Birkaç ay evvel 8-10 yaşlarındaki Bedirhan'ın videosuyla dilimizde dolanmaya başladı bu soru, “Türkiye'de bilim neden gelişemiyor?”
TÜRKİYE'DE BİLİM NEDEN GELİŞEMİYOR?
Birkaç ay evvel 8-10 yaşlarındaki Bedirhan'ın videosuyla dilimizde dolanmaya başladı bu soru, “Türkiye'de bilim neden gelişemiyor?”. Çoğumuz videoya rast gelmiştir, izlemeyenler de aşağıdan videoya erişebilir. Bedirhan'ın önemli işler peşinde olduğunu fark etmeyen anneanne için “Oğlum suyumu niye alıyon?” tepkisi çoğumuzu güldürdü muhtemelen, düşününce bu tepki gayet normal aslında. Çünkü insan bilmediğinin yabancısıdır. Yani siz o an dünyadaki en büyük heyecanı yaşarken birçok insanın umrunda dahi olmayabilir. İşte ben Türkiye'de bilimin önündeki en büyük engelin bu olduğuna inanıyorum. Yani bilimin, bilimle aktif olarak uğraşan kitle dışında yeterince önemsenmemesi. (Dolayısıyla da bilim ve teknolojide gelişmeyi sağlayacak oranda yatırımların yapılmaması.)
SAHİ BİLİM NEYDİ?
Bilim, bize verilen hatta ezberletilen tanımın çok daha ötesinde bir şey. Elbette bilim olarak adlandırdığınız alanda çalışmalar yaparken izlediğiniz belli metotlar ve uymanız gereken kurallar var ancak benim bahsetmek istediğim daha başka. Mesela bilim insanı dediğimizde gözümüzde canlanan saçı başı dağılmış, ömrünü laboratuvarda geçiren ve büyük olasılıkla “normal” olarak adlandırdığımız insandan farklı biri oluyor. Yani sosyal yaşamdan kopmuş ve genelde anlamayacağımızı düşündüğümüz işlerle uğraşan biri. O zaman bizim için bilim, günlük hayattan epey uzak. Tabii ki her işin uzmanı olup her detayını anlamak mümkün değil fakat bilim sandığımız kadar hayatımızdan kopuk bir olgu değil.
BİLİM HER YERDE!
Aslına bakarsanız laboratuvarlara tıkılıp kaldığını sandığımız bilim her yerde yalnızca farkında değiliz. Farkında olmadığımız her şeyi normal bir süreç olarak adlandırdığımız için de ardındaki büyüyü göremiyoruz. Örneğin; düdüklü tencerede şipşak pişen güzelim kuzu etini afiyetle yediniz, peki nasıl oldu da et o kadar çabuk pişebildi? Ya da annenizin güneşte kuruttuğu sebzeler neden bozulmuyor? Güzel renklerle gözümüzü şenlendiren muazzam gökkuşağı nasıl oluşuyor? Ay bazen dolunay bazen de hilal şeklinde ama hep aynı yüzünü görüyorum Ay'ın, bu da nereden çıktı? Anlayacağınız bilim her yerde! Ancak fark etmek için başımızı kaldırıp göğe bakmalıyız şairin dediği gibi, ki bizler de dizeleri matematik olan ama bir araya gelince muhteşem ahengi yakalayan bilim şiirini oluşturabilelim.
BİR ŞEY YAPMALI AMA NE?
Bana kalırsa, evet herkes bilimle uğraşmak ya da anlamak zorunda değil fakat sevmek ve desteklemek elimizde. Bırakın çocuklar başınıza icat çıkarsın, bırakın biraz çamura bulansın, eli toprağa değsin ama doğayı incelemeyi öğrensin ve en önemlisi bırakın hayal etsin. Sadece buzdolabına yapıştırdığınız magnetteki pizzacıyı aramayı öğrenmesin, o magnetin nasıl orada durabildiğini de öğrensin. Bilimin parçası olmaya uğraşan biri olarak isteğim, bilim insanlarına, bilimle ilgilenen kurumlara, dergilere, oluşumlara vs. yani bilime dair her şeye elinizden gelen desteği göstermeniz. Yoksa Türk hamamlarında suyun kaldırma kuvveti yok değil.
