Turna kuşu

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
Bir varmış, bir yokmuş, uzak diyarlarda masmavi gökyüzünün altında, yemyeşil ormanlarla çevrili bir köy varmış. Bu köyde, herkesin birbirini tanıdığı, mutlulukla dolu bir hayat yaşanırmış. Köyün en küçük evinde, güneşin doğuşunu her sabah penceresinden izleyen küçük bir kız yaşarmış. Adı Elif'miş. Elif, gökyüzüne hayran, hayalperest bir çocukmuş. Özellikle de gökyüzünde süzülen turna kuşlarını çok severmiş.

Bir gün, Elif, köyün kenarındaki gölün yanında oturmuş, suya düşen yaprakları izlerken, uzaktan zarif bir turna kuşunun göle doğru süzüldüğünü görmüş. Turna kuşu, beyaz tüyleri, uzun boynu ve zarif kanatlarıyla adeta bir dansçı gibiymiş. Elif, onu izlerken büyülenmiş. Turna kuşu, göle inmiş ve suyun üzerinde yürümeye başlamış. Elif, yavaşça ona yaklaşmış.

"Merhaba," demiş Elif, sesini yumuşak tutarak. "Adın ne?"

Turna kuşu, başını hafifçe eğmiş ve "Benim adım Gitme," demiş. "Sen kimsin?"

"Ben Elif," demiş küçük kız. "Seni her gün gökyüzünde uçarken görüyorum. Çok güzelsin!"

Gitme, Elif'in bu samimi iltifatına gülümsemiş. "Teşekkür ederim, Elif. Sen de çok nazik bir çocuğa benziyorsun."

O günden sonra, Elif ve Gitme her gün buluşmaya başlamışlar. Gitme, Elif'e gökyüzünden gördüğü diyarları, uzak dağları, geniş ovaları ve renkli çiçek tarlalarını anlatırmış. Elif ise Gitme'ye köydeki maceralarını, arkadaşlarını ve hayallerini anlatırmış. İkisi de birbirlerinin hikayelerini dinlemekten büyük keyif alırmış.

Bir gün, Gitme, Elif'e bir sır vermiş. "Elif," demiş, "aslında ben sadece bir turna kuşu değilim. Ben, gökyüzünün koruyucularından biriyim. Her yüz yılda bir, bir çocuğa gökyüzünün sırlarını öğretmek için yeryüzüne inerim. Sen, bu sırları öğrenmeye layık gördüğüm çocuksun."

Elif, şaşkınlıkla Gitme'ye bakmış. "Gerçekten mi? Gökyüzünün sırları neler?"

Gitme, kanatlarını hafifçe açmış ve "Önce bir şartım var," demiş. "Bu sırları öğrenmek istiyorsan, benimle birlikte bir yolculuğa çıkmalısın. Gökyüzüne uçmalı ve dünyayı yukarıdan görmelisin."

Elif, biraz tereddüt etmiş. Hiç gökyüzüne uçmamıştı. Ama merakı ve cesareti ağır basmış. "Tamam," demiş. "Seninle gelmek istiyorum."

Gitme, kanatlarını genişçe açmış ve Elif'i sırtına almış. "Sıkı tutun," demiş. Ve bir anda, gökyüzüne doğru yükselmeye başlamışlar. Elif, ilk başta biraz korkmuş ama Gitme'nin sıcaklığını hissedince rahatlamış. Gökyüzüne çıktıkça, dünya küçülmüş ve her şey bir masal gibi görünmeye başlamış.

Gitme, Elif'e bulutların üzerinde gezintiye çıkarmış. Bulutlar, pamuk gibi yumuşakmış ve Elif, onlara dokununca kahkahalar atmış. Sonra, güneşin batışını izlemişler. Gökyüzü, turuncu, pembe ve mor renklerle boyanmış. Elif, hayatında hiç bu kadar güzel bir manzara görmediğini fark etmiş.

"Gitme," demiş Elif, "gökyüzü gerçekten büyüleyici. Ama sırlar nerede?"

Gitme, gülümsemiş. "Gökyüzünün sırrı, Elif, her şeyin birbirine bağlı olduğunu anlamaktır. Bulutlar, yağmuru getirir. Yağmur, toprağı besler. Toprak, çiçekleri ve ağaçları büyütür. Ve biz, gökyüzünden bunların hepsini izleriz. Her şey bir döngü içinde. Sen de bu döngünün bir parçasısın."

Elif, bu sözleri düşünmüş. "Yani, ben de bu güzelliğin bir parçası mıyım?"

"Evet," demiş Gitme. "Ve senin hayallerin, bu döngüyü daha da güzelleştiriyor."

Elif, bu sözlerden çok etkilenmiş. Artık kendisini daha özel hissediyormuş. Gitme, onu tekrar köye geri götürmüş. Elif, Gitme'ye teşekkür etmiş ve ona bir söz vermiş: "Ben de gökyüzünün güzelliklerini herkese anlatacağım."

Gitme, başını hafifçe eğmiş ve "Elif, sen zaten bunu yapıyorsun," demiş. "Hayallerin ve sevginle, gökyüzünün sırlarını herkese ulaştırıyorsun."

O günden sonra, Elif, her gün gökyüzüne bakıp Gitme'yi düşünmüş. Ve bir gün, uzaklardan bir turna kuşunun sesini duyduğunda, ona gülümsemiş. Çünkü artık biliyormuş ki, gökyüzünün sırları, herkesin kalbinde saklıymış.
 


Mesajınızı yazın...
Geri
Top