Sikke
BİZANS DÖNEMİ SİKKELERİ
Madenin dökümüyle elde edilmiş yuvarlak “Sikke”, az bulunan değerli bir madenden yapıldığı için diğer takas mallarına oranla daha uzun ömürlü bir değere sahiptir.
Tahmini ilk metal paraların buluntularına Akdeniz bölgesi ve çevresinde rastlanmıştır ve buluntular İ.Ö. 2000 tarihine dayanmaktadır. İlk buluntular içerisinde bronzdan yapılan evcil hayvan motifleri de tespit edilmiştir.
Sikkelerin Özellikleri
Sikkeler, devlet tarafından onaylanıp üretilen ödeme araçlarıdır. Modern sikkeler üzerinde üç yazıt bulunmaktadır: Ülke (yani Ülke Ortaklığı), değer (nominal ve para birimine göre) ve yıl. Bunun yanında istisnalar da bulunmaktadır: Bazı eski, yabancı, küçük sikke birimleri (örneğin Travancore’da 1949 yılına kadar basılmış tüm Cash-Sikke’ler). İsviçre Rappen’i (İsviçre Franken’inin alt birimi), para birimi içerisinde olmayan nominal bir değer taşımaktadır. 1965–1971 yılları, İngiliz Crown’u basımında oldukça önemli bir tarihtir. Crown’lar hem nominal bir değere sahiptir hem de para biriminin bir öğesidir. II. Elizabeth tasviri bulunan İngiliz Sikke’lerinde ülke belirtilmezken, seleflerinde hükümdarın unvanının bir bölümü olarak verilmiştir. Avro-Sikke’lerinin bir kısmında da ülke bilgisi verilmemiştir.
Sikke’nin ön yüzünde (Avers) devletin armasının da görülebildiği hükümdar kafası tasviri bulunmaktadır. Sikke’nin arka yüzünde (Revers) ise değer bilgisi bulunmaktadır. Sikke kenarları taraklı ya da yazılı olabilmektedir. Sikke yüzeyinde çıkıntıya (kenar çubuğu) çok nadir rastlanmaktadır. Nümismatik alanı sikke kenarındaki bir yazıyı Efsane olarak tanımlanmaktadır.
Dünya Sikkleri
Abu (Sikke)
Abu (Arapça أبو, DMG Abū, “Baba”), Levanten ticareti yoluyla Arap dilinin konuşulduğu bölgelerde kullanılan Avrupa sikkelerine verilen addır. Sikkelerin takma adlarının genellikle sikke betimlemeleriyle bir bağlantısı bulunmaktadır. Bu sebeple Maria-Theresien-Taler’i, Abu Kush (Kuşların Babası) ya da Abu Noukte (İncilerin Babası) olarak adlandırılır, bu yüzden kraliçenin elmaslı tacının üzerinde bir kartal pençesinde bir inci görmek mümkündür. Hollanda’nın aslan figürlü Taler’i Abu Kelb (Köpeklerin Babası) olarak adlandırılmaktadır, dört köşeli armalık Abu Taka (Pencerelerin Babası) ile İspanyol sekizlik Real paraları geçerlidir.
Sikke tarihinde Yeniçağ’a kadar, benzer şekilde gelişen değer kaybı süreçleri görülmektedir. Para, başlangıçta sikke formunda değerli maddeden yapılarak ortaya çıktığında ve takas değeri bu materyalin değerine uygun olduktan sonra, sikkeler daha küçük ve hafif ya da değerli ve daha az değerli materyal alaşımlarından üretilerek, materyal değeri takas değerinden daha düşük olan sikkeler şeklinde üretildi.
Ortaçağ Sikkeleri
Geç Antik Çağ’dan erken Orta Çağ’a kadar sikkelerin Avrupa’da kullanımı hızlı şekilde gerilemişti. Takas ticareti artmıştı ve büyük para ticaretleri yapılırken genellikle sikke olmayan metaller ile ödeme yöntemi kullanılıyordu. Standart para birimleri, farklı gruplardaki Bizans Solidus’u ve Siliqua’sı oldu.
12. yüzyılın ortasından 14. yüzyıla kadar Brakteat’lar, neredeyse tüm Almanca dilinin konuşulduğu (Ren Nehri etrafındaki bölgeler ve Alplerin çevresi hariç) bölgelerde kullanılan sikke çeşidiydi. Bu ince, tek tarafı basılmış gümüş fenik sikkeler, eski feniklerin büyük ölçüde hafiflemesini sağladı. Brakteat’lar zaman zaman “kötü anılmıştır”, bu da bu sikkelerin geçersiz sayıldığı anlamına gelmektedir ve sahipleri bunların az sayıdaki yeni sikkeler karşılığında değiştirilmesini talep etmişlerdir. %25’lere varan bir kesim bu sikkeleri reddetmiştir. Bu uygulama, o dönemde çokça başvurulan bir vergi yükseltme yöntemiydi.
