Sevdiği adam R, C’ye dedi ki “Eğer beni seviyorsan kendinden bir şeyler vermelisin bana; kendi varlığından”
C bunu işitince bir süre sessiz kalakaldı. Doğru söylüyordu R. Eğer bu gerçekten aşksa, seven insan kendinden bir şeyler vermeliydi ve bunlar sıradan şeyler değil, onun varoluşunu sağlayan temel bileşkelerden olmalıydı. Bunun için de önce kendisini var eden temel etmenlerin neler olduğunu günışığına çıkarması gerekiyordu.
Kendisini öbür insanlardan farklı kılanın ne olduğunu düşündü bir süre. Ardından
-Beni var kılan en önemli şey duygularım ve düşlerimdir, dedi ve duygularıyla düşlerini mavi kuş desenli bir hediye paket kâğıdı ile özenle paket yapıp sevdiğine verdi. Ama R bundan hoşlanmamıştı ve bu hoşnutsuzluğunu gizleme gereği bile duymadı.
-Duygu ve düşler nedir ki insanın yaşamında? Eğer onları kendimizden çıkarırsak, bizden hiçbir şey eksilmez, dedi yüzünde kendisine sunulanı küçümser bir ifadeyle.
C sevdiğinin söylediklerini düşündü uzun süre. Her şeyde kendini değil karşısındakini haklı bulma alışkanlığının devamı olarak bu kez de sevdiği R’ye hak verdi.
-O doğru söylüyor. Bu kez öyle bir şey bulmalıyım ki bu beni fiziken ve ruhen temsil edebilmeli, diye söylendi utanç içinde. Kendi cahilliğine öfkelenmişti.
C bu kez aynanın karşısına geçti, bedenini daha iyi inceleyebilmek için üzerindeki giysilerini soyundu ve baştan ayağa aynadaki yansısını gözden geçirmeye başladı. Beden dediğimiz de nedir ki? Baş, gövde, el ve ayaklar... Saçlarından başlayarak aşağıya doğru bakışları bu solgun, kırılgan et ve ruh birlikteliğini taradığında içinden bir kabarma ona göğüslerini, daha da aşağıda göbeğini ve göbeğinin altını öne çıkarmasının elzem olduğunu fısıldadı... Sevdiği R’yi düşününce içinde bir heyecan, damarlarında sıcak bir derenin akışını hızlandırdı ve bu akış C’ye sevgilisine neyi vermesi gerektiğini söyledi. O bir kadın, sevdiği de erkek olduğuna göre ona cinsel organını kesip gönderebilirdi.
Şehirde insanların istemleri üzerine belli organları kesip paket yapan ve bu işle geçinen işlikler vardı. C bunlardan birini bulmak için telefon rehberini taradı ve bu işin uzmanı bir adamın numarasını kâğıda yazdı, ardından telefon edip adresi öğrendi.
Adamın işyeri şehrin en işlek ve en ışıklı caddelerinden birindeydi. C kapıdan içeriye girdiğinde onu güzel giyimli bir sekreter karşıladı. C biraz sıkıntı ve utangaçlık içinde cinsel organını kestirmek istediğini söyledi. Sekreter ise sıradan bir şey konuşuyormuşçasına rahat, ona bu işin hukuki boyutlarını içeren bir kâğıt uzattı. C önüne konulan kâğıdı rast gele, pek anlamadan okudu ve gösterilen yeri imzaladı. Az sonra onu bir odaya aldılar, pembe bir önlük giydirip bir masaya yatırdıktan sonra bayılttılar. Ayıldığında yanı başında pembe kâğıda sarılı bir hediye paketi buldu.
