• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Türk Şehitliği Olan 34 Ülke

wien06

V.I.P
V.I.P
Almanya, Arnavutluk, Avusturya, Azerbaycan, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Cezayir, Cek Cumhuriyeti, Filistin, Guney Kore, Hindistan, Irak, Ingiltere, Iran, Israil, Italya, Japonya, KKTC, Letonya, Libya, Lubnan, Macaristan, Malta, Misir, Myanmar, Polonya, Romanya, Rusya, Sirbistan, Suriye, Suudi Arabistan, Ukrayna, Urdun ve Yunanistan sehitligimiz olan ulkeler.


Malta'dan Hindistan'a kadar cok genis ve farkli cografyada Turk sehitlikleri bulunmakta.

Belki de, bunlarin en ilginci, Myanmar'daki Türk sehitligi.

Ismi ve nerede oldugu pek bilinmeyen Myanmar, Guneydogu Asya'da Andaman Denizi ve Bengal Korfezi kiyisinda bulunuyor.

Bu az bilinen ulkede 1500 Türk askeri yatiyor.

Türklerin buraya gidisi ve kalisi da ilginc.

Eski adi Burma olan Myanmar'a, Ingiliz somurgesi oldugu 1915 yilinda 12 bin Turk askeri gitti.

Yillar suren esaret donemi boyunca salgin hastaliklar ve agir calisma sartlarindan dolayi 1500 asker sehit dustu.

Sehitlikte Türkçe olarak 'Birinci Dunya Savasi'nda Irak, Suriye, Filistin ve Arabistan cephelerinde Osmanli ve Ingiliz ordulari arasindaki carpismalar sirasinda Ingilizlere tutsak duserek Burma'ya getirilen ve burada vefat eden Türk askerlerinin anisina' ifadesi yer aliyor.
 
MYANMAR'DA (BURMA) TÜRK ŞEHİTLİĞİ!

Budist rahiplerin ayaklandığı Güneydoğu Asya'daki Burma'da İslam ve Osmanlı'nın herkesi düşündüren ayak izleri. Dünyanın gözü günlerdir Burma'daki Budist rahiplerin ayaklanmasında. Burma'da...

Rahipler protestolara liderlik edip, cuntaya meydan okuyor. İki haftayı aşkın süredir Burma'nın en kutsal yeri olan Shwedagon pagoda toplanan rahipler, Salı günü de kızgın öğlen güneşinin altında ayin yaptılar.

Myanmar'da Budist rahiplerin gösterileri sürüyor
Halklarının zaferi için dua eden rahipler, Rangoon'daki büyük tapınakta bir araya geldi. Burmalı bayan yazar da farklı koyu turuncu ve koyu kırmızı elbiselerin içindeki rahiplere destek veren yüzlerce kişi arasındaydı. Burma'nın tarihi başkenti Mandalay'da ayrıca en büyük Budist eğitim merkezi bulunuyor ve cuntanın büyük tehditlerinin geldiği yer burasıydı. Burmalı insan hakları üyelerinden biri, insanların evlerinde kalmalarını ve gösteri yürüyüşlerine katılmamalarını, aksi takdirde askerlerin ateş açacaklarını belirten yazılı bildirilerin asıldığını söyledi.

Salı gününün ilk ışıklarıyla birlikte Burma'nın ticari başkenti olan Rangoon'da büyük kan döküleceğinin işaretleri geldi. Bir yerde, silahlı polis tel örgülü barikatların arkasında yerleşiyordu, önemli bir Budist tapınağının yakınındaki bir sokağı kapatıyordu. Hükümete ait kamyonlar, mahalle mahalle gezip, halkı başka bir eylem yürüyüşüne katılmamaları noktasında uyarıyordu. Perşembe günü ilk kurşunlar sıkıldı ve 9 gösterici hayatını yitirdi.

AYAKLANAN BURMA'DA MÜSLÜMANLARIN İZLERİ

Müslüman tacirler Burma'da

50 milyon nüfusu bulunan Burma'nın yüzde 15'ini Müslümanlar oluşturmaktadır. Geri kalan nüfusun büyük bir çoğunluğu Budisttir. Müslümanların büyük ekseriyeti, ülkenin Arakan adlı bölgesinde yaşamaktadır.

