Türkcemize Sahip CIKALIM

wien06

V.I.P
V.I.P
Karamanoğlu Mehmet Bey´i arıyorum, göreniniz, bileniniz, duyanınız var mı?

Bir ferman yayınlamıştı:Bugünden sonra, dîvanda, dergâhta, bârgâhta, mecliste, meydanda Türkçeden başka bir dil konuşulmaya!" diye, hatırlayanınız var mı?

Dolanın yurdun dört bir yanını, çarşıyı, pazarı, köyü, şehri, fermana uyanınız var mı?

Nutkum tutuldu, şaşırdım merak ettim, dolandığınız yerlerdeki Türkçe olmayan isimlere, gördüklerine, duyduklarına üzüleniniz var mı?

Tanıtımın demo, sunucunun spiker, gösteri adamının showmen, radyo sunucusunun diskjokey, hanım ağanın, first lady olduğuna şaşıranınız var mı?

Dükkânın store, bakkalın market, torbanın poşet, mağazanın süper, hiper, gross market; ucuzluğun, damping olduğuna kananınız var mı?

İlân tahtasının billboard, sayı tablosunun skorboard, bilgi alışının brifing, bildirgenin deklarasyon; merakın, uğraşın hobby olduğuna güleniniz var mı?

Bırakın eli, özün bile seyrek uğradığı, beldelerin girişinde welcome, çıkışında good-bye okuyanınız var mı?

Korumanın, muhafızın, body guard; sanat ve meslek pirlerinin duayen; itibarın, saygınlığın, prestij olduğunu bileniniz var mı?

Sekinin, alanın platform; merkezin center; büyüğün mega, küçüğün mikro, sonun final, özlemin hasretin, nostalji olduğunu öğreneniniz var mı?

İş hanımızı plaza, bedestenimizi galeria, sergi yerlerimizi center room, showroom, büyük şehirlerimizi, mega kent diye gezeniniz var mı?

Yol üstü lokantamızın adı fast food, yemek çeşitlerimizin menü; hesabını, adisyon diye ödeyeniniz var mı?

İki katlı evinizi dupleks, üç katlı komşu evini tripleks, köşklerimizi villa, eşiğimizi antre, bahçe çiçeklerini flora diye koklayanınız var mı?

Sevimlinin sempatik, sevimsizin antipatik, vurguncunun spekülatör, eşkıyanın mafya, desteğe, bilemediniz koltuk çıkmağa, sponsorluk diyeniniz var mı?

Mesireyi, kır gezisini picnic, bilgisayarı computer, hava yastığını air bag, oluru, pekâlâyı, okey diye konuşanınız var mı?

Çarpıcı önemli haberler flash haber,

Yaşa, varol sevinçleri, oley oley,

Yıldızları, star diye seyredeniniz var mı?

Vırvırık dağının tepesindeki köyde, cafe show levhasının altında, acının da acısı kahve içeniniz var mı?

Toprağımızı, bayrağımızı, inancımızı çaldırmayalım derken, dilimizin çalındığını, talan edildiğini, özün el diline özendiğine içi yananınız var mı?

Masallarımızı, tekerlemelerimizi, atasözlerimizi unuttuk, şarkılarımızı, türkülerimizi, ninnilerimizi kaybettik,

Türkçemiz elden gidiyor, dizini döveniniz var mı?

Karamanoğlu Mehmet Bey´i arıyorum,

Göreniniz, bileniniz, duyanınız var mı?

Bir ferman yayınlamıştı...

Hayal meyal hatırlayıp da, sahip çıkanınız var mı?


KAYNAK:"Karamanoğlu Mehmet Bey´i Arıyorum. Göreniniz, bileniniz, duyanınız var mı?" başlıklı yazı Sayın Yusuf YANÇ´ındır. Türk Dili dergisinde (1999, Nisan) yayınlanmıştır...
 
