Sultan Süleyman’ın sarayında, iki elti

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
Sultan Süleyman’ın sarayında, iki elti yaşarmış; Sultanın en sevdiği iki oğlunun eşleri, Elti Fatma ve Elti Perihan. Fatma, tombul, neşeli, sürekli bir şeyler pişiren, el işleriyle uğraşan, kısacası evcimen bir hanımefendi; Perihan ise zayıf, zarif, sürekli yeni elbiseler giyen, dedikodu yapmayı seven, kısacası sosyal bir hanımefendi. İkisinin de ortak noktası ise, birbirlerinden nefret etmeleriydi. Bu nefret öyle bir nefret ki, saraydaki tüm hizmetliler bile, aralarında geçmeyen bir hava olduğunu anlardı.

Bir gün, Sultan Süleyman, iki oğluna da ayrı ayrı görevler vermiş. Büyük oğlu, yeni keşfedilen bir adaya gidip, nadir bulunan bir çiçek türünü getirecekmiş. Küçük oğlu ise, uzak diyarlardan ünlü bir şef getirmekle görevlendirilmiş. İki elti de, eşlerinin yokluğunu fırsat bilip, birbirlerine türlü türlü oyunlar oynamaya karar vermişler.

Fatma, Perihan'ın en sevdiği ipek elbisesini gizlice yırtmış ve suçluları bulmak için saraydaki tüm hizmetlilere baskı yapmış. Perihan ise, Fatma’nın en çok sevdiği, el emeği göz nuru olan işlemeli yorganını gizlice tavuk kümesine atıp, kirletmiş. Bütün bunlar yetmezmiş gibi, Fatma, Perihan’ın yeni aldığı papağanı uçurmuş, Perihan ise Fatma’nın bahçesindeki bütün gülleri kurutmuş.

Bu olaylar, sarayda gerçek bir savaşın fitilini ateşlemişti. Hizmetçiler, birbirlerini suçlarken, dedikodular sarayı kasıp kavurmuştu. Sultan Süleyman, olup bitenleri duyduğunda, öfkeden deliye dönmüştü. İki oğluna geri dönene kadar, bu olayı çözmek zorundaydı. Aklına bir fikir gelmişti.

Sultan, iki eltiyi huzuruna çağırtmış ve onlara büyük bir sandık göstermiş. Sandığın içinde, binlerce türlü, rengarenk boncuk bulunuyormuş. Sultan, "Bu boncukları, yarın akşam güneş batmadan, birbirinize benzeyen iki kolye yapacaksınız. Eğer bunu başarırsanız, bu mesele kapanacak. Ama başaramazsanız…" diye devam etmeden, iki eltinin gözlerindeki dehşeti görmüş.

İki elti de, boncukları görünce korkmuştu. Birbirlerine benzeyen kolyeler yapmak, hiç de kolay bir iş değildi. Üstelik, bu iş birliği gerektirirdi ve bir araya gelmek bile onlar için bir işkenceydi. Gece boyunca, her ikisi de kendi kolyelerini yapmaya çalışmış, ama birbirlerinin ne yaptığını merak etmişlerdi.

Sabah olduğunda, Fatma, Perihan'ın odasına gidip, kolyesini göstermiş. Perihan da kendi kolyesini göstermiş. İki kolye birbirine neredeyse tamamen benziyordu, ama birkaç boncuk farklıydı. İki elti, birbirlerine baktıklarında, şaşkınlık ve bir nebze de hayranlık görmüşlerdi. Başarmışlardı.

Sultan, iki kolyeyi görünce, gülümsemiş ve bu olayı, bir ders olarak kabul edip, iki eltinin de birbirlerine karşı biraz daha hoşgörülü olmalarını istemiş. İki elti de, o günden sonra, tam olarak anlaşmamış olsalar da, birbirlerine daha az sataşmaya başlamışlar ve sarayda daha az kavga çıkmaya başlamış. Ve bu da, saraydaki herkesin büyük bir mutluluğuymuş. Çünkü iki eltinin kavgası kadar, barışmaları da tüm saraya bir masal gibi yayılmış.
 


Mesajınızı yazın...
Geri
Top