İslam'ın ülkeye girişi ilk kez Hicri birinci asırda Müslüman tacirler aracılığıyla olmuştur. Allah Resulünün (s.a.v) sahabelerinden Vakkas bin Malik (r.a) ve bir grup arkadaşı bu ülkeye ilk ayak basan Müslüman tacirlerdir. Daha sonra Müslümanların bu ülke ile ticaretleri artmıştır. Hicri ikinci asırda Müslüman tacirler ait bir gemi Arakan'a yakın Bengal Körfez'inde batmış ve gemideki onlarca Müslüman karaya çıktıktan sonra bir daha ülkelerine dönmemişlerdir. Arakan'a yerleşen bu Müslümanların İslam'ın Burma'da yayılmasında büyük emekleri geçmiştir.

Burmalı Müslümanlar Arakan'da 1430 yılında bir İslam devleti kurarlar. Bu devlet 350 yıl varlığını korur. Ancak bu dönemin sonunda Arakan'ı işgal ederek İslam devletini ortadan kaldırdılar. 1784 yılında Müslümanların siyasi iktidarı kaybetmelerinden hemen sonra Burmalı Budistler, Müslümanları ezmeye, fiziksel olarak imha etmeye yönelik bir politika uyguladılar. Ülke Müslümanları 1938 yılında kısmi bir bağımsızlık elde etmiş olsalar da daha iktidarı ele geçiren cunta Müslümanlara büyük eziyetlerde bulundu.

II. Dünya Savaşı sonrasında imzalanan Pinlong Anlaşmasına göre kurulan çok uluslu Burma Devletinin bir parçası olarak kabul edilen Arakan, Budist Rakhin (1 milyon nüfuslu) ve Müslüman Rohingyalılardan (4 milyon) oluşmaktadır. Rohingyalı kimliği çeşitli zamanlarda bölgeye gelen Arap, Acem, Türk, Kuzey Afrikalı, Moğol, Patan ve Bengal Müslüman gruplarının karışımlarından oluşan ilginç bir etnik grubu temsil etmektedir.

1937'de Burma ve Arakan İngilizlerin yönetimindeki Hindistan'dan ayrıldılar. Fakat Arakan, Burma'ya dâhil edildi. Kendi kendini yönetim hakkı ilan edildiğinden beri Burmalılar Müslümanları etnik temizlikten geçirmek için hiçbir fırsatı kaçırmadılar. 1938'de, Müslümanlar aleyhindeki ilk ayaklanma Rangoon'da, orta ve aşağı Burma'da meydana geldi ve bunun sonucunda binlerce Müslüman öldürülerek 500 binden fazla insan bölgeyi terk etmek zorunda bırakıldı.

1942'ye gelindiğinde ise bu kez 1939'da Burma'yı işgale başlayan faşist Japon yönetimi Arakan'a ulaştı. Bu dönemde başlayan Japon-İngiliz mücadelesi sırasında Arakan'da Müslümanlara yönelik Budist anarşi devam etti. Böylece Mart 1942'ye gelindi.

28 Martta Rakhinler Minbya şehrindeki Çanbilli köyüne saldırdılar. Silahsız olan insanlar hayatlarını kurtarmak için nehirlere atladılar, ormanlara kaçtılar, fakat binlerce Rohingyalı katledilmekten kurtulamadı. Ertesi gün Lombaissar'da, Taungyinyo Ghat'da, sonra Myeban ve Ramree şehirlerinde benzer saldırılar yaşandı. Birkaç gün içinde 40 bin insan işkencelerle katledildi. Nisan ayı boyunca da katliamlar Arakan'ın tüm şehir ve köylerinde devam etti. Birkaç ay içerisinde Arakan mültecileri milyona ulaşmış, hayatını kaybedenler ise 100 bine varmıştı.

Arakan'da devam eden yıllarda mülteci sayısı 1,5 milyona, yok edilen yerleşim birimi sayısı 10 bine, katledilen Rohingyalı Müslüman sayısı ise 200 bine ulaştı. 1942 mezalimi bugün katliam günlerini yaşamış olan Rohingyalıların asla hafızalarından silinmeyen korkunç bir olay olarak hatırlanmaktadır.