Karamanoğlu Mehmet Bey ( .... - 1280)

"Bugünden geru divanda, dergahta, bergahta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır."
13 Mayıs 1277


Karamanoğullarının ikinci Beyi Kerim’üd-din Karaman’ın oğludur. Doğum tarihi belli olmayıp ölümü 1280’dır. Mehmet Bey askeri ve idari yönden bilgili bir devlet adamı idi. Bilim adamlarını etrafına toplayıp onlara büyük önem vermiştir. XIII.yüzyıl ortalarında Selçuklular, edebi dil olarak farsçayı, devlet işlerinde Arapçayı kullanırlardı. Halk ise öz dilleri olan Türkçeyi kullanıyordu. Mehmet Bey millet olarak birlikte yaşamanın ilk şartı olan dil birliğinin sağlanmasının gerekliliğine inanıyordu. Bu birliği gerçekleştirmek için Toroslar üzerinde yaşayan bütün Türkmen boylarını çevresinde toplayarak bir ordu oluşturdu.

Üzerine gönderilen Selçuklu ve Moğol kuvvetlerini büyük bir yenilgiye uğratarak Konya’ya girdi. Burada yaşayan Selçuklu Türkleri Karamanoğulları ile birlik oldular.

Kısa zamanda Konya vilayeti ve bazı çevre iller Karamanoğullarının hakimiyeti altına girdi. Daha sonra Selçuklu Sultanı İzzettin Keykavus’un oğlu Gıyaseddin Siyavuş’u başa geçiren Mehmet Bey’in kendisi de vezir oldu. İlk önceleri Moğol baskısına başarı ile karşı koymasına bir çok kere galip gelmesine rağmen, daha sonraki çarpışmaların birinde iki kardeşi ile beraber şehit düşmüştür. İdareciliği sırasında Türkçeyi resmi dil olarak ilan eden fermanını vermiştir. Bu fermanda “Bugünden sonra divanda, dergahda ve bargahta, mecliste ve meydanda Türkçe’den başka dil kullanılmayacaktır.” diyerek siyasi ve askeri bir zafer değil aynı zamanda kültürel bir zafer kazanmıştır.
 
Anamız, babamız, eşimiz, kardaşımız, arkadaşımız Türkçedir.
Evimiz, obamız, yaylamız, köyümüz, beldemiz, şehrimiz Türkçedir.
Milletimiz, vatanımız, bayrağımız Türkçedir.
Doğduğumuz yer, Türkçenin vatanlaştırdığı yerdir.
Öleceğimiz yer, Türkçenin ölümsüzleştirdiği yerdir.
Anamızdan emdiğimiz süt, yediğimiz ekmek, içtiğimiz su Türkçedir.
Aldığımız nefes Türkçedir.
Konuştuğumuz ilk söz Türkçedir.
Günümüzü aydınlatan güneş, gecemizi aydınlatan ay Türkçedir.
Çocuğumuzu sevdiren, gencimizi coşturan, büyüğümüzü olgunlaştıran Türkçedir.
Yazdığımız şiir, yaptığımız mimarî, çizdiğimiz resim, bestelediğimiz müzik Türkçedir.
Sevdamız, sevgilimiz, aşkımız Türkçedir.
Söylediğimiz türkü, şarkı Türkçedir.


Çaldığımız saz, davul-zurna Türkçedir.
Oynadığımız bar, tuttuğumuz halay Türkçedir.
Sevincimiz, mutluluğumuz Türkçedir.
Acımız, kederimiz Türkçedir.
Sorunumuz Türkçedir.
Dünümüz Türkçenindi.
Bugünümüz Türkçenindir.
Yarınımız Türkçenin olacak; elbet, Türkçenin olacaktır.
Türkü insanlaştıran Türkçedir.
Türkü güzelleştiren Türkçedir.
Türkü destanlaştıran Türkçedir.
Türkü Türkleştiren Türkçedir.
Türkü Müslümanlaştıran Türkçedir.

Sözün özü;

Türkün her şeyi Türkçedir.

Türkçe var oldukça, Türk hep var olacaktır.


Türkçemiz, Turkcheleşmesin...!

 
Geri
Top