Temel ve daktilo

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
Temel, hayatında ilk kez bir daktilo görmüştü. Karadeniz’in hırçın dalgaları gibi çarpan merakı, onu bu garip alete doğru çekiyordu. Köyün kahvesinde otururken, elinde daktilo ile kasabaya yeni gelen, gözlüklü, biraz da ukala bir adam görmüştü. Adam, daktilonun başına geçmiş, parmakları tuşlar üzerinde dans ederken, tuhaf sesler çıkarıyordu.

Temel, yanındaki arkadaşı Dursun'a dönerek, "Ula Dursun, bu ne iş yapiyor da bu kadar ses çıkariyor?" diye sordu.

Dursun, omuz silkerek, "Bilmem ula Temel, sanki bir şey yiyor da ağzi dolu dolu konuşuyir gibi." dedi.

Merakına yenik düşen Temel, adamın yanına yaklaştı ve dikkatle daktiloyu incelemeye başladı. Adam, daktilonun başında bir şeyler yazmaya devam ediyordu. Temel, daha fazla dayanamayıp sordu:

"Affedersin hemşerim, bu ne alettir böyle? Niye böyle ses çıkarir?"

Adam, gözlüğünün üzerinden Temel'e bakıp, hafifçe gülümseyerek cevap verdi:

"Bu bir daktilo, beyefendi. Yazı yazmaya yarar."

Temel şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı: "Yazi yazmaya mi? Ula peki niye konuşarak yazmiyor?"

Adam, bu soruya gülmeden edemedi: "O konuşarak yazmıyor ki, tuşlara basarak harfler çıkıyor. Onları birleştirince de kelimeler oluyor."

Temel, kafası karışmış bir şekilde, "Ula o zaman bu aletin ağzi yok mu, kulaklari yok mu?" diye sordu.

Adam, sabırla açıklamaya çalıştı: "Hayır, onun ağzı, kulağı yok. Bu sadece bir araç."

Temel, daha da meraklanmıştı. "Peki, bu harfler kendi kendine mi çıkıyor? Yoksa birileri mi saklaniyor icinde?"

Adam, daha fazla dayanamayıp güldü ve "Yok canım, harfler içinde saklanmıyor. Tuşlara basınca özel bir mekanizma sayesinde kağıda çıkıyor." dedi.

Temel, bir süre düşündü ve sonra, gözleri parlayarak, "Ula hemşerim, ben de bundan alayım. Benim dediklerimi yazsın, ben de boşuna konuşmayayım. Hem böylece her şeyi unutmaz." dedi.

Adam, gülerek, "Tabii, alabilirsin. Ama unutma, ona sen ne dersen onu yazar."

Temel, daktiloyu kaptığı gibi, hemen kahvedeki masaya oturdu. Parmağıyla tuşlara dokunarak, "Ula bakiyim, konuş bakalım, 'Ben çok yakışıklı bir adamım' yazsana." dedi.

Daktilo, Temel'in her dokunuşunda tuhaf sesler çıkarıyor ama hiçbir şey yazmıyordu. Temel, sinirlenmeye başlamıştı. "Ula bu alet beni dinlemiyor mu? Niye yazmiyor da durmadan ses çikarir?" diye bağırdı.

Dursun, kahkaha atarak, "Ula Temel, aletin seni anlaması için tuşlara basman gerek. Oyle konuşarak olmaz ki." dedi.

Temel, kaşlarını çatıp, "Ula Dursun, sen anladin mi? Ben de anliyacaktim sanki." dedi.

Daha sonra Temel, bir süre tuşlara basmaya çalıştı ama yine de istediği gibi yazı yazmayı beceremedi. Sonunda, pes etti ve daktiloyu elinden bırakarak, "Ula bu alet de benim gibi kafasiz, ne dediğimi anlamiyor ki" dedi.

Dursun, gülmeye devam ederek, "Ula Temel, daktilo senin dediğini değil, tuşlara ne basarsan onu yazıyor" dedi.

Temel, derin bir nefes alarak, "Ula Dursun, bu daktilo bana göre değil. En iyisi ben kendim konuşmaya devam edeyim. Ne de olsa aklım başımda." dedi ve daktiloyu bırakarak kahvesini yudumlamaya devam etti.

Adam, Temel’in halini görünce gülümseyerek yanına geldi ve ona daktilonun nasıl kullanıldığını anlatmaya çalıştı. Temel, sonunda daktilonun nasıl çalıştığını birazcık anladı ama yine de pek güvenmiyordu. "Ula bu aletin bana oyun oynadığını düşünüyorum. Bazen basinca hiç yazmiyor, bazen de bir sürü şey yaziyor." dedi.

Adam, Temel’in bu sözlerine daha da çok gülerek, "Yok, o sana oyun oynamıyor. Sen daha yeni öğreniyorsun. Zamanla alışırsın." dedi.

Temel, hala şüpheli bir ifadeyle daktiloya bakarak, "Ula bence bu aletin içinde küçük bir adam var, o da benimle dalga geçiyor." dedi.

O günden sonra Temel, daktiloya pek yaklaşmadı ama köyde herkes onun daktilo ile olan komik macerasını uzun süre anlattı durdu. Herkes Temel'in daktilo macerasına gülüp eğlenirken, Temel ise her zamanki gibi kendi bildiğini okumaya devam etti.

Temel, daktiloyla yaşadığı karmaşadan sonra, aklı hala o tuhaf aletin içindeydi. Köyde bir akşamüstü kahvede otururken, Dursun'a dönerek dedi ki:

"Ula Dursun, ben bu daktilo işini çözemedim. Acaba bu aletin bir de kullanım kılavuzu filan mi var? Belki o zaman anlarim."