C bu hediye paketini aldı, heyecan içinde bir taksiye atlayıp R’nin evine gitti. Zile parmağıyla dokunurken duyduğu heyecan onu boğacaktı neredeyse. Yüzündeki kızıllık R kapıyı açtığında dışarı taşan ışıkta seçilemez oldu. Kendini yetersiz bulmanın verdiği suçlulukla karışık kadınlığının en önemli parçasını veriyor olmanın gururunu yansıtan bir gülümsemeyle paketi R’ye uzattı. R paketi açarken o sevgi dolu bir söz, bir karşılık bekliyordu, ama sevdiğinin yanıtı şaşırtıcı oldu.
-Seni sen yapan sadece vajinan mı? diye sordu çok farklı şey bekleyip de umduğunu bulamayanların hissettiği duyguyla.
C bir şey diyemedi. R’nin içeriye davetine bile aldırmadan geri döndü. Bir yandan yürüyor, bir yandan da
-O haklı! Neden kendimi sadece cinsel varlık olarak düşündüm ki, diye söyleniyordu.
Bir süre sonra evine döndü ve kendini yeniden aynanın karşısında bedenini baştan aşağı inceler buldu. Sıra ellerine geldiğinde sevgilisine kendisinden neyi vermesi gerektiğini anladı. Öyle ya, onu var eden elleri değil miydi, elleriyle çalışıyor, elleriyle üretiyor, elleriyle okşuyordu sevdiğinin saçlarını.
C yeniden o işyerine gitti ve bu kez ellerini kestirmek istediğini söyledi. Ameliyat sonrasında ayıldığında yine pembe kâğıda sarılı bir paket buldu yanı başında ve bu paketi kolunun altına sıkıştırıp sevdiğine gitti. Bu kez sevdiğinin bu hediyeden çok memnun kalacağından emindi.
Kapı zilini dirseği ile çaldığında içi sevinçle doluydu. Sevgilisi onu kucaklayacak, ona sarılacak ve onun bedeninden eksile parçaları sevgisiyle tamamlayacaktı.
R kapıyı açtı, C ikircikli, ama yüreği umut ve aşk dolu içeri girdi.
Sevdiği paketi aldı, kâğıdı yırtarak açtı ve elleri görünce sevinçten çok bir düş kırıklığı içinde kafasını iki yana salladı.
-Seni sen yapanın gerçekten ellerin olduğundan emin misin? dedi C’nin gözlerinin içine sorduğu soruya kesin bir yanıt almak isteyenlerin ifadesiyle bakarak..
C yeniden kararsızlık ve düş kırıklığı içindeydi. O anda sınıfta kalmış bir öğrenci suçluluğuna benzer bir duygu içinde bir şey söyleyemedi. Usulca dışarı çıktı evden. Bir süre amaçsızca sokaklarda dolandı, sonra yeniden kendini aynanın karşısında buldu. Bu kez birdenbire karar vermek yerine uzun, uzun düşünmesi gerektiğini söylüyordu kendine. İşte bedeni, elleri ve cinsel organları dışında bacakları, karnı, göğüsleri, boynu ve yüzü...
-Aman tanrım, ne denli düşüncesiz biriyim ben. Neden yüzümü düşünemedim, diye söylendi.
Bu kez koşa, koşa gitti o işyerine. Artık sekreter kadınla tanış olmuşlardı. Havadan sudan bir konuşmanın ardından kesin ve sevinçli bir ifadeyle yüzünü kestirmek istediğini söyledi. Sekreter bu kez daha fazla para istedi ondan. Para sorun değildi C için. Ne de olsa kredi kartını kullanabilirdi.
C bu kez koltuğunun altında bir paketle, yüzüyle gitti sevdiği adamın evine. Kapı zilini yine dirseğiyle çaldı, sevgilisi R kapıyı açtı. O yine umutlar içindeydi, ama her zamanki gibi sevdiğinin yanıtı onun umutlarının üzerine bir kova soğuk suyu boca etti.
Yine aynı soru...
-Varlığının temelinin yalnızca yüzün olduğundan emin misin?
C yine eve koştu, yine aynanın karşısına geçti, yine bedenini inceledi ve bu kez bacaklarında karar kıldı, benzeri yanıtı alınca bacakları karın, karnı göğüsler, göğüsleri boyun izledi.
