• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı İle Mücadele Günü (26 Haziran)

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı İle Mücadele Günü (26 Haziran)

vwrSYSS.webpGünün Anlam Ve Önemi - Kısa Anlatım

Madde kullanımı ve bağımlılığı, ortaya çıkardığı sonuçlar nedeniyle sadece kullanan kişiyi etkilemekle kalmayıp, başta yakın çevresi olmak üzere toplumun bütün kesimlerine yansıyarak önemli bir sağlık sorunu haline gelmektedir.

Dünya Sağlık Örgütü, madde kullanımı ve bağımlılığının dünya çapında bir tehlike olduğunu vurgulamakta ve önlemler almaya yönelik gelişmeleri desteklemektedir.

Dünyada uyuşturucu kullanma alışkanlığında artış olması ve bunun insanlık için büyük bir tehdit oluşturduğu gerçeğinden hareket eden Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1987 yılında aldığı bir kararla, uyuşturucusuz temiz bir toplum hedefine ulaşma ve uluslararası alanda eylem ve işbirliğini güçlendirme konusundaki kararlığını vurgulamak amacıyla, 26 Haziran tarihini "Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü" olarak belirlemiştir. Tüm ülkelerde 26 Haziran tarihinde çeşitli etkinlikler yapılmaktadır.
 

Günün Anlam Ve Önemi - Detaylı Bilgi

Madde bagimliligi gelismis ve özellikle gelismekte olan toplumlarin temel saglik sorunlarindan biridir. Sadece kullanilan maddenin ortaya çikardigi yan etkiler degil, yol açtigi sosyal sorunlar ve fiziksel hastaliklar ele alindiginda, bireysel ve toplumsal maliyeti yüksek hastaliklar arasinda yer almaktadir.

Bagimlilik yapici maddeler, merkezi sinir sistemi dedigimiz beyinle baglantili alt sistemleri içeren islevsel yapi üzerinde, sahte bir iyi olus hali olusturan tip içi ve tip disi unsurlardir. Tipta belli amaçlar ve önerilmeyen dozlarda kötüye kullanilmak suretiyle bagimlilik yapan bir madde haline gelmektedir.

Madde kullaniminin yol açtigi fiziksel hastaliklar çok çesitlidir. Uçucu madde bagimliligi, direk beyine madde alinmasi sebebiyle, sinir hücrelerinde dogrudan harabiyete neden olarak geri dönüsü imkansiz beyin hastaliklarina yol açabilir. Damar yoluyla bagimlilik yapici madde kullananlar ise ayni zamanda AIDS Hepatit B Hepatit C gibi hayati ve çevreyi tehdit eden hastaliklara daima açiktitlar. Madde kullaniminin neden oldugu , fiziksel hastaliklar bunlarla sinirli kalmamakta, karaciger ve böbrek yetmezligi, damar hastaliklari ve belki de en önemlisi depresyon ve benzeri ruhsal hastaliklara yol açmaktadir.

Bagimlilik yapici madde kullanan bireyde ortaya çikan sosyal izolasyan , toplumsal aliskanliklara ters davranislar sergileme, hor görülmeye bagli toplumsal dislanma gibi sosyal sorunlara neden olurken, bagimlinin yakinlari da baslarina bu durumdan oldukça olumsuz etkilenmektedir. Ayrica madde kullanimi ile birlikte görülen psikopat davranislar (kisiye ve çevresine zarar veren davranislar), hasta yakini olmadigi halde toplumun diger bireylerini de rahatsiz edebilmektedir.

Madde bagimliligi ile mücadelede en temel faktör egitimdir. Madde bagimliliginin yol açtigi fiziksel, ruhsal ve toplumsal sorunlar hakkinda bilgilenme mücadelenin ilk basamagidir. Çocuklarin ve gençlerin bu konuda bilinçlendirilmeleri, bagimlilik yapici maddelerden onlari bilinçli bi sekilde uzak tutmak için önemlidir.


Madde kullanimi ve bagimliligi, ortaya çikardigi sonuçlar nedeniyle sadece kullanan kisiyi etkilemekle kalmayip, basta yakin çevresi olmak üzere toplumun bütün kesimlerine yansiyarak önemli bir saglik sorunu haline gelmektedir.

Dünya Saglik Örgütü, madde kullanimi ve bagimliliginin dünya çapinda bir tehlike oldugunu vurgulamakta ve önlemler almaya yönelik gelismeleri desteklemektedir.

