Ülke tanıtımında Sanat ve Sportif başarıların önemi
Sanatçı; kalbinin ve beyninin ürettiklerini estetik bir biçimde ifade eden, en yüksek hislerle meydana getirdiği ya da yorumladığı eserleri ön plana taşıyan ve taşıdıklarıyla topluma ayna olan, duygu ve düşünceleriyle birkaç adım önde olan, özüyle, sözüyle, fikriyle, tüm yaşantısıyla insanların saygınlığını kazanan, ülke ve dünya sorunlarına karşı duyarlılığıyla çözüm arayan ve yaratan, konuşması, davranışları ve bir bütün olarak her haliyle herkese örnek gösterilen ve gösterilmeye aday olan kişidir.
Sanatçı faktörü, geçmişten günümüze gelen inkar edilemez bir kavramdır. Öyle ki, günümüzden 500 yıl bile geriye gidildiğinde, o devirde yaşayan sanatçıların ürettikleri eserler bugün doğup,yaşayıp ve öldükleri ülkeleri ile beraber anılmakta,hatta bazı sanatçıların isimleri ülkelerinden önce gelmektedir.
Özellikle Avrupa rönessans döneminde sanatın doruk noktasına ulaşıldığı İtalya’da,birçok ressam,heykeltraş,mimar ve besteci eselerini meydana getirmiştir.
Bugün bakıldığı zaman,Avrupa’nın bazı ülkelerinde 16.ve 17.yüzyılda ( Rönessans dönemi ve sonrası ) meydana getirilen eserler yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgi odağı olmasına devam etmektedir.
Bahsedilen durumun en canlı örnekleri Fransa’nın başkenti Paris,Avusturya’nın başkenti Viyana ve İtalya’da bulunan Floransa şehirleridir.
İstatistiklere göre Fransa 2006 yılında 60 milyon turist ağırlamış ve bunun 10 milyon civarında bir bölümü sadece Paris’i ziyaret etmiştir. Viyana’nın 10 milyona yaklaşan ve floransa’nın 5 milyon civarında seyreden yıllık ziyaretçi sayıları telaffuz ederken çok fazla söze kalmamaktadır.
Peki nedir ülkelerin tanıtımındaki tarih ve sanatın faktörü. Ülkemiz dış tanıtımı yapılırken tarih ve sanatın evrensel dilinden yeterince yararlanılmış mıdır, yoksa bizde kayda değer bir şey yok mu, bilmiyoruz veya elimizdeki mevcut değerlerin farkında değil miyiz.?
Bunun cevabını ‘ YAPILAN ’ ve ‘ YAPILABİLİR ‘ başlıkları altında aramak gerekir.İsterseniz önce ‘ YAPILAN’LARDAN ‘ bazılarına kısaca bir göz atalım.
Muhteşem 'Türkler' Londra’da!
Londra’da açılan “Türkler: Bin Yılın Yolculuğu” sergisi bir medeniyetin yol haritasını yansıtıyor. Ocak 2005'te, Londra'daki Kraliyet Sanat Akademisi, Türklerin Orta Asya'dan İstanbul'a ve daha da ötelere yayılan sanatsal ve kültürel zenginliğini konu alan çok önemli bir sergi açtı.
"Türkler: Bin Yılın Yolculuğu, 600-1600."
M.S. 600 ile M.S. 1600 yılları arasındaki bin yıllık döneme tanıklık eden bu sergide yer alan tekstil ürünleri, el yazmaları, hat sanatı örnekleri, ahşap ve metal işçiliği örnekleri ile eşsiz seramikler, Osmanlı İmparatorluğu'nun ihtişamında gelişen sanatsal çeşitliliği gözler önüne serdi. Daha önce Türkiye dışında hiç sergilenmemiş eserler ve ayrıca, Türkiye'den kaçırılmış eserler de sergide yer aldı.
Sergide önce, 7. Yüzyıl'da Orta Asya İpek Yolu üzerinde gelişen göçebe bir toplum olan Uygurların sanat eserleri tanıtıldı. Bunun ardından, Türk tarihinde çok önemli bir yere sahip üç hanedanın eserlerine geçildi : Selçuklular (1040-1194), Timurlar (1370-1506) ve Osmanlılar (1453-1600).
