Kassandra
Usta
Warcraft - Titanlar ve Evrenin Şekillendirilmesi
Titanlar ve Evrenin Şekillendirilmesi
Kimse evrenin nasıl başladığını tam olarak bilemez. Bazıları uzaydaki ani bir patlamanın sınırsız dünyaları “Büyük Karanlık”ın(Great Dark) uçsuz bucaksız sınırları içine yolladığını söyler. – O dünyalar ki bir gün mükemmel ve inanılmaz çeşitli yaşam formlarına ev sahipliği yapıcaklardı. Diğerleri evrenin bütün gücü içinde barındıran tek varlık tarafından bir bütün olarak yaratıldığına inanıyorlardı. Keşmekeş halindeki evrenin ilk hali belirsizliğini korusa da güçlü varlıklardan oluşan bir ırkın bu dünyalara düzen getirmek ve kendilerini takip edecek olan yaşam formlarını güvenceye almak için varedildiği açıktır.
Titanlar; devasa, metalimsi derili tanrılar, yeni doğmuş evreni keşfetmek ve karşılaştıkları dünyaların üzerinde çalışmak için uzayın uzak uçlarından geldiler. Onlar dünyaları kudretli dağları ve engin denizleri yaratarak şekillendirdiler. Gökleri soludular ve coşkulu atmosferlere yaşam verdiler. Keşmekeşten düzen yaratmak onların doğasının, ileri görüşlülüklerinin bir parçasıydı. Hatta onlar ilkel ırkları bile güçlendirdiler; kendi işlerini yapabilsinler ve saygıdeğer dünyalarının bütünlüğünü koruyabilsinler diye.
Pantheonlar adıyla bilinen seçkin bir grup tarafından idare edilen Titanlar yaratılışın ilk zamanlarında Büyük Karanlığın Ötesine(Great Dark Beyond) dağılmış 100 milyon dünyaya düzen getirdiler. İyi niyetli Pantheonlar, onlar ki bu yapılandırılmış dünyaları korumaya yemin etmiştiler, Sapmış Aşağı’nın(Twisting Nether) şeytani varlıklarından gelebilecek saldırı tehdidine karşı her zamankinden daha da hazırlardı. Aşağı, (Nether) evrenin sayısız dünyasını bağlayan keşmekeş büyülerinin dünyevi olmayan boyutu, sadece yaşayan evrendeki hayatı yoketmeye ve yaşamın enerjilerini kendilerine katmaya yemin etmiş sınırsız sayıdaki şeytani yaratığın, iblislerin ve zebanilerin eviydi. Hiç bir şekilde kötülüğü ve alçaklığı kabullenemeyen Titanlar şeytani varlıkların sürekli devam eden tehditlerine karşı bir yol bulmak için çaba sarfettiler.
Sargeras ve İhanet
Zaman içinde şeytani varlıklar Sapmış Aşağı’dan Titanların dünyasına geçmenin yolunu buldular, ve Pantheonlar kendi içlerindeki en iyi savaşçıyı, Sargeras’ı, ilk savunma hattında rol alsın diye seçtiler. Erimiş bronzun soylu devi, Sargeras, görevini sayısız bin yıllar boyunca sürdürdü. Şeytani varlıkları aradı ve bulduğu yerde onları yoketti. Çağlar geçtikçe, Sargeras fiziksel evrende güç ve egemenlik kazanan 2 güçlü şeytani ırkla karşılaştı.
Eredarlar, şeytani sihirbazlardan oluşan bir ırk, warlock büyülerini sayılı dünyaları istila etmek ve köleleştirmek için kullandılar. Bu dünyalardaki yerel ırklar Eredarların zarar verici büyüleri yüzünden değişime uğradılar ve şeytani varlıklara dönüştüler. Sergeras’ın neredeyse sınırsız güçleri bu şeytani ırkı yoketmeye fazlasıyla yeterdi ama o yaratıkların saflıklarının bozulması ve kötülük dolmaları karşısında sorunlar yaşadı. Bu kadar yozlaşmayı içinden atamayan yüce Titan gitgide artan bir depresyonun içine girdi. Artan isteksizliğine rağmen Sergeras warlockları Sapmış Aşağı’nın bir köşesine hapsederek evreni onlardan temizledi.