Ebru Şimşek
TÜRKİYE'DE BİLİM NEDEN GELİŞEMİYOR?
Birkaç ay evvel 8-10 yaşlarındaki Bedirhan'ın videosuyla dilimizde dolanmaya başladı bu soru, “Türkiye'de bilim neden gelişemiyor?”. Çoğumuz videoya rast gelmiştir, izlemeyenler de aşağıdan videoya erişebilir. Bedirhan'ın önemli işler peşinde olduğunu fark etmeyen anneanne için “Oğlum suyumu niye alıyon?” tepkisi çoğumuzu güldürdü muhtemelen, düşününce bu tepki gayet normal aslında. Çünkü insan bilmediğinin yabancısıdır. Yani siz o an dünyadaki en büyük heyecanı yaşarken birçok insanın umrunda dahi olmayabilir. İşte ben Türkiye'de bilimin önündeki en büyük engelin bu olduğuna inanıyorum. Yani bilimin, bilimle aktif olarak uğraşan kitle dışında yeterince önemsenmemesi. (Dolayısıyla da bilim ve teknolojide gelişmeyi sağlayacak oranda yatırımların yapılmaması.)
SAHİ BİLİM NEYDİ?
Bilim, bize verilen hatta ezberletilen tanımın çok daha ötesinde bir şey. Elbette bilim olarak adlandırdığınız alanda çalışmalar yaparken izlediğiniz belli metotlar ve uymanız gereken kurallar var ancak benim bahsetmek istediğim daha başka. Mesela bilim insanı dediğimizde gözümüzde canlanan saçı başı dağılmış, ömrünü laboratuvarda geçiren ve büyük olasılıkla “normal” olarak adlandırdığımız insandan farklı biri oluyor. Yani sosyal yaşamdan kopmuş ve genelde anlamayacağımızı düşündüğümüz işlerle uğraşan biri. O zaman bizim için bilim, günlük hayattan epey uzak. Tabii ki her işin uzmanı olup her detayını anlamak mümkün değil fakat bilim sandığımız kadar hayatımızdan kopuk bir olgu değil.
BİLİM HER YERDE!
Aslına bakarsanız laboratuvarlara tıkılıp kaldığını sandığımız bilim her yerde yalnızca farkında değiliz. Farkında olmadığımız her şeyi normal bir süreç olarak adlandırdığımız için de ardındaki büyüyü göremiyoruz. Örneğin; düdüklü tencerede şipşak pişen güzelim kuzu etini afiyetle yediniz, peki nasıl oldu da et o kadar çabuk pişebildi? Ya da annenizin güneşte kuruttuğu sebzeler neden bozulmuyor? Güzel renklerle gözümüzü şenlendiren muazzam gökkuşağı nasıl oluşuyor? Ay bazen dolunay bazen de hilal şeklinde ama hep aynı yüzünü görüyorum Ay'ın, bu da nereden çıktı? Anlayacağınız bilim her yerde! Ancak fark etmek için başımızı kaldırıp göğe bakmalıyız şairin dediği gibi, ki bizler de dizeleri matematik olan ama bir araya gelince muhteşem ahengi yakalayan bilim şiirini oluşturabilelim.
BİR ŞEY YAPMALI AMA NE?
Bana kalırsa, evet herkes bilimle uğraşmak ya da anlamak zorunda değil fakat sevmek ve desteklemek elimizde. Bırakın çocuklar başınıza icat çıkarsın, bırakın biraz çamura bulansın, eli toprağa değsin ama doğayı incelemeyi öğrensin ve en önemlisi bırakın hayal etsin. Sadece buzdolabına yapıştırdığınız magnetteki pizzacıyı aramayı öğrenmesin, o magnetin nasıl orada durabildiğini de öğrensin. Bilimin parçası olmaya uğraşan biri olarak isteğim, bilim insanlarına, bilimle ilgilenen kurumlara, dergilere, oluşumlara vs. yani bilime dair her şeye elinizden gelen desteği göstermeniz. Yoksa Türk hamamlarında suyun kaldırma kuvveti yok değil.
Ebru Şimşek