Topkapı Sarayı Kütüphanesi'nin en değerli eserlerinden biri sayılan ve daha önce Türkiye dışında hiç sergilenmemiş ünlü ressam Mehmet Siyah Kalem'in olağanüstü çizimleri de bir araya getirildi. Sergilenen eserler arasında Sultan Alaaddin Keykubad için Konya'da inşa edilen bir camiden gelen eşsiz bir 13. Yüzyıl Selçuklu halısı ve Timurlular döneminden kalma, geometrik çizimlerle bezeli, 30 metre uzunluğunda, muhteşem bir mimari parşömen tomarı da mevcuttu. Yine, sergide yer alan Osmanlı dönemi hazineleri arasında Fatih Sultan Mehmet'in zırhlı kaftanı, Mimar Sinan tarafından harem kapısı olarak tasarlanmış mozaikli tahta kapı ve Kanuni Sultan Süleyman'ın tören kılıcı vardı.
Sergilenen 350 eserin büyük çoğunluğu İstanbul'daki Topkapı Sarayı Müzesi ile Türk ve İslam Eserleri Müzesi'nden. Berlin Devlet Müzesi, Paris'teki Luvr Müzesi, New York Metropolitan Sanat Müzesi, Londra Victoria & Albert Müzesi ile British Museum, Viyana'daki Güzel Sanatlar Müzesi ve St. Petersburg'daki State Hermitage Müzesi'nden de getirilen birçok değerli eser sergide yer aldı.
Amerika’daki Muhteşem Süleyman Sergisi
Rahmetli Sakıp Sabancı’nın sponsor olduğu ve Amerika'da gerçekleştirilen Osmanlı inceliğinin en görkemli kalıntılarını içeren Kanuni Sultan Süleyman Sergisi bu anlamda bir milat olsa gerekir.
Bunu daha sonra Cemil İpekçi gibi modacıların Osmanlı esintileri taşıyan tasarımları, Kudsi Erguner ve Mercan Dede gibilerin Osmanlı müziğinden izler taşıyan deneysel çalışmaları, varlıklıların yalı merakları, orta tabakanın evlerinde Şark köşeleri kurmaları, koleksiyonculuk, müzayedeler vs. izledi.
Ünlü dans topluluğu ANADOLU ATEŞİ
YURTDIŞINDA 8 MİLYON İZLEYİCİYLE BULUŞARAK KENDİ ALANINDA REKOR KIRDI.
Ülkemizin kültürel zenginliğini dünyaya başarıyla sunan Anadolu Ateşi dans topluluğu Anadolu Ateşi yurtdışında 8 milyon izleyiciyle buluşarak kendi alanında rekor kırdı.
Bugüne kadar 50 ülkede yaptığı 1122 gösteriyle 8 milyonu geçen izleyici sayısına ulaşarak kendi alanında rekor kıran Anadolu Ateşi, kışın son dansını İstanbul'da gerçekleştirdi.
Her ülkede performanslarıyla ayakta alkışlanan topluluk 2007 dünya turnesi kapsamında Dubai, Hollanda, Slovenya, Polonya, Beyaz Rusya, Letonya, Rusya, Mısır, Azerbaycan ve Almanya'da sahne alırken, Kazakistan, Yeni Zelanda, Romanya, Ukrayna, Kırım, Güney Kore, Çin, İsveç gibi birçok ülke de turne kapsamına eklendi.
HABITAT II Konferansı – İstanbul 1996
16 Haziran 1996 tarihleri arasında İstanbul’da yapılan Birleşmiş Milletler İkinci İnsan Yerleşmeleri HABITAT II Konferansı kapsamında düzenlenen Dünya Kenti İstanbul Sergisinde, İstanbul özgün topografik ve coğrafi özellikleriyle, ekonomik ve siyasal tarihiyle, toplumsal yaşamıyla, yerinde gösterilmek istenen mekanları ve yapılarıyla, kültür-sanat yaşamı ve kültürel alanlarıyla; görsel olarak izleyiciye sunuldu.
Galatasaray – UEFA Şampiyonluğu 2000
Cumhuriyet tarihimizin en büyük başarılarından birini Galatasaray ile yaşadık.
