• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu yarışma düzenlendi. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de bu yarışmada katilmanizi bekliyoruz...

Tarih Boyunca Çalışan Anneler Tarafından İcat Edilen 10 Muhteşem Buluş

  • Konuyu açan Konuyu açan Enda
  • Açılış tarihi Açılış tarihi

Enda

Neylersin!!!
V.I.P

Tarih boyunca çalışan anneler günlük hayatı kolaylaştıran birçok buluşa imza attılar.​

Çalışan anneler, aynı anda çok farklı sorumluluklar üstlenmek zorunda kalır. İş temposu, ev düzeni ve çocuk bakımı gibi günlük koşturmaların arasında her yaptıkları işin mükemmel olması için büyük çabalar gösterirler. Kendi hayatlarının ötesinde bu “süper kadınlar” bizim hayatımızı kolaylaştırmak için de çok değerli buluşlara imza attılar. Bilimsel araştırma, icat ya da buluş dediğimizde akla her ne kadar erkekler gelse de birçok buluş kadınlar tarafından icat edildi. İşte icatlarıyla takdir edilmeye değer 10 ilham verici çalışan anne…

1. Kâğıt Kahve Filtresi – Melitta Bentz​

1873’te Almanya’nın Dresden kentinde doğan Melitta, bir kahve uzmanı veya mühendis değildi. Kahveyi seven ama kullandığı yöntemlerden bıkmış bir ev hanımıydı. 19. yüzyılda kullanılan süzgeçler, kahvenin içinde telve bırakıyordu. Bu ise kahveyi acı ve lezzetsiz bir içeceğe dönüştürüyordu. Bir gün, cezvenin dibine delikler açtıktan sonra oğlunun okul defterinden aldığı bir parça kâğıdı deliklerin üzerine yerleştirdi. Dakikalar sonra kahve kâğıttan süzülerek bardağa dolmuştu. Tadım testinde, damak zevkine uygun son derece iyi demlenmiş bir kahveyle karşılaştı. Melitta bu yöntemin ticari potansiyelini görerek hemen patent başvurusunda bulundu. Ardından kâğıt filtrelerini satabileceği bir mağaza açarak çalışan anneler arasına katıldı. Mağazasını açtıktan 20 yıl sonra tam yüz bin adet kâğıt filtre satmıştı. Bugün Melitta’nın kahve filtresi üreten şirketinde üç bin kişi istihdam ediliyor.

2. Damla Çikolatalı Kurabiye – Ruth Wakefield​

Ruth Wakefield, dünya tarihinin en ikonik tatlılarından biri olan çikolatalı kurabiyeyi icat etmesiyle tanınıyor. Wakefield 1930 yılında eşiyle bir pansiyon işletmeye başladığında 20. yüzyılın en çok konuşulan mucidi olacağından habersizdi. Pansiyonun lezzetli yemeklere sahip restoranı kısa bir süre sonra tüm bölgede meşhur olmuştu. Bir gün konukları için en sevdiği tariflerden biri olan fındıklı kurabiye yapmaya karar verdi. Kurabiyeleri yaptığı sırada hamura fındık yerine çikolata parçaları eklemeyi düşündü. O yıllarda damla çikolata henüz yaygın olarak kullanılan bir malzeme değildi. Kurabiyeleri fırından çıkardığında çikolataların erimediğini gördü. Yanlışlıkla icat ettiği kurabiyeler kısa bir süre içinde ABD’nin en çok tüketilen atıştırmalıkları arasına girdi. Günümüzde sadece ABD’de damla çikolatalı kurabiyelerin 18 milyar doları aşan bir pazar alanı bulunuyor.

3. Tek Kullanımlık Bebek Bezi – Marion Donovan​

Hiç kuşkusuz 20. yüzyılın ortalarına kadar ebeveyn olmanın en zor tarafı bebek bezi değiştirmekti. Kullanışlı olmayan bezlerin sızıntı yapması, bebeklerin sürekli pişik olmasına neden oluyordu. Aynı zamanda ebeveynler, temiz bez bulundurmak için sürekli bez yıkamak durumundaydı. Marion Donovan’da tüm anneler gibi vaktinin büyük bir çoğunluğunu bebeğinin bezini, kıyafetlerini ve çarşafını değiştirmeye ayırıyordu. Temizlik rutininden oldukça yorulan Marion, kızı için duş perdesini kullanarak yeni bir bebek bezi dikti. Bezi kullanmaya devam ettikçe hem zamandan tasarruf ediyordu hem de bebeği pişik olmuyordu. Zamanla bezin tasarımında değişiklikler yaparak çıtçıtlı bağlantılar ekledi. Marion, çalışan anneler için büyük bir kolaylık sağlayan bu ürüne “boater” ismini verdi. 1949 yılında tek kullanımlık bez tanıtıldığında, bebek bakımı endüstrisinde adeta bir devrim yaşandı. 1951 yılında icadın patentini alır almaz haklarını Keko Corparation’a devretti. Tek kullanımlık bebek bezlerinin Türkiye’ye ulaşması ise 1986 yılını buldu.

