• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Tekirdağ Antik Kentleri (Marmara Bölgesi)

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
Tekirdağ Antik Kentleri (Marmara Bölgesi)

Perinthos (Marmara Ereğlisi) Antik Kenti

p5XQN.webpM.Ö. 600 civarında Samos’lu kolonistler tarafından kurulmuştur.

Tarihçi Plinius, Perinthos’un 200 ayak genişliğinde bir kara parçasıyla anakaraya bağlı olduğunu yazmaktadır. M.S.3. yüzyılda adı; Herakleia olarak değişen kent bugünkü Marmara Ereğlisi ilçe merkezidir.

Marmara Ereğlisi’nde İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Prehistorya Bölümü’nden Prof.Dr. Mehmet Özdoğan ile Tekirdağ Müze Müdürü M.Akif Işık'ın yapmış oldukları kurtarma kazılarında Kalkolitik Çağa ait buluntularla karşılaşılmıştır.

Ayrıca Marmara Ereğlisi’nin kuzeyindeki düzlük ve tepelerde de sekiz tümülüs bulunmuştur. Bu tümülüsler kuzeyden güneye doğru deniz kıyısına dikey üç sıra halindedir. Bunlar; Kukunartepe, Kalemistepe, Çiçeklitepe, Yılmatepe, Miltepe, Küçük Metristepe, Büyük Metristepe ve Bekçitepe’dir. Kamaradere ve Topteke höyüklerinde de MÖ.4300 yıllarına inen buluntularla karşılaşılmıştır.

NVjKg.webpAntik Çağda ismi Perinthos olan bu yerde bir Trak yerleşimi olduğu bilinmektedir. Antik kaynaklara ve arkeolojik kazılarına dayanılarak yörenin MÖ.VI.yüzyılda Samos Adası’ndan gelen kolonistler tarafından kurulduğu anlaşılmaktadır. Pers kralı Dairius MÖ.514-513 yıllarında Tuna’nın kuzeyinde İskitlere karşı yaptığı sefer öncesi Trakya’yı ve Marmara Ereğlisi’ni de egemenliği altına almıştır.

Perslerin Trakya’dan çekilmesinden sonra Perinthos kenti bağımsızlığını kazanmış, ardından Makedonya kralı II.Philip bölgeyi Odyris Kralı Kersepleptesi yenerek ele geçirmiştir. Bunun ardından II.Philip’in oğlu Büyük İskender Perinthos’u egemenliği altına almıştır. Perinthos’ta Büyük İskender döneminde ( MÖ. 336-323) darphane kurulmuş, Büyük İskender bu darphanede kendi adına sikke bastırmıştır. İskender’in ölümünden sonra Roma döneminde Perinthos bağımsızlığını kazanmıştır.

MÖ. 72 yılında Orta Karadeniz kıyılarına hakim olan Pontus kralı Mithridates batıya doğru ilerlemiş bir çok batı kentlerini ele geçirdikten sonra Perinthos’u da kuşatmışsa da ele geçirememiştir. MS. 19 yılında Roma İmparatoru Tiberius Trakya’ya Vali göndermeye başlamış ve Trakya Roma’ya bağımlı bir devlet haline gelmiştir.

yVi6T.webpMS.46 yılında İmparator Cladius, Trakya’daki krallıkları ortadan kaldırarak Roma eyaletini kurmuştur.

Roma döneminde eyalet valisinin ikametgahı Perinthos olmuştur. Bu dönemde kentin ticareti gelişmiş, liman kenti oluşundan ötürü de önem kazanmıştır. Ayrıca burada çeşitli yolların kesişmesi ile de önemi daha da artmıştır. İmparator Septimus Severius Byzantion’u köy statüsüne indirerek eyalet merkezi olan Perinthos’a bağlamıştır. Bu savaş anısına Septimus Severius Büyük bir heykelini Perinthos’a diktirmiştir. Bu dönemde Perinthos oldukça hızlı gelişmiştir. Roma İmparatoru Aurelius’un ölümünden sonra Perinthos’un ismi Herakleia olarak değiştirilmiştir.