17 Mayıs 2000... Tarihe yeni bir Türkiye bayramı olarak geçecek artık.Galatasaray UEFA Şampiyonu.
Tarih unutmayacak, efsaneleri Türkiye yıllar geçse de gururla anacak. Asya'dan Amerika'ya, Afrika'dan Avrupa'ya kadar 183 televizyondan naklen yayınlanan final maçını, milyonlarca sporsever heyecanla izledi. Dünya, G.Saray'ın bu tarihi zaferine alkış tuttu.
Bugün dünyanın herhangi bir yerinde Türkiye denilince insanların aklına ilk gelen isim GALATASARAY oluyor.
Kısacası dünya Türkiye’yi Galatasaray ile tanıdı. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, UEFA Kupası'nı kazanan Galatasaray Kulübü'ne Devlet Üstün Hizmet Madalyası verdi.
2003 yılı Eurovision Şarkı Yarışması
2003 yılında Letonya'nın başkenti Riga'da yapılan 48.Eurovision Şarkı Yarışması'nda Türkiye adına yarışan Sertab Erener ve ekibi, "Every Way That I Can" adlı parçasıyla birinci oldu. Böylece Türkiye ilk kez Eurovision Şarkı Yarışması'nda birinciliği elde etti.Ülkemiz, Avrupa’da bir anda adından söz edilir hale gelerek tüm dikkatleri üzerinde toplamayı başardı.
2004 yılı Eurovision Şarkı Yarışması
2004 yılı Eurovision Şarkı Yarışması TRT'nin ev sahipliğinde İstanbul Abdi İpekçi Salonu'nda gerçekleştirildi.Farklı medeniyetlerin, kültürlerin, dinlerin buluştuğu sular ülkesi Türkiye'den yola çıkılarak tasarlanan dekor; biri ana kubbe olmak üzere 3 kubbe ve podyumdan oluşturuldu. Soyutlanarak tasarlanan kubbeler, üzerlerine düşürülen ışık ve efektlerle şarkılarda oluşturulmak istenilen ortama göre renk ve ses değiştirecek şekilde düzenlendi.
Türkiye'nin ev sahipliğinde yapılan 49. Eurovision Şarkı Yarışması'nın adayları, tekneyle boğaz turu yaptı.Tüm Yarışmacılar İstanbul'un tadını çıkardılar.İstanbul,bütün dünyanın canlı yayında ilgi ile izlediği peri masalını andırıyordu.
İzmir - Uluslararası Üniversite Olimpiyatları ( UNIVERSIADE 2005 )
2005 yılında İzmir'de Uluslararası Üniversite Olimpiyatları'na İzmir ev sahipliği yapmıştır.
İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı rahmetli Ahmet Priştina’nın büyük katkıları ile gerçekleştirilen
dünyanın en büyük spor organizasyonlarından biri olan "Üniversiade 2005 " 11.Ağustos 2005 tarihinde İzmir’de start aldı.
Alanında dünyanın en iyi sporcularının katıldığı bu organizasyondan Türk halkının doğru dürüst haberi olmadı.TRT kanallarında yapılan cılız tanıtımların dışında özel televizyonlar hiç tanıtım yapmadılar. İzmir’e bu organizasyon dolayısı ile yeni tesisler yapılıp eski tesislerde bakımdan geçirildi.Sonuçta izmir gençliğinin emrine yepyeni pırıl pırıl tesisler kazandırıldı.
Formula 1 Pisti - İstanbul Park
Dünyanın en büyük spor organizasyonlarından biri olan Formula 1 yarışlarına ev sahipliği yapan ve 3 ncü yılını kutlayan İstanbul Park Pisti, toplam 2 milyon 215 bin metrekarelik bir alanı kaplıyor. Hizmete girdiği yıl itibariyle İstanbul ve Ülke tanıtıma büyük katkı sağlayan ve Formula 1 Türkiye ayağına ev sahipliği yapan İstanbul Park kısa süreli de olsa ciddi bir ekonomik katkı sağlamaktadır
Yapılacak olan etkinlikler ;
2011 Dünya Üniversite Kış Olimpiyatları ( Universiade 2011 )
Uluslararası Üniversiteler Spor Federasyonu (FISU), İtalya'nın Torino kentinde yaptığı toplantıda, 2011 Dünya Üniversite Kış Oyunları'nın Türkiye'de yapılmasını kararlaştırdı.
