Tehlike Altındaki Kelebekler

BeReNN

Alyam?
Özel üye
Uçsuz bucaksız çayırlıkların üzerinde uçuyor. Daha dünyaya geleli 10-15 dakika olmuş ama sanki ezelden beri bu coğrafyada dolaşıyormuş gibi yolunu biliyor. Genetik pusulası, ona gitmesi gereken yönü gösteriyor. Desenlerini karşı cinse tanıtırken, aynı zamanda düşmanlarına uzak durması gerektiğini söylüyor. Eşinin kokusunu kilometrelerce öteden alabiliyor, rüzgâra ya da soğuğa rağmen hiç yılmadan uçabiliyor.

Eğer bir uzman "Kelebekler Hakkında Yanlış Bilinenler" başlıklı bir döküman hazırlasa oldukça uzun bir liste yapmak durumunda kalabilirdi. Ve olasılıkla listenin başına kırılgan olduklarına ilişkin yaygın inanışı koyardı. Kanatları, hemen kaybettikleri pulları, narin antenleri, incecik ayaklarıyla karşımıza çıktıklarında, kırılgan oldukları inanışında haklılık payı var elbette. Ama buna karşın zorlu hava şartlarında uzun mesafeler aşma konusunda çok güçlüler. Bazı türler göç sırasında soğuğa ve rüzgâra aldırmadan kıtalar aşabiliyor. Örneğin Türkiye'de de bulunan diken kelebeği (Vanessa cardui) milyonlarca yıldır tüm dünyada kıtalar arasında göç ediyor. Başka bir yanılgıysa yaşamlarının saatlerle sınırlı olduğu! Oysa kelebeklerin ortalama yaşam süreleri iki hafta. Hatta iki yıla kadar yaşayan türler de var. Dünyalarına biraz daha yaklaşırsanız daha büyük sürprizlerle de karşılaşmanız mümkün.

15 yıl önce kelebekleri gözlemlemeye başladığımda önce kendimi renkli kanatlarını fotoğraflarken buldum, sonra yumurtalarını fark ettim. Hangi bitkiye yumurta bıraktıklarını merak ettim ve bitkileri öğrenmeye koyuldum. Sonra gözlemlediğim yumurtadan tırtıl çıktığını, tırtılın büyürken deri değiştirdiğini, deri değiştirirken boyutunun, renginin ve deseninin nasıl farklılaştığını gördüm. Onları izlemek gerçek bir maceraydı. Tam tırtılların desenlerini öğrenmişken bu kez koza yapmaya başladılar. Bu halleriyle ne yumurtaya, ne tırtıla, ne de kelebeğe benziyorlardı. Maceranın peşinden gittim; kelebeklerin ekolojisi ve korunmasıyla ilgilenmeye başladım. Sonunda anladım ki henüz yeni başlıyorum... Yaşamlarına girdikçe onlara olan hayranlığım arttı. Farklı yaşam biçimlerine sahip olması onlar için çok önemli bir avantaj. Başkalaşım sayesinde yavru (tırtıl) ve yetişkin (kelebek) arasındaki besin rekabeti en aza iniyor ve hayatta kalma şansları artıyor. 150 milyon yıldır yeryüzünde hayatta kalabilmelerinin nedenlerinden biri de bu.

Çoruh vadisi dünyanın ılıman kuşağında en zengin endemizm ve kelebek çeşitliliğini barındıran alanlardan biri.

Diken kelebeği (Vanessa cardui) dünyanın en yaygın kelebeklerinden biri. Avustralya ve Antarktika dışında görülüyor.

Türkiye'nin Kelebekleri Kırmızı Kitabı'nda Duyarlı (VU) kategorisinde tehdit altında olan Kafkas fisto kelebeği (Zerynthia caucasica) Karadeniz Bölgesi'nde yayılış gösteriyor.

1976'dan beri Türkiye'de kaydedilmemiş olan, Amanos Dağları'na endemik çokgözlü Lübnan mavisi (Aricia bassoni), Türkiye Kelebekleri Kırmızı Kitabı'nda Yetersiz Verili (DD) olarak listelenmişti. 5 Haziran günü kelebek gözlemcileri, bu türü de yeniden kaydetti.

İlk kez 1998'de Hatay Kızıldağ'da tanımlanan ve bölgeye endemik çokgözlü Hatay mavisi (Polyommatus bollandi), 5 Haziran günü Antakya Kelebek Gözlem Topluluğu üyeleri tarafından aynı bölgede yeniden gözlemlendi.

Türkiye'de kelebek gözlemcilerinin sayısı gün geçtikçe artıyor. Yayımlanan kelebek rehberleri ve düzenlenen kelebek gözlem turları bu artışta rol oynuyor.

Çokgözlü Amanda (Polyommatus amandus), çokgözlü mavi (P. icarus) ve karagözlü mavi kelebekler (Glaucopsyche alexis) birarada. Erkek kelebekler çamurdan mineral alıyor.

Güzel Nazuğum (Euphydryas orientalis), Türkiye'nin Tehlikede (EN) kategorisindeki türleri arasında. Sınırlı bir dağılıma sahip olan tür, son 20 yılda Türkiye'de sadece Ankara'daki üç alanda kaydedildi.


Yazı: Evrim Karaçetin
Fotoğraf: Fatih Köleli
 
Geri
Top