• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Türkiye’de Psikolojinin Başlangıcı ve İlk Psikoloji Yayınları

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
Türkiye’de Psikolojinin Başlangıcı ve İlk Psikoloji Yayınları

Türkiye’de psikolojinin başlangıcına ilişkin “resmi tarih” anlayışı Dr. Georg Anschütz’ün 1915 yılında Almanya’nın ünlü “eğitim yardımı” programı kapsamında Darülfünun’a gelişini esas almaktadır. Almanya’nın Osmanlı’daki Fransız etkisini kırmak ve özellikle aydınlar içinde bir “nüfuz alanı” yaratmak amacıyla Darülfünun’a yardım için ilk partide gönderdiği 15 öğretim üyesi arasında Hamburg Üniversitesinin asistanlarından Georg Anschütz de bulunmaktadır. Anschütz kimi kaynaklarda “profesör” olarak anılmaktadır, ancak bu, Fransızca kaynaklı bir alışkanlıktan başka bir şey değildir. Nitekim 1886 doğumlu Anschütz İstanbul’a geldiğinde sadece 29 yaşındadır. Diğer yandan Çiğdem Kağıtçıbaşı Anschütz’ün geldiği yıl olan 1915’de ilk psikoloji kitabının da yayınlandığını ileri sürmektedir.8

Türkiye’de psikolojinin başlangıcının Anschütz’ün İstanbul’a gelişi olarak kabul edilmesi gerektiği iddiası, aslında Türkiye’de bugün psikoloji dünyasına egemen olan paradigmadan doğmaktadır: Bu anlayışa göre psikoloji deneysel psikoloji ile eşitlenmekte, deneysel olmayan psikoloji tümüyle tartışma dışı bırakılmaktadır. Anschütz’ün İstanbul’a gelişi gerçekten de batılı anlamda bir deneysel psikolojinin Türkiye’ye girişi olarak kabul edilebilir. En azından Anschütz’ün çabası “ilk girişim” olarak değerlendirilebilir. Sonuçta Anschütz savaş koşullarında öğrenci yokluğundan dolayı9 sadece kurduğu darülmesaide faaliyet göstermiş, geride bir tek makale10 dışında hiçbirşey bırakmadan, kontratı devam ettiği halde, 1918’de Mondros Antlaşması gereği İstanbul’dan ayrılmış ve Nazizm döneminde Gustav Deuchler’le birlikte meslek hayatının en parlak günlerini yaşayacağı Almanya’ya dönmüştür. Bu nedenle Anschütz’ün İstanbul’daki faaliyeti deneysel psikolojinin ve bir deneysel psikoloji laboratuarının Türkiye’ye ilk girişi olarak kabul edilebilirse de Türkiye’de psikolojinin “kuruluşu” olarak değerlendirililebilir nitelikte değildir.

Bununla birlikte genel olarak psikolojinin ülkeye girişi çok daha öncelere dayanır. Üniversitede psikolojiyle ilgili bilinen ilk ders Aziz Efendinin Darülfünun-i Osmani’nin 1869’daki açılışından önce Ramazan ayını değerlendirmek amacıyla halka açık olarak düzenlenen gece konferasları arasında verdiği “Emcazi Ekalim” dersidir.11 1908 Devriminden sonra da Babanzade Naim Bey’in İlm-un Nefs adıyla biraz teoloji ağırlıklı psikoloji dersleri verdiği bilinmektedir.12

Psikolojiye ilişkin ilk yayının tarihi ise belli değildir. Açık olan bir şey varsa bu da bu ilk yayının 1915’den çok daha önce yapılmış olduğudur. Sami Kayral13 1915 yılından önceye ait 11’i çeviri 29 eser, Nuri Bilgin de14 9’u çeviri 27 eser saymaktadır. Bu eserlerin en eskisi Yusuf Kemal’in 1876’da yayınlanan “Gayet-ül Beyan Fi Hakikat-ül-İnsan Yahut İlm-i Ahval-i Ruh” adlı eseridir. Yabancı dilden yapılan ilk çeviri ise 1907’de Mısır’da yayınlanan Le Bon’un ünlü Psychologie des Foules eserinin Abdullah Cevdet tarafından yapılmış “Ruh-ül Akvam” başlıklı bir çevirisidir. Bununla birlikte eski yazıyla hazırlanmış psikoloji ile ilgili yayınlara yönelik geniş kapsamlı bir araştırma yapılmadığından, psikolojiyle ilgili daha eski bir çalışma olup olmadığı bilinmemektedir.
 
Geri
Top