Slovenya'nın Maribor kenti ile Türkiye'den Erzurum arasındaki yarış Türkiye'nin zaferiyle sonuçlandı. 2011 dünya Üniversite Kış Olimpiyatlarının ülkemiz tanıtımına ciddi katkıları olacağı muhakkaktır.
Daha sırada çok şey var…
Ülkenin dış tanıtımına yönelik etkinliklerde Sanat ve Spor çok önemli bir konumda bulunmaktadır. Başta spor ve sanat camiası olmak üzere herkesin gönüllü bir tanıtım elçiliği üstlenmesi bu ülkeye olan vefa borcunun bir kısmını ödeyecektir.Spor camiasından bir Fatih Terim,Hakan Şükür,Naim Süleymanoğlu, Semih Saygıner,sanat dünyasından Zülfü Livaneli,Tarkan,Sezen Aksu,Fazıl Say, Burhan Öcal ülkemizin yurt dışı tanıtımları için çok değerli birer sanat elçisi olabilirler.
Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde oluşturulacak bir heyet bahsedilen meşhur simalar ile temas kurup ülke tanıtımı için yurt dışında konser verebilirler.
Aslında Ülkemizin imajını oluşturacak çok çeşitli ürünlerin nasıl bir sunum ile akıllarda kalıcı bir iz bırakacağını iyi tespit etmek lazımdır. Öyle ki televizyonlarda reklamı yapılan herhangi bir ürünün etkili bir senaryo ile beraber sunumu akıllarda kalıcı olur.Reklam senaryoları diğer Avrupa ülkelerine göre bizim ülkemizde çok gelişmiştir.Ancak ürün ne olursa olsun,akılda kalıcı bir senaryo yaratmak tüketiciye ulaşmanın en kolay yoludur.Bu manada ülkemiz reklam endüstrisine genç nesil reklamcıların katkıları büyüktür.Bu potansiyeli iyi kullanmak gerekir.
Ülkemizin tanıtımını tarih,medeniyet,sanat,spor ve gourme ( mutfak ) başlıkları altında toplayarak pazarlamak, bizlere nasıl ve nereden başlamak gerektiğine dair yol çizecektir.
Bahsedilen başlıkların iyi analiz edilerek doğru ye,zaman ve hedef doğrultusunda etüt edilerek başlatılması gerekmektedir.Ülkemiz imaj ve tanınırlığını arttırmak manasında yukarıda bahsedilen kendisini ispat etmiş mevcut oluşumları kullanmak,oyunda elimizde koz olarak bulunacaktır. Tanıtım seferberliği ilan edilmesi,hükümetin bu konuda meclis kararı ile yıllık bütçe ayırması ve çok akıllıca hamleler ile hareket edilmesi lazım gelir.
Günümüzde her ülke kendi anlayışı doğrultusunda tanıtım yapmakta,bazı ülkeler önceden gelen gelenek ve adetlerini imaj olarak paketleyip bunun etrafına endekslenerek tanıtım yapmaktadırlar.
Bir Kovboy’un ( cowboy ) yaşadığı maceraları ve bununla ilgili çekilen filmleri sanırım hepimiz çocuk yaşlarımızda izlemiş veya halen zamana zaman izleriz.Kovboyların zamanında neyi nasıl yaptıkları tartışmasına girmeden Kızılderililerin yanında mazlumu oynamaları ve bunun yıllar sonra amerikan film endüstrisi tarafından ülkenin imaj ve tanıtım malzemesi olarak kullanılması benim şahsen gördüğüm en akıllıca işlenmiş ve uygulanmış formüldür.Haksız olma durumunu haklı olma durumuna getirmek bile iyi işlenmiş bir imaj ve tanıtım malzemesine dönüşebilir.
Ülkemizi pazarlayacak iyi malzemelere ve iyi pazarlamacılara ihtiyaç var.Bu malzemeler bizde fazlası ile mevcut ancak ürün ambalajını biraz değiştirmek ve iyi pazarlamak gerekir.Musakka'nın,cacık’ın, baklava’nın ve burada sayamadığım kadar çok yemek çeşidini Avrupalı’lar halen yunan kaynaklı olduğunu düşünüyorlarsa, belki buradan başlanabilir... Herkes kendine göre bir sıralama yapsın, önemli olan başlamaktır. Ülkemiz, dış tanıtımlarda eskiye göre çok yol aldı, rüzgarı arkamıza almış durumdayız ve hızımızı kesmeden hedefe doğru devam etmeliyiz.