Askeri darbeler sonrası süren katliamlar

Burma, 1948 yılında İngiliz yönetiminin sona ermesiyle bağımsızlığını kazandı. 1962 yılında askeri darbeyle iktidara gelen komünist General Ne Win, devletin tüm imkânlarını Müslümanları yok etmek için seferber etti. Hazırlanan "Burma Sosyalist Parti Programı"nda, her türlü yol kullanılarak Müslümanların dinlerinden uzaklaştırılması hedefleniyordu.

Müslümanlar tüm siyasi haklarından mahrum edildi. Ayrıca tüm İslami eğitim kurumları, camiler kapatıldı. Hacca gitmek, kurban kesmek, toplu namaz kılmak ve diğer ibadetler yasaklandı. Göçlere rağmen Arakan bölgesinde Müslümanlar çoğunluğu oluşturmaktaydı. General Ne Win rejimi keyfi tutuklamaları, işkence uygulamalarını arttırdı. Bu uygulamaların sonucunda bir milyondan fazla Müslüman Burma'yı terk etmek zorunda kaldı. Burma hükümeti, vahşetin gizli kalması için ülkeye gazeteci ve hatta turist bile kabul etmedi.

İnsan hakları kuruluşlarının vermiş oldukları raporlara göre, 1962-1984 yılları arasında 20.000 Arakan Müslümanı öldürüldü. Yüzlerce kadına tecavüz edildi ve Müslümanların tüm mal varlıklarına el konuldu. Devletin iletişim araçları, İslam dini hakkında yalan ve iftiralar yaymak için kullanıldı. 1978 yılının baharında, 200.000 Müslüman daha Bangladeş'e göçmek zorunda kaldı.

Ne Win'in 1988 yılında istifasının ardından değişik askeri ve sivil hükümetler birbirini izledi, vahşet hiç azalmadı, aksine şiddetlenerek arttı. Ocak 1992'de Burma'da yaşayan Müslüman azınlığa mensup 700 kişinin Bangladeş sınırı yakınlarında boğularak öldürüldüğü ortaya çıktı. 1994 yılında ise 1000'den fazla Müslüman yargısız infaz yöntemiyle öldürüldü.

Burma'da yaşayan savunmasız Müslüman halkın en büyük sorunlarından biri de dış dünyayla iletişim kuramamak ve yaşadıkları vahşetin detaylarını anlatamamaktır. Çünkü ülkeye kara yoluyla girmek yönetim tarafından yasaklanmıştır. Hava yoluyla geliş gerçekleşse bile, ülkenin birçok bölgesi yabancılara kapatılmıştır.

1990'lardan sonra Müslümanlar tekrar büyük bir kıyıma uğramış ve yine 200.000 kişi 1992 yılında Bangladeş'e sığınmak zorunda kalmıştır. Çok fakir bir İslam ülkesi olan Bangladeş, Burmalı mültecileri topraklarında ağırlamakta, ancak yiyecek ve barınma konusunda yardım etmekte çok zorlanmaktadır.

Bugün Burma'da bulunan "Thayet Myo Türk Şehitliği"nin hikâyesi ise çok ilginç. I. Dünya Savaşı 'nda İngilizlere esir düşerek, o dönemde İngiliz sömürgesi olan Burma'ya getirilen 12 bin kadar Türk askeri arasında, yıllar süren esaret dönemi boyunca salgın hastalıklar, ağır çalışma ve esaret şartları altında şehit düşen 1500 kadar Türk askerinin gömülü bulunduğu bir şehitliktir. Kalanların kaçının Türkiye'ye dönebildiği bilinmemektedir.

Gömü alanının yerini belirten, Türkçe ve Burmaca bir kitabe ve çoğu 1916 Mart ve Nisan ayları tarihli mezar taşları bulunmaktadır. Şehitlik kitabesinin Türkçe (Latin harfleri ile) kısmında bugün zor okunabilen, "Birinci Dünya Savaşı'nda Irak, Suriye, Filistin ve Arabistan cephelerinde Osmanlı ve İngiliz Orduları arasındaki çarpışmalar sırasında İngilizlere tutsak düşerek Burma'ya getirilen ve burada vefat eden aziz Türk askerlerinin anısına" ifadesi yer almaktadır.