Artık kaçıncı kez bedeninden bir parça aldırmaya gittiğini anımsayamıyordu ama bu gidişinin son gidiş olduğunu biliyordu. Bu kez kalbi ile birlikte beynini sunacaktı sevdiğine. Ameliyat öncesinde bir istek fişi doldurup, kendisi gitmek yerine, ne yazık ki gidemeyecekti artık, çünkü bedeni bütün işlevini yitirecekti, kalbinin ve beyninin bir paket halinde sevgilisine gönderilmesini istedi.
R postacının kapı önüne bıraktığı paketi açınca kendisini seven kadından geride bir şey kalmadığını anlamıştı.
-Evet, seni sen yapan şeylerin hepsi bunlar ve sen kendini tamamen bana verdin. Bu da beni gerçekten katıksız olarak sevdiğini gösteriyor. Teşekkür ederim. Sevginin ne denli derin olduğunu böylelikle kanıtlamış oldun. Benim de seni sevdiğimi söyleyebilim artık, dedi.
Sonra kendisine gelen bütün paketleri bir araya getirerek C’yi yeniden yaratmaya başladı. Önce bedenin ana çatısı, ayaklar, eller, kollar, bacaklar, kalp, beyin... Bütün parçalar yeniden bir araya geldiğinde C’nin teni yeniden canlılığını, beden sıcaklığını kazandı ve C sanki hiçbir şey olmamış gibi yaşama döndü. Artık yeniden yaşıyor, kalp atışları ve sıcak soluğu doğanın hayvanlara ve insanlara bahşettiği yaşamın kırmızı suyunun bir sıcak nehir olarak onun mavimsi damarlarında akışını sağlıyordu.
Sevdiği adam, R ise yanı başında, heyecanla onun gözlerini açmasını, sevgiyle kendisine sarılmasını bekliyordu.
C gözlerini açtı, büyük bir şaşkınlık içinde yanında duran adama, o yabancıya bakmaya başladı. Bu bakışta korku, ürkeklik ve azıcık da öfke vardı. Nerede olduğunu kavrayamamıştı belki de, belki de bu denli acılı deneyimler onu bir süreliğine kendi kimliğinden uzaklaştırmıştı. En azından sevdiği adam, kendini aşkı uğruna feda ettiği adam, R böyle düşünüyordu.
-Benim, artık seninleyim. Bundan sonra birlikte olacağız hep, dedi bir yandan C’nin saçlarını okşayarak.
C sanki R’yi hiç tanımamışçasına, bir yabancının ona dokunmasına duyduğu tepkiyle, R’nin elini öfkeyle itti.
-Dokunma bana, dedi ve aceleyle doğruldu.
Daha yaşama yeniden dönmesinin ardından belki de bir dakikalık bir zaman bile geçmemişti ki C sevgilisinin onun için bir sandalye üzerinde hazır beklettiği giysileri aceleyle üzerine geçirdi, kapıyı açıp kaçarcasına evi terk etti…
R şaşkınlık içindeydi. Her şeyin olağanüstü güzellikte ve duygusallıkta olması gereken anda, onu bütün varlığını verebilecek kadar seven kadın, aşklarının en yüksek noktalarına ulaşmaları gereken bir anda bir açıklama gereği duymadan kapıyı açıp, allahaısmarladık bile demeden çıkıp gitmişti.
R öfkeyle odasında dönelenirken, C’nin ona verdiği paketlerden birinin açılmamış olarak orada durduğunu gördü. Sevdiği kadının ona verdiği ilk paketti bu; duygu ve düşlerin sarılı olduğu mavi kâğıtlı paket.
Duygular ve düşler olmayınca aşk da yoktu. R bunu anladığında onu kayıtsız şartsız, kendi varoluşundan vazgeçebilecek kadar seven kadın, C çoktan kaybolmuştu.