MS.IV. ve V.yüzyıllarda Herakleia halı dokuma merkezi olarak ün yapmıştır. Roma İmparatorluğunun MS.395 yılında ikiye ayrılmasından sonra Kostantinapol ön plana çıkmış, zDaGl.webpPerinthos-Herakleia da önemini yitirmiştir.

Bizans İmparatoru Anastasius (491-518) Iustinianus (527-565) zamanlarında Herakleia büyük bir onarım geçirmiş ve yeniden yapılanmıştır. Bu dönemlerde Perinthos’un dini bir piskoposluk merkezi olduğu yazılı kaynaklardan öğrenilmektedir.

Dr.Nuşin Asgari ve Tekirdağ Müze Müdürlüğü tarafından yapılan sur içi kazılarında bu döneme ait iki büyük bazilikanın bulunmasıyla bu durum yazılı belgeler ve kalıntılarla birlikte kanıtlanmıştır.
 
Heraion Teichos Antik Kenti

mF2FS.webpAntik Perinthos kentinin yakınlarında bulunan Heraion Teichos bir liman kenti olarak kurulmuş olup, yazılı kaynaklara göre Karaevli köyü altında Çitlenbik deresinin denizle birleştiği yerde olduğu ileri sürülmektedir.

Tekirdağ'a 18 kilometre mesafede bulunan Karaevlialtı mevkiindeki Harekkettepe Tümülüsünde Mimar Sinan Üniversitesi Arkeoloji Ana Bilim Dalı ve Tekirdağ Müzesi'nin birlikte yaptığı kazılar sonucu Heraion Teichos (Hera'nın Surları) adlı Trak şehrinin MÖ.V. yüzyıla ait surları açığa çıkarılmıştır.

Heraion Teichos'da 2000 yılından itibaren yapılan kurtarma neticesinde Akropol Surları'nın bir kısmı ve Kuzey Kapısı ortaya çıkarılmış böylelikle sit alanı genişletilmiştir. Kazı çalışmalarından önce yapılan yüzey araştırmaları sonucu, MÖ.IV. ve III. yüzyıllara ait çanak çömlek parçaları bulunmuştur. Toplam 218 sikkenin bulunduğu şehirde en ilginç tespit ise, Akropol'de yer alan, Traklar'ın son zamanlarına ait bir kült ve şifa merkezidir.


Ek Bilgi:

Tümülüs mezar gelenekleri, ölü gömme adetleri, madencilik, aristokrat bir sınıfın varlığı, Bizans dönemine kadar gelen savaşçı ruhlarıyla, bu topraklarda yaşamış her halk kadar katkıları var uygarlık tarihine. Belki de en somut katkıları adlarını bırakmaları.

Trakya: Traklar'ın ülkesi...
1998 yılında Tekirdağ-İstanbul yolunun 12. kilometresinde yol kenarındaki Harekettepe Tümülüsü'nün bulunduğu Heraion Teichos liman kentinde 2000 yılında başlatılan kazı çalışmaları sürüyor. Mimar Sinan Üniversitesi Arkeoloji Ana Bilim Dalı ve Tekirdağ Müzesi'nin birlikte yaptığı kazılar sonucu, zamanının önemli bir liman şehri olan Heraion Teichos'un, bir bölümü ile kuzey kapısı bulundu. Ayrıca, o döneme ait nadide figürlü seramikler, bol miktarda tanrıça figürleri ile bronz Trakya sikkeleri de ele geçirildi.

Yarımadada 3000 yıl süren köy ekonomisi modeli Avrupa kıtasına yayıldı. Avrupa'yı bugüne taşıyan temellerin, binlerce yıl önce Trakya Yarımadası'nda atıldığı belirlendi. Trakya'da kısıtlı olanaklarla yürütülen ve bilim çevrelerince -geç kalmış- olarak nitelenen çalışmalar, uygarlık tarihi açısından çok önemli bulguları gün ışığına çıkarıyor.