4. Daksil – Bette Nesmith Graham​

Bette Nesmith Graham, çocukluğunu sanatçı olmayı hayal ederek geçirdi. Genç bir kadın olup evlendiğinde, Bette’nin hayali artık ona çok uzaktı. Eşinden boşandıktan sonra ise kendini, çocuğunun geçimini sağlamak zorunda kalan bir anne olarak buldu. Bette, daktilo öğrenerek bir bankada sekreter olarak çalışmaya başladı. Çalışma azmi sayesinde kısa sürede yönetici sekreterliğine terfi etti. Terfisinin ardından ofis malzemeleri de değişti ve elektronik daktilo kullanmaya başladı. Elektronik daktilolarda karbon film şeritleri kullanıldığı için kâğıt üzerindeki hataları silmek imkânsız hale geliyordu. Bette, hatalarını silemiyorsa üzerini boyayabileceğini düşündü. Böylece evde hazırladığı su bazlı boya karışımını ofise götürdü. Bir süre sonra ofis çalışanlarının tamamı daktilo hatalarını kapatmak için Bette’nin boyasını kullanmaya başlamıştı. Mutfağını bir laboratuvara çeviren Bette, “Mistake Out Company” ismiyle bir şirket kurdu. Sonra bu isim “Liquid Paper” olarak değişecekti. Bette’nin şirketi sadece on sene içinde dünyanın tüm bölgelerinden sipariş almaya başladı. Mucit olmasına rağmen sekreterlik mesleğini bırakmadı. 1980 yılında felç geçirdikten bir süre sonra hayata veda etti.

5. Mısır Değirmeni – Sybilla Masters​

Amerikalı göçmen ve mucit Sybilla Masters’ın ismi, ilk olarak 1692 yılına ait New Jersey kolonisinin kayıtlarında geçiyor. Kayıtlara göre bu tarihlerde Thomas Masters adında bir Quaker tüccarıyla evlenerek Philadelphia’ya taşınıyor. Evliliğin ardından çoğu kadın gibi yemek yapma, çocuk bakımı ve ev temizliği gibi gündelik işlerle meşgul olmaya başladı. Ancak Sybilla tüm bunların arasında kendi tutkularını gerçekleştirmek için zaman yarattı. Sybilla, Kızılderili kadınlarının büyük tahta direklerle mısırı ezmesini izlerken aklına bir fikir geldi. Ardından mısırı öğütmek için çark yerine çekiç kullanan yeni bir mısır değirmeni icat etti. Sybilla icadına “Tuscarora Rice” adını verdi. Bu icat, mısırın gıda ve kumaş gibi pek çok alanda kullanılmasını sağladı. O dönemlerde mucitlerin icatları için patent alması henüz çok yeni bir fikirdi. Bazı eyaletler kadınlara patent verme düşüncesine sıcak bakmıyordu. Sybilla ise patent almak için Philadelphia’dan ayrılarak Londra’ya gitti. Ancak Londra’ya gittiğinde patent almak için düzenli bir prosedürün olmadığını öğrendi ve sonunda Kral George’a başvurdu. Sybilla patentini almayı beklerken, Londra’da bir mağaza açtı. Eşi Thomas Masters zengin bir insan olmasaydı diğer kadın mucitler gibi Sybilla’nın icadı da tarihe karışacaktı. Ancak o Amerika’ya geri döndüğünde artık patent sahibi bir mucitti.

6. İşaret Fişeği – Martha Coston​

Martha Coston kendi döneminde yaşayan bütün kadınlar gibi hayatını eşine ve çocuklarına adamıştı. Ancak onun yaşamı eşinin ölümünün ardından tamamen değişmeye başladı. Çocuklarının ve kendisinin geçimini sağlamak için çalışması gerekiyordu. Martha’nın eşi, Amerikan donanması için çalışan bir bilim insanıydı. Ölmeden önce donanma için işaret fişeği tasarlamaya başlamıştı. Martha eşinin proje notlarını bulduğunda, işaret fişeklerinin yeterince iyi tasarlanmadığını ve geliştirilmesi gerektiğini düşündü. Tüm çalışan anneler gibi Martha’nın da pek çok sorumluluğu vardı. Bu nedenle işaret fişeği üzerindeki çalışmaları uzun yıllar sürdü. Sonunda eşinin tasarladığından daha güçlü ve parlak bir işaret fişeği tasarlamayı başardı. 1859 yılında patentini aldığı bu yeni icat, gemi kazası geçiren sayısız denizcinin hayatını kurtarmaya yardımcı oldu.

