şekerpare. Gıdık mahcup bir şekilde başını eğdi.

"Aslında ben çok tatlıyım," diye mırıldandı Gıdık, "Sadece şekerlere dayanamıyorum."

Bayan Şekerpare, Gıdık'ın bu halini görünce birden gülmeye başladı. O kadar uzun zamandır gülmemişti ki, ilk başta kendini garip hissetti. Ama gülmek ona iyi gelmişti.

"Belki de sana bir şans verebilirim," dedi Bayan Şekerpare, "Ama bundan sonra şekerleri çalmak yerine benden istemelisin. Ayrıca o sakarlığınla bana yardım edebilirsin, her şeyi devirip durarak neşelenirim belki."

Gıdık çok mutlu oldu. O günden sonra, Şeker Hırsızı Gıdık, Bayan Şekerpare'nin en büyük yardımcısı oldu. Tabi, bazen yine şekerleri fazla kaçırıp, sakarlıklar yapıyordu ama Bayan Şekerpare artık ona gülüyordu. Hatta Gıdık'ın sakarlıkları sayesinde pastanenin müşterileri daha da neşeleniyordu. Ve evet, Gıdık, o şekerleme evinde tutuklu kalmıştı ama çok mutluydu. Artık, hayatından değil, şekerleme cennetinden çalıyordu!

Ve böylece, Şeker Hırsızı Gıdık, kendi komik masalında, tatlı bir tutuklu olarak, mutlu mesut yaşamaya devam etti. Şekerlerle dolu bir hayat sürerken, bir yandan da insanları güldürmeyi hiç ihmal etmedi.
 

Şeker Hırsızı Gıdık'ın Yeni Maceraları: Koca Sakızlı Kaos


Gıdık, Bayan Şekerpare'nin pastanesinde çalışmaya başladığından beri, her gün yeni bir komediye sahne oluyordu. Bir gün, kurabiyeleri fırından çıkarırken tepsinin sapına takılıp tüm kurabiyeleri havaya uçurdu. Başka bir gün, krem şanti makinesine yanlışlıkla kafa attı ve pastanenin her yeri beyaz bulutlarla kaplandı. Müşteriler önce şaşkınlıkla baksa da, sonra kahkahalara boğuluyordu.

Bayan Şekerpare, aslında Gıdık'ın sakarlığına çok alışmıştı. Hatta bazen bilerek onu biraz daha komik hallere sokuyordu. Örneğin, Gıdık'a dev bir hamur merdanesi verip, "Şu hamurları bir güzel aç bakalım!" diyordu. Gıdık, merdaneyi o kadar sakarca kullanıyordu ki, hamur bir anda pencereden dışarı fırlıyordu. Müşteriler de kahkahadan kırılıyordu.

Bir gün, pastaneye yeni bir müşteri geldi: Sakızcı Salih. Salih, dünyanın en büyük sakız üreticisiydi ve pastanenin renkli şekerlemelerini çok beğenmişti. Bayan Şekerpare'ye, "Sakızdan yaptığım dev bir heykel için şekerlemelerinizin renklerini örnek alabilir miyim?" diye sordu.

Bayan Şekerpare, "Tabii ki!" dedi. Ama Gıdık, sakız kelimesini duyar duymaz heyecanlandı. Çünkü Gıdık, şekerin yanı sıra sakızlara da bayılırdı. Salih, sakızlarını açıp renkleri göstermeye başladığında, Gıdık'ın gözleri parladı. Bir anda masanın üzerine atlayıp sakızların hepsini kapmaya çalıştı.

"Aaa, dur!" diye bağırdı Salih. Ama Gıdık çoktan koca bir sakızı ağzına atmıştı. Tabii ki, sakızın büyüklüğünden dolayı, ağzı şişti, yüzü yamuldu. Sakız, Gıdık'ın yüzünü dev bir balona çevirdi. Müşteriler gülmekten yerlere yattı.

Bayan Şekerpare, Gıdık'ı kurtarmak için uğraşırken, Salih de bu komik duruma gülüyordu. "Bu cin, çok eğlenceliymiş," dedi Salih. "Belki benim sakız fabrikasında da çalışabilir."

Bayan Şekerpare, "Sakın ha!" dedi. "Gıdık'ı bırakmam!"

O gün, Salih pastaneden ayrılırken, Gıdık'a koca bir kutu sakız hediye etti. Gıdık çok mutlu oldu. Ama sakız kutusunu açar açmaz, tüm sakızları ağzına atmaya çalıştı. Tabii ki bu sefer daha da büyük bir sakız balonu oldu. Pastanenin her yerinde, rengarenk sakız kabarcıkları uçuşuyordu.

O günden sonra, Gıdık sakızlara karşı daha dikkatli olmaya çalıştı. Ama yine de sık sık sakız maceraları yaşadı. Bir keresinde, sakız kutusuna yanlışlıkla yapışıp, pastanenin tavanına çıktı ve saatlerce orada asılı kaldı. Başka bir keresinde, sakızları yoğururken dev bir sakız topu yaptı ve tüm pastaneyi o topun içine hapsetti. Neyse ki, Bayan Şekerpare'nin yardımıyla herkes kurtuldu.

Bayan Şekerpare, artık Gıdık'ın sakarlıklarıyla ve şeker düşkünlüğüyle yaşamayı öğrenmişti. Hatta bazen, onunla beraber oynamaktan, şakalar yapmaktan keyif alıyordu. Birlikte kurabiye yaparken, yanlışlıkla un yerine pudra şekeri kullanıyorlar, krem şanti kavgaları yapıyorlar, hatta bazen de pastanenin ortasında sakız patlatma yarışmaları düzenliyorlardı.

Ve böylece, Şeker Hırsızı Gıdık, komik sakarlıkları ve şeker düşkünlüğüyle, Bayan Şekerpare'nin hayatına renk katmaya devam etti. Pastane, artık sadece tatlıların değil, kahkahaların da merkeziydi. Ve Gıdık, o şekerleme cennetinde, kendi masalının kahramanı olarak, mutlu mesut yaşamaya devam etti. Çünkü o biliyordu ki, hayat bazen şekerlemeler kadar tatlı, bazen de sakızlar kadar komik olabiliyordu. Önemli olan, her anın tadını çıkarmaktı!
 
Geri
Top