Avrupa ile Asya arasında köprü olan Trakya Yarımadası'nda insan yerleşiminin başlangıcı MÖ 6200 yıllarına dayanıyor. Bölgede tarıma dayalı köy ekonomisiyle yaşayan toplulukların Anadolu'dan buraya geldikleri bilinmektedir. Trakya'da 3000 yıl süren tarıma dayalı köy ekonomisi modeli, tüm Avrupa kıtasının uygarlık temelini oluşturan sosyo-ekonomik modeldir. MÖ 5500'lü yıllardan itibaren söz konusu modelin Avrupa kıtasının bütününe yayılmaya başladığı, 1993 yılında tamamlanan Enez Hocaçeşme kazısı sonucunda bölgedeki ilk tarım toplumunun izi bulunduktan, MÖ 6200'lere ait bu topluluğun yerel koşullara uyum sağlamış ve tarımı sürdüren bir hali de, halen sürdürülen Kırklareli'nin Aşağıpınar bölgesindeki kazılarda ortaya çıkarılmıştır. İşte bu bölge Anadolu kültürünün, Avrupa uygarlığının temellerini attığı ve Avrupa kıtasına açıldığı yerdir.

Trakya'ya adını veren uygarlığı kuran Traklar'ın yarımada tarihinin en önemli uygarlıklarından biri olduğu, Heredotos, Strabon gibi antikçağ yazarlarının yapıtlarında beyaz tenli, sarışın olarak tanımlanan Traklar'ın, Balkan kökenli oldukları düşünülmektedir.

Trak uygarlığının Helenistik dönemin başlarında Yunan kültürü ile karıştığı ve MÖ 1. yüzyılda tarih sahnesinden çekildiği, tüm yarımadaya ad vermeyi başaran Traklar'ın kurdukları şehirlere verdikleri isimlerin bugün de yaşamayı sürdürdüğü bilinmektedir.

Tekirdağ'a 18 kilometre mesafede bulunan Karaevlialtı mevkiinde sürdürülen kazılarda -Heraion Teichos- (Hera'nın Surları) adlı Trak şehrinin MÖ 5. yüzyıla ait surları açığa çıkarılmıştır.

Türkiye'deki arkeoloji çalışmaları yakın zamana kadar Batı Anadolu, yani Hellen Kültürü merkezliydi. Trakya'ya yıllarca barbaristan gözüyle bakılmış, 1936'da Atatürk'ün yönlendirmeleriyle kazılar başlamış, ama o çabalar da İkinci Dünya Savaşı nedeniyle durmuştur. Savaş sonrasında askeri yasaklı bölge olarak sınırlandırılmış ve arkeoloji çalışmalarının yapılması bir şekilde engellenmiştir. Tabii bu aldırmazlıkta Anadolu'daki geç döneme ait büyük anıtsal mimarilerin Trakya'da olmaması, Efes, Bergama gibi görsel çekiciliği olan yapıların bulunmaması ve Türkiye'deki arkeologların sayısının sınırlılığı da etkili olmustur.
Traklar büyük yapılar yapmamışlar. Büyük Bergama Sunağı yok ortada. Ama, bu onların uygarlık tarihine bir şey katmadıkları anlamına gelmiyor. Gerek Anadolu'nun, gerekse Balkanlar'ın kültürel oluşumuna büyük katkıları var.