7. Lazer ile Katarakt Tedavisi – Patricia Bath​

Patricia Bath, ileri katarakt cerrahisi üzerine araştırma yapan ve görme bozukluklarını önlemeye çalışan bir doktor. 1968 yılında Howard Üniversitesi’nden tıp fakültesinden mezun olduktan sonra New York Üniversitesi’nde oftalmoloji asistanı oldu. Uzmanlığını almadan önce bebeği doğdu. Çalışan anneler için zor olsa da kariyerine bir müddet ara vermek durumunda kaldı. 1981 yılında en tanınmış icadı olan Laserphaco Probe üzerinde çalışmaya başladı. Lazer teknolojisinden yararlanan Laserphaco Probe, ağrısız ve kolay bir katarakt tedavisine imkân sağlıyordu. Cihazın patentini 1988 yılında aldı ve tıbbi patent alan ilk Afroamerikan kadın doktor oldu.

8. Uydu Tahrik Sistemi – Yvonne Brill​

II. Dünya Savaşı’ndan sonra roket teknolojisinin gelişmesiyle uluslararası arenada bir uzay yarışı başlamıştı. Özellikle ABD ve Sovyet Rusya, amansız bir rekabet içindeydi. Bu rekabet sadece teknoloji anlamında değil kültürel anlamda da üstünlük sağlama yarışına dönüştü. Rus ve Amerikan bilim insanları bu yarışta ülkelerini bir adım daha öne geçirmek için büyük bir azimle çalışıyordu. Rekabet sırasında icatlar birbirini izliyor, uzay endüstrisi önemli kazanımlar elde ediyordu. Dönemin heyecanlı ve umutlu bilim insanlarından Yvonne Brill, Güney Kaliforniya Üniversitesi’nden mezun olmuş bir roket bilimciydi. Ailesi onun evde kalarak çocuklarına bakmasını istediyse de Yvonne Brill, kariyeri boyunca çeşitli uzay programlarında görev almayı tercih etti. 1980’li yıllara gelindiğinde uzay yolcuğunu tamamen değiştirecek yeni bir roket motoru olan “hidrazin resistojet” konseptini geliştirdi. Yvonne Brill’in yüksek motor performansı gösteren icadı, uyduların yörüngelerinde kaymasını önlemeyi başardı. Bugün üst düzey teknoloji şirketlerinin tamamı Brill’in hidrazin resistojet sevk sistemini kullanıyor. Bu başarı Brill’e 2011 yılında Amerikan Ulusal Teknoloji ve İnovasyon Madalyasını kazandırdı.

9. Gelişmiş Telekomünikasyon Teknolojileri – Shirley Ann Jackson​

Shirley Ann Jackson, hayatı boyunca karşısına çıkan bütün engelleri aşarak pek çok ilke imza attı. Jackson, lisans ve doktora eğitimini fizik bilimi üzerine aldı. 1973 yılında Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nden doktora derecesiyle mezun olduğunda MIT’nin ilk Afro-Amerikan kadın mezunu olmuştu. Kariyeri boyunca teorik fizik, kuantum fiziği ve optik fizik alanlarında araştırmalar yaptı. Bu çalışmalarını telekomünikasyon teknolojisini geliştirmek için kullandı. Arayan kimliği ve arama bekletme, güneş pilleri, taşınabilir faks, fiber optik kablolar gibi teknolojilerin icat edilmesini sağlayan çığır açıcı bilimsel araştırmalara imza attı. ABD Nükleer Düzenleme Komisyonu ve Rensselaer Polytechnic Enstitüsü başta olmak üzere pek çok kurum ve kuruluşun başkanlığını yaptı. 1998 yılında Johnson’ın ismi Ulusal Onur Listesine eklendi. Günümüzde sadece kendi ülkesinin değil dünyanın en başarılı bilim insanlarından biri olarak kabul ediliyor.

10. Sling – Elle Rowley​

Wrap olarak da bilinen Sling, çalışan annelerin kollarını kullanmadan bebeklerini kucaklarında tutmalarına yarayan bir ürün. Slingi çoğunlukla “bebeğim kucağımda dursun ama işlerim de aksamasın” diye düşünen çalışan anneler kullanıyor. Bu ürün aslında uzun zamandır biliniyor. Ancak Elle Rowley, slingi yeniden tasarlayarak daha güvenli ve kullanışlı bir hale getiriyor. Kendisi de çalışan bir anne olan Rowley, bu ürünü kadınların hayatlarını kolaylaştırmak için piyasa sürdüğünü ifade ediyor. Dört küçük çocuğu olan Rowley, şu an iki farklı şirketiyle çocuk tekstil ürünleri tasarlamaya devam ediyor...
 
Geri
Top