Sanatçı; kalbinin ve beyninin ürettiklerini estetik bir biçimde ifade eden, en yüksek hislerle meydana getirdiği ya da yorumladığı eserleri ön plana taşıyan ve taşıdıklarıyla topluma ayna olan, duygu ve düşünceleriyle birkaç adım önde olan, özüyle, sözüyle, fikriyle, tüm yaşantısıyla insanların saygınlığını kazanan, ülke ve dünya sorunlarına karşı duyarlılığıyla çözüm arayan ve yaratan, konuşması, davranışları ve bir bütün olarak her haliyle herkese örnek gösterilen ve gösterilmeye aday olan kişidir.
Sanatçı faktörü, geçmişten günümüze gelen inkar edilemez bir kavramdır. Öyle ki, günümüzden 500 yıl bile geriye gidildiğinde, o devirde yaşayan sanatçıların ürettikleri eserler bugün doğup,yaşayıp ve öldükleri ülkeleri ile beraber anılmakta,hatta bazı sanatçıların isimleri ülkelerinden önce gelmektedir.
Özellikle Avrupa rönessans döneminde sanatın doruk noktasına ulaşıldığı İtalya’da,birçok ressam,heykeltraş,mimar ve besteci eselerini meydana getirmiştir.
Bugün bakıldığı zaman,Avrupa’nın bazı ülkelerinde 16.ve 17.yüzyılda ( Rönessans dönemi ve sonrası ) meydana getirilen eserler yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgi odağı olmasına devam etmektedir.
Bahsedilen durumun en canlı örnekleri Fransa’nın başkenti Paris,Avusturya’nın başkenti Viyana ve İtalya’da bulunan Floransa şehirleridir.
İstatistiklere göre Fransa 2006 yılında 60 milyon turist ağırlamış ve bunun 10 milyon civarında bir bölümü sadece Paris’i ziyaret etmiştir. Viyana’nın 10 milyona yaklaşan ve floransa’nın 5 milyon civarında seyreden yıllık ziyaretçi sayıları telaffuz ederken çok fazla söze kalmamaktadır.
Peki nedir ülkelerin tanıtımındaki tarih ve sanatın faktörü. Ülkemiz dış tanıtımı yapılırken tarih ve sanatın evrensel dilinden yeterince yararlanılmış mıdır, yoksa bizde kayda değer bir şey yok mu, bilmiyoruz veya elimizdeki mevcut değerlerin farkında değil miyiz.?
Bunun cevabını ‘ YAPILAN ’ ve ‘ YAPILABİLİR ‘ başlıkları altında aramak gerekir.İsterseniz önce ‘ YAPILAN’LARDAN ‘ bazılarına kısaca bir göz atalım.
Muhteşem 'Türkler' Londra’da!
Londra’da açılan “Türkler: Bin Yılın Yolculuğu” sergisi bir medeniyetin yol haritasını yansıtıyor. Ocak 2005'te, Londra'daki Kraliyet Sanat Akademisi, Türklerin Orta Asya'dan İstanbul'a ve daha da ötelere yayılan sanatsal ve kültürel zenginliğini konu alan çok önemli bir sergi açtı.
"Türkler: Bin Yılın Yolculuğu, 600-1600."
M.S. 600 ile M.S. 1600 yılları arasındaki bin yıllık döneme tanıklık eden bu sergide yer alan tekstil ürünleri, el yazmaları, hat sanatı örnekleri, ahşap ve metal işçiliği örnekleri ile eşsiz seramikler, Osmanlı İmparatorluğu'nun ihtişamında gelişen sanatsal çeşitliliği gözler önüne serdi. Daha önce Türkiye dışında hiç sergilenmemiş eserler ve ayrıca, Türkiye'den kaçırılmış eserler de sergide yer aldı.
Sergide önce, 7. Yüzyıl'da Orta Asya İpek Yolu üzerinde gelişen göçebe bir toplum olan Uygurların sanat eserleri tanıtıldı. Bunun ardından, Türk tarihinde çok önemli bir yere sahip üç hanedanın eserlerine geçildi : Selçuklular (1040-1194), Timurlar (1370-1506) ve Osmanlılar (1453-1600).