Traklar'ın MÖ 2. binlere inen tarihleri olduğu bilinmektedir. Ama Traklar üzerine Avrupa'daki çalışmalar da tam olarak sonuçlanmış değil. Anadolu'da ise hemen hemen hiç çalışma yok. Son yıllarda biraz da tesadüfen ele geçen buluntular yavaş yavaş Trak tarihi araştırmasına doğru yönlendiriyor. Türk arkeologlarınca Traklar'ın MÖ 2000'lerde var olduğu, 1200'lerde ise bir kolunun Anadolu'ya göç ettiği bilinmekte. Hatta Frigler de Balkanlar'dan Anadolu'ya gelen bir halk. Bu Frigler'in eski adı Brigler'dir. Ama bunların MÖ 1200'lerde Anadolu'ya, hatta Orta Anadolu'ya kadar geldikleri bilinmekte de nerelere kadar yayıldıkları ve yerleştikleri çok iyi bilinmemektedir.

Bu höyük şeklindeki yerleşim MÖ 3. binlere kadar inen buluntu parçası verdi şimdiye kadar, ama yerleşim tabakalarına inilmesi gerekiyor ki Balkan kökenli halkların Anadolu'da ne zaman yerleştikleri ortaya çıkarılabilsin.

Kral Kersepleptes'in mezarı 1998 yılında Tekirdağ-İstanbul yolunun 12. kilometresinde yol kenarındaki Harekettepe Tümülüsü'nde ortaya çıkarıldı. Mezar sayesinde Trakya Odyris Krallığı'na ait önemli bir liman sehri olan Heraion Teichos da gün yüzüne çıktı. Kral mezarında bulunan, kraliyet çelengi, rahiplik çelengi, elbiseleri ve diğer buluntular ile kafatası ve kemikler üzerindeki incelemeler, tıp tarihi yazarı ve etlendirme uzmanı Prof. Dr. Ilter Uzel ile Doç. Dr. Osman Bengi tarafından yapıldı.

İpsala'da yaşadığı belirlenen Kral Kersepleptes'in, Makedon baskısı ile Heraion Teichos şehrine yerleştiği ve MÖ 351 yılında Makedon Kralı 2. Philip'in şehri ele geçirmesiyle, bölgenin Makedon egemenliğine girdiği bilinmektedir. Kral Kersepleptes savaş sonrası 10 yıl daha yaşamış ve MÖ 341 yılında Harekettepe Tümülüsü'nde bulunulan yere gömülmüştür.

Heraion Teichos'da 2000 yılından itibaren yapılan kurtarma neticesinde Akropol Surları'nın bir kısmı ve Kuzey Kapısı ortaya çıkarılmış böylelikle sit alanı genişletilmiştir. Kazı çalışmalarından önce yapılan yüzey araştırmaları sonucu, MÖ 4. ve 3. yüzyıllara ait çanak çömlek parçaları bulunmuştur. Toplam 218 sikkenin bulunduğu şehirde en ilginç tespit ise, Akropol'de yer alan, Traklar'ın son zamanlarına ait bir kült ve şifa merkezidir.
 
Bizanthe-Panion, Banados (Barbaros) Antik Kenti

g6hIJ.webp

İonyalılar tarafından yaklaşık İÖ.VI. Yüzyılda kurulduğu sanılan bu kıyı kenti, Bizanslılar zamanında yoğun bir yerleşmeye sahne olmuştur.

Antik Çağda adı Banados olan kentin surları, bugünkü Barbaros beldesinin kuzeybatısındadır.

MÖ.750-550 yılları arasında Yunanlılar Traklarla anlaşarak Şarköy kıyılarında bir takım koloniler kurmuşlardır. Kippert haritalarına göre bu kolonilerden biridir.
 
Ganos, Ganoz (Gaziköy) Antik Kenti

Ksenopohon’da Trak (Odrys) Kralı Seuthes’in kıyıdaki kentlerinden biri olarak bahsedilen Ganos, Şarköy ilçesi’ne bağlı bugünkü Gaziköy sınırları içinde yer almaktadır.

MÖ.750-550 yılları arasında Yunanlılar Traklarla anlaşarak Şarköy kıyılarında bir takım koloniler kurmuşlardır. Kippert haritalarına göre bu kolonilerden biri de Ganos’tur.