Dünyada uyusturucu kullanma aliskanliginda artis olmasi ve bunun insanlik için büyük bir tehdit olusturdugu gerçeginden hareket eden Birlesmis Milletler Genel Kurulu, 1987 yilinda aldigi bir kararla, uyusturucusuz temiz bir toplum hedefine ulasma ve uluslararasi alanda eylem ve isbirligini güçlendirme konusundaki kararligini vurgulamak amaciyla, 26 Haziran tarihini "Uluslararasi Uyusturucu Kullanimi ve Kaçakçiligi ile Mücadele Günü" olarak belirlemistir. Tüm ülkelerde 26 Haziran tarihinde çesitli etkinlikler yapilmaktadir
 
Uyuşturucunun Zararları


Beyin ve Merkezi Sinir sisteminde :
Sigaradan itibaren bütün uyuşturucuların en büyük zararı ve tahribatı beyin ve merkezi sinir sistemi üzerindedir.

Bu sebeple beynin mazrufu olan aklı ve iradeyi işlemez hale getirir. Kişiyi dengeden, normal yaşam ve davranışlardan uzaklaştırırlar. Beyin ve akıl sağlığının en büyük düşmanı uyuşturuculardır. Bağımlılarda beliren ilk olgu; akıl ve sinir hastalıkları ve arızalarıdır. Delilik, erken bunama, şuur kaybı, uykusuzluk, felçler hezeyan (sayıklama, saçmalama, akıl dışı davranışlar ) halüsinasyon (vehim, hayal görme, işitme vs. ) lar, zeka ve hafıza kayıpları.En kısa ifade ile: Akıl hastalıkları, zihni ve ruhi karmaşa ve kaoslar .


Sindirim Sisteminde:
Bulantı, kusma, karın ağrıları, kabızlık, ishal, mide ve bağırsak spazmları, kanama ve yaraları, gastrit, ülser vs.


Karaciğer ve Böbreklerde:
Bu zehirlerin organizmadan atılmasında en ağır görev bu organlara düşmekte olup, karaciğer ve böbreklerde büyük arıza ve tıkanmalara, karaciğerde yetersizlik, yağlanma ,sertleşme (siroz)...
Böbreklerde büyük tahribat, albümin, kan ve idrar çoğalması, tıkanmalar ,ağır böbrek hastalıkları


Gözlerde:
Işık ve mesafede uyumsuzluk, şaşılık gece körlüğü, göz bebeği büyümesi, küçülmesi, göz adele felci bilinen sonuçlar ve tezahürlerdir.


Solunum Sisteminde:
Nefes darlığı, öksürük, boğulma hissi, bu yolla kalp sıkışmaları, solunum felçleri ve ölümler bilinen olaylardır.


Kan organlarında:
Kan ,insan hayatının en önemli organı olup, uyuşturuculardan büyük zararlar görür. Kansızlık ,kan zehirlenmeleri, kan hücrelerinde şekil ve miktar değişiklikleri, kanın korkulu arızası olan pıhtılaşma ve kangrenler başlıca arızalardır.


Zehirlenme:
Uyuşturucuların başta gelen olumsuzluğu zehirlenmeler ve bu yolla gelen ölümlerdir. İlk defa olursa HAD, tekerrür ederse "Müzmin Zehirlenme" adını alır.

-Sosyal ve Maddi Etkileri
Sosyal bir varlık olan insanın çevresi ile uyum içinde olması, akıl ve zihin sağlığı ile mümkündür.

Bu sebeple akli ve zihni hayatın en büyük düşmanı olan uyuşturucular, insanın uyum gücünü zaafa ve iflasa götürmekle onu aileden, toplumdan ve çevresinden kopararak, yalnızlığa, bunalıma ve hemen ardından da sorumsuz, hipisel (hayvani) bir hayata mahkum eder. Bağımlıyı yaşayan bir ölü haline getirir. (Hip Kültür)

Bu sebeple, uyuşturucuların, bağımlıya, aile hayatına, doğacak çocuklara, iş hayatına, aile ve ülke ekonomisine, ferdi ne toplumsal ahlaka (namus ,iffet, şeref, haysiyet v.s.) verdiği zararlar ifadelere sığdırılamaz.

İntiharların, cinayetlerin, her türlü fuhşiyat, gasp ve anarşinin temelinde uyuşturucu vardır.

İç ve dış düşmanların en tahripkar silahı uyuşturucu ve uyuşturucu salgınlarının itici gücü olan uyuşturucu kültürü (hip kültür) dür. Cemiyetleri inkıraza götüren her türlü maddi ve manevi tahribatın temeldeki sebebidir. Bunlar.

Ayrıca AİDS, frengi, verem, kanser, kangren ve benzeri bir çok ölümcül hastalığın yayılmasında da en büyük fail uyuşturucular ve bağımlılarıdır.
 
UYUŞTURUCU MADDE NE DEMEKTİR?

Yunanca uyku anlamında ki "narke"den gelen ve İngilizce'ye "narkotik" olarak geçen uyuşturucu sözcüğü, uyuşturma özelliği olan, uyuşturan, duymaz hale getiren demektir.