Topkapı Sarayı Kütüphanesi'nin en değerli eserlerinden biri sayılan ve daha önce Türkiye dışında hiç sergilenmemiş ünlü ressam Mehmet Siyah Kalem'in olağanüstü çizimleri de bir araya getirildi. Sergilenen eserler arasında Sultan Alaaddin Keykubad için Konya'da inşa edilen bir camiden gelen eşsiz bir 13. Yüzyıl Selçuklu halısı ve Timurlular döneminden kalma, geometrik çizimlerle bezeli, 30 metre uzunluğunda, muhteşem bir mimari parşömen tomarı da mevcuttu. Yine, sergide yer alan Osmanlı dönemi hazineleri arasında Fatih Sultan Mehmet'in zırhlı kaftanı, Mimar Sinan tarafından harem kapısı olarak tasarlanmış mozaikli tahta kapı ve Kanuni Sultan Süleyman'ın tören kılıcı vardı.
Sergilenen 350 eserin büyük çoğunluğu İstanbul'daki Topkapı Sarayı Müzesi ile Türk ve İslam Eserleri Müzesi'nden. Berlin Devlet Müzesi, Paris'teki Luvr Müzesi, New York Metropolitan Sanat Müzesi, Londra Victoria & Albert Müzesi ile British Museum, Viyana'daki Güzel Sanatlar Müzesi ve St. Petersburg'daki State Hermitage Müzesi'nden de getirilen birçok değerli eser sergide yer aldı.
Amerika’daki Muhteşem Süleyman Sergisi
Rahmetli Sakıp Sabancı’nın sponsor olduğu ve Amerika'da gerçekleştirilen Osmanlı inceliğinin en görkemli kalıntılarını içeren Kanuni Sultan Süleyman Sergisi bu anlamda bir milat olsa gerekir.
Bunu daha sonra Cemil İpekçi gibi modacıların Osmanlı esintileri taşıyan tasarımları, Kudsi Erguner ve Mercan Dede gibilerin Osmanlı müziğinden izler taşıyan deneysel çalışmaları, varlıklıların yalı merakları, orta tabakanın evlerinde Şark köşeleri kurmaları, koleksiyonculuk, müzayedeler vs. izledi.
Ünlü dans topluluğu ANADOLU ATEŞİ
YURTDIŞINDA 8 MİLYON İZLEYİCİYLE BULUŞARAK KENDİ ALANINDA REKOR KIRDI.
Ülkemizin kültürel zenginliğini dünyaya başarıyla sunan Anadolu Ateşi dans topluluğu Anadolu Ateşi yurtdışında 8 milyon izleyiciyle buluşarak kendi alanında rekor kırdı.
Bugüne kadar 50 ülkede yaptığı 1122 gösteriyle 8 milyonu geçen izleyici sayısına ulaşarak kendi alanında rekor kıran Anadolu Ateşi, kışın son dansını İstanbul'da gerçekleştirdi.
Her ülkede performanslarıyla ayakta alkışlanan topluluk 2007 dünya turnesi kapsamında Dubai, Hollanda, Slovenya, Polonya, Beyaz Rusya, Letonya, Rusya, Mısır, Azerbaycan ve Almanya'da sahne alırken, Kazakistan, Yeni Zelanda, Romanya, Ukrayna, Kırım, Güney Kore, Çin, İsveç gibi birçok ülke de turne kapsamına eklendi.
HABITAT II Konferansı – İstanbul 1996
16 Haziran 1996 tarihleri arasında İstanbul’da yapılan Birleşmiş Milletler İkinci İnsan Yerleşmeleri HABITAT II Konferansı kapsamında düzenlenen Dünya Kenti İstanbul Sergisinde, İstanbul özgün topografik ve coğrafi özellikleriyle, ekonomik ve siyasal tarihiyle, toplumsal yaşamıyla, yerinde gösterilmek istenen mekanları ve yapılarıyla, kültür-sanat yaşamı ve kültürel alanlarıyla; görsel olarak izleyiciye sunuldu.
Galatasaray – UEFA Şampiyonluğu 2000
Cumhuriyet tarihimizin en büyük başarılarından birini Galatasaray ile yaşadık.