İçindeki karmaşa ve üzüntü derinleşirken Sergeras Titan’ların düzenini bozmakta ısrar eden başka bir grupla başetmeye zorlandı, Nathrezimler. Bu vampirimsi iblislerden oluşan kötülük dolu ırk (Aynı zamanda Korku Efendileri(Dreadlords) olarakta bilinirlerdi.) sayılı dünyayı, üzerlerinde yaşayanları ele geçirip, onları gölgeye çevirerek ele geçirdi. Yozlaşmış korku efendileri içgüdüsel bir güvensizlik ve nefret aşılayarak ırkları diğer ırklara düşman ediyorlardı. Sergeras, Nathrezimleri’de kolayca altetti ama Nathrezimlerin yozlaşması onu derinden etkiledi.
Sergeras umutsuzluk ve şüphe duygularını baskın hissederken sadece görevine değil, Titanların düzenli bir evren görüşüne olan bütün inancını da kaybetti. Sonunda düzenin içeriğinin bile yanlış olduğuna, karanlık ve yanlız evrende keşmekeşin mutlakiyet olduğuna inanmaya başladı. Dostları Titanlar onu bu konuda hatalı olduğuna ikna etmeye ve öfke dolu duygularını yatıştırmaya çalıştılar fakat o bu iyimser inançlarının kendi çıkarlarına hizmet eden hayaller olduğunu söyleyip, dediklerine kulak asmadı. Sergeras Titanlar’ın saflarından sonsuza dek ayrılıp, evrende kendi yerini arayışa girdi. Pantheonlar bu ayrılığın ardından üzülselerde, kayıp kardeşlerinin ne kadar ileri gidebileceğini tahmin bile edemezlerdi..
Sergeras’ın deliliği, kahraman ruhundan geriye kalan son parçaları tükettiği sırada Titanlar’ın yaratılıştaki hatadan sorumlu olduklarına inanmaya başladı. Onların evrendeki işlerini tersine çevirmeye karar verdiğinde, en sonunda karar verebilmişti, fiziksel evreni yokedicek durdurulamaz bir ordu oluşturmaya karar verdi.
Sergeras’ın Titan formu da bir zamanlar soylu olan yüreğini istila eden yozlaşma yüzünden bozulmaya başladı. Gözleri, saçı ve sakalı ateşin içinde eridi, metalimsi bronz teni bitmek bilmeyen alev alev nefretini gösterebilmek için parçalanarak açıldı.
Hiddetli bir şekilde, Sergeras, Eredarlar ve Nathrezimleri hapseden hapishaneleri parçaladı ve şeytani yaratıkları serbest bıraktı. Bu zeki yaratıklar kötü Titan’ın öfkesi karşısında diz çöktüler ve yapabilecekleri bütün kötülükler ile ona hizmet etmeyi önerdiler. Sergeras güçlü Eredar saflarından şeytani yokedici ordusunu yönetmesi için 2 tane destekleyici seçti. Yanıltıcı Kil’jaeden (The Deceiver), evrendeki en kötü ırkları bulması ve onları Sergeras’ın saflarına katması için seçildi. 2. destekleyici Yozlaştıran Archimonde (The Defiler) kudretli Titan’ın isteklerine boyun eğmiyeceklere karşı şeytani orduyu savaşa sürmesi için seçildi.
Kil’jaeden’in ilk hareketi vampirimsi korku efendilerini korkunç gücü altında kölesi yapmak oldu. Korku efendileri; onun kişisel ajanları olarak ilkel ırkların yerlerini, efendilerinin onları yozlaştırması için, tespit etmek ve kendi saflarına çekmek için hizmet ettiler. Korku efendileri arasında birincil olan Karartan Tichondrius’tı (The Darkener). Tichondrius Kil’jaeden’e mükemmel bir asker olarak hizmet etti ve Sergeras’ın nefret dolu isteklerini evrenin en uç ve karanlık yerlerine götürmeyi kabul etti.
Kudretli Archimonde’da kendine ajanlar buldu. Şeytani çukur efendilerini (Pit Lordları) ve onların barbar liderlerini, Yokeden Mannoroth’u (The Destructor), çağırıp, bütün yaşamları ve yaratılanları yerle bir edicek seçkin savaşçıları biraraya getirmeyi umuyordu.
Sergeras ordularının toplandığını ve her emrini yerine getireceklerini gördüğü zaman kötülük dolu güçlerini Büyük Karanlık’ın uçsuz bucasız yerlerine yolladı. Sürekli büyüyen ordusuna Burning Legion adını verdi. Şu an bile onların evrenin her yerine yaptıkları yozlaşmış seferlerinde kaç dünyayı yakıp yıktıkları tam olarak bilinemez.
