Soğuk İklimlere Dayanıklı Canlılar

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
Soğuk İklimlere Dayanıklı Canlılar

oğadaki bazı canlıların dondurucu soğuğun hakim olduğu bölgelerde rahatlıkla yaşayabilmesi, Allah'ın onları soğuk ortamda yaşayabilecekleri özel tasarımlarla birlikte yarattığını gösterir.

Deniz Aslanlarının Koruyucu Yağı ve Derileri

Deniz aslanları dondurucu soğukluktaki kutupsal alanlarda yaşarlar. Memeliler sınıfına dahil olan bu canlılar yaşamlarını buzlu suların içinde sürdürmelerine rağmen soğuktan hiç etkilenmezler. Bunun nedeni vücutlarında bulunan koruyucu yağ tabakasıdır. Derilerinin altındaki bu yağ sayesinde vücutları sürekli sıcak kalmaktadır. Kutupsal alanlarda yaşayan deniz aslanlarının bir diğer ilginç özelliği ise ağızlarındaki uzun dişleridir. Bu dişler sayesinde kendilerini en önemli düşmanlarından biri olan kutup ayılarına karşı korumakta ve midye, yengeç, salyangoz gibi sert kabuklara sahip olan avlarını sindirebilmektedirler. Sahip oldukları kalın, kaba derileri de bu canlıları düşmanlarının keskin dişlerinden ve çevrede bulunan sivri kaya parçalarından korunmalarını sağlar. Deniz aslanları vücutlarındaki fazla kiloları nedeniyle karada çok hızlı hareket edemezler, ancak bu durum deniz aslanları suyun içindeyken geçerli değildir. Bu canlılar suda oldukça hareketlidirler ve uzun mesafeleri hiç durmadan yüzebilmektedirler. Avları için 105 metre gibi oldukça derin bir mesafeye hiç zorlanmadan dalabilirler.

Deniz aslanları kutup alanlarında yaşayan insanlar için de doğal bir kaynak oluşturmaktadırlar. Kutuplarda yaşayan insanlar ısınmak ve aydınlanmak için bu canlıların vücutlarındaki yağı yakmakta, etlerini yiyecek olarak kullanmakta ve bu canlıların derilerinden su geçirmez elbiseler yapmaktadırlar.

Görüldüğü gibi, Allah deniz aslanlarını soğuk iklimlerde yaşabilecekleri şekilde tasarlamış ve birçok özelliğiyle insanların faydasına sunmuştur. Bir ayette şöyle buyrulmaktadır: "Ve hayvanları da yarattı; sizin için onlarda ısınma ve yararlar vardır ve onlardan yemektesiniz." (Nahl Suresi, 5)

Antifriz Üreten Kuzey Kutup Böceği

Bilindiği gibi karada yaşayan tüm böcek türleri soğuk kanlı canlılardır. Bu, canlının yaşadığı ortamın ısısına göre vücut ısısının da değişebilmesi anlamına gelir. Eğer hava sıcaklığı -20 dereceye düşecek olursa kara böceğinin vücudu bu soğukluğa dayanamaz. İşte bu yüzden çoğu böcek türü sıfırın altındaki soğuklarda yaşamlarını yitirmektedir. Bunun istisnalarından biri kuzey kutup böceğidir. Bu böcek türü vücudunda ürettiği, soğuğa karşı bir nevi antifiriz görevi yapan ve direnç gösteren bir alkol çeşidi sayesinde kendisini kutbun dondurucu soğuğundan kurtarmaktadır.

Böceğin ürettiği "gliserol" vücudundaki kanın ve diğer sıvı moleküllerin donmasına; buz kristallerinin hücreleri öldürmesine ve hücre bağlarını parçalamasına engel olmaktadır. Bununla birlikte kuzey kutup böceklerinin vücut sistemleri hava soğudukça ve günler kısaldıkça daha dirençli bir hale gelmektedir. Isı düştükçe vücutlarındaki su hacmi otomatik olarak azalmakta, bünyeleri gliserol, trihasoli ve sorbitol gibi antifrizleri daha çok üretmektedir. Öyle ki bu canlılar üzerinde yapılan deneyler gliserol sayesinde kuzey kutup böceğinin -87 derecelik bir soğuğa karşı bile hayatta kalmayı başardığını göstermiştir. (Harun Yahya, Doğadaki Tasarım)

Kuşkusuz bir böceğin, organik bir bileşken olan ve HOCH2CHOHCH2 OH gibi karmaşık bir moleküler formüle sahip gliserol bileşiğini üretmeyi ve bu sayede soğuktan korunmayı akletmiş olması imkansızdır. Çünkü bir böcek ne bu formülü hesaplayacak bir akla ve ne de bu formülün antifiriz işlevi göreceğini bilecek bir bilgi birikimine sahip değildir. Şüphesiz bu canlılar herşeyi yoktan var eden ve sınırsız bir akla sahip yüce Allah'ın eseridir.

Kendilerini Mevsimlere Göre Ayarlayan Hamsterlar

Sibirya hamsterı gündüzlerin daha kısa geçtiği zorlu kış günlerinde, savunma sisteminin salgıladığı hücrelerinin artmasıyla, besinsiz ortamlara ve iklim koşullarından kaynaklanan zorluklara göre kendini ayarlayabilir.

Ohio State Üniversitesi'nden bir grup profesörün 50 hamster üzerinde yaptığı çalışmada, gün ışığı laboratuar şartlarında ayarlanarak, gündüzün 15 saat sürdüğü yaz günleri ile gündüzün sadece 9 saat sürdüğü kış günleri taklit edildi. Hayvanların yarısı kış, diğer yarısı da yaz ortamında gözlemlenip 10 gün boyunca vücutlarında meydana gelen farklılıklar kaydedildi. Araştırmanın sonuçlarına göre, kış ortamında tutulan hamsterların dolaşım sisteminde, lökosit, lemfosit, T-Hücreleri ve NK hücreleri gibi; savunma sisteminin temelini oluşturan elementlerde önemli artış kaydedildi. Daha sonra her iki grup da bazı zorluklara maruz bırakıldı. Görüldü ki kış şartlarına konulan hamsterlerin vücutları zorluklara daha hızlı ve daha etkili biçimde karşı koydu. (Hamsters Seen Boosting Immune Function During Winter)

Bu durumun ortaya koyduğu gerçek, hamsterların kendilerinin bile farkında olmadıkları halde vücutlarında mevsimlere göre bir düzenleme yapıldığı, bu düzenlemenin de tamamen canlının ihtiyaçlarına göre ayarlanıp canlıya fayda sağlayacak biçimde gerçekleşmiş olduğudur. Canlının vücudunda adeta bir saat varmış gibi, kış şartlarında belli hücrelerin üretimi bir emirle artmaya başlayıp, yaza doğru tekrar eski seviyesine inmektedir.

Kuşkusuz ki tüm bunların ve planlamaların şuursuz atomlar tarafından gerçekleştirilmiş olması ya da hamsterların bedenlerindeki bu hassas ayarlamaları kendilerinin düşünüp bulmuş olması mümkün değildir. Tesadüfler de böylesine karmaşık sistemler oluşturamazlar. Şüphesiz buradaki tüm karmaşık işlemleri gerçekleştiren, gökten yere her işi evirip çeviren, alemlerin Rabbi olan Allah'tır. Allah her canlıyı yaratmış, onlara sahip oldukları sistemleri eksiksiz vermiştir.
 
Geri
Top