• 📢 Merhaba Ziyaretçi.
    "Bahar geldi hoşgeldi 🌼🍃"
    konulu fotoğraf yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizleri de objektifinize takılan bir bahar resmiyle yarışmada görmek isteriz...

Sol Göğsüme Vura Vura Düştüm Yollara

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
AYIN LİDERİ
Gecenin karanlığı, sokak lambalarının titrek ışığı altında uzuyordu. Ayaklarımın altındaki asfalt soğuk, rüzgâr ise yüzümü acıtan keskinlikteydi. Sol göğsümde bir ağrı, derinden vuran bir sızı... Kalbim miydi yoksa yüreğimin ta kendisi mi? Bilmiyordum. Ama her adımda sanki biri bıçak saplıyordu oraya.

Yıllar önce bir bahar günü tanışmıştık. Gözleri, içinde kaybolmayı göze alabileceğin türden derinlikteydi. Gülüşü, ruhumu ısıtan bir güneş gibiydi. Ama insan en çok, yanmasını bilmediği ateşe tutulunca kül olurmuş. Öyle oldu.

Gittikçe uzaklaştı benden. Önce bakışları, sonra elleri, en son da kalbi. Ben ise her gece aynı kabusu yaşıyordum: "Gitme!" diye haykırıyordum rüyalarımda, ama sesim boğazımda düğümleniyordu. Sabahları yastığım ıslak uyanıyordum.

Son gün, kapıyı çarpıp çıktığında, peşinden koşmadım. Belki de koşmalıydım. Belki de daha çok bağırmalı, daha çok savaşmalıydım. Ama yorgundum. Yüreğim kanıyordu. Ve o an, sol göğsüme vuran acıyla dizlerimin üzerine çöktüm.

Şimdi yollardayım. Nereye gittiğimi bilmeden yürüyorum. Kimi zaman bir otobüs terminalinde buluyorum kendimi, kimi zaman bilmediğim bir şehrin ıssız bir sokağında. İnsanlar geçip gidiyor yanımdan. Kimse sol göğsüme vuran o acıyı görmüyor.

Belki de aradığım şey, kaybettiğimden çok kendimdi. Belki de bu yollara düşmemin sebebi, bir gün o ağrının dinip, yerine yeniden başlayacak bir hayatın umudunun dolmasıydı.

Bilmiyorum.

Ama yürüyorum.

Sol göğsüme vura vura...

Günler, haftalar geçti. Yollar beni bir kasabaya savurdu; adını bile bilmediğim, haritada küçük bir leke kadar yer kaplayan bir yer. Bir otobüs durağında, sararmış bir bankta oturmuş, gökyüzündeki bulutları izliyordum. Bulutlar da benim gibiydi belki de—sürüklenen, bir yere ait olmayan, yağmurlara bulanıp dağılan.

Bir çocuk, yanıma yaklaştı. Elinde bir simit, yarısını bana uzattı. "Ağabey, sen niye hep böyle öyle oturuyorsun?" dedi. Gözleri saf, yüreği tertemizdi. Simidi aldım, ama yiyemedim. Boğazımda bir yumru vardı. Çocuk, beklediği cevabı alamayınca, "Benim babam da bazen böyle susar," dedi. "Sonra annem onu kahve yaparken bulur."

O an, gözlerim doldu. Belki de aradığım şey buydu—birinin beni fark etmesi, bir kahve kadar sıcak bir dokunuş. Ama benim kahvemi yapacak kimse yoktu artık.

Çocuk gitti. Ben ise yeniden yürüdüm.

Bir akşam, bir tren istasyonunda kendimi buldum. Saatlerdir ayakta duruyordum, bilet alacak param bile yoktu. Bir adam, yanıma yaklaştı. Yaşlıydı, yüzü derin çizgilerle doluydu. "Nereye gidiyorsun evlat?" diye sordu.

"Bilmiyorum," dedim.

"Bilmediğin yere gidiyorsan, neden gidiyorsun?"

"Çünkü kaldığım yer artık benim değil."

Adam, derin bir nefes aldı. "Ben de senin gibiydim," dedi. "Bir gün, bir kadın bana 'Dur artık, yeter!' dedi. O zaman anladım ki, kaçtığım şey aslında kendimdi."

Sözleri, sol göğsümdeki ağrıyı bir an için unutturdu. Belki de haklıydı. Belki de bu yollara düşmemin tek sebebi, kendimden kaçmaktı.

Ertesi sabah, bir otostop çektim. Bir kamyon şoförü beni aldı. "Nereye?" diye sordu.

"Denizi olan bir yere," dedim.

"Deniz iyidir," diye güldü. "Her şeyi alır götürür."

Kamyonun camından dışarı bakarken, aklıma geldi—o da denizi severdi. Sahilde yürürken, ayak izlerimizin dalgalarla silinişini izlerdi. "Bak," derdi, "hiçbir şey kalıcı değil."

Keşke sen de kalmasaydın.

Sonunda, bir sahil kasabasına vardım. Kumlar ayaklarımın altında kayıyor, rüzgâr tuzlu tuzlu yüzüme çarpıyordu. Bir banka oturdum, cebimden eski bir fotoğraf çıkardım. Gülüyorduk ikimiz de. Ne zaman bu kadar mutlu olmuştuk?

O an, sol göğsümdeki ağrı yeniden vurdu. Ama bu sefer, acıyla birlikte bir şey daha hissettim—bir rahatlama. Belki de yorgunluktandı, belki de denizin sesiydi. Ama içimde bir şey, "Artık bırak," diyordu.

Ve ben, fotoğrafı denize bıraktım. Dalgalar onu alıp götürürken, gözyaşlarım da peşinden aktı.

Şimdi buradayım. Hâlâ yollardayım. Ama artık kaçtığım için değil, kendimi bulduğum için yürüyorum.

Sol göğsümdeki ağrı dinmedi belki, ama artık yaşadığımı hatırlatıyor bana.

Ve ben...

Yürümeye devam ediyorum.
 
Geri
Top