Altın sikkeler Ortaçağ’da çok nadir dökülüyordu. İlk olarak 13. yüzyılda altın basımlar yapıldı. Bu gelişme İtalyan ticaret şehirlerinden başlamıştır. Fransa ve İngiltere’de altın sikkelerin kullanımı yaygınlaşmaya devam etmiş ve sikke parçalarının imparatorluk sikkelerinden fark edilir şekilde daha büyük olduğu gözlemlenmiştir. 13. yüzyılın diğer gelişmelerinden biri de Almanya’da Groschen’ın daha büyük gümüş sikke olarak kullanılmaya başlanmasıdır. Groschen’in sikke resimleri, ilk defa o zamanki bölgenin prensliğinin izlerini de yansıtmaktaydı.
Ortaçağda ortaya çıkan bazı tanımlamalar şu şekildedir:
Heller: Mark’ın kullanıma girişine kadar Heller en küçük sikke/madeni para idi. Heller 1200’lü yıllarda ismini aldığı Schwäbisch Hall’de basılmıştır.
Pfennig, yani Denar
Kreuzer: Kreuzer ismini ön yüzündeki çift haçtan almıştır. 1873 yılında çıkarılmıştır.
Schilling, yani Groschen
Batzen
Pfund (İsmi ağırlık biriminden gelmektedir, bkz. Karlspfund) ya da: (Florentiner) Gulden (Madde ismi)
Taler (İsmi asıl basım yeri olan Joachimsthal’den gelmiştir.)
Diğer ülkelerde ise şu şekildedir:
Dukaten (Latince dux, ducis (m.): komutan, prens)
Louis d’or (Fransa, Kral Ludwig’den türetilen isim; Altından)
Kesin olarak değer bilgileri bulunmamaktadır, çünkü sikkelerin basımlarında saf metal içeriğinde değişmeler olmuştur; yani zamanla azalma olmuştur. Yöresel sikke basım hakkının sahipleri düşük saflık oranına sahip yeni sikkeler basmak için özellikle yüksek değerdeki sikkeleri azaltmışlardır. Ekonomik başarıların, krizlerin, savaşların ve salgınların etkisiyle sikkelerin alım gücünde de önemli ölçüde değişimler gözlenmiştir.
Ayırıcı Sikkeler (İtibari değeri olmayan sikkeler)
Ayırıcı sikkeler o dönemde madde değeri yasal değerinden daha az olan “kurant sikke”ler olarak adlandırılıyorlardı. “Ayırıcı sikke” kavramı “alıcının ve satıcının satış esnasında Heler ve Pfennig’i bölmesi” (bozuk para) anlamına geliyordu. 1915 yılından beri Almanya’da bugünkü Avro paraları dışında basılan tüm sikkeler “ayırıcı sikkeler”dir.
Tarih
Ayırıcı sikkelerin ilk öncüleri 16. yüzyılın sonlarına doğru, kruvazör gibi hala küçük Kurant sikkelerinin temelinin gözle görülür şekilde imparatorluk Taler’ine gerilediği ve büyük gümüş sikkelerin yasal nominal kuruna artık dikkat edilmediği dönemde ortaya çıkmıştır. Zirvede olduğu 1621- 1623 yılları arasındaki kriz döneminde küçük sikkelerden büyük sikkelere doğru bir kur gerilemesi görülmüştür. İlk olarak, devlet değer azalması görülen bu sikkeleri, kamusal kasalarda talep üzerine “tam” nominal değere dönüştürme görevini üstlendiğinde asıl modern “ayırıcı sikkeler” ortaya çıkmıştır ve 1700 yılına kadar son şekli verilmiştir.
Eskiçağ
Eskiçağ’da Roma İmparatorluğu’nun birleşmesinden sonra enflasyonla düşüşe geçen ve sonraki yönetimlerde de istikrarlı bir devlet yönetimi sağlanamadığı için kabul görmeyen Roma As’ı gibi öncü modern sikkeler vardı.
