TEKERLEĞİN İCADI
Tekerleğin hangi tarihte icat edildiğini gösteren hiçbir I tarihi yazılı belge yoktur. Ancak bu aracın çok eski çağ- J. lardan beri kullanıldığı yapılan arkeolojik kazılarda ortaya çıkmıştır. Kazılar neticesinde tekerleğin ilk çıkış yerinin Yakın Doğu olduğu tahmin edilmektedir. Tekerlekli araçların, Sümer- ler'de M.Ö. 3500, Asurlular'da M.Ö. 3000, İndüs Vadisi'nde M.Ö. 2500, Orta ve Kuzey Avrupa'da M.Ö. 1000 ve İngiltere’de M.Ö. 500 yıllarında kullanıldığı bilinmektedir. Bu tarihi sıralama, tekerleğin Yakın Doğu'dan yavaş yavaş Eski Dünya’ya yayıldığını göstermektedir.
Sümer harabelerinde, M.Ö. 3.500'den kalma kızak ve arabalar bulunmuştur. Bu nedenle tekerlek hakkında ilk somut bilgi Sümerlerin kullandığı iki tekerlekli araba olarak belirlenmiştir. Amerikalı arkeolog Speiser, Irak'ta bugünkü Musul yakınlarında ortaya çıkarılan Gavvra'da, M.Ö. 3000-2500 yıllarının kalıntılarında tekerleğe rastlamış, İngiliz meslektaşı VVoolley de Ur’da, M.Ö. 2950 yıllarından kalma bir mezardan tekerlek çıkarmıştır.Bugüne kadar ki tüm keşifler gibi tekerleğin keşfinde de daha önceden bilinen aletlerden faydalanılmıştır. Önce ağır yüklerin taşınabilmesi için yuvarlak cisimler kullanılmıştır. Örneğin
ağır yükler hayvanlar tarafından çekilen ağaç gövdeleri ve kızaklar üzerinde taşınmıştır. Bu tip kızaklar zamanla geliştirilmiş, ağaç gövdelerinin orta kısmı inceltilerek sürtünme iyice azaltılmış, bu da kullanım rahatlığı sağlamıştır. Bu şekilde gövdenin iki tarafında basit tekerlekler oluşmuştur. Bu aşamadan sonra bu basit tekerlekler sabit dingillere monte edilerek serbestçe dönebilen ilk tekerlekler elde edilmiştir.
Tekerleğin icadının hemen ardından tekerlekli araçların yaygınlaşmaya ve arabanın ortaya çıkmaya başladığı görülür.
İlk arabanın izine, M.Ö. 3000 yılma ait Sümer kalıntılarında rast- lanmaktadır. Benzer araçlar Asur kabartmalarında da görülür.
Bu araçlarda sürücüler, iki tekerleğin arasına yerleştirilmiş bir eyere oturur, hayvanlar da bu araçları çekerdi. Bu araç hızla geliştirilerek dört tekerlekli arabalar yapıldı. Ancak bu arabalarda ön tekerlekler henüz sabitti.
Fransız arkeolog George Contenaou’nun yaptığı araştırmaların ortaya koyduğu bilgilere göre, bu bölgede kullanılan tekerlekli araçlarda yaban eşekleri kullanılmaktadır. Bilindiği üzere, bu dönemde, bölge halkı henüz atı evcilleştirmemişlerdir. Atı ilk olarak evcilleştiren Türklerdi. Türkler ise Orta Asya, Doğu Sibirya ve Mançurya'da yaşamaktaydı. O dönemde henüz göçebe olarak yaşayan Türkler, yaşam şartları gereği atı evcilleştirmişlerdi. Başta Türkler olmak üzere, Asyalı tüm göçebe halkın hayatı, her çeşit yiyeceği yiyen ve yorulmak nedir bilmeyen atın sırtında geçiyordu. Türklerin Güneybatı Asya’ya yaptıkları akınlar sonucunda, bu bölgede de at tanındı ve kullanımı yaygınlaştı.
Atların koşum kayışlarıyla tekerlekli arabaya bağlanmasıyla, diğer bir deyişle at gibi güçlü bir hayvanın tekerlekli araçlarda kullanılmasıyla birlikte, ilk savaş araçları da doğmuş oldu. Atlı savaş arabalarıyla Mısır’ın tanışması geç olmadı. Sami ırkından Hiksoslar, atlı arabalarla Mısır'a girince Firavun’un ordusunda korkuyla karışık inanılmaz bir şaşkınlık yaşanmıştı, çünkü o dönemde Mısırlılar hala hayvan gücü olarak öküz ve eşek kullanmaktaydılar. Ancak Mısırlılar çok geçmeden Hiksos- lular'm istilasını geri püskürtüp durumu kendi lehlerine çevirdiler. Bu saldırı esnasında ilk defa gördükleri atlı savaş arabalarını kendileri de yapmaya başladılar. Atlı savaş arabaları bir süre sonra Mısır ordusunun en önemli unsurlarından biri haline geldi. Mısır rölyeflerinde sıkça rastlanan savaş arabasının üstünde bir eliyle dizginleri tutarken diğer eliyle düşmanla savaşır durumdaki Firavun resmi, atlı savaş arabalarının Mısır'daki öneminin göstergelerindendir.
Artık tekerlekli arabalar yüzyıllar boyunca savaş alanlarının en etkin aracı oldu. Asurlular'ın atlı savaş arabalarında önde bir sürücü, arkada ise iki savaşçı bulunurdu. Atlı savaş arabalarının kullanımı sayesinde Asurlular, M.Ö. 1000 yıllarında büyük bir başarı elde ederek çok geniş bir coğrafyaya egemen oldular. Ünlü Asur kralları Surgon ve Assurbanipal pek çok şehri, tekniğini giderek geliştirdikleri bu atlı savaş arablanyla ele geçirdiler. Önceleri sadece savaşçıların taşındığı bu araçlarda daha sonra savaş teçhizatları da taşınmaya başlandı. Örneğin şehir kapılarını kırmakta kullanılan ağır koçbaşları bu arabaların üstünde taşınırdı. Asurlular’ın son derece ağır olan söz konusu savaş malzemelerini taşımak için kullandıkları bu pratik yöntem, pek çok büyük zaferler kazanmalarını sağladı. Diğer bir deyişle, savaş arabaları Asurlular’a zafer ve güç getirdi.Elbette tekerleğin kullanımı, yalnızca savaş alanlarında atlı arabaların kullanımıyla sınırlı kalmamıştır. Bu önemli icat, çeşitli mekanik düzenlerin geliştirilmesini de sağlamıştır. Tekerleğin bir mekanik düzene ilk uygulaması, değirmen taşının akan bir suya karşı konularak su dolabıyla döndürülmesi olmuştur. Bu düzenek çok vakit geçmeden M.Ö. 1. yüzyılda Yakın Doğu’dan diter bölgelere yayılmıştır. İlk un değirmenlerinin yapımı da bu düzeneğe basit dişliler eklenerek yapılmıştır. Bundan sonra tekerleğin kullanıldığı alanlar iyice yaygınlaşmış, su dolabıyla işleyen mekanik çekiçler, maden öğütme değirmenleri ve dirsekli millerle çalışan körükler ve yel değirmenleri geliştirilmiştir.
Tekerleğin kullanımı pek çok yönüyle hayatı kolaylaştırdığı, kültürlerarası ilişkilerin kurulabilmesine olanak sağladığı için insanlık tarihinde büyük dönüşümlerin yaşanmasım sağlamıştır.
VURŞAH AKSOY