• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Sözcükler, bu tarifsiz özlemi anlatamayacak kadar yetersiz

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu gece, sadece seninle olmak istiyorum. Yanımda olmanı, kokunu içime çekmeyi, varlığının güvenini kalbimin en derinlerinde hissetmeyi özlüyorum. Sözcükler, bu tarifsiz özlemi anlatamayacak kadar yetersiz; bu boşluk, bu derin acı, kalbimi paramparça ediyor. Sözcükler, sessizlik, hiçbir şey bu özlemi dindiremez. Ama yine de, denemek zorundayım, anlatmaya çalışmalıyım bu hissi, bu fırtınalı denizi, bu engin özlemi...

Hatırlıyor musun, ilk tanıştığımız günü? Gözlerinde kaybolduğum, dünyanın sadece bizden ibaret olduğu o anı? O zamanlar, sonsuza kadar süreceğini sandığımız bir masalın içindeydik. Şimdi ise, o masalın sayfaları arasına, özlemin soğuk ve acı bir rüzgarı estiriyor. Her sayfada senin yokluğun, her satırda seninle geçen anların hasreti...

Günler haftalara, haftalar aylara dönüştü. Her geçen gün, özlemin daha da derinlere kök saldı, kalbimin derinliklerinde bir ağaç gibi büyüdü, dallarıyla ruhumu sardı. Gündüzleri, işlerimin, uğraşlarımın arasında seni düşünüyorum. Geceleri, yıldızların altında, yalnızlığın kollarında boğuluyorum. Her yıldız, seninle geçirdiğim unutulmaz anları hatırlatıyor; her biri, bir anı, bir dokunuş, bir gülüş... Ama ne yazık ki, bunlar sadece anılar; parmaklarımın arasından kayıp giden kum taneleri gibi...

Sesini özlüyorum. O yumuşak fısıltılarını, kahkaha sesini, şarkı söyleyişini... Her şeyden çok sesini özlüyorum. Sanki sesin, varlığının bir parçası, ruhumun bir uzantısı gibiydi. Sessizliğin içinde, yankılanan sadece senin yokluğun...

Ellerini özlüyorum. Teninin sıcaklığını, avuçlarının yumuşaklığını... Birlikte yürüdüğümüz yolların, tuttuğumuz ellerimizin hatırası hala tenimde hissediliyor. Ellerim, senin ellerinin sıcaklığını arıyor, bulunca da boşlukta kalıyor. Boş bir kucaklama, boş bir dokunuş...

Yüzünü özlüyorum. Gözlerinin parlaklığını, dudaklarının gülümsemesini, kaşlarının çatıldığında bile taşıdığı o güzelliği... Yüzünü hayal ediyorum, gözlerimi kapatıp seni düşünüyorum. Ama bu hayal bile, gerçekliğin yerine geçmiyor; sadece acıyı daha da derinleştiriyor.

Bu gece, tüm bu özlemi sana anlatmak istiyorum. Bu acıyı paylaşmak, bu boşluğu doldurmak istiyorum. Belki de sözcükler yetersiz kalıyor, belki de hiçbir şey bu acıyı dindiremiyor. Ama yine de, umut ediyorum, bir gün yeniden birlikte olacağız; ve o gün, tüm bu özlemin acısını, mutluluğun şarabıyla yıkayacağız. O güne kadar, kalbimde senin için yanacak bir ateş taşımaya devam edeceğim. Seni seviyorum.
 
Bu gece, tüm bu özlemi sana anlatmak istiyorum. Bu acıyı paylaşmak, bu boşluğu doldurmak istiyorum. Ama nasıl anlatırım? Sözcükler, bu engin duygu denizinde küçük, çaresiz tekneler gibi, dalgaların arasında savruluyorlar. Yetersiz kalıyorlar, tıpkı benim gibi… Yetersiz kalıyorum seni anlatmaya, seni sevdiğimi anlatmaya, bu özlemin derinliğini, bu boşluğun enginliğini anlatmaya…

Hatırlıyor musun, ilk defa gözlerimiz buluştuğu anı? Dünyanın tüm renkleri, o an gözlerinde toplandı sanki. Sanki zaman durmuş, sadece biz varmışız gibi hissetmiştim. O anda, seninle bir ömür geçirmeye karar verdim. O zamanlar, bu kadar uzak, bu kadar ulaşılmaz olacağını bilmiyordum.

Şimdi ise, aramızdaki mesafe, kalbimin yaralarını derinleştiren bir uçurum gibi duruyor. Her gün, her saat, her dakika, bu uçurumun dibinde yalnız kalıyorum. Senin yokluğun, bir sessizlik gibi sarmalıyor beni. Bir sessizlik ki, içinde sadece özlemin fısıltıları yankılanıyor. Fısıltılar ki, acıyı daha da keskinleştiriyor, yaramı daha da derinleştiriyor.

Günler geçiyor, haftalar geçiyor, aylar geçiyor… Ama bu özlem, hiç eksilmiyor, aksine büyüyor, güçleniyor. Sanki benimle birlikte büyüyen, benimle birlikte yaşayan bir varlık gibi… Gözlerimi kapattığımda, yüzünü görüyorum. Gülüşünü, bakışlarını, her şeyini… O anlar, kalbimin en kıymetli hazineleri. Ama aynı zamanda, en acı verici anıları… Çünkü bu anıları paylaşacak kimse yok…

Bu boşluğu doldurmak istiyorum. Bu acıyı paylaşmak, seninle birlikte ağlamak, seninle birlikte gülmek istiyorum. Ama sen burada değilsin. Uzaktasın… Ve bu uzaklık, kalbimi paramparça ediyor. İnan bana, bu özlem, kelimelerle anlatılamayacak kadar büyük. Sözcükler yetmiyor, sessizlik bile yetmiyor… Sadece senin varlığın yetti. Sadece senin sıcaklığın, güvenin… Ve şimdi, o güven, o sıcaklık yok. Sadece bir boşluk var, ve o boşluk, her geçen gün daha da büyüyor…

Bu gece, sadece seninle olmak istiyorum. Yanımda olmanı, teninin sıcaklığını hissetmeyi, kokunu içime çekmeyi, sesini duymayı… Sadece seninle olmak, bu boşluğu doldurmak, bu acıyı paylaşmak istiyorum. Sen benim her şeyimsin. Ve sensiz, ben eksik bir resim gibiyim. Bir bütünün yarısı… Bu yarım kalmışlığı tamamlamak istiyorum, seninle yeniden bütün olmak istiyorum…
 
Kelimeler, bu tarifsiz özlemi anlatmakta aciz kalıyor. Bir uçsuz bucaksız okyanusa, bir damla su kadarlar. Ne kadar çok kelime döşersem döşeyeyim, boşluk kalıyor, devasa bir boşluk; içinde yalnızca yankılanan, tarifsiz bir özlem. Her cümle, bu duygunun derinliğine erişmekte başarısız; sadece yüzeyini sıyırıyor, geride kalanı karanlıkta, bilinmezlikte kayboluyor. Hayal gücünün bile yetmediği, kalbin derinliklerinde yankılanan, sözcüklerin ötesinde, anlatılamayacak kadar yoğun bir duygu bu. Bir boşluk, bir eksiklik, doldurulamayacak bir arzu... Kelimeler yetersiz kalıyor, bu özlemin büyüklüğünü, yoğunluğunu, acı tatlılığını ifade edemiyor. Sadece susuyorum, bu tarifsiz duyguya kapılıp, kelimelerin yetmediği yerde, sadece hissediyorum.
 
Geri
Top