İ.Ö. 6. yüzyıldan 20. yüzyılın başına kadar (Hint-) Çin’de, Kore’de ve Japonya’da tedavülde olan bakırdan, pirinçten ya da bronzdan genellikle kare şeklinde delinerek yapılan “Keş sikkeleri”ni ayırt edici sikkeleri olarak da düşünmek mümkündür. Bu sikkeler geçici olarak daha yüksek değerdeki ödemeler için ayrılmış olan Tael külçe sikkelerine paralel bir para birimi olarak da değerlendirilebilir.
19. Yüzyıl
Ayırıcı sikkeler yasal ödeme aracı olarak sınırlı sayıda kullanılıyordu. 1871 yılından önce genellikle, en küçük Kurant sikke tutarından daha fazla ayırıcı sikke almaya kimsenin ihtiyacı olmadığını öngören yönerge geçerliydi. Bu şekilde satın alma gücü düşmüş kurların Kurant sikkelere dönüşmesi için bu sikkeler üzerine “ayrıcı sikke” yazısının yanı sıra Kurantmünze’lere ilişkin yasal durum da basılmaktaydı.
Ayırıcı sikkeler sınıfına sadece bronz, bakır ya da farklı metallerden yazılmış sikkeler girmemekte; aynı zamanda 1871 yılından önce Almanya’da kullanımda olan gümüşten yapılmış Pfenning, Kruvazör ve Groş sikkeleri gibi çok sayıda gümüş sikkeler de dâhildi. Bir ayrıcı sikkenin gümüş içeriği %50’nin altında ise milyar sikkesi olma durumu söz konusudur. Ağırlıkta olan bakır kısmı fark edilir şekilde kırmızı renkte parıldadığı için gümüş ayırıcı sikkeler, sikke kurumundan teslim alınmadan önce, gümüş nitrat şarap tortusu çözeltisi içinde “beyaz” renk alana kadar kaynatılır. Ardından kısa bir kullanım süresinden sonra yüzeydeki zayıf saf gümüş katman kullanımından kısa bir süre sonra parlayana kadar tam değerli bir Kurant sikkesi gibi görünür.
Doğal para ya da para yerine geçen eşyalar
Doğal para ya da para yerine geçen eşyalar eskiden çok yaygındı ve tüm kültürlerde ve tüm çağlarda bulunabiliyordu. Değerli, faydalı ya da güzel şeyler vardı.
İlk sahte paralar kemik, külte ya da yededen taklidi yapılmış midyelerdir ve bu midyeler İ.Ö. 2.000 yıllarında Çin’in ilk ödeme aracı olarak kullanılmıştır.
Bunlar, para öncesi dönemin ödeme türleridir. Ödenebilirlik, saklanabilirlik ve kolay taşınabilirlik özellikleri, önceleri değerlerinin muhafaza edilmesine göre materyallerin seçiminde, önemli bir role sahipti. Bu ihtiyaca uygun olarak, değer bakımından oldukça kalıcı ve kolay saklanabilir bronz ya da gümüşten çubuklar ve teller örnek verilebilir.
Döviz Tabelası
Döviz tabelası yalnızca sikkelerin göreceli değerlerini göstermektedir. Çok sayıda para birimi olduğu için farklı döviz sistemleri bulunmaktadır. Bu nedenle 1 Taler 20 ila 48 Schilling ya da Groschen değerine eşit gelmektedir. 1 Groschen’in bazen 12 Pfennig’den daha az ya da daha fazla bir değere sahip olduğu görülmektedir. 1 Taler de 1 Gulden’e eşit gelebilmektedir.
Sikkelerin Delinmesi
Bir sikkenin delinmesi için çok farklı sebepler olabilir. Delikler, sikkenin bir kolyede süs ya da muska/nazarlık olarak kullanılabilmesi için çoğunlukla sonradan yapılmaktadır. Kazanç sağlamak amacıyla belli başlı metaller, özellikle değerli madenler sikkelerin içeriğinden alınmak istendiğinde sonradan bu tür delme işlemleri yapılmıştır. Bu örneği geçerli/yürürlükteki sikkelerde ya da tedavül değeri metalin değerinin altında kalan sikkelerde görebiliriz. Koleksiyonculuk alanında sikkeler bu delme işlemi sebebiyle oldukça fazla değer kaybına uğramakta, hatta tamamen değersiz bir nesne haline gelmektedir.
