• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Solan Güllerin Hikayesi

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Ormanın kalbinde, rengarenk çiçeklerin dans ettiği, kuşların şakıdığı, minik kelebeklerin özgürce uçuştuğu bir bahçe vardı. Bu bahçenin en gözde sakinleri, mis kokulu, kadife yapraklı güllerdi. Kırmızı, pembe, sarı, beyaz… Her biri ayrı bir güzellikteydi. Bu güller, bahçenin en sevilen çiçekleriydi. Her sabah güneş doğarken yapraklarını açar, tüm güzellikleriyle bahçeyi aydınlatırlardı.

Bahçenin bir köşesinde, küçük bir kız yaşardı. Adı Elif’ti. Elif, güllere hayrandı. Her gün bahçeye gelir, onlarla konuşur, şarkılar söylerdi. Güller de Elif’in sevgisine karşılık verir, en güzel kokularını ona sunardı. Elif’in en sevdiği gül, parlak kırmızı yapraklı, kocaman bir güldü. Ona "Canım Gülüm" derdi.

Günler günleri kovaladı. Yaz geçti, sonbahar geldi. Ağaçların yaprakları sarardı, rüzgar daha sert esmeye başladı. Bahçenin neşesi yavaş yavaş azalmaya yüz tuttu. Bir sabah Elif bahçeye geldiğinde, güllerin yavaş yavaş solduğunu fark etti. Yaprakları kurumuş, renkleri matlaşmıştı. Canım Gülü de solgun görünüyordu. Elif’in kalbi burkuldu.

“Canım Gülü’m, ne oldu sana? Neden böyle solgunsun?” diye sordu üzüntüyle.

Canım Gül, yorgun bir sesle, “Elif’çiğim, biz güllerin ömrü böyledir. Yazın açar, sonbaharda solarız. Ama üzülme, içimizde taşıdığımız tohumlarla baharda yeniden açacağız,” dedi.

Elif, güllerin bu durumuna çok üzülmüştü. Onları kurtarmanın bir yolunu aramaya başladı. Koşarak evine gitti ve annesine olanları anlattı. Annesi, bilgeliğiyle tanınan yaşlı bir bahçıvanı hatırlattı.

"Elif'ciğim, belki de yaşlı bahçıvan Hasan dede bize yardım edebilir. Onu ziyaret edelim," dedi annesi.

Elif ve annesi, yaşlı bahçıvanın kulübesine gittiler. Hasan dede, beyaz sakalı ve güler yüzüyle onları karşıladı. Elif, solan gülleri ve üzüntüsünü Hasan dedeye anlattı. Hasan dede, Elif'i dikkatle dinledi ve sonra gülümsedi.

"Elif'ciğim," dedi Hasan dede, "Güllerin solması doğanın döngüsüdür. Ama merak etme, onlara yardımcı olabiliriz."

Hasan dede, Elif’e ve annesine, gülleri bahara hazırlamak için yapılması gerekenleri anlattı. Önce güllerin etrafındaki toprağı dikkatlice kazmalarını, kurumuş yaprakları temizlemelerini söyledi. Ardından toprağı özel bir karışımla beslemelerini, böylece güllerin güçlenmesini sağlayacaklarını anlattı. Son olarak, güllerin tohumlarını toplamalarını ve onları bahara saklamalarını tavsiye etti.

Elif, annesiyle birlikte hemen işe koyuldu. Hasan dedenin tarif ettiği gibi güllerin etrafındaki toprağı kazdılar, kurumuş yaprakları temizlediler ve toprağı özel karışımla beslediler. Her gün gülleri suladılar, onlarla konuştular ve onlara sevgi verdiler. Güller yavaş yavaş canlanmaya başlamıştı.

Sonbahar bitti, kış geldi. Kar yağdı, her yer beyaza büründü. Elif, güllerini çok özlüyordu. Ama Hasan dedenin söylediklerini hatırlayarak, sabırla baharın gelmesini bekledi.

Nihayet bahar geldi. Kar eridi, güneş yeniden parladı. Elif, koşarak bahçeye gitti. Gözlerine inanamadı. Güller, sanki hiç solmamış gibi, bütün güzellikleriyle yeniden açmışlardı. Canım Gülü, kırmızı yapraklarıyla her zamanki gibi parlıyordu. Elif, güllere koştu, onlara sarıldı ve sevinçten gözleri doldu.

O günden sonra Elif, doğanın döngüsünü ve sabrın önemini anladı. Güllerin solmasının, aslında yeni bir başlangıcın işareti olduğunu öğrendi. Ve her bahar, o güzel güllerle birlikte yeniden neşelendi.

Masal burada bitmedi. Elif, o günden sonra bütün çocuklara gülleri ve doğayı sevmeyi öğretti. Güller her zaman bahçenin en güzel çiçeği olarak kaldı. Ve her bahar, yeni tohumlar yeni güllere, yeni bir umuda dönüştü. Güllerin solması, hayatın döngüsünün bir parçasıydı. Ve bu döngü, her zaman umutla yeniden başlardı.
 
Geri
Top