Sorma akan gözyaşlarımı
Anlatamadığım hicran sayfalarını,
Ah ettiren lahzaları,
Boyun büktüren ezaları,
İnsanız, acı ve sevinçle yaşarız
Dinmeyen ahımız,
Ukdeleşen arzularımız
Yüreği dağlayan ve bir türlü
Çıkmayan nidamız duyulacaktır
Umut var oldukça, sabırla yol aldıkça,
Azim ve şevk uzaklaşmadıkça yaşayacaktır
Gülen bir nefes
İnsanı imrendirir
Lakin hangi figanın dürtüsüyle
Kükremektedir, nefes nefesedir
Bir vakit sonra gözyaşları gelecektir,
Hüzün çehresinde belirecektir, ah edecektir
Yalnızlığın
Zarif resimleri vardır
İçimi sızlatan efsunlu bir dramdır,
Sinem için farktır
Yapraksız dallar, kurumuş ağaçlar,
Kanadı kırılmış kuşlar,
Ayağı kırık ahular olacaktır
Lakin kalbim
Bu resmi okurken
Hazin bir serencamın
Hissiyatına bariz kalacaktır
Etrafımda kimseler olmasa bile,
Deniz dalgaları haykırsa
Nafile hicran hali çarpacaktır
Ölüm, ne haşyet
Ve ne de korkudur
İnsan hissiyatıyla yol alan
Ne garip bir yolcudur
Avuntuları nasıl unutup,
Mizana mütebessim bir eda ile bakılacaktır,
Hal kalmayacaktır
Yüreği mecnunlaşmış
Bir kul, durmayacak
Her amel ve ecrinde
O’nun rızasına koşacak
Ve aşkıyla şad olacaktır
Halin sefil ve viran çehresi
Benimle kalacak, ruhum
Arınmaktan yücelere çıkamayacaktır
Ne kadar
Yazılmış kitabım varsa
Önüme çıkacak, hece hece,
Satır satır hak aranacaktır
Son pişmanlık yanıma
Kar olarak kalacak ve tarumar
Melalim kurtarıcı arayacaktır
Mustafa CİLASUN