17 Mayıs 2000... Tarihe yeni bir Türkiye bayramı olarak geçecek artık.Galatasaray UEFA Şampiyonu.
Tarih unutmayacak, efsaneleri Türkiye yıllar geçse de gururla anacak. Asya'dan Amerika'ya, Afrika'dan Avrupa'ya kadar 183 televizyondan naklen yayınlanan final maçını, milyonlarca sporsever heyecanla izledi. Dünya, G.Saray'ın bu tarihi zaferine alkış tuttu.
Bugün dünyanın herhangi bir yerinde Türkiye denilince insanların aklına ilk gelen isim GALATASARAY oluyor.
Kısacası dünya Türkiye’yi Galatasaray ile tanıdı. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, UEFA Kupası'nı kazanan Galatasaray Kulübü'ne Devlet Üstün Hizmet Madalyası verdi.
2003 yılı Eurovision Şarkı Yarışması
2003 yılında Letonya'nın başkenti Riga'da yapılan 48.Eurovision Şarkı Yarışması'nda Türkiye adına yarışan Sertab Erener ve ekibi, "Every Way That I Can" adlı parçasıyla birinci oldu. Böylece Türkiye ilk kez Eurovision Şarkı Yarışması'nda birinciliği elde etti.Ülkemiz, Avrupa’da bir anda adından söz edilir hale gelerek tüm dikkatleri üzerinde toplamayı başardı.
2004 yılı Eurovision Şarkı Yarışması
2004 yılı Eurovision Şarkı Yarışması TRT'nin ev sahipliğinde İstanbul Abdi İpekçi Salonu'nda gerçekleştirildi.Farklı medeniyetlerin, kültürlerin, dinlerin buluştuğu sular ülkesi Türkiye'den yola çıkılarak tasarlanan dekor; biri ana kubbe olmak üzere 3 kubbe ve podyumdan oluşturuldu. Soyutlanarak tasarlanan kubbeler, üzerlerine düşürülen ışık ve efektlerle şarkılarda oluşturulmak istenilen ortama göre renk ve ses değiştirecek şekilde düzenlendi.
Türkiye'nin ev sahipliğinde yapılan 49. Eurovision Şarkı Yarışması'nın adayları, tekneyle boğaz turu yaptı.Tüm Yarışmacılar İstanbul'un tadını çıkardılar.İstanbul,bütün dünyanın canlı yayında ilgi ile izlediği peri masalını andırıyordu.
İzmir - Uluslararası Üniversite Olimpiyatları ( UNIVERSIADE 2005 )
2005 yılında İzmir'de Uluslararası Üniversite Olimpiyatları'na İzmir ev sahipliği yapmıştır.
İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı rahmetli Ahmet Priştina’nın büyük katkıları ile gerçekleştirilen
dünyanın en büyük spor organizasyonlarından biri olan "Üniversiade 2005 " 11.Ağustos 2005 tarihinde İzmir’de start aldı.
Alanında dünyanın en iyi sporcularının katıldığı bu organizasyondan Türk halkının doğru dürüst haberi olmadı.TRT kanallarında yapılan cılız tanıtımların dışında özel televizyonlar hiç tanıtım yapmadılar. İzmir’e bu organizasyon dolayısı ile yeni tesisler yapılıp eski tesislerde bakımdan geçirildi.Sonuçta izmir gençliğinin emrine yepyeni pırıl pırıl tesisler kazandırıldı.
Formula 1 Pisti - İstanbul Park
Dünyanın en büyük spor organizasyonlarından biri olan Formula 1 yarışlarına ev sahipliği yapan ve 3 ncü yılını kutlayan İstanbul Park Pisti, toplam 2 milyon 215 bin metrekarelik bir alanı kaplıyor. Hizmete girdiği yıl itibariyle İstanbul ve Ülke tanıtıma büyük katkı sağlayan ve Formula 1 Türkiye ayağına ev sahipliği yapan İstanbul Park kısa süreli de olsa ciddi bir ekonomik katkı sağlamaktadır
Yapılacak olan etkinlikler ;
2011 Dünya Üniversite Kış Olimpiyatları ( Universiade 2011 )
Uluslararası Üniversiteler Spor Federasyonu (FISU), İtalya'nın Torino kentinde yaptığı toplantıda, 2011 Dünya Üniversite Kış Oyunları'nın Türkiye'de yapılmasını kararlaştırdı.
Slovenya'nın Maribor kenti ile Türkiye'den Erzurum arasındaki yarış Türkiye'nin zaferiyle sonuçlandı. 2011 dünya Üniversite Kış Olimpiyatlarının ülkemiz tanıtımına ciddi katkıları olacağı muhakkaktır.
