Nereye gitsem, hiç seslenmesem
Dilegelenleri sabır içinde mütala etmeyi bir becere bilsem
Hiç kimseye nazar etmeyi dilemesem, kendi halimde ki lekeleri temizlesem
Fevkalade tuhaf gelen, günü geçirmek için yarış eden, keyfe keder diyeni işitmesem
Adamlara bakıyorum suskun
Nisalar niye yarış edercesine, edebi ötelercesine kuzgun
Derdine herkez mi vakıf olmalı, sattığın çalım nasıl anlaşılmalı gerekçesini bulsam
Akıl ve idrak ne anlatır, adap muaşeret neden ruh ve kalpten uzaklaşır unutmasam
Yorulan çocuğun kolunu kıvıran
Onun halini hiç anlamadan yarış atı gibi koşturan
Feryadını duymayan, adım atamaz duruma geldiği halde sinirlenip kızan
Şefkat ve merhametin naibi olduğu halde, hakikatin derinliğinde ki edebi bilmeyen
Genç kızlar sanki okul kaçkını
Kıyafetleri ne kadar garip, soytarılara meydan okur gibi
Telefon eden annesine yanlış adres veriyor, zavallı babası belli ki çok güveniyor
Sanki mimarsinen parkı safari misali ayan meyan mahlukatlar gibi herşey ortada
Neden kandırmak adına varlar
Flört etmek için yarışırlar, heyecan yaşamak adına köleleşen kullar
Kimbilir ne kadar sahipsizler, içinde ki ukteler için bahanelere serilen zavallıllar
Ekranların kurbanı, anne ve babanın artık ne müthiş dramı, yolundan şaşırmışlar
Nedensiz yaşayan kurbanlar
Akıl ve izanı öteleyen canlar, ruhunun ve kalbinin dilini bilmeyen anlar
Nesil emniyeti niye vardı, tımarlanan bedenler nasıl bakir kalmayı başarırlardı
Hayasını kaybeden nazar hiç itibara alınır mıydı, namus ve iffet yoksa hebanıydı
Bankta oturana selam verdim
Yaşlı bir amcaydı halini ve hatırını sormayı murat eyledim
Gözlerime baktı, mütebessim bir eda ile toparlanıp yer açtı ve selamımı aldı
Sual ettikçe ne derin bir yaraydı, sanki aç susuz kalan zavallı bir mazinin adıydı
Anlattıkça gözleri yaşarıyordu
Sahiplenmeyi bekliyor ve şefkat adına muhtaçlığını aşikar eyliyordu
Ah etmek adına çekiniyordu ve fakat her yanından, nefesinden açıkça okunuyordu
Refikası yıllar önce vefat etmiş, oğlu tüm varlığını kumarda kaybetmiş, titriyordu
Mustafa CİLASUN
Dilegelenleri sabır içinde mütala etmeyi bir becere bilsem
Hiç kimseye nazar etmeyi dilemesem, kendi halimde ki lekeleri temizlesem
Fevkalade tuhaf gelen, günü geçirmek için yarış eden, keyfe keder diyeni işitmesem
Adamlara bakıyorum suskun
Nisalar niye yarış edercesine, edebi ötelercesine kuzgun
Derdine herkez mi vakıf olmalı, sattığın çalım nasıl anlaşılmalı gerekçesini bulsam
Akıl ve idrak ne anlatır, adap muaşeret neden ruh ve kalpten uzaklaşır unutmasam
Yorulan çocuğun kolunu kıvıran
Onun halini hiç anlamadan yarış atı gibi koşturan
Feryadını duymayan, adım atamaz duruma geldiği halde sinirlenip kızan
Şefkat ve merhametin naibi olduğu halde, hakikatin derinliğinde ki edebi bilmeyen
Genç kızlar sanki okul kaçkını
Kıyafetleri ne kadar garip, soytarılara meydan okur gibi
Telefon eden annesine yanlış adres veriyor, zavallı babası belli ki çok güveniyor
Sanki mimarsinen parkı safari misali ayan meyan mahlukatlar gibi herşey ortada
Neden kandırmak adına varlar
Flört etmek için yarışırlar, heyecan yaşamak adına köleleşen kullar
Kimbilir ne kadar sahipsizler, içinde ki ukteler için bahanelere serilen zavallıllar
Ekranların kurbanı, anne ve babanın artık ne müthiş dramı, yolundan şaşırmışlar
Nedensiz yaşayan kurbanlar
Akıl ve izanı öteleyen canlar, ruhunun ve kalbinin dilini bilmeyen anlar
Nesil emniyeti niye vardı, tımarlanan bedenler nasıl bakir kalmayı başarırlardı
Hayasını kaybeden nazar hiç itibara alınır mıydı, namus ve iffet yoksa hebanıydı
Bankta oturana selam verdim
Yaşlı bir amcaydı halini ve hatırını sormayı murat eyledim
Gözlerime baktı, mütebessim bir eda ile toparlanıp yer açtı ve selamımı aldı
Sual ettikçe ne derin bir yaraydı, sanki aç susuz kalan zavallı bir mazinin adıydı
Anlattıkça gözleri yaşarıyordu
Sahiplenmeyi bekliyor ve şefkat adına muhtaçlığını aşikar eyliyordu
Ah etmek adına çekiniyordu ve fakat her yanından, nefesinden açıkça okunuyordu
Refikası yıllar önce vefat etmiş, oğlu tüm varlığını kumarda kaybetmiş, titriyordu
Mustafa CİLASUN