Tepki

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
Tepki

Bir etkiden etkilenenin gösterdiği karşı etki. Sadece sinir yapısına sahibolan canlılara özgü uyarımla tepki arasındaki bağlantıyı dile getiren refleks deyimiyle karıştırılmamalıdır. Türkçe yazımıyla reaksiyon biçiminde de kullanılıyor. Mekaniksel tepki yasaları İngiliz fizikçisi Newton tarafından saptanmıştır. Toplumbilim açısından, Türk Dil Kurumu'nca yayımlanan Toplumbilim Terimleri Sözlüğü'nde şöyle tanımlanmaktadır: "Toplumsal ilişkilerde özellikle değişmelere karşı çıkan ve kurulu düzeni sürdürmeyi ya da yeniden kurmayı amaçlayan tutum ve eylemler".

Tepki, bir yansıtma özelliğidir ve evrendeki bütün cisimlerde vardır. Yansıtma, iki ya da daha çok cismin karşılıklı etkileşimini içerir. Yansıtma, eşdeyişle tepki, dış etkilere bağlı olduğu gibi etkilenenin iç durumuna da bağlıdır. Bu yüzdendir ki cansız cisimler, canlı organizmaların insandışı bölümü ve insan, dış dünyayı birbirinden farklı biçimlerde yansıtırlar. Cansız cisimler, edilgen bir biçimi yansıtırlar ve kendilerine uygun olmayan etmenlerden sakınamazlar.

İnsandışı canlılarsa dıştan gelen farklı dürtülere farklı biçimde tepki gösterirler ve kendilerini içinde yaşadıkları ortama uydururlar, ancak böylelikle yaşamlarını sürdürebilirler. İnsan dış dünyayı bilinçli olarak yansıtır, kendini ortama uydurabildiği gibi ortamı da kendine uydurabilir. Görüldüğü gibi, evrendeki tüm nesnelerde bulunan yansıtma (eşdeyişle tepki gösterme) özelliği, pasif yansıtmadan aktif yansıtmaya doğru gelişmiş ve en üstün biçimine bilinçli insanda kavuşmuştur.

Dış uyarım erkesi, insansal duyumda bilinç durumuna gelmiştir. İnsansal organizma, çok sayıda ve çok duyarlı dış etkileri alabilecek uzmanlaşmış ör-genlere sahibolmuştur. Kendisini ortama çok daha iyi uydurabilmesinin mekanizması olan bu uzmanlaşmış organlar, özellikle sinir sistemidir. Pavlov, bu sinir sistemlerini bilimsel olarak çözümlemiş ve ruhsal yaşamın özdek-sel temelini keşfetmiştir. Yansıtmanın (eşdeyişle tepkinin) canlı organizmalara özgü evrimsel biçimi olan irkilenirlik, dış ve iç etkilere karşı ani tepki gösterme özelliğidir. İrkilenirliğin en ilkel biçimi, protozoerlerdeki ışık, renk, koku vb.larına karşı gösterilen tepkidir ki buna taksis denir.

Tepki, toprağın ışığı yansıtmasından Brahms'ın müziğindeki duyarlığa kadar sürüpgelen, ilkin doğal ve daha sonra toplumsal, bir evrim geçirmiştir. Ruhbilimde bilimsel bir yöntem arayışının ürünü olarak ileri sürülen ve mekanik-idealist yapılı davranışçılığı (behavyorizmi) pekiştirmeye çalışan iki akımdan biri de K. N. Kornilov'un 1920'lerde ortaya attığı tepkibilimsel ruhbilim anlayışıdır (Öteki akım, Bechterev'in tepkebilimidir). Reaktoloji de refleksoloji gibi ruhbilimi bir "davranışlar bilimi" olarak görür.

Refleksolojinin temel kavramı refleks olduğu gibi reaktolojinin temel kavramı da tepkidir. Kornilov'a göre tepki, tüm ruhsal süreçlerin sonucu olarak bütün organizmaların evrensel bir yanıtıdır. Bundan ötürüdür id dinamometre yardımıyla tepkilerin hızı ve gücü ölçülmeli ve kassal, doğal, duyusal vb. gibi tepki çeşitleri saptanmalıdır. Kornilov Tepkiler Üstüne Çalışmalar (Moskova 1921) adlı yapıtında tepki kavramıyla ruhbilimde eytişimsel anlayışı da gerçekleştirdiğini sanıyordu. Ona göre ruhbilimsel çalışmaların nesnesi olan özellik savdı, refleksler (refleksler) ya da davranış biçimleri karşı savdı, tepkiyse bunların bireşimini oluşturuyordu. Ne var ki bu bireşim çok yapay bir bireşimdi.

Bundan başka tepkibilim, mekanik ve erkeci (enerjisi) düşüncelerin seçmeci bir karmaşasıydı. Bundan ötürüdür ki 1930'larda refleksoloji gibi reaktoloji de haklı eleştirilerle sarsıldı ve ruhbilim alanından çekilmek zorunda kaldı. Yeğin ve yoğun tartışmalar sonunda şu gerçekler iyice anlaşılmış bulunuyordu: Başta koşullu reflekslerle ilgili çalışmalar olmak üzere fizyoloji olmaksızın ruhsal yaşamı çözümlemek olanaksızdır. Ama ruhsal süreçler de sadece fizyolojik betimlemeye indirgenemez.

Bundan başka, bilinç, sadece genel olarak yaşam tarafından değil, özel olarak toplumsal yaşam tarafından da belirlenmektedir. İnsan, sadece refleks ya da tepki veren bir otomat değildir. İnsan etkinliği mekanik bir biçimde yorumlanamaz. Bütün bunlardan ötürüdür ki ruhbilim, bir davranışlar bilimi olarak yorumlanamaz ve açıklanamaz. Ruhbilimin temel öznesi bilinçtir ve insanın bilinçli etkinliğidir. Ruhbilimin odağını, bilimsel bir ruhbilimin gerçekleştirilebilmesi için davranış alanından bilinç alanına yöneltmek zorunludur.
 
Geri
Top