Daha sırada çok şey var…
Ülkenin dış tanıtımına yönelik etkinliklerde Sanat ve Spor çok önemli bir konumda bulunmaktadır. Başta spor ve sanat camiası olmak üzere herkesin gönüllü bir tanıtım elçiliği üstlenmesi bu ülkeye olan vefa borcunun bir kısmını ödeyecektir.Spor camiasından bir Fatih Terim,Hakan Şükür,Naim Süleymanoğlu, Semih Saygıner,sanat dünyasından Zülfü Livaneli,Tarkan,Sezen Aksu,Fazıl Say, Burhan Öcal ülkemizin yurt dışı tanıtımları için çok değerli birer sanat elçisi olabilirler.
Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde oluşturulacak bir heyet bahsedilen meşhur simalar ile temas kurup ülke tanıtımı için yurt dışında konser verebilirler.
Aslında Ülkemizin imajını oluşturacak çok çeşitli ürünlerin nasıl bir sunum ile akıllarda kalıcı bir iz bırakacağını iyi tespit etmek lazımdır. Öyle ki televizyonlarda reklamı yapılan herhangi bir ürünün etkili bir senaryo ile beraber sunumu akıllarda kalıcı olur.Reklam senaryoları diğer Avrupa ülkelerine göre bizim ülkemizde çok gelişmiştir.Ancak ürün ne olursa olsun,akılda kalıcı bir senaryo yaratmak tüketiciye ulaşmanın en kolay yoludur.Bu manada ülkemiz reklam endüstrisine genç nesil reklamcıların katkıları büyüktür.Bu potansiyeli iyi kullanmak gerekir.
Ülkemizin tanıtımını tarih,medeniyet,sanat,spor ve gourme ( mutfak ) başlıkları altında toplayarak pazarlamak, bizlere nasıl ve nereden başlamak gerektiğine dair yol çizecektir.
Bahsedilen başlıkların iyi analiz edilerek doğru ye,zaman ve hedef doğrultusunda etüt edilerek başlatılması gerekmektedir.Ülkemiz imaj ve tanınırlığını arttırmak manasında yukarıda bahsedilen kendisini ispat etmiş mevcut oluşumları kullanmak,oyunda elimizde koz olarak bulunacaktır. Tanıtım seferberliği ilan edilmesi,hükümetin bu konuda meclis kararı ile yıllık bütçe ayırması ve çok akıllıca hamleler ile hareket edilmesi lazım gelir.
Günümüzde her ülke kendi anlayışı doğrultusunda tanıtım yapmakta,bazı ülkeler önceden gelen gelenek ve adetlerini imaj olarak paketleyip bunun etrafına endekslenerek tanıtım yapmaktadırlar.
Bir Kovboy’un ( cowboy ) yaşadığı maceraları ve bununla ilgili çekilen filmleri sanırım hepimiz çocuk yaşlarımızda izlemiş veya halen zamana zaman izleriz.Kovboyların zamanında neyi nasıl yaptıkları tartışmasına girmeden Kızılderililerin yanında mazlumu oynamaları ve bunun yıllar sonra amerikan film endüstrisi tarafından ülkenin imaj ve tanıtım malzemesi olarak kullanılması benim şahsen gördüğüm en akıllıca işlenmiş ve uygulanmış formüldür.Haksız olma durumunu haklı olma durumuna getirmek bile iyi işlenmiş bir imaj ve tanıtım malzemesine dönüşebilir.
Ülkemizi pazarlayacak iyi malzemelere ve iyi pazarlamacılara ihtiyaç var.Bu malzemeler bizde fazlası ile mevcut ancak ürün ambalajını biraz değiştirmek ve iyi pazarlamak gerekir.Musakka'nın,cacık’ın, baklava’nın ve burada sayamadığım kadar çok yemek çeşidini Avrupalı’lar halen yunan kaynaklı olduğunu düşünüyorlarsa, belki buradan başlanabilir... Herkes kendine göre bir sıralama yapsın, önemli olan başlamaktır. Ülkemiz, dış tanıtımlarda eskiye göre çok yol aldı, rüzgarı arkamıza almış durumdayız ve hızımızı kesmeden hedefe doğru devam etmeliyiz.