Delme işlemi ayrıca sahte para üretimini tamamen önlemek amacıyla da yapılmaktadır. Norveç, Danimarka ve Çin gibi belli başlı ülkelerde çeşitli türlerdeki küçük demir paralar (küçük sikkeler) kendilerinden daha yüksek değerdeki sikkelerin kolayca ayırt edilebilmesi amacıyla orta kısımlarından delinmektedir. Avustralya’da ve Karaib Adaları’nda gümüş sikkelerin iç kısımları karartılmış ve sikkeler bu şekilde kullanıma sunulmuştur.
Sikke Metalleri
Temel olarak sikke yapımı için hemen hemen sadece altın, gümüş, bakır, bronz ya da pirinç kullanıldı. 1860 yılından itibaren demir, nikel, çinko, alüminyum ya da krom çeliği gibi farklı metallerin kullanımı artış gösterdi. Neredeyse tüm saf metaller, özellikle altın, gümüş ve alüminyum, aşınmaya karşı dayanıklılık gibi nedenlerden dolayı diğer metallerle alaşım oluşturularak kullanıldı.
Tedavül değerleri, içerik değerleriyle (Metal Değeri) belirlenen sikkeler Kurant sikkesi olarak adlandırılır. Bu sikkeler (çoğunlukla 1915 yılından önce) altın oranı %50’den fazla olan sikkelerdir. Ayrıştırıcı özelliğe sahip sikke dediğimiz sikke türleri ise basım değerleri metal değerlerine eşit olmayan sikkelerdir. Bu tür sikkeler sıklıkla erken dönemde Billon alaşımından ya da bakırdan yapılırdı. Günümüzde kullanılan tüm demir paraların metal değeri genellikle nominal değerinin altındadır. Bu nedenle bunlar ayrıştırıcı özellikli sikkelerdir. Bu sikkeler, değerleri devlet tarafından güvenceye alınmış, günümüzde kullanılan demir paralar ve madalyalardır. Ayrıca bkz. Yatırım sikkeleri (külçe sikkeler).
Liydia
İlk Sikke’ler Liydia krallığı döneminde İ.Ö. 650 ve 600 yılları arasında ödeme aracı olarak ortaya çıkmıştır (bkz: Krösus). Bunun yanında elektrondan (doğal olarak oluşan altın-gümüş alaşımı) şekilsiz parçaların ilk hallerinin resmedildiği de görülmüştür.
Sikke’ler üzerine resim yapımı İ.Ö. 600’lü yıllarda başlamıştır. Ardından bu Sikke’leri farklı boyutlarda ve değerlerde altın Sikke’lerin yapımı takip etmiştir.
Yunanistan
İlk gümüş Sikke’ler İ.Ö. 550’li yıllarda Anadolu’da ve Yunan adası Aiginia’da şekillendirilir. İ.Ö. 400’lü yıllara kadar Sikke Yunanistan’da takas aracı olarak kullanılmaya başlanır. Ayrıca tek bir Sikke usulü mevcut değildir, aksine her bir bölgede ayrı Sikke çeşitleri hâkimdir. Zamanla 17 gram ağırlığındaki, Attika bölgesinde geçerli olan Sikke’ler (Obolos: Yunan parası Drahmi'nin 1/6'sı, gümüş meteliktir) yoğun olarak kullanılmaya başlanmıştır. Hükümdarların Sikke’ler üzerinde ilk olarak tasviri Büyük İskender’le beraber Yunan anakarasında ve Diadochoi (on iki selefler) krallıklarında ortaya çıkar. Gümüş önemli bir hammadde olarak kalır, daha küçük Sikke’ler için zamanla bakır kullanılmaya başlanır.
Çin
Antik dönemde Çin’de Kauri parası, bilinen ilk ödeme aracı olmuştur. Shang-Hükümdarlığında da basit bronz parçalarının kullanımı yaygınlaşmış ve geç Zhou-Hükümdarlığında da (İ.Ö. 500) ilk kez bıçak ve kürek şeklindeki sikkelerin kullanımına başlanmıştır. İlk imparator Qin Shi Huangdi, İ.Ö. 221 yılında imparatorluğun birleşmesinin ardından iki yüz yıl k
Roma Sikkeleri
Roma imparatorluğu'nun ilk Sikke’leri İ.Ö. 3. yüzyıla dayanır ve bakır ya da bronzdan dökülmüştür. Yarım kilo ağırlığında büyük bakır parçalar (Aes Grave, Türkçesi “ağır bakır”) dökülmüştür. Önceleri üzerinde boğa, kalkan ya da silah motifleri bulunan Sikke’lerle ödeme yapılmıştır. İlk gümüş sikkeler Yunan örneklerine göre yapılmış ve öncülerinin (yaratıcılarının) isimlerini almışlardır. Bronz balyaları geçerliğini kaybettikten sonra bu para birimi bütününü takip eden tüm eski Roma Sikke’leri arka yüzlerinde, Antium donanmasının kuşatmasını anımsatan tekne motifine ve ön yüzlerinde farklı tanrı motifleri ile işlenmiştir. İlk Roma gümüş Sikke’si İ.Ö. 269 yılında tedavüle girer. Fakat gümüş Sikke’lere daha büyük boyutta kalıp çıkarılması işlemi İ.Ö. 210’lu yıllarda Denarius ile birlikte yapılır. Julius Iulius Caesar, Roma Sikkeleri üzerine motif olarak kullanılan ilk insandır (İ.Ö. 44).
