Parıltılı Ormanın Gizemi
Bir zamanlar, uzaklarda, yemyeşil ağaçlarla dolu, sihirli bir orman vardı. Bu orman, diğer ormanlardan farklıydı; burada ağaçlar sadece yeşil değil, her biri kendine özgü parıltılar saçıyordu. Özellikle kış mevsimi geldiğinde, bu parıltılar daha da artar, ormanı adeta bir yıldız şölenine çevirirdi. Bu ormanın en dikkat çekici özelliği ise, tüm ağaçların çam ağacı olmasıydı. Ama sıradan çam ağaçları değillerdi bunlar; her biri kendi başına özel ve süslüydü.
Ormanın kalbinde, minik bir köy vardı. Bu köyde yaşayan çocuklar, her kış mevsimi geldiğinde, heyecanla süslenmiş çam ağaçlarını görmeyi beklerlerdi. Bu çam ağaçları, kendi kendilerine süslenirler, her biri birbirinden farklı süslemelerle parıldardı. Kimisi parıl parıl parlayan kırmızı kurdelelerle, kimisi altın rengi toplarla, kimisi de gümüş rengi çanlarla süslenirdi. Bu süsler, ağaçların yapraklarına değdikçe sanki canlıymış gibi dans ederdi.
Köyün en meraklı çocuğu, Elif, bu süslerin nereden geldiğini çok merak ediyordu. Her gece, yatağında gözlerini kapadığında, zihninde süslü çam ağaçları belirir, onlara dair sorularla dolardı. Bir gün, dayanamadı ve bu gizemi çözmeye karar verdi.
Kışın en soğuk günlerinden birinde, Elif, kalın paltosunu, eldivenlerini ve atkısını giydi ve ormanın yolunu tuttu. Ayaklarının altında çıtırdayan kar taneleri, ormanın sessizliğine eşlik ediyordu. Ormanın girişinde, parıldayan çam ağaçları onu karşıladı. Elif, ağaçların arasında yürümeye başladı. Gözleri, dallardaki süslerde, o minik parıltılarda dolaştı. Sanki bu süsler, kendi aralarında fısıldaşıyordu.
Elif, yürürken, yere düşmüş, minik bir altın top gördü. Topu eline aldı ve yakından inceledi. Top, öyle parlıyordu ki, Elif adeta büyülendi. O anda, topun içinden küçük bir peri sesi duydu:
"Merhaba, minik kalpli kız. Ben Parıltı Perisi'yim. Bizler, bu ormanın gizli sakinleriyiz. Çam ağaçlarını, sevgi ve neşeyle süsleriz."
Elif, şaşkınlıkla etrafına baktı. Sonra, yere çömelerek Parıltı Perisi'ne sordu:
"Ama neden süslüyorsunuz ağaçları? Kimse görmüyor ki?"
Parıltı Perisi, küçük ellerini açarak cevap verdi:
"Bizler, ağaçları sadece insanlar görsün diye değil, ormanın içinde yaşayan tüm canlılar mutlu olsun diye süsleriz. Kışın soğuğunda, bu parıltılar, umut ve sıcaklık verir. Ayrıca, kalbi güzel olan herkes bu güzelliği görebilir."
Elif, o an anladı. Bu süsler, sadece gözle görülür bir şey değil, kalpte hissedilen bir güzellikti. O günden sonra, Elif, her kış mevsimi geldiğinde, süslü çam ağaçlarını görmeye gider, o parıltıların kalbine yansımasına izin verirdi. Başkalarına da bu güzelliği anlatır, onları da bu sihirli ormanın ziyaretçileri yapardı.
Ve böylece, Parıltılı Orman, hem güzel çam ağaçları hem de minik kalpli Elif sayesinde, daha da parıldamaya devam etti. Ormanın gizemi, sevgi ve neşeyle yayıldı, kalplerdeki karanlığı aydınlattı. Her kış, çocuklar bu masalı hatırlayarak, kalplerinde o parıltıları hissetmeye devam etti. Çünkü herkes biliyordu ki, gerçek güzellik, kalpte saklıydı. Ve süslü çam ağaçları, bu güzelliği her kış hatırlatıyordu.