Türk Milli Kimliğini Koruma Azmi
Atatürk için görev demek, milletine hizmet etmek demekti. O, ömrü boyunca Türk Milletinin bağımsızlığı ve yükselmesi için gösterdiği fedakarlıktan gurur duymuştur. Memlekette tek bir kaya kalsa, o kayanın başına çıkarak oradan vatanı müdafaa edeceğim diyen Atatürk, Milletinden aldığı kuvvetle, yaşamının sonuna dek bu sorumluluğunu başarıyla taşımıştır. Atatürk, Kurtuluş Savaşı nda kazanılan zaferden sonra, Afyonlulara hitaben yaptığı bir konuşmada şöyle demiştir:
Ben vazifemin bitmediğini, yüklendiğim sorumluluğun da büyük ve çetin olduğunu idrak ediyorum. Arkadaşlar bu vazife bitmeyecektir. Ben toprak olduktan sonra da devam edecektir. Ben ise sevine sevine bütün varlığımı bu kutsal göreve adayacağım. Ve bu yüksek sorumluluğu yüklenmekle mesut olacağım. Çünkü, büyük milletimizin kalp ve vicdanından bana karşı sarsılmaz bir emniyet ve itimadın taşmakta olduğunu görüyorum. Bu benim için büyük bir kuvvettir.
Bu sözleri ile, görevimizin asla bitmeyeceğini, Türk Milletinin refahı, saadeti için sürekli çalışmamız gerektiğini belirten Atatürk; bu konuda bizlere örnek olmuştur. Onu çok iyi tanıyan şahsiyetlerden biri olan İsmet İnönü Atatürk ü anlatırken, onun Türk Milletini yükseltmeyi görev edinmiş karakterini, şu sözleriyle vurgulamıştır:
En büyük zaferleri kazandıktan sonra da Atatürk ömrünü yalnız Türk Milletinin haklarını, insanlığa ezeli hizmetlerini ve tarihe kazıdığı meziyetlerini ispat etmekle geçirmiştir.
Atatürk, gerek savaşın zor zamanlarında, gerekse zaferin ardından gelen fikri mücadele döneminde hiç yılmadan çalışmış; milletini çağdaş medeniyetler seviyesine yükseltmek için, hayatı boyunca kişisel isteklerinden çok milletinin refahı için uğraşmıştır:
Hayatımın bütün safhalarında olduğu gibi, son zamanların buhranları ve felaketleri arasında da, bir dakika geçmemiştir ki her türlü huzur ve istirahatımı, her nevi şahsi duygularımı, Milletin selameti ve saadeti namına feda etmekten zevk duymayayım. Gerek askerlik, gerekse siyaset hayatımın bütün devir ve safhalarını dolduran mücadelelerimde daima hareket prensibim milli iradeye dayanarak milletin, vatanın muhtaç olduğu gayelere yürümek olmuştur.
Çağdaş Türk Modelinin Kurucusu
Büyük davamız en medeni ve en refahlı millet olarak varlığımızı yükseltmektir diyerek, Türk Milletini medeni milletler seviyesine çıkarma mücadelesini açıkça belirten Atatürk, çağdaş Türk modelinin de kurucusudur. Atatürk, bütün milletlere saygı duyuyordu; ama Türk ü hepsinin üstünde görüyordu. Atatürk, Türk Milletine olan sevgisini ve güvenini her fırsatta dile getirmiştir. Benim hayatta tek fahrim (şerefim), servetim, Türklükten başka bir şey değildir. diyerek, Türk olmaktan duyduğu gururu ve 10. Yıl Nutku ndan alınan şu sözleri ile de, Türk Milletinin gelecekte büyük işler başaracağına olan inancını vurgulamıştır:
Bugün, aynı iman ve katiyetle söylüyorum ki, milli ülküye, tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk Milletinin büyük millet olduğunu, bütün medeni alem az zamanda bir kere daha tanıyacaktır. Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki gelişmesi ile, geleceğin yüksek medeniyet ufkundan yeni bir güneş gibi doğacaktır.
Atatürk ün milletine olan sevgisi, bütün ömrünü millete hizmetle geçirmesini ve bundan büyük bir onur duymasını sağlamıştır:
Benim için dünyada en büyük mevki ve mükâfat, milletin bir ferdi olarak yaşamaktır. Eğer Cenab-ı Hak beni bunda muvaffak etmiş ise, şükrederim. Bugün olduğu gibi ömrümün nihayetine kadar milletin hizmetinde olmakla iftihar edeceğim.
Atatürk ün milletine olan güveni, Türk olmaktan duyduğu gururla perçinlenmiş; girdiği her ortamda, yaptığı her konuşmada bunu belirtmekten çekinmemiştir. O, içinde yaşadığı Milletin kültürünü içine sindirmiş; Türk Milletinin zekasını, cesaretini, merhametli oluşunu, kahramanlığını ve askeri başarısını kişiliğinde toplamış bir liderdir .