• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Türkiye'deki Altın Madenleri

Suskun

V.I.P
V.I.P
Biz Türk Ulusu olarak Altını hem ziynet eşyası olarak takarız, hem yatırım amaçlı biriktiririz. Yastık altı olarak bilinen Türk halkının elinde bulunan altın miktarı yaklaşık 5.000 ton civarındadır. Türkiye'de hiç altın çıkarılmamasına karşın kişi başına düşen altın miktarı hayli fazladır.

Türkiye'deki Altın Madenleri

1989-1995 yılları arasında yıllık ortalama 110 ton ihraç edilen altın 1,5 milyar dolara karşılık gelmektedir. Bu para miktarı da 1 yıllık petrol ithalatına ödediğimiz dövizin yarısını aşmaktadır.

Ülkemizin içinde bulunduğu duruma baktığımızda ise, son dönemlerde, sosyolojik ve ekonomik sorunların yanı sıra üretim toplumu olma yerine tüketim toplumu olma eğilimi hızla artmıştır. Maden alanında yapılacak üretime dönük yatırım projelerinin hayata geçirilmesi ülke sorunlarının aşılmasında katkı sağlayacaktır. Yapılan bu yatırım harcamaları yurt içinde kısmi bir gelir artışı sağlayacaktır. Bu sektörün açılmasıyla birçok insana iş olanakları sunulacak, toplumun gelir düzeyi yükselecektir. Ayrıca devletin maden işletmeciliğinden alacağı %10'luk vergi payı ile hazine bütçesi genişleyecektir.

Altın Madenciliği​

Sanayileşmemizi sağlayabilmemiz için, yer altı kaynaklarımızdan maksimum düzeyde yararlanmak zorundayız. Ülkemizde altın madeni varlığı yıllardan beri bilinmektedir ve yine ülkemizde bulunan yatakların çoğunluğu epitermal yataklardır. Dünyada bu tip altın yataklarından ekonomik olarak altın üretimi, ancak siyanür kullanılarak gerçekleştirilmektedir. Siyanürlü altın yöntemi yeni bir yöntem olmayıp çok eskiden beri kullanılmaktadır.

Altın madenciliği, dünyada çevre konusunda duyarlı pek çok ülkede gerekli önlemler alınarak yapılmaktadır. Ülkemizde ise Bergamalı köylülerin siyanürlü altın konusunda verdiği şiddetli tepkiler sonucunda alınması gereken uluslar arası önlemlerin bile ötesinde birçok önlem alınmıştır.

Günümüz dünyasında altın yaklaşık %85 siyanür ile üretilmektedir. Madencilik ve çevrenin barışık olarak bir noktada da yaşayabilmesi için bileme, tekniğe ve bu konuda uzmanlaşmış kişilere değer verilmelidir.

2-3 yıllık bir maden arama programı için en az 1 milyon dolar gerekmektedir. Ve bu işi yabancı sermayeler yapmaktadır.

Anadolu'da Altın​

1. Çorum Alacahöyük'te M.Ö. 2500'lü yıllardan kalma Altından yapılmış madeni eşyalar bulunmaktadır.

2. Çanakkale'de bulunan Asytra madeni ilk olarak Troyalılar tarafından işletilmiş, daha sonra Roma ve Bizans döneminde de işletilmeye devam edilmiştir. Ülkemizde en son işletilen madendir. (1. Dünya Savaşı)

3. Çanakkale Şahinli madeni oldukça zenginmiş ve uzun süre işletilmiştir.

4. Bilecek Söğüt ilçesinde Korudanlık madeni vardır.

5. Balıkesir Beyköy madeni Anadolu'daki en eski madenlerden biridir.

6. Manisa yakınlarındaki Sart madeni Lidya Kralı Kroisos'un ünlü hazinesinin kaynağı olmakla birlikte tarih öncesi dönemlerden Roma dönemine kadar işletilmiş zengin bir madenmiş.

