Tutkunun Dansı TANGO
Tango sosyal bir üründür. Doğduğu toplumla özdeşleşmiş, onun yazgısını paylaşmıştır. Etki alanını müzikten çok ötelere genişletebilmiş ve bir milletin sosyo-kültürel yaşamının açıklaması olmuştur.
Yöresel bir müzik türü olarak ortaya çıkmış ama uluslar arası bir nitelik kazanmıştır. Belki de hakkında en çok kitap yazılan bir müzik ve dans türüdür tango.
TANGONUN DOĞUŞU
Her kentin müziğinde o yöre insanının kimliğini bulabileceğimiz gibi sokaklarında kendiliğinden doğmuş mırıltıların, seslerin, sevinçlerin ve hüzünlerin herhangi bir melodide somutlaştığını görebiliriz. Aynı şekilde tango da Buenos Aires ve Buenos Aireslinin müziğidir.19.yyın sonlarına doğru Buenos Aires bir tür yalnız insanlarca istila edilmişti. Bu insanlar genellikle şehrin bakımsız kenar mahallelerinde, pansiyonlarda, genelevlerde ve karanlık sokaklarda şarap ve cana denilen bir tür şeker kamışı rakısı içiyorlar, şarkı söylüyorlar ve dövüşüyorlardı. Bu alt kültürün baş aktörü compadre veya compadrito adı verilen kabadayı tipi idi.
Compadrito ve partnerler pervasız, kışkırtıcı ve heyecan verici, garip bir pas de deux dansı yaparlar. Bu dansın müziğinde, habaneradan bir parça, Arjantine özgü milongadan bir parça, nihayet Endülüs ve İtalyan folklorundan bir parça mevcuttur. Bu müziğe ilkel anlamda tango diyebiliriz. Tangonun ilk müzisyenlerinin çoğu nota bilmezdi ve kulaktan çalıyorlardı.
Tango bu günlerde, kapalı ve küçük çevrelerin ayıplanan ve hor görülen müziğidir ve daha çok genelev dünyasında rağbet görmektedir.
1911de bir liman mahallesi olan Bocanın müzikli kafelerinde artık tango çalınmaya başlamıştı. Ama oralarda dans edilmez, yalnızca üst tabaka insanları bu aşağı mahallelerin müziğini dinlemeye gelirlerdi. Kentin üst kesimlerine sıçrayan tangonun müzisyenleri de artık daha dikkatlidir ve yeni formlarla halkın karşısına çıkmaktadır.yine 20.yyın başlarında Belediye ve Polis Bandoları repertuarlarına birkaç tango parçası sıkıştırmıştır
AVRUPA DA TANGO
Avrupaya giden Arjantinli müzisyenlerin bu müziği getirmesi ile birlikte, tango Paristen başlayarak süratle yayılır ve büyük beğeni toplar.Parisin gece kulüplerinde boy gösteren bu yeni ve erotik dans pek tutulur.Fakat Papa X. Pius tarafından yasaklanır. Görmeden yasakladığı bu dansı merak eden Papa, iki kilise mensubunun önünde yaptığı tango gösterisi sonucunda yasağı kaldırır. Böylece çılgınlığa varan bir Belle-Epoque dönemi başlamıştır artık.
Tango Fransa sınırlarını aşar, Almanya, Hollanda ve oradan İngiltereye uzanır.Bu dönemde tango sergileri ve tango konferansları da organize edilmektedir. Bu arada Parisli modacılar yeni bir tango giysisi kreasyonuyla ortaya çıkarlar. Hazırladıkları model, o dönemde moda kadın giyimi olan jupe-culoteun yandan yırtmaçlısıdır ki dans sırasında bazı figürlerin yapılmasına olanak sağlamaktadır.
1920-1940 ALTIN ÇAĞ
Buenos Aires artık tangoyu kucaklamıştır. Böylece tango anayurdunda daha çabuk gelişir, tüm dünyayı etkileyecek bir akım halini alır. Bu arada Avrupa ile tanışmış olan tango kentin eğlence ve kültür merkezi Calle Corienteye tırmanır.Artık üst tabakalarca benimsenmiştir. Ancak dans biraz daha yumuşamış, compadritoların dansı değil, bir salon tangosuna dönüşmüştür.
İkinci Dünya Savaşına kadar çok tutulan tango daha sonra gerilemeye başlar. Özellikle 1950 den sonra Arjantini zor günler beklemektedir. Peron düşer ve askeri darbeler birbirini izler. Dans salonları teker teker kapanır. Ayrıca diğer danslarda dünyayı sarmaya başlamıştır. Tango evine kapanır.