Türkçe, dünyanın en eski kültür dillerinden biridir. Osmanlı döneminde bu gerçek unutulmuş, birçok öz kurumlar gibi, yanlış tutumlar yüzünden Türkçemiz de ihmal edilmiş ve yozlaşmıştı.
İslâm dininin benimsenmesinden sonra dilimize birçok yabancı sözcükler ve kurallar girmeye başlamıştır. Zamanla ortaya «Osmanlıca» adı verilen yapay bir dil çıkmıştır. Arapça, Farsça ve Türkçenin karışımından oluşan bu dili halk anlamıyordu. Bu yüzden halkla devlet arasında bir kopukluk vardı.
Cumhuriyet kurulduğunda da bu durum sürüp gitmekteydi. Türkçeyi yabancı sözcüklerden arıtarak yeniden ulusal bir kültür dili durumuna getirmek gerekiyordu. Osmanlıca ile yazılmış ders kitaplarını öğrenciler anlamakta güçlük çekiyorlardı.
Yeni Türk Alfabesi kabul edilince Atatürk, artık dil işinin de ele alınması zamanının geldiğini söyledi. Onun bu uyarısı üzerine yoğun bir çalışma başladı. 12 Temmuz 1932 tarihinde «Türk Dili Tetkik Cemiyeti» kuruldu. Daha sonra «Türk Dil Kurumu» adını alan bu dernek, Türkçenin sadeleşmesi konusunda büyük işler yaptı. Dil bilginlerini ve uzmanlarını bir araya getirerek dilimizi aslındaki zenginliğe ve güzelliğe kavuşturdu. Yazı dili ile konuşma dili arasındaki ikilik kalktı. Yabancı kökenli sözcükler ve terimler atılarak, yerlerine Türkçe karşılıklar bulundu. Dilimizin kuralları saptanarak bugünkü dilbilgisi kitapları yazıldı. Kısaca, Türk Dil Kurumu’nun öncülüğünde yapılan bilimsel çalışmalarla, Türkçemiz de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarılarak bugün herkesin birbiriyle anlaşabileceği ulusal bir dil oldu.
İslâm dininin benimsenmesinden sonra dilimize birçok yabancı sözcükler ve kurallar girmeye başlamıştır. Zamanla ortaya «Osmanlıca» adı verilen yapay bir dil çıkmıştır. Arapça, Farsça ve Türkçenin karışımından oluşan bu dili halk anlamıyordu. Bu yüzden halkla devlet arasında bir kopukluk vardı.
Cumhuriyet kurulduğunda da bu durum sürüp gitmekteydi. Türkçeyi yabancı sözcüklerden arıtarak yeniden ulusal bir kültür dili durumuna getirmek gerekiyordu. Osmanlıca ile yazılmış ders kitaplarını öğrenciler anlamakta güçlük çekiyorlardı.
Yeni Türk Alfabesi kabul edilince Atatürk, artık dil işinin de ele alınması zamanının geldiğini söyledi. Onun bu uyarısı üzerine yoğun bir çalışma başladı. 12 Temmuz 1932 tarihinde «Türk Dili Tetkik Cemiyeti» kuruldu. Daha sonra «Türk Dil Kurumu» adını alan bu dernek, Türkçenin sadeleşmesi konusunda büyük işler yaptı. Dil bilginlerini ve uzmanlarını bir araya getirerek dilimizi aslındaki zenginliğe ve güzelliğe kavuşturdu. Yazı dili ile konuşma dili arasındaki ikilik kalktı. Yabancı kökenli sözcükler ve terimler atılarak, yerlerine Türkçe karşılıklar bulundu. Dilimizin kuralları saptanarak bugünkü dilbilgisi kitapları yazıldı. Kısaca, Türk Dil Kurumu’nun öncülüğünde yapılan bilimsel çalışmalarla, Türkçemiz de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarılarak bugün herkesin birbiriyle anlaşabileceği ulusal bir dil oldu.