7. Balıkesir Havran yakınlarındaki Küçükdere madeni yine çok eski bir tarihe sahiptir.

8. Bergama Ovacık'taki maden ise sanıldığı gibi yeni bir maden değil, tarihi eski bir madendir.

Altın Elementinin Özellikleri​

1. Altın (Au), Atom numarası 79 olan ve atom ağırlıkları 192 ile 206 arasında 14 izotopu bulunan bir Elementtir.
2. Özgül ağırlığı 19,3 gr/cm3
3. 1063 oC'de erir. 2970 oC'de kaynar.
4. Isı ve elektiriği iyi iletir.
5. Ateşten ve tek başına bir asitten etkilenmez.
6. Hava ve sudan etkilenmediği için uzun süre oksitlenmez ve sülfürlenmez.
7. Para değeri olarak, ziynet ve süs eşyası olarak, tıp ve Elektronik sanayisinde ve kimya sanayisinde kullanılır.
8. Diğer metallerle kolay alışım yapabilir.
Saf rengi à Sarı​
Altın – Nikel – Bakır Alışımı à Beyaz Altın​
Altın – Gümüş – Bakır Alışımı à Kırmızı veya Yeşil Altın​
9. Saf Altın 24 ayar olarak belirtilir. 22 ayar altın ise 24'de 22sinin altın olduğunu belirtir.
10. Altın genellikle alivyonlu yataklarda çok az miktarda olmak üzere, kumla karışmış parçacıklar arasında bulunur. Deniz suyunda da ince parçacıklar halinde bir miktar altın bulunur.

Siyanür'ün Özellikleri​

1. Siyanür Canlıların yaşaması için elzem Elementler olan Karbon (c) ve Azot (N)'un birleşmesi sonucu ortaya çıkan ve kimyasal formülü CN olan bir bileşiktir.

2. Siyanür Hidrojen (HCN), Sodyum Siyanür (NaCN) ve potasyum siyanür (KCN) gibi bileşikler halinde ya da serbest olarak doğada bulunur.

3. Sanayide özellikle metal kaplamacılık ve kuyumculukta, yüzey temizleme ve değerli metalleri tutmakta kullanılır. Uygun denetimler altında rahatlıkla atölyelerde bile kullanılabilir.

4. Her konsantrasyondaki siyanür güneş ışığı altında ve Toprakta kısa sürelerde kendini oluşturan Karbon ve Azot bileşiklerine bozunabilmektedir.

5. Endüstriyel arıtma yöntemleri kullanılarak atık sulardaki siyanür etkili bir şekilde karbon ve azot bileşiklerine parçalanarak arıtılabilmektedir.

6. Sulu ortamlarda bulunan siyanürlü bileşikler, Suyun alkaliliği kireçle yükseltildiğinde, herhangi bir sorun yaratmamaktadır.

7. Siyanür yüksek konsantrasyonlarda Toprak mikroorganizmaları ve Canlılar için toksiktir.

8. Siyanürün insanlar ya da hayvanlar için kanserojen olduğuna dair bir bulgu yoktur.
Özetle, siyanür doğal olarak çok düşük dozlarda acıbadem gibi meyve çekirdeklerinde de mevcut olan, forro siyanür olarak gıda teknolojisinde de kullanılan ve de yüksek dozlarda Gazı solunum yolu ile alınmadıkça Sağlık etkisi bulunmayan bir kimyasaldır.

Altın Madenciliğinde Siyanür Kullanımı​

Altını bulmak bir sorun, çıkarmaksa ayrı bir sorundur. Yatakta bulunan altın taneciklerinin büyüklüğüne göre farklı çıkarma teknikleri kullanılmaktadır. Eğer tanecikler 44 mikrondan küçükse grafitle zenginleştirme yöntemi, 44 mikrondan küçük ise siyanür ile elde etme yöntemi kullanılır.

Altın bulunduğu saptanan araziye 5'er metre aralıklarla çukurlar kazıldıktan sonra deliklere patlayıcı yerleştirilir. Patlayıcılar patlatılarak toprak gevşetilir. Altın ve gümüş içeren cevher kısmı stok alanına alınır. Posa kısmı baraj yapımında kullanılır. Ovacık epitermal 1 ton cevher içinde yaklaşık 10 gr altın bulunmaktadır.

Stoklarda bulunan cevherler PLC denilen bir bilgisayar sistemi ile kırma ve eleme işleminden geçirilir. Cevher 13 mm boyutuna getirilir. Mıcırın PH'ını 10,5 üzerinde tutmak için kireç ilavesi yapılır. Bunun amacı siyanürün asidik ortamda Gaz halini alıp havaya karışmasını engellemektir.

Daha sonra bu karışım değirmenler vasıtasıyla Altının serbestleşme boyutu olan 38 mikrona kadar öğütülür. Bu arada karışıma Su ilavesi yapılır. Öğütülmüş çamur halindeki cevhere sodyum siyanür çözeltisi eklenir ve bu karışım tanklara pompalanır. Karışıma sodyum siyanür eklenmesinin nedeni altının siyanürle birlikte çözünmesi ve Sıvı faza geçmesidir. Burada meydana gelen reaksiyonlar sırasıyla;

(1) 2Au + 4NaCN + O2 + 2H2O à 2 Na[Au(CN)2] + NaOH + H2O2
(2) 2Au + 4NaCN + H2O2 à 2 Na[Au(CN)2] + 2 NaOH
şeklindedir.