Eski adıyla "Ganos Kalesi" bugünkü adı Gaziköy olan ve Şarköy'e 25 km mesafedeki yörede Bizans dönemine ait kalıntılar ortaya çıkmıştır. Köyün 100 m yüksekliğindeki yamaçlarında istiridye kabukları ve balık fosillerine rastlanması da, burada jeolojik devirlerde bir deniz olduğuna işaret etmektedir. Bu yüzeyde kilise ve konut kalıntılarına rastlanmıştır. Yapılan arkeolojik kazılarda bir tünel meydana çıkmıştır.
 
Toronte Antik Kenti

Şarköy ilçesi Tepeköy’de bulunan, Apollon-Toronteos’a adanmış olduğu yazıttan anlaşılan bir adak steline göre, bu antik köy, Tepeköy ile aynı yerdedir
 
Apri Antik Kenti

Malkara ilçesi’nin Kermeyan Köyü’nün bulunduğu yerdeki antik Apri kenti, M.S. 46 yılında Roma İmparatoru Cladius tarafından kurulmuştur.

O dönemde emekli Roma askerlerinin yerleştirildiği antik yerleşim alanı, Bizans İmparatorluğu döneminde önemli bir yerleşim merkezi durumuna gelmiştir.
 
Thzolus, Tribiton (Çorlu) Antik Kenti

asAJ5.webpBilinen en eski adı “Tzirallum” olan Çorlu, M.Ö. 1000 yıllarında Trako-Frigler’ in kurduğu koloni kentlerden biridir.

Yörede yapılan araştırmalar İlk Tunç Çağında (MÖ.3500-3000) ilk yerleşim izlerini ortaya koymuştur. MÖ.1000’lerde Traklar burada bir koloni kenti kurmuşlardır. Daha sonra Persler yöreye hakim olmuştur. MÖ.IV.yüzyıl başlarında yöreyi ele geçiren Büyük İskender, Pers egemenliğini sona erdirmiş ve buradaki Odrys Devleti’ni Makedonya Krallığı’na bağlamıştır. Daha sonra Galat akınlarına uğrayan yöre, İskender’in ölümünden sonra Seleukosların hakimiyetine girmiştir. Çorlu Trakya ile birlikte, MÖ.168’de Roma egemenliğine girmiştir.

MS.395 – 1354 Roma İmparatorluğu’nun 395 yılında ikiye ayrılmasından sonra yöre Bizans (Doğu Roma) İmparatorluğu’nun toprakları içerisinde kalmıştır. Ortaçağda Kostantinopolis’i (İstanbul) istilalardan korumak için Bizanslılar yaptıkları bir kale ile yöreyi kontrol altına almışlardır. Bizans’ın Thzolous (Tzirallum) kale kentinin burada bulunması Çorlu’ya stratejik yönden de ayrı bir önem kazandırmıştır. Bu kentin ismi eski coğrafya atlaslarında Thzolous, Trizallum şeklinde geçmektedir. Ayrıca Bizans döneminde peyniri ile ünlü olduğu için Peynir Kasabası anlamında “Tribiton” ismi buraya yakıştırılmıştır.

MS.IV.yüzyılda Gotların, Bizans döneminde de Avarlar ile Slavların istilalarına uğramıştır. VII.yüzyılda Araplar, VIII.yüzyılda Bulgarlar, XII.yüzyılda Peçenekler tarafından yağmalanmıştır. XI.yüzyılda Bizans’ın Trakya Theması sınırları içerisinde yer alan, Marmara Denizi kıyısındaki bazı yerleşmeler Konstantinopolis’i (İstanbul) ele geçiren Latinler tarafından XIII.yüzyılda Venediklilere bırakılmış, Osmanlılar tarafından 1357’de ele geçirildi ise de, yeniden Bizanslıların egemenliğine girmiştir. 1361 yılında, I.Murat döneminde kesin olarak Osmanlı topraklarına katılmıştır.
 