Uyuşturucu madde kavramı genellikle, uyuşturma özelliğine sahip maddeleri ifade eder.Ancak, keyif veren, kışkırtan, yatıştıran, uyanıklık sağlayan kimi maddeler içinde kullanılmaktadır.

Uyuşturucu maddeler; merkezi sinir sistemini etkileyerek kullanan kişinin ruhsal ve fiziksel dengesini bozan; bu kişide fiziksel ve ruhsal bağımlılığa yol açan; kişisel ve toplumsal yönden ekonomik ve sosyal çöküntü oluşturan maddelerdir.
 
UYUŞTURUCUNUN TARİHİ

Uyuşturucu maddeler kavramı, geniş bir açıdan ele alındığı zaman, insanlık tarihi kadar eskiye dayanmaktadır. Uyuşturucu maddelerin ana kaynağını ve olmazsa olmazını teşkil eden Kenevir, Afyon ve Koka bitkilerinin öz sıvılarındaki esrarengizlik ve gizem tüm zamanlarda ilkel ve gelişmiş toplumların dikkatini çekmiştir. Bu üç bitkinin aromasında yer alan kimyasal maddeler, dozu ve ölçüsü ile tıbben insan sağlığı üzerindeki etkisi ve yarattığı tahribat sağlık biliminin gelişmesiyle birlikte tespit edilmiştir. Tehlike arz eden bitkilerin verdiği zarar ve bağımlılık tıbben anlaşıldıktan sonra bilimsel anlamda ciddi çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Uyuşturucu maddeler buna karşın kimi zaman dinsel törenlerde, hastalıklarda yada keyif amaçlı kullanıldığı bilinmektedir. Uyuşturucular, yapımı bakımından, gerek suni, gerekse tabii olsun, bünyelerinde içerdikleri kimyasallar bakımından, kötü amaçlı kullanılması halinde, canlıların organizmasını olumsuz yönde etkilemektedir. Bilindiği üzere, suiistimal edilmiş( illegal) uyuşturucu maddeler kullanıcıyı, ruhsal ve bedensel bakımdan bağımlı kılmakta, kullanıcının akıl ve muhakeme yeteneğini harap etmektedir. Örneğin, uyuşturucu madde kullanıcısı, önceleri belirli bir ölçekte uyuşturucu madde kullanırken, zamanla miktarını artırmak ihtiyacını hisseder. Çünkü bağımlının, vücut hücreleri faaliyetinin sağlıklı hareket etmesi için anılan maddeye şiddetli bir eğilim duyar. Uyuşturucular vücutta zehirlenme meydana getirirler. Bağımlı, belirli bir zaman diliminde maddeyi temin edemezse, psikolojik açıdan gerginlik ve sinir sisteminin dumura uğraması, halüsünasyon, gibi aksaklıklar yaşamakla birlikte, yanlış algı yüzünden, ölümcül iş ve trafik kazalarına, sebep olmaktadır. Bedensel açıdan, vücudun çeşitli yerlerinde kramplar, üşüme, kusma, terleme, eklem ağrıları, halsizlik ve uyku bozukluğu, bulantı, esneme, burun ve gözlerin akması, dikkat ve hafıza eksikliği, tansiyon hareketinin bozulması gibi zaaflar yaşamaktadır. İnsanlık tarihinin başlangıcından itibaren uyuşturucu maddelerin keyif verici,ağrı giderici,hastalıkları iyileştirici olarak kullanıldığı bilinmektedir.İlkel toplumlarda, kabile ayinlerinde ve erkekliğe geçiş törenlerinde değiştirilmiş bilinç durumları denilen, susuzluk, uyku yoksunluğu,sosyal ve duygusal yalıtım, ağrılı uyaranlar,dans,meditasyon,dua, işitsel uyaranlar, hipnotik telkinler gibi yöntemlere ek olarak halusinojen bitkiler,esrar gibi psiko-aktif maddeler büyük rol oynamaktaydı. Halusinojenik maddeler içeren mantarlar Aztek ve Maya uygarlıklarında,psiko-aktif bir madde olan Amanita Muscaria mantarları ise Asya kıtasındaki şaman törenlerinde kullanılmaktaydı.Kokain,Güney Amerika yerlileri tarafından,sert doğa koşullarına karşı, uzun yaya yolculuklarında açlığa ve yorgunluğa karşı bugün bile kullanılmaktadır.3000 yıllık geçmişe sahip Hindu metinlerinde esrar kutsal bir yere oturtulmaktaydı. Afyon,Eski Roma ve Yunan uygarlıklarında birçok hastalığın tedavisinde ve sorunların giderilmesinde kullanılmıştır. Bu maddeler Mısır, pers ve Hint uygarlıