Tanju Okan, namı diğer "O Ses Tanju", akşamları sahne ışıkları söndükten sonra, kuliste kendine has bir ritüelle başlardı. Önce buz gibi bir votka, ardından da buzlu rakı... Bu iki sihirli iksir, onun hayal gücünü harekete geçirir, kelimeler dans etmeye başlardı. O akşam da öyle oldu. Rakının buzları erirken, Tanju'nun beynindeki çarklar dönmeye başladı.
"Hah!" dedi kendi kendine, "Bu gece masal zamanı!"
Votka ve rakı eşliğinde ilham perileri tepinirken, Tanju önce boş bir kağıt aldı. Kalemi eline aldı ve derin bir nefes çekti. Sonra, gözlerini kapattı ve başladı masalını yazmaya:
"Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, bir ülkenin en ücra köşesinde, 'Çamaşır Makinesi Krallığı' diye bir yer varmış..."
Tanju, bu krallığın hükümdarı olan Kral Deterjan'ı ve kraliçe Yumuşatıcı'yı anlatmaya başladı. Kral Deterjan, her şeyi parlatmaya çalışan, titiz mi titiz bir adamdı. Kraliçe Yumuşatıcı ise, tüm krallığı mis gibi kokutmakla meşguldü.
"Bu krallığın en önemli sorunu," diye yazmaya devam etti Tanju, "dizginlenemeyen çamaşır dağlarıydı. Çamaşır dağları öyle büyümüştü ki, kraliyet şatosunun yarısı görünmez olmuştu."
O sırada votka bardağı boşalmış, Tanju hemen yeni bir votka doldurmuştu.
"Bir gün," diye devam etti Tanju, "kraliyet halkından biri olan Çamaşır İpi, bu duruma bir çözüm bulmaya karar verdi. Çamaşır İpi, bir gün çamaşır dağının tepesine çıktı ve dedi ki; 'Ey çamaşırlar! Sizi bu duruma ben getirdim! Artık yeter! Biraz dinlenin!'"
Tanju rakısından bir yudum aldı. Gözlerini kapattı ve hayallerinde Çamaşır İpi'nin etrafında dans eden rengarenk çamaşırları gördü.
"Çamaşır İpi'nin bu sözleri üzerine," diye yazdı Tanju, "çamaşırlar bir anda dans etmeye başladılar. Öyle ki, yün kazaklar, ipek gömlekler, pamuklu tişörtler... Hepsi birden samba, tango ve hatta halay çekmeye başladılar. Bu dans gösterisini gören Kral Deterjan ve Kraliçe Yumuşatıcı şaşkınlıkla gözlerini açtılar."
O sırada, Tanju'nun hayal gücü iyice coşmuştu.
"Kral Deterjan," diye devam etti Tanju, "bu durumu fırsat bilip, 'Madem dans ediyorlar, o zaman bir çamaşır olimpiyatı düzenleyelim!' diye bağırdı. Kraliçe Yumuşatıcı ise, 'En güzel kokan çamaşır yarışması da düzenleyelim!' diye ekledi."
Tanju, o akşam masalına öyle dalmıştı ki, kulisin kapısının açıldığını bile fark etmemişti. Yanında menajeri Cengiz belirdi. Cengiz, Tanju'yu bu halde görünce ağzı açık kaldı.
"Tanju abi, ne yapıyorsun sen?" dedi Cengiz, şaşkınlıkla. "Saat gece yarısı oldu, hala masal mı yazıyorsun?"
Tanju, "Cengizciğim," diye cevap verdi gülerek, "masallar bitmez! Özellikle votka ve rakı eşliğinde yazılanlar hiç bitmez!"
Cengiz, Tanju'nun haline gülerek, "Peki abi, bari yat artık. Yarın konser var." dedi.
Tanju, kalemi bıraktı ve gülümsedi. "Haklısın Cengizciğim, yarın sahneye çıkacak kadar enerjik olmam lazım."
Tanju Okan, o gece, Çamaşır Makinesi Krallığı'nın masalını bitiremedi. Ama bir sonraki akşam, votka ve rakı eşliğinde yeni maceralara yelken açmaya hazırdı. Çünkü biliyordu ki, masallar, özellikle votka ve rakının sihirli etkisiyle, asla tükenmezdi.
"Hah!" dedi kendi kendine, "Bu gece masal zamanı!"
Votka ve rakı eşliğinde ilham perileri tepinirken, Tanju önce boş bir kağıt aldı. Kalemi eline aldı ve derin bir nefes çekti. Sonra, gözlerini kapattı ve başladı masalını yazmaya:
"Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, bir ülkenin en ücra köşesinde, 'Çamaşır Makinesi Krallığı' diye bir yer varmış..."
Tanju, bu krallığın hükümdarı olan Kral Deterjan'ı ve kraliçe Yumuşatıcı'yı anlatmaya başladı. Kral Deterjan, her şeyi parlatmaya çalışan, titiz mi titiz bir adamdı. Kraliçe Yumuşatıcı ise, tüm krallığı mis gibi kokutmakla meşguldü.
"Bu krallığın en önemli sorunu," diye yazmaya devam etti Tanju, "dizginlenemeyen çamaşır dağlarıydı. Çamaşır dağları öyle büyümüştü ki, kraliyet şatosunun yarısı görünmez olmuştu."
O sırada votka bardağı boşalmış, Tanju hemen yeni bir votka doldurmuştu.
"Bir gün," diye devam etti Tanju, "kraliyet halkından biri olan Çamaşır İpi, bu duruma bir çözüm bulmaya karar verdi. Çamaşır İpi, bir gün çamaşır dağının tepesine çıktı ve dedi ki; 'Ey çamaşırlar! Sizi bu duruma ben getirdim! Artık yeter! Biraz dinlenin!'"
Tanju rakısından bir yudum aldı. Gözlerini kapattı ve hayallerinde Çamaşır İpi'nin etrafında dans eden rengarenk çamaşırları gördü.
"Çamaşır İpi'nin bu sözleri üzerine," diye yazdı Tanju, "çamaşırlar bir anda dans etmeye başladılar. Öyle ki, yün kazaklar, ipek gömlekler, pamuklu tişörtler... Hepsi birden samba, tango ve hatta halay çekmeye başladılar. Bu dans gösterisini gören Kral Deterjan ve Kraliçe Yumuşatıcı şaşkınlıkla gözlerini açtılar."
O sırada, Tanju'nun hayal gücü iyice coşmuştu.
"Kral Deterjan," diye devam etti Tanju, "bu durumu fırsat bilip, 'Madem dans ediyorlar, o zaman bir çamaşır olimpiyatı düzenleyelim!' diye bağırdı. Kraliçe Yumuşatıcı ise, 'En güzel kokan çamaşır yarışması da düzenleyelim!' diye ekledi."
Tanju, o akşam masalına öyle dalmıştı ki, kulisin kapısının açıldığını bile fark etmemişti. Yanında menajeri Cengiz belirdi. Cengiz, Tanju'yu bu halde görünce ağzı açık kaldı.
"Tanju abi, ne yapıyorsun sen?" dedi Cengiz, şaşkınlıkla. "Saat gece yarısı oldu, hala masal mı yazıyorsun?"
Tanju, "Cengizciğim," diye cevap verdi gülerek, "masallar bitmez! Özellikle votka ve rakı eşliğinde yazılanlar hiç bitmez!"
Cengiz, Tanju'nun haline gülerek, "Peki abi, bari yat artık. Yarın konser var." dedi.
Tanju, kalemi bıraktı ve gülümsedi. "Haklısın Cengizciğim, yarın sahneye çıkacak kadar enerjik olmam lazım."
Tanju Okan, o gece, Çamaşır Makinesi Krallığı'nın masalını bitiremedi. Ama bir sonraki akşam, votka ve rakı eşliğinde yeni maceralara yelken açmaya hazırdı. Çünkü biliyordu ki, masallar, özellikle votka ve rakının sihirli etkisiyle, asla tükenmezdi.