Titanlar ve Evrenin Şekillendirilmesi
Kimse evrenin nasıl başladığını tam olarak bilemez. Bazıları uzaydaki ani bir patlamanın sınırsız dünyaları “Büyük Karanlık”ın(Great Dark) uçsuz bucaksız sınırları içine yolladığını söyler. – O dünyalar ki bir gün mükemmel ve inanılmaz çeşitli yaşam formlarına ev sahipliği yapıcaklardı. Diğerleri evrenin bütün gücü içinde barındıran tek varlık tarafından bir bütün olarak yaratıldığına inanıyorlardı. Keşmekeş halindeki evrenin ilk hali belirsizliğini korusa da güçlü varlıklardan oluşan bir ırkın bu dünyalara düzen getirmek ve kendilerini takip edecek olan yaşam formlarını güvenceye almak için varedildiği açıktır.
Titanlar; devasa, metalimsi derili tanrılar, yeni doğmuş evreni keşfetmek ve karşılaştıkları dünyaların üzerinde çalışmak için uzayın uzak uçlarından geldiler. Onlar dünyaları kudretli dağları ve engin denizleri yaratarak şekillendirdiler. Gökleri soludular ve coşkulu atmosferlere yaşam verdiler. Keşmekeşten düzen yaratmak onların doğasının, ileri görüşlülüklerinin bir parçasıydı. Hatta onlar ilkel ırkları bile güçlendirdiler; kendi işlerini yapabilsinler ve saygıdeğer dünyalarının bütünlüğünü koruyabilsinler diye.
Pantheonlar adıyla bilinen seçkin bir grup tarafından idare edilen Titanlar yaratılışın ilk zamanlarında Büyük Karanlığın Ötesine(Great Dark Beyond) dağılmış 100 milyon dünyaya düzen getirdiler. İyi niyetli Pantheonlar, onlar ki bu yapılandırılmış dünyaları korumaya yemin etmiştiler, Sapmış Aşağı’nın(Twisting Nether) şeytani varlıklarından gelebilecek saldırı tehdidine karşı her zamankinden daha da hazırlardı. Aşağı, (Nether) evrenin sayısız dünyasını bağlayan keşmekeş büyülerinin dünyevi olmayan boyutu, sadece yaşayan evrendeki hayatı yoketmeye ve yaşamın enerjilerini kendilerine katmaya yemin etmiş sınırsız sayıdaki şeytani yaratığın, iblislerin ve zebanilerin eviydi. Hiç bir şekilde kötülüğü ve alçaklığı kabullenemeyen Titanlar şeytani varlıkların sürekli devam eden tehditlerine karşı bir yol bulmak için çaba sarfettiler.
Sargeras ve İhanet
Zaman içinde şeytani varlıklar Sapmış Aşağı’dan Titanların dünyasına geçmenin yolunu buldular, ve Pantheonlar kendi içlerindeki en iyi savaşçıyı, Sargeras’ı, ilk savunma hattında rol alsın diye seçtiler. Erimiş bronzun soylu devi, Sargeras, görevini sayısız bin yıllar boyunca sürdürdü. Şeytani varlıkları aradı ve bulduğu yerde onları yoketti. Çağlar geçtikçe, Sargeras fiziksel evrende güç ve egemenlik kazanan 2 güçlü şeytani ırkla karşılaştı.
Eredarlar, şeytani sihirbazlardan oluşan bir ırk, warlock büyülerini sayılı dünyaları istila etmek ve köleleştirmek için kullandılar. Bu dünyalardaki yerel ırklar Eredarların zarar verici büyüleri yüzünden değişime uğradılar ve şeytani varlıklara dönüştüler. Sergeras’ın neredeyse sınırsız güçleri bu şeytani ırkı yoketmeye fazlasıyla yeterdi ama o yaratıkların saflıklarının bozulması ve kötülük dolmaları karşısında sorunlar yaşadı. Bu kadar yozlaşmayı içinden atamayan yüce Titan gitgide artan bir depresyonun içine girdi. Artan isteksizliğine rağmen Sergeras warlockları Sapmış Aşağı’nın bir köşesine hapsederek evreni onlardan temizledi.