Cok hosuma gitti ve de Paylastim sizlerle
C bunu işitince bir süre sessiz kalakaldı. Doğru söylüyordu R. Eğer bu gerçekten aşksa, seven insan kendinden bir şeyler vermeliydi ve bunlar sıradan şeyler değil, onun varoluşunu sağlayan temel bileşkelerden olmalıydı. Bunun için de önce kendisini var eden temel etmenlerin neler olduğunu günışığına çıkarması gerekiyordu.
Kendisini öbür insanlardan farklı kılanın ne olduğunu düşündü bir süre. Ardından
-Beni var kılan en önemli şey duygularım ve düşlerimdir, dedi ve duygularıyla düşlerini mavi kuş desenli bir hediye paket kâğıdı ile özenle paket yapıp sevdiğine verdi. Ama R bundan hoşlanmamıştı ve bu hoşnutsuzluğunu gizleme gereği bile duymadı.
-Duygu ve düşler nedir ki insanın yaşamında? Eğer onları kendimizden çıkarırsak, bizden hiçbir şey eksilmez, dedi yüzünde kendisine sunulanı küçümser bir ifadeyle.
C sevdiğinin söylediklerini düşündü uzun süre. Her şeyde kendini değil karşısındakini haklı bulma alışkanlığının devamı olarak bu kez de sevdiği R’ye hak verdi.
-O doğru söylüyor. Bu kez öyle bir şey bulmalıyım ki bu beni fiziken ve ruhen temsil edebilmeli, diye söylendi utanç içinde. Kendi cahilliğine öfkelenmişti.
C bu kez aynanın karşısına geçti, bedenini daha iyi inceleyebilmek için üzerindeki giysilerini soyundu ve baştan ayağa aynadaki yansısını gözden geçirmeye başladı. Beden dediğimiz de nedir ki? Baş, gövde, el ve ayaklar... Saçlarından başlayarak aşağıya doğru bakışları bu solgun, kırılgan et ve ruh birlikteliğini taradığında içinden bir kabarma ona göğüslerini, daha da aşağıda göbeğini ve göbeğinin altını öne çıkarmasının elzem olduğunu fısıldadı... Sevdiği R’yi düşününce içinde bir heyecan, damarlarında sıcak bir derenin akışını hızlandırdı ve bu akış C’ye sevgilisine neyi vermesi gerektiğini söyledi. O bir kadın, sevdiği de erkek olduğuna göre ona cinsel organını kesip gönderebilirdi.
Şehirde insanların istemleri üzerine belli organları kesip paket yapan ve bu işle geçinen işlikler vardı. C bunlardan birini bulmak için telefon rehberini taradı ve bu işin uzmanı bir adamın numarasını kâğıda yazdı, ardından telefon edip adresi öğrendi.
Adamın işyeri şehrin en işlek ve en ışıklı caddelerinden birindeydi. C kapıdan içeriye girdiğinde onu güzel giyimli bir sekreter karşıladı. C biraz sıkıntı ve utangaçlık içinde cinsel organını kestirmek istediğini söyledi. Sekreter ise sıradan bir şey konuşuyormuşçasına rahat, ona bu işin hukuki boyutlarını içeren bir kâğıt uzattı. C önüne konulan kâğıdı rast gele, pek anlamadan okudu ve gösterilen yeri imzaladı. Az sonra onu bir odaya aldılar, pembe bir önlük giydirip bir masaya yatırdıktan sonra bayılttılar. Ayıldığında yanı başında pembe kâğıda sarılı bir hediye paketi buldu.
C bu hediye paketini aldı, heyecan içinde bir taksiye atlayıp R’nin evine gitti. Zile parmağıyla dokunurken duyduğu heyecan onu boğacaktı neredeyse. Yüzündeki kızıllık R kapıyı açtığında dışarı taşan ışıkta seçilemez oldu. Kendini yetersiz bulmanın verdiği suçlulukla karışık kadınlığının en önemli parçasını veriyor olmanın gururunu yansıtan bir gülümsemeyle paketi R’ye uzattı. R paketi açarken o sevgi dolu bir söz, bir karşılık bekliyordu, ama sevdiğinin yanıtı şaşırtıcı oldu.
