• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Türkçenin Geçmişi

Türkçenin ilk yazılı eselerinin, Orhun ve Yenisey yazıtları olduğunu hepimiz biliriz ve Türkçemizin çok daha eski zamanlarda oluştuğunu iddia ederiz. İşte, Prof. Doğan Aksan “Türkiye Türkçesinin Dünü, Bugünü, Yarını” adlı eserinin “Türkçenin Dünü” adlı bölümüne bu konuyla başlamış ve Dil Devrimine kadar geçen sürede Türkçenin gelişimini ve değişimini başarılı bir şekilde okurlara aktarmıştır.

İlk yazılı eserler olan Orhun ve Yenisey Yazıtları, yazara göre Türkçenin 500’lü yıllara değilde 2000 – 3000 yıl önce başladığını göstermektedir. Yazar bu iddiasını Orhun ve Yenisey Yazıtları’ndaki rastlanan eşlanlamlı ve çokanlamlı kelimelere, deyimlere, atasözlerine, ikilemelere ve dolaylı anlatıma dayandırıyor. Yeni oluşmuş bir dilde bu gibi kavramların bulunmasının imkansız olmasından ve bunların bir dilde ortaya çıkabilmesi için en az bin senenin geçmesi gerektiğinden söz ediyor. Herbir iddiasını bu yazıtlardan örneklerle kuvvetlendiriyor.

Karahanlılar ilk İslam Türk devletidir. Bu yüzden Karahanlı Türkçesi’nde Türk kelimelerinin yanında Arap kelimelerine de rastlanmaktadır. Karahanlı Türkçesi incelendiğinde çok geniş bir söz varlığı dikkat çeker. Karahanlılar zamanında bir çok edebi eser verilmiştir. Bunlardan en önemlisi, birçok kişiye ve yazara Kaşgarlı Mahmut’un yazdığı Divanü Lügati-t –Türk’tür. Divanü Laügati-t-Türk, Türkçenin karanlık geçmişine ışık tutması açısından önemlidir. Kaşgarlı Mahmut’un bu eseri sayesinde Köktürk yazıtlarında anlaşılmayan yerler anlaşılmıştır. Doğan Aksan, Kaşgarlı Mahmut’un bu kitabı yazarken Araplara Türkçe öğretme amacında olduğundan da bahsetmektedir. Karahanlılar döneminde Türkçemiz için önemli olan Kutadgu Bilig ve Atebetü’l Hakayık adlı eserler de yazılmıştır. Yazar Divan’da kullanılan kelimelerle, günümüz kelimelerini de karşılaştırmakta ve benzerliklerini göstermektedir.

Türklerin Anadolu’ya geçmesiyle, Arapça ve Farsça’nın etkisi artmış ve ikisi de bir dönem resmi dil olmuştur. Yazara göre resmi dilin Türkçe olmaması, halkın dilini pek etkilememiş, sadece medreselerden birkaç terim geçmiştir. Karamanoğulları Türkçe’yi resmi dil ilan ederek, dilimizin kötü gidişine dur demek istemişlerdir. Bu dönemde yetişen Yunus Emre’nin de dilimizin gelişmesine katkısı büyük olmuştur. Yunus Emre dilimize yerleşmiş olan yabancı kelimelerin yerine bile türkçelerini kullanmıştır. Buna örnek olarak Aksan, “günah” ve “cennet” kelimelerinin yerine “yazık” ve “uçmak” kelimelerini kullandığını göstermiştir. Anadolu’da Osmanlı’nın kurulmasıyla aydınların, din adamlarının ve saray çevresinin yabancı dillere olan ilgisi artmış ve heryerde yabancı kelimeler kullanmaya özen göstermişlerdir. Bu özentiler o kadar artmıştır ki, Türkçe kelimelere Farsça tamlama kurallarını uygulamışlardır. Bütün bunlara rağmen, halkın dili fazla etkilenmemiştir.

Kitabın genelinde olduğu gibi, “Türkçenin Dünü” bölümünde yazar anlattıklarını örneklerle süslemiş ve kitabın okunurluğunu artırmıştır. Doğan Aksan bu eseriyle Türkçenin çoğu insana karanlık gelen kısımlarını başarılı bir şekilde aktarmıştır ve Türkçenin dününü anlatabilmiştir
 
Ellerine saglik cok tekkurler(Ben yurt disinda oldugum icin kullandigim kilavyede bazi harfleri Turkcemize uygun yazamiyorum o yuzden cok ozur dilerim)
 
Geri
Top