Bu gece, sadece seninle olmak istiyorum. Yanımda olmanı, kokunu içime çekmeyi, varlığının güvenini kalbimin en derinlerinde hissetmeyi özlüyorum. Sözcükler, bu tarifsiz özlemi anlatamayacak kadar yetersiz; bu boşluk, bu derin acı, kalbimi paramparça ediyor. Sözcükler, sessizlik, hiçbir şey bu özlemi dindiremez. Ama yine de, denemek zorundayım, anlatmaya çalışmalıyım bu hissi, bu fırtınalı denizi, bu engin özlemi...
Hatırlıyor musun, ilk tanıştığımız günü? Gözlerinde kaybolduğum, dünyanın sadece bizden ibaret olduğu o anı? O zamanlar, sonsuza kadar süreceğini sandığımız bir masalın içindeydik. Şimdi ise, o masalın sayfaları arasına, özlemin soğuk ve acı bir rüzgarı estiriyor. Her sayfada senin yokluğun, her satırda seninle geçen anların hasreti...
Günler haftalara, haftalar aylara dönüştü. Her geçen gün, özlemin daha da derinlere kök saldı, kalbimin derinliklerinde bir ağaç gibi büyüdü, dallarıyla ruhumu sardı. Gündüzleri, işlerimin, uğraşlarımın arasında seni düşünüyorum. Geceleri, yıldızların altında, yalnızlığın kollarında boğuluyorum. Her yıldız, seninle geçirdiğim unutulmaz anları hatırlatıyor; her biri, bir anı, bir dokunuş, bir gülüş... Ama ne yazık ki, bunlar sadece anılar; parmaklarımın arasından kayıp giden kum taneleri gibi...
Sesini özlüyorum. O yumuşak fısıltılarını, kahkaha sesini, şarkı söyleyişini... Her şeyden çok sesini özlüyorum. Sanki sesin, varlığının bir parçası, ruhumun bir uzantısı gibiydi. Sessizliğin içinde, yankılanan sadece senin yokluğun...
Ellerini özlüyorum. Teninin sıcaklığını, avuçlarının yumuşaklığını... Birlikte yürüdüğümüz yolların, tuttuğumuz ellerimizin hatırası hala tenimde hissediliyor. Ellerim, senin ellerinin sıcaklığını arıyor, bulunca da boşlukta kalıyor. Boş bir kucaklama, boş bir dokunuş...
Yüzünü özlüyorum. Gözlerinin parlaklığını, dudaklarının gülümsemesini, kaşlarının çatıldığında bile taşıdığı o güzelliği... Yüzünü hayal ediyorum, gözlerimi kapatıp seni düşünüyorum. Ama bu hayal bile, gerçekliğin yerine geçmiyor; sadece acıyı daha da derinleştiriyor.
Bu gece, tüm bu özlemi sana anlatmak istiyorum. Bu acıyı paylaşmak, bu boşluğu doldurmak istiyorum. Belki de sözcükler yetersiz kalıyor, belki de hiçbir şey bu acıyı dindiremiyor. Ama yine de, umut ediyorum, bir gün yeniden birlikte olacağız; ve o gün, tüm bu özlemin acısını, mutluluğun şarabıyla yıkayacağız. O güne kadar, kalbimde senin için yanacak bir ateş taşımaya devam edeceğim. Seni seviyorum.
Hatırlıyor musun, ilk tanıştığımız günü? Gözlerinde kaybolduğum, dünyanın sadece bizden ibaret olduğu o anı? O zamanlar, sonsuza kadar süreceğini sandığımız bir masalın içindeydik. Şimdi ise, o masalın sayfaları arasına, özlemin soğuk ve acı bir rüzgarı estiriyor. Her sayfada senin yokluğun, her satırda seninle geçen anların hasreti...
Günler haftalara, haftalar aylara dönüştü. Her geçen gün, özlemin daha da derinlere kök saldı, kalbimin derinliklerinde bir ağaç gibi büyüdü, dallarıyla ruhumu sardı. Gündüzleri, işlerimin, uğraşlarımın arasında seni düşünüyorum. Geceleri, yıldızların altında, yalnızlığın kollarında boğuluyorum. Her yıldız, seninle geçirdiğim unutulmaz anları hatırlatıyor; her biri, bir anı, bir dokunuş, bir gülüş... Ama ne yazık ki, bunlar sadece anılar; parmaklarımın arasından kayıp giden kum taneleri gibi...
Sesini özlüyorum. O yumuşak fısıltılarını, kahkaha sesini, şarkı söyleyişini... Her şeyden çok sesini özlüyorum. Sanki sesin, varlığının bir parçası, ruhumun bir uzantısı gibiydi. Sessizliğin içinde, yankılanan sadece senin yokluğun...
Ellerini özlüyorum. Teninin sıcaklığını, avuçlarının yumuşaklığını... Birlikte yürüdüğümüz yolların, tuttuğumuz ellerimizin hatırası hala tenimde hissediliyor. Ellerim, senin ellerinin sıcaklığını arıyor, bulunca da boşlukta kalıyor. Boş bir kucaklama, boş bir dokunuş...
Yüzünü özlüyorum. Gözlerinin parlaklığını, dudaklarının gülümsemesini, kaşlarının çatıldığında bile taşıdığı o güzelliği... Yüzünü hayal ediyorum, gözlerimi kapatıp seni düşünüyorum. Ama bu hayal bile, gerçekliğin yerine geçmiyor; sadece acıyı daha da derinleştiriyor.
Bu gece, tüm bu özlemi sana anlatmak istiyorum. Bu acıyı paylaşmak, bu boşluğu doldurmak istiyorum. Belki de sözcükler yetersiz kalıyor, belki de hiçbir şey bu acıyı dindiremiyor. Ama yine de, umut ediyorum, bir gün yeniden birlikte olacağız; ve o gün, tüm bu özlemin acısını, mutluluğun şarabıyla yıkayacağız. O güne kadar, kalbimde senin için yanacak bir ateş taşımaya devam edeceğim. Seni seviyorum.