-Seni sen yapan sadece vajinan mı? diye sordu çok farklı şey bekleyip de umduğunu bulamayanların hissettiği duyguyla.
C bir şey diyemedi. R’nin içeriye davetine bile aldırmadan geri döndü. Bir yandan yürüyor, bir yandan da
-O haklı! Neden kendimi sadece cinsel varlık olarak düşündüm ki, diye söyleniyordu.
Bir süre sonra evine döndü ve kendini yeniden aynanın karşısında bedenini baştan aşağı inceler buldu. Sıra ellerine geldiğinde sevgilisine kendisinden neyi vermesi gerektiğini anladı. Öyle ya, onu var eden elleri değil miydi, elleriyle çalışıyor, elleriyle üretiyor, elleriyle okşuyordu sevdiğinin saçlarını.
C yeniden o işyerine gitti ve bu kez ellerini kestirmek istediğini söyledi. Ameliyat sonrasında ayıldığında yine pembe kâğıda sarılı bir paket buldu yanı başında ve bu paketi kolunun altına sıkıştırıp sevdiğine gitti. Bu kez sevdiğinin bu hediyeden çok memnun kalacağından emindi.
Kapı zilini dirseği ile çaldığında içi sevinçle doluydu. Sevgilisi onu kucaklayacak, ona sarılacak ve onun bedeninden eksile parçaları sevgisiyle tamamlayacaktı.
R kapıyı açtı, C ikircikli, ama yüreği umut ve aşk dolu içeri girdi.
Sevdiği paketi aldı, kâğıdı yırtarak açtı ve elleri görünce sevinçten çok bir düş kırıklığı içinde kafasını iki yana salladı.
-Seni sen yapanın gerçekten ellerin olduğundan emin misin? dedi C’nin gözlerinin içine sorduğu soruya kesin bir yanıt almak isteyenlerin ifadesiyle bakarak..
C yeniden kararsızlık ve düş kırıklığı içindeydi. O anda sınıfta kalmış bir öğrenci suçluluğuna benzer bir duygu içinde bir şey söyleyemedi. Usulca dışarı çıktı evden. Bir süre amaçsızca sokaklarda dolandı, sonra yeniden kendini aynanın karşısında buldu. Bu kez birdenbire karar vermek yerine uzun, uzun düşünmesi gerektiğini söylüyordu kendine. İşte bedeni, elleri ve cinsel organları dışında bacakları, karnı, göğüsleri, boynu ve yüzü...
-Aman tanrım, ne denli düşüncesiz biriyim ben. Neden yüzümü düşünemedim, diye söylendi.
Bu kez koşa, koşa gitti o işyerine. Artık sekreter kadınla tanış olmuşlardı. Havadan sudan bir konuşmanın ardından kesin ve sevinçli bir ifadeyle yüzünü kestirmek istediğini söyledi. Sekreter bu kez daha fazla para istedi ondan. Para sorun değildi C için. Ne de olsa kredi kartını kullanabilirdi.
C bu kez koltuğunun altında bir paketle, yüzüyle gitti sevdiği adamın evine. Kapı zilini yine dirseğiyle çaldı, sevgilisi R kapıyı açtı. O yine umutlar içindeydi, ama her zamanki gibi sevdiğinin yanıtı onun umutlarının üzerine bir kova soğuk suyu boca etti.
Yine aynı soru...
-Varlığının temelinin yalnızca yüzün olduğundan emin misin?
C yine eve koştu, yine aynanın karşısına geçti, yine bedenini inceledi ve bu kez bacaklarında karar kıldı, benzeri yanıtı alınca bacakları karın, karnı göğüsler, göğüsleri boyun izledi.
