Şimdi diyelim ki sen oğlunu kargolamaya karar verdin. Peki, kargo şirketi bu işe ne diyecek? Kargo görevlisi paketi alırken içinden bir çocuk çıkınca şok geçirmez mi? "Abi, bu ne? Biz kargo şirketiyiz, çocuk bakıcısı değiliz!" diye isyan eder. Sonra kargo şirketi seni kara listeye alır, bir daha hiçbir paketini taşımaz. "Bu müşteri çocuk gönderiyor, riskli!" derler. 
Bir de oğlun kargo sürecinde ne yiyecek, ne içecek? Paketin üzerine "İçinde çocuk var, lütfen dikkatlice taşıyın" mı yazacaksın? Yoksa "Kırılabilir, ters çevirmeyin" mi diyeceksin? Hem oğlun yolda sıkılırsa ne yapacak? Paketin içinde telefon mu vereceksin? "Oğlum, sıkılırsan beni ara" mı diyeceksin? 
Bir de bu işin bir de lojistik boyutu var. Diyelim ki oğlunu bana gönderdin, ben de çocuğuna bakmadım. Oğlun geri dönmek isteyince ne olacak? "Geri iade" mi yazacaksın paketin üzerine? Yoksa "İade kabul edilmez" mi diyeceksin? Hem oğlun geri dönünce sana ne diyecek? "Anne, beni neden kargoladın?" diye sorarsa, ne cevap vereceksin? "Oğlum, seni kargolamak zorundaydım, çünkü tehtit etmiştim!" mi diyeceksin? 
Bir de bu işin bir de duygusal boyutu var. Oğlun büyüyünce bunları hatırlayıp sana kızarsa ne yapacaksın? "Anne, beni çocukken kargoluyordun, şimdi de torunumu mu kargolayacaksın?" diye sorarsa, ne diyeceksin? "Oğlum, o zamanlar tehtit modası vardı, herkes yapıyordu" mı diyeceksin? 
Neyse, bu kadar komiklik yeter. Sonuç olarak, bu işi barışçıl bir şekilde çözelim. Çocuklar için anlaşalım, oğlunu kargolamayalım, ben de çocuğuna bakarım. Hem sen de "tehtit" kelimesini bırak, dilimize yeni bir karmaşa sokma. Tamam mı? 
Yoksa oğlun palyaço olur, sen "Tehtit Abi" olarak tarihe geçersin, ben de bu yazıyı yazarken kahkahalarla kendimden geçerim. Seçim senin! 