Margar, Magalohora (Malkara)

Malkara’nın Eski Çağ tarihi ile ilgili yeterli bilgi bulunmamakla beraber MÖ.VI.yüzyılda Persler tarafından kurulduğu sanılmaktadır.

Tarihi kaynaklarda, Pers Kralı Kserkes zamanında Yunan şehirleri ile yapılan savaşlar ( Pers savaşları ) sırasında, Malkara’ya çok yakın olan Gürgen bayırı denilen yerde bir kalenin yapıldığı öğrenilmektedir. Bu kale civarında birçok yılan bulunduğundan ve kaleye bu nedenden ötürü Farsça Margar ve Margaar adı verilmiştir. Malkara sözü, yılanlı mağara veya yılanlı kale anlamına gelmektedir.

MÖ.IV.yüzyıl başlarında yöreyi ele geçiren Büyük İskender, Pers egemenliğini sona erdirmiş ve buradaki Odrys Devleti’ni Makedonya Krallığı’na bağlamıştır. Daha sonra Galat akınlarına uğrayan yöre, İskender’in ölümünden sonra Seleukosların hakimiyetine girmiştir. Malkara Trakya ile birlikte, MÖ.168’de Roma egemenliğine girmiştir.

MS.395 – 1354 Roma İmparatorluğu’nun 395 yılında ikiye ayrılmasından sonra Magalohora ve Migalogora isimleri ile tanınan Malkara Bizans (Doğu Roma) İmparatorluğu’nun toprakları içerisinde kalmıştır. MS.IV.yüzyılda Gotların, Bizans döneminde de Avarlar ile Slavların istilalarına uğramıştır. VII.yüzyılda Araplar, VIII.yüzyılda Bulgarlar, XII.yüzyılda Peçenekler tarafından yağmalanmıştır. XI.yüzyılda Bizans’ın Trakya Theması sınırları içerisinde yer almıştır.
 
Tristatis Agora (Şarköy) Antik Kenti

Kentin İÖ.750-550 arasında Marmara Denizi kıyısında koloniler oluşturan Yunanlı denizciler tarafından kurulduğu bilinmektedir.

Şarköy’ün batısındaki Kızılcaterzi Köyü, Buruneren Çiftliği ile Sofuköy’de yapılan araştırmalarda MÖ.6000-3000 yıllarına ait bazı kalıntı ve buluntularla karşılaşılmıştır. Özellikle bu bölgelerde savaş ve günlük kullanım için baltaların üretildiği ortaya çıkmıştır. Ayrıca İğdebağları (Araplı) Köyü Kozmanderesi Mevkiinde de Erken Tunç Çağına (MÖ.1200) ait bronz eserler bulunmuştur. Ayrıca burada ele geçen Miken kılıçları da Trakya ile Ege Adaları arasında ilişkiler olduğunu da göstermiştir.

MÖ.750-550 yılları arasında Yunanlılar Traklarla anlaşarak Şarköy kıyılarında bir takım koloniler kurmuşlardır. Kippert haritalarına göre bu koloniler batıdan doğuya doğru Herakleia (Erikli), Hora (Hoşköy), Ganos (Ganoz), Bizanthe-Panion (Barbaros) idi.

Makedonyalılardan sonra Romalılar yöreye hakim olmuşlarsa da burada yaşayan Trak kavimleri uzun süre Romalılara karşı direnmişlerdir. Bizans döneminde yöre Balkanlardan gelen akınlara uğramış, Hunlar, Avarlar, Slavlar, Peçenekler, Bulgarlar, Haçlılar ve Latinler Şarköy’e de zaman zaman hakim olmuşlardır.
 
Malkaranın İranlılar yani Persler tarafından kurulduğunu biliyorum. Tabiki gidip görmekte lazım.
 
Geri
Top