Artık kaçıncı kez bedeninden bir parça aldırmaya gittiğini anımsayamıyordu ama bu gidişinin son gidiş olduğunu biliyordu. Bu kez kalbi ile birlikte beynini sunacaktı sevdiğine. Ameliyat öncesinde bir istek fişi doldurup, kendisi gitmek yerine, ne yazık ki gidemeyecekti artık, çünkü bedeni bütün işlevini yitirecekti, kalbinin ve beyninin bir paket halinde sevgilisine gönderilmesini istedi.
R postacının kapı önüne bıraktığı paketi açınca kendisini seven kadından geride bir şey kalmadığını anlamıştı.
-Evet, seni sen yapan şeylerin hepsi bunlar ve sen kendini tamamen bana verdin. Bu da beni gerçekten katıksız olarak sevdiğini gösteriyor. Teşekkür ederim. Sevginin ne denli derin olduğunu böylelikle kanıtlamış oldun. Benim de seni sevdiğimi söyleyebilim artık, dedi.
Sonra kendisine gelen bütün paketleri bir araya getirerek C’yi yeniden yaratmaya başladı. Önce bedenin ana çatısı, ayaklar, eller, kollar, bacaklar, kalp, beyin... Bütün parçalar yeniden bir araya geldiğinde C’nin teni yeniden canlılığını, beden sıcaklığını kazandı ve C sanki hiçbir şey olmamış gibi yaşama döndü. Artık yeniden yaşıyor, kalp atışları ve sıcak soluğu doğanın hayvanlara ve insanlara bahşettiği yaşamın kırmızı suyunun bir sıcak nehir olarak onun mavimsi damarlarında akışını sağlıyordu.
Sevdiği adam, R ise yanı başında, heyecanla onun gözlerini açmasını, sevgiyle kendisine sarılmasını bekliyordu.
C gözlerini açtı, büyük bir şaşkınlık içinde yanında duran adama, o yabancıya bakmaya başladı. Bu bakışta korku, ürkeklik ve azıcık da öfke vardı. Nerede olduğunu kavrayamamıştı belki de, belki de bu denli acılı deneyimler onu bir süreliğine kendi kimliğinden uzaklaştırmıştı. En azından sevdiği adam, kendini aşkı uğruna feda ettiği adam, R böyle düşünüyordu.
-Benim, artık seninleyim. Bundan sonra birlikte olacağız hep, dedi bir yandan C’nin saçlarını okşayarak.
C sanki R’yi hiç tanımamışçasına, bir yabancının ona dokunmasına duyduğu tepkiyle, R’nin elini öfkeyle itti.
-Dokunma bana, dedi ve aceleyle doğruldu.
Daha yaşama yeniden dönmesinin ardından belki de bir dakikalık bir zaman bile geçmemişti ki C sevgilisinin onun için bir sandalye üzerinde hazır beklettiği giysileri aceleyle üzerine geçirdi, kapıyı açıp kaçarcasına evi terk etti…
R şaşkınlık içindeydi. Her şeyin olağanüstü güzellikte ve duygusallıkta olması gereken anda, onu bütün varlığını verebilecek kadar seven kadın, aşklarının en yüksek noktalarına ulaşmaları gereken bir anda bir açıklama gereği duymadan kapıyı açıp, allahaısmarladık bile demeden çıkıp gitmişti.
R öfkeyle odasında dönelenirken, C’nin ona verdiği paketlerden birinin açılmamış olarak orada durduğunu gördü. Sevdiği kadının ona verdiği ilk paketti bu; duygu ve düşlerin sarılı olduğu mavi kâğıtlı paket.
Duygular ve düşler olmayınca aşk da yoktu. R bunu anladığında onu kayıtsız şartsız, kendi varoluşundan vazgeçebilecek kadar seven kadın, C çoktan kaybolmuştu.
Cok hosuma gitti ve de Paylastim sizlerle