Türkiye'ye 7500 km. mesafedeki bu uzak ülkede, 1500 kadar Türk askerinin şehit olarak yattığını maalesef çok az insan biliyor. Birinci Dünya Savaşı'nda Irak, Suriye, Filistin ve Arabistan cephelerinde Osmanlı ve İngiliz orduları arasındaki çarpışmalar sırasında İngilizlere tutsak düşerek üzerinde güneş batmayan İngiltere'nin bir sömürgesi olan Burma'ya getirilen 12 bin askerimiz yol, demiryolu, köprü ve suni göl yapımında işçi olarak çalıştırılmışlar.

Bugün bile Burma'yı baştanbaşa geçen iki ana hattan biri olan başkent Yangon ile Thayet arasındaki 300 millik (9 bin km) demiryolu esir düşen Osmanlı askerleri tarafından yapılır. İnşaat biter ama salgın hastalıklara ve zor çalışma şartlarına dayanamayan 2 bin asker hattın son durağı Thayet kampında şehit düşer. Çalışmayı reddeden birçok asker de öldürülmüştür. Geriye kalanlar ise ancak Mondros Mütarekesi'nden sonra ülkelerine geri dönme fırsatı bulurlar. Ancak rivayetlere göre askerlerin bir kısmı gemilere bindirilip gönderilirken evlenip geride kalmayı seçenler de olur. Burma'da şehit olan esirler için İngiliz hükümeti bir mezarlık yaptırır. Mezar taşlarının üstündeki künye bilgileri bugün hâlâ okunabilecek kadar canlı duruyor. İsimleri İngiliz alfabesiyle yazılan şehitlikte Kerküklü Muhammed, 20 Ekim'de ölen Şaban gibi pek çok asker yatıyor.

Bugün üzerini otların kapladığı, bakımsızlıktan yazılarının silindiği taşlar, kitabe, sıvası dökülmüş mezarlık duvarı bir şehitlikten çok harabeyi andırıyor. Şehitlikte hâlâ bile 300 kadar mezar taşı bulunuyor.

Bu yıpranmışlık yanında, mezarlığı çevreleyen taş sınırın ve mezar taşlarının da tropik iklimde yetişen yoğun bitki örtüsü altında okunamaması, kimliksel ve anlamsal tanım eksikliği oluşturmaktadır.

Türkiye'nin tanınmış gezginlerinden emekli Albay Faruk Budak, 2002 yılında bu ülkeye yaptığı ziyarette adı geçen şehitlikleri de ziyaret eder. Budak'ın çabalarıyla Genelkurmay Başkanlığı'ndan restorasyon için gerekli bütçe 2002'de tahsis edilir. Dışişleri Bakanlığı'nın Burma hükümeti nezdindeki yoğun diplomasisi sonucu gerekli restorasyon izni ancak geçtiğimiz yıl alınabilmişti.

Ülke genelinde Thayet şehitliği dışında birçok küçük Türk Mezarlığı olduğunu belirten Burma Fahri Başkonsolosu Ercan Aygün, bir süre önceki Birmanya ziyaretinde de yeni hikâyelerin izine rastladığını ve bunların da araştırılması gerektiğine işaret ediyor. "Yaşlıca bir profesörle tanıştım. Büyük dedesinin Türkleri tanıdığını ve orada bir Türk kolonisi olabileceğini anlattı" diyen Aygün, bugün kimse bilmese de rivayet edildiği gibi evlenip Burma'da kalan askerlerin izini sürmeyi planlıyor.

Ayrıca şehitlikteki Türk bayrağı işlemesinin yakın zamanda Amerikalı bir Türk tarafından yaptırıldığı da söyleniyor. Aygün, bunun gibi pek çok hikâyenin Birmanya topraklarında araştırılmayı beklediğini ifade ediyor.
 
Geri
Top