- Şahin yetiş oğlum, diye seslendi annesi...
Gecenin bir yarısıydı...
Şahin neye uğradığını anlayamadan, sesin geldiği yöne, anne babasının yatak odasına
koşar. Annesi babasının başını avuçları arasına almış, bey bey diye bağırıyordu.
Şahin, telaşla:
- Ne oldu anne? diye seslendi.
- Bilmiyorum, oğlum bilmiyorum...
- Şahin hemen ambulans için telefona sarıldı...
Babasını yoğun bakıma aldılar...
Doktor yanlarına gelerek:
Kalp krizi geçirmiş, tehlikeyi atlattı, korkulacak bir şey yok, her şey yolunda, merak etmeyin.
Der ve oradan uzaklaşır... Kalp krizi mi? diye birbirlerine korkulu bakakaldılar...
Derin bir nefes alarak, oldukları yere mıhlandılar. Birbirlerine sarılıp hem sevinçten hem
üzüntüden ağladılar sessizce... Duyguları iç içe geçmişti. Dua etmekten başka çareleri yoktu.
Şahin annesini de teselli etmeye çalışıyordu. Ama içinden ya babama bir şey olursa!
ben ne yaparım biz ne yaparız, diye korkulara kapılıyor ve belli etmemeye çalışıyordu...
Koridorda ki banklarda, sabahlamışlardı. Gözleri; üzüntüden, yorgunluktan, ağlamaktan
kan çanağı olmuştu. Bir hayli bitkin düşmüşlerdi...
Bir süre sonra doktor tekrar yanlarına gelerek:
- Yoğun bakımdan çıkardık, normal odaya aldık hastanızı, hadi tekrar geçmiş olsun, dedi.
Derin bir nefes alarak:
- Peki ne zaman görebiliriz?
- Hemşire hanım birazdan yanınıza gelecek, yardımcı olacak bekleyin lütfen.
- Çok teşekkür ederiz...
- Rica ederim, yanlız hastayı fazla yormayın lütfen...
- Tabi tabi, doktor bey...
Doktor bey çoktan uzaklaşmıştı yanların, birazdan hemşire yanlarına gelerek:
- Benimle gelin, lütfen, der. Onları babasının yattığı odaya götürür...
Odaya girdiklerin de babası uyuyordu.
Hemşire:
- Birazdan uyanır, der ve odadan çıkar.
Öylece baktılar, üzülmek yoktu üzmekte yoktu. Bunu biliyorlardı.
İyi olduğunu görmenin rahatlığıyla, tebessümlü bakışlarla uyanmasını beklediler...
Arkası yarın...
Gecenin bir yarısıydı...
Şahin neye uğradığını anlayamadan, sesin geldiği yöne, anne babasının yatak odasına
koşar. Annesi babasının başını avuçları arasına almış, bey bey diye bağırıyordu.
Şahin, telaşla:
- Ne oldu anne? diye seslendi.
- Bilmiyorum, oğlum bilmiyorum...
- Şahin hemen ambulans için telefona sarıldı...
Babasını yoğun bakıma aldılar...
Doktor yanlarına gelerek:
Kalp krizi geçirmiş, tehlikeyi atlattı, korkulacak bir şey yok, her şey yolunda, merak etmeyin.
Der ve oradan uzaklaşır... Kalp krizi mi? diye birbirlerine korkulu bakakaldılar...
Derin bir nefes alarak, oldukları yere mıhlandılar. Birbirlerine sarılıp hem sevinçten hem
üzüntüden ağladılar sessizce... Duyguları iç içe geçmişti. Dua etmekten başka çareleri yoktu.
Şahin annesini de teselli etmeye çalışıyordu. Ama içinden ya babama bir şey olursa!
ben ne yaparım biz ne yaparız, diye korkulara kapılıyor ve belli etmemeye çalışıyordu...
Koridorda ki banklarda, sabahlamışlardı. Gözleri; üzüntüden, yorgunluktan, ağlamaktan
kan çanağı olmuştu. Bir hayli bitkin düşmüşlerdi...
Bir süre sonra doktor tekrar yanlarına gelerek:
- Yoğun bakımdan çıkardık, normal odaya aldık hastanızı, hadi tekrar geçmiş olsun, dedi.
Derin bir nefes alarak:
- Peki ne zaman görebiliriz?
- Hemşire hanım birazdan yanınıza gelecek, yardımcı olacak bekleyin lütfen.
- Çok teşekkür ederiz...
- Rica ederim, yanlız hastayı fazla yormayın lütfen...
- Tabi tabi, doktor bey...
Doktor bey çoktan uzaklaşmıştı yanların, birazdan hemşire yanlarına gelerek:
- Benimle gelin, lütfen, der. Onları babasının yattığı odaya götürür...
Odaya girdiklerin de babası uyuyordu.
Hemşire:
- Birazdan uyanır, der ve odadan çıkar.
Öylece baktılar, üzülmek yoktu üzmekte yoktu. Bunu biliyorlardı.
İyi olduğunu görmenin rahatlığıyla, tebessümlü bakışlarla uyanmasını beklediler...
Arkası yarın...