Bu işlemlerden sonra çözeltinin altın ya da gümüş içermeyen kısmı doğrudan arıtma ünitelerine, cevher içeren kısmı da tanklara alınır. Tanklara alınan cevhere ters yönde aktif karbon verilir. Bunun nedeni altın ve gümüş çözeltisini çamurdan sıyırmaktır. Elde edilen karbon, altın ve gümüş çözeltisi Asit, su ve siyanürle yıkanır. Böylece karbon çözeltiyi terk eder. Elde gümüş ve altın kalır. Buraya kadar yapılan bütün işlemler bilgisayar kontrolü altındadır. Bir sorun olması durumunda bütün sistemlerin çalışması durdurulur.

Elde ettiğimiz gümüş ve altın karışımı 1200 oC Sıcaklıkta eritilir ve külçeler haline getirilir. Elde edilen bu ürün rafine edilmek üzere İsviçre'ye gönderilir.

Geriye kalan siyanürlü çamura, arıtma ünitelerinde kükürtdioksit, hava ve su verildikten sonra siyanür siyanata dönüştürülür. Siyanat siyanüre göre çok daha az zehirli bir Maddedir. Bu arada oluşan sülfürik Asit ise, sisteme ilave edilen kireçle kireç taşı ve jipse dönüştürülür. Tanklarda Suyla hidrolize uğrayan siyanat da amonyum ve karbonata dönüştürülür. Öteki tankta da demir sülfat ilavesi yapılır. Cevherde bulunan ağır metallerin arıtılması işlemi burada gerçekleştirilir. Demir sülfat eklenmesinin amacı, ortamda eşik değerin üstünde bulunan ağır metallerin kararlı duruma getirilmeye çalışılmasıdır.

Arıtmadan geçirilen çamur ve çözelti, artık atık havuzuna gönderilir. Atık havuzları 1x10-10 geçirimsizlikte ve üzerinde 50 cm'lik sıkıştırılmış bir kil tabakası bulunmaktadır.

Altın Madenciliğinde Siyanür Kullanımının Olası Etkileri
  • Yüzey toprağının kaydırılması ve toprak kaymaları,
  • Ağaçların kesilmesi. Ancak kesilen 2400 Ağacın yerine 3000'in üzerinde Ağaç dikilmiştir.
  • Patlamalardan dolayı binalarda meydana gelebilecek çatlama ve yıkılmaların oluşabilmesi,
  • Bir deprem, bir savaş veya teknik bir sorun sonucunda atık depolarında meydana gelebilecek bir sızıntı nedeniyle zehirli atıklar ve ağır metaller tarım alanlarına karışabilmesi,
  • Yerleşim alanlarının taşınması
  • Yer altı sularının kirlenmesi

İşletme kapatıldıktan sonra olası bir sızıntı durumunda Türkiye'de taşkını önleyebilecek bir yetkili kurum ya da kuruluşun bulunmaması insanları huzursuz edebilmektedir.

Ancak beklenmeyen bir durum söz konusu olmadıkça bu teknolojinin çevreye karşı hiçbir olumsuz etkisi yoktur.
 
Altın madenciliği, Türkiye'de uzun bir tarihe sahiptir ve ülkenin altın madeni varlığını en iyi şekilde kullanması önemlidir. Altın çıkarılmasıyla ekonomiye önemli bir katkı sağlanabilir ve iş imkanları yaratılabilir. Ancak bu süreçte çevre korunmasına da büyük önem verilmelidir.

Altın madenciliğinde siyanür kullanımı konusunda alınan önlemler ve teknik detaylar önemlidir. Siyanür kullanımıyla elde edilen altın ve gümüş gibi metallerin rafine edilmesi süreci hassas bir şekilde yönetilmelidir.

Altın madenciliğinde siyanür kullanımının olası etkileri konusunda ise çevre ve insan sağlığı açısından endişeler bulunmaktadır. Bu nedenle atık depolama, toprak kaymaları, su kirliliği gibi potansiyel risklerin en aza indirilmesi için gerekli tedbirler alınmalıdır.

Altın madenciliği sektörü, çevreye duyarlı ve sürdürülebilir uygulamaları benimsemelidir. Bu sayede hem ekonomik büyüme hem de çevrenin korunması dengede tutulabilir.
 
Geri
Top