Ula ve Minik Kalplerin Hikayesi

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
Ula, küçük bir köyde yaşayan, meraklı mı meraklı bir kız çocuğuydu. Her sabah, güneşin ilk ışıklarıyla uyanır, penceresinden köyün hareketlenmesini izlerdi. Köyün ortasında, minareli, beyaz badanalı bir cami vardı. Ula, her gün caminin önünden geçerken, içinden gelen tuhaf bir hisle duraksardı. Sanki o duvarların ardında gizli bir dünya vardı.

Bir gün, Ula okula giderken, caminin bahçesinde oynayan birkaç çocuk gördü. Onlara yaklaştı ve ne yaptıklarını sordu. Çocuklar, "Namaz kılıyoruz," dediler heyecanla. Ula, daha önce hiç namaz görmemişti. Merakla, "Namaz ne demek?" diye sordu. Çocuklardan biri, minik ellerini havaya kaldırarak, "Allah'a dua etmek demek, teşekkür etmek demek," dedi.

Ula, o gün okuldan sonra tekrar camiye gitti. Çocuklar, onu da aralarına aldılar. Onlara katıldı ve onlar gibi yere eğilip kalktı, ellerini açıp dua etti. Birlikte birkaç rekat namaz kıldılar. Ula, o an kalbinde tuhaf bir sıcaklık hissetti. Sanki yeni bir kapı aralanmıştı.

O günden sonra Ula, her fırsatta camiye gitmeye başladı. Çocuklarla birlikte namaz kılmaya devam etti. Ama kafasında bir soru vardı: "Birkaç rekat namaz kıldık diye hemen Müslüman mı olduk?" Bu soruyu, köyün yaşlı ve bilge dedesine sormaya karar verdi.

Dede, Ula'yı dinledikten sonra gülümsedi. "Güzel kızım," dedi, "Namaz, Allah'a olan sevgimizi ve şükranımızı ifade etmenin bir yoludur. Kalbimizi temizler, bizi iyiliğe yönlendirir. Ama Müslüman olmak, sadece namaz kılmakla olmaz."

Ula, merakla Dede'nin yüzüne baktı. "Peki nasıl olur?" diye sordu.

Dede, elindeki tesbihi göstererek, "Müslüman olmak, kalpten inanmaktır. Allah'a inanmak, peygamberine inanmak, iyi bir insan olmaya çalışmaktır. Namaz da, bu inancımızın bir göstergesidir. Tıpkı bahçedeki çiçeklerin güneşe dönmesi gibi, biz de namazda Allah'a döneriz."

Dede, Ula'ya bir tohum verdi. "Bu tohumu ekeceksin ve büyümesini izleyeceksin. Tıpkı inancın gibi," dedi. Ula, tohumu toprağa ekti ve her gün suladı. Tohum büyüdü, filizlendi ve sonunda güzel bir çiçek açtı.

Ula, Dede'nin sözlerini daha iyi anladı. Namaz, tohum gibiydi. O tohumu kalbine ekmişti ve şimdi inancının yavaş yavaş büyüdüğünü hissediyordu. Müslüman olmak, bir anda olan bir şey değildi. Bir yolculuktu, bir öğrenme süreciydi. Önemli olan, kalbinin temiz olması, Allah'a inanması ve iyi bir insan olmaya çalışmasıydı.

Ula, artık her namaz kıldığında, sadece hareketleri yapmıyor, kalbinin sesini de dinliyordu. O küçük kalbinde büyüyen inanç, onu daha sevgi dolu, daha merhametli bir insan yapıyordu. Ula, namaz kıldıkça daha iyi bir insan olma yolculuğuna çıkıyordu.

Ve böylece, Ula birkaç rekat namaz kılarak değil, kalbiyle inanarak ve iyi bir insan olmaya çalışarak Müslüman olma yolunda ilerlemeye devam etti.


Merak: Ula'nın merakı, onu yeni şeyler öğrenmeye ve keşfetmeye teşvik etti.
İnanç: Müslüman olmak sadece ibadetlerle sınırlı değil, kalpten inanmak ve iyi bir insan olmak da önemlidir.
Öğrenme Süreci: İnanç, zamanla büyüyen ve gelişen bir süreçtir.
İyilik: Namaz, insanı iyi olmaya yönlendirir ve kalbini temizler.
 
Geri
Top