İçindeki karmaşa ve üzüntü derinleşirken Sergeras Titan’ların düzenini bozmakta ısrar eden başka bir grupla başetmeye zorlandı, Nathrezimler. Bu vampirimsi iblislerden oluşan kötülük dolu ırk (Aynı zamanda Korku Efendileri(Dreadlords) olarakta bilinirlerdi.) sayılı dünyayı, üzerlerinde yaşayanları ele geçirip, onları gölgeye çevirerek ele geçirdi. Yozlaşmış korku efendileri içgüdüsel bir güvensizlik ve nefret aşılayarak ırkları diğer ırklara düşman ediyorlardı. Sergeras, Nathrezimleri’de kolayca altetti ama Nathrezimlerin yozlaşması onu derinden etkiledi.
Sergeras umutsuzluk ve şüphe duygularını baskın hissederken sadece görevine değil, Titanların düzenli bir evren görüşüne olan bütün inancını da kaybetti. Sonunda düzenin içeriğinin bile yanlış olduğuna, karanlık ve yanlız evrende keşmekeşin mutlakiyet olduğuna inanmaya başladı. Dostları Titanlar onu bu konuda hatalı olduğuna ikna etmeye ve öfke dolu duygularını yatıştırmaya çalıştılar fakat o bu iyimser inançlarının kendi çıkarlarına hizmet eden hayaller olduğunu söyleyip, dediklerine kulak asmadı. Sergeras Titanlar’ın saflarından sonsuza dek ayrılıp, evrende kendi yerini arayışa girdi. Pantheonlar bu ayrılığın ardından üzülselerde, kayıp kardeşlerinin ne kadar ileri gidebileceğini tahmin bile edemezlerdi..
Sergeras’ın deliliği, kahraman ruhundan geriye kalan son parçaları tükettiği sırada Titanlar’ın yaratılıştaki hatadan sorumlu olduklarına inanmaya başladı. Onların evrendeki işlerini tersine çevirmeye karar verdiğinde, en sonunda karar verebilmişti, fiziksel evreni yokedicek durdurulamaz bir ordu oluşturmaya karar verdi.
Sergeras’ın Titan formu da bir zamanlar soylu olan yüreğini istila eden yozlaşma yüzünden bozulmaya başladı. Gözleri, saçı ve sakalı ateşin içinde eridi, metalimsi bronz teni bitmek bilmeyen alev alev nefretini gösterebilmek için parçalanarak açıldı.
Hiddetli bir şekilde, Sergeras, Eredarlar ve Nathrezimleri hapseden hapishaneleri parçaladı ve şeytani yaratıkları serbest bıraktı. Bu zeki yaratıklar kötü Titan’ın öfkesi karşısında diz çöktüler ve yapabilecekleri bütün kötülükler ile ona hizmet etmeyi önerdiler. Sergeras güçlü Eredar saflarından şeytani yokedici ordusunu yönetmesi için 2 tane destekleyici seçti. Yanıltıcı Kil’jaeden (The Deceiver), evrendeki en kötü ırkları bulması ve onları Sergeras’ın saflarına katması için seçildi. 2. destekleyici Yozlaştıran Archimonde (The Defiler) kudretli Titan’ın isteklerine boyun eğmiyeceklere karşı şeytani orduyu savaşa sürmesi için seçildi.
Kil’jaeden’in ilk hareketi vampirimsi korku efendilerini korkunç gücü altında kölesi yapmak oldu. Korku efendileri; onun kişisel ajanları olarak ilkel ırkların yerlerini, efendilerinin onları yozlaştırması için, tespit etmek ve kendi saflarına çekmek için hizmet ettiler. Korku efendileri arasında birincil olan Karartan Tichondrius’tı (The Darkener). Tichondrius Kil’jaeden’e mükemmel bir asker olarak hizmet etti ve Sergeras’ın nefret dolu isteklerini evrenin en uç ve karanlık yerlerine götürmeyi kabul etti.
Kudretli Archimonde’da kendine ajanlar buldu. Şeytani çukur efendilerini (Pit Lordları) ve onların barbar liderlerini, Yokeden Mannoroth’u (The Destructor), çağırıp, bütün yaşamları ve yaratılanları yerle bir edicek seçkin savaşçıları biraraya getirmeyi umuyordu.
Sergeras ordularının toplandığını ve her emrini yerine getireceklerini gördüğü zaman kötülük dolu güçlerini Büyük Karanlık’ın uçsuz bucasız yerlerine yolladı. Sürekli büyüyen ordusuna Burning Legion adını verdi. Şu an bile onların evrenin her yerine yaptıkları yozlaşmış seferlerinde kaç dünyayı yakıp yıktıkları tam olarak bilinemez.