Dursun, kahvesinden bir yudum alıp, "Belki vardir ula Temel, o gözlüklü adamdan istesene." diye cevap verdi.

Temel, kafasını kaşıyarak, "O adam da çok ukala, sanki daktiloyu kendi icat etti. Gitmem ben ona. Belki de bu daktilonun içinden biri çıkıp anlatır bana nasıl kullanıldığını. Ne de olsa icinde küçük bir adam var dedim ya." dedi.

Birkaç gün sonra, Temel, köyün girişinde eski bir kamyonun kasasında garip bir şey gördü. Kamyonun kasasında, yan yana dizilmiş bir sürü daktilo vardı ve yanlarında da elinde megafonla bağıran bir adam. Adam, "Daktilolar yarı fiyatına! Her eve lazım! Yazmak artık çok kolay!" diye bağırıyordu.

Temel, gözleri parlayarak Dursun'a seslendi, "Ula Dursun, bu daktilolar bedavaya veriliyor sanki! Gidelim bir bakalım."

İkisi birlikte kamyona yaklaştılar. Temel, daktilolara hayranlıkla baktı. Adam, Temel'i farkedip, "Buyurun beyefendi, daktilo ister misiniz? Her renk, her model var!" dedi.

Temel, "Ben istiyorum ama bir şey soracağım. Bu daktiloların hepsi aynı mi? Yoksa içlerindeki adamlar farklı mi?" diye sordu.

Adam, şaşkınlıkla, "İçindeki adamlar mı? Yok canım, daktilonun içinde adam olmaz. O sadece bir alet." dedi.

Temel, kaşlarını çatıp, "Ama ben biliyorum. Bir tanesinde küçük bir adam vardı ve benimle dalga geçiyordu." dedi.

Adam, gülümseyerek, "Yok beyefendi, o sadece senin hayal gücün. Daktilolar, mekanik bir şekilde çalışır." dedi.

Temel, hala şüpheliydi ama daktilolardan birini almaktan kendini alamadı. Pazarlığı sıkı yaptıktan sonra, en renkli daktiloyu yarı fiyatına aldı. Dursun'la birlikte daktiloyu köye doğru taşıdılar.

Temel, eve geldiğinde, daktiloyu salonun ortasına koydu. Her gün daktiloya bakarak, "Ula sen beni dinlemiyor musun? Niye yazmiyorsun?" diye soruyordu. Bir gün, Temel'in aklına parlak bir fikir geldi. Daktilonun içindeki adamla konuşmaya karar verdi.

"Ula küçük adam, duyuyor musun beni? Niye bana yardim etmiyorsun? Yoksa sen de mi benim gibi konuşarak yazmaya çalışiyorsun?"

Temel, daktiloya uzun uzun baktı ama hiçbir cevap alamadı. Sonra, daktilonun tuşlarına basmaya başladı. Rastgele tuşlara basarken, daktilodan tuhaf sesler çıkıyordu ve kağıda anlamsız harfler yazılıyordu.

Temel, sinirlenerek, "Ula bu alet de beni deli edecek. Sanki benimle dalga geçiyor!" dedi. Sonra, daktiloyu sinirle kaldırıp, havaya fırlattı. Daktilo, yere düşerken bir parça kopmuştu. Temel, daktilonun içine merakla baktı ve küçük bir mekanizma parçası gördü.

"Ula Dursun, gel buraya! Bak daktilonun içinde adam filan yokmuş. Sadece bir sürü garip parça var."

Dursun, kahkahalarla gülerek, "Ula Temel, sana kaç kere dedim, içinde adam yok diye. Sen hep kulaklarını kapatıp kendi bildiğini okuyorsun." dedi.

Temel, daktilonun içine bakmaya devam ederken, aniden aklına bir şey geldi. "Ula Dursun, bu daktilo bozuk olabilir mi? Belki de o yüzden yazmiyordu."

Dursun, "Belki de ula Temel. Ama onu tamir edebilecek birini bulmamız lazım." dedi.

Temel, "Ben tamir ederim. Ne de olsa ben Karadenizliyim. Her işten anlarız." dedi ve daktiloyu alarak kendini tamirci ilan etti.

Temel, daktiloyu sökmeye başladı. Her parçasını ayrı ayrı inceliyor, vidalarını çeviriyor, telleri kurcalıyordu. Bir süre sonra daktilo tamamen parçalara ayrılmıştı. Temel, bütün parçaları masaya yaydı ve kendi kendine, "Şimdi bunları nasıl birleştireceğim?" diye sordu.

Dursun, çayını yudumlayarak, "Ula Temel, sen bu daktiloyu daha da bozmadın inşallah." dedi.

Temel, "Yok canım, ben hallederim. Sadece biraz zamana ihtiyacım var. Ne de olsa ben tamirciyim." dedi.

Temel, saatlerce daktiloyla uğraştı. Sonunda, bütün parçaları birleştirmişti ama daktilo hala çalışmıyordu. Temel, yorgun bir şekilde, "Ula bu daktilo da beni yordu. En iyisi ben yatayım." dedi.

Ertesi gün, Temel, daktiloyu tamir etmekten vazgeçti. Artık daktilo işi onun için sadece komik bir anı olarak kalmıştı. Ama köylüler, Temel'in daktilo macerasını hala gülerek anlatmaya devam ettiler. Ve Temel, bir kez daha, daktiloyu anlamaktan çok, daktilonun ona verdiği eğlenceyle meşgul oldu.

10,4s
 
Geri
Top