Ortaçağ
Geç antik Çağdan erken ortaçağa kadar Sikkelerin Avrupa’da kullanımı hızlı şekilde gerilemiştir. Takas ticareti artınca büyük para işlerinde genellikle Sikke olmayan metaller ile ödeme yöntemini kullanıyordu. Standart para birimleri farklı gruplardaki Bizans Solidus’u ve Siliqua’sı idi. Yeni imparatorluğu batı Roma imparatorluğunun yerine kuran Alman hükümdarlar çoğunlukla Bizans hükümdarlarının döküm öncelik hakkını (kalıp şeklini) tanımışlar ve bunların kalıplarını taklit etmişlerdir. Sadece Sikke’lerin üzerine kendi isimlerini, amblemlerini ya da portrelerini tek tük bastırmışlardır. Büyük Karl 800 yılından önce altın ve gümüş para biriminden tek bir gümüş para birimine geçilen yeni bir Sikke sistemi oluşturmuştur. Sadece dinar ve fenik yeni kullanıma girmiştir. Fenik’in farklı türlerinin olması ve Sikkelerin gümüş içeriğinin azaltılmasının sonucu olarak, imparatorluk sikke ve demir para basma hakkı kutsal Roma imparatorluğunda, dünyevi ve dini anlamda önemli bir nesne olarak oldukça geniş çaplı yayılma göstermiştir.
Altın Sikkeler Ortaçağ’da çok nadir dökülüyordu. İlk olarak 13. yüzyılda altın baskılar yapılmıştır. Bu gelişme İtalyan ticaret şehirlerinden başlamıştır. Fransa ve İngiltere’de altın Sikkelerin kullanımı yaygınlaşmaya devam etmiş ve Sikke parçalarının imparatorluk Sikkelerinden fark edilir şekilde daha büyük olduğu gözlemlenmiştir. 13. yüzyılın diğer gelişmelerinden biri de Almanya’da Groschen’ın daha büyük gümüş Sikke olarak kullanılmaya başlanmasıdır. Groschen’in Sikke resimleri, ilk defa o zamanki bölgenin emirliğinin (prenslik) izlerini de yansıtmaktaydı. Alman sikke ve demir para basma hakkı bağlamında 1356 yılı önemli bir tarihtir. Bu tarihte imparator bir “altın boğa” ile Kurfürsten’in söz konusu hakkı açık bir şekilde tanımış oldu. Daha önce, imparatorluğa bağlı olmayan Lübeck’e 1340 yılında ilk defa altın madeninden Gulden’lerin basımı konusunda taviz verilmişti. Bu tarihten 1871 yılına kadar Almanya’nın Sikke tarihi çok yönlü olarak değerlendirmektedir, çünkü çok sayıda devlet kendi paralarını tedavüle çıkarmıştı.
Roma Para Birimi
Roma Para Birimi dendiğinde, eski çağda Roma imparatorluğunda yaygın olan ödeme araçlarının bütünü akla gelmektedir. Ortak para biriminden önce ekonomi temel olarak iki değer formuna bağlıydı: Roma’da “para” yerine isim olarak türetilmiş ve düzensiz şekillerdeki bronz parçalar olan ve Aes rude olarak adlandırılan Rindern (lat. pecus). Bu sade sikkenin değeri ağırlığı ölçülerek belirleniyordu, çünkü bu dönemde tek bir birim mevcut değildi. Paranın hangi dönemden itibaren yaygın olduğu bugüne dek belirsizdi, bununla birlikte İ.Ö. 406 yılındaki Veji kuşatmasından beri Roma ordusu askerlerinin ödemelerinin Aes rude ile yapıldığı da yazılı olarak kanıtlanmıştır. Bu da Aes rude’nin önceden de oldukça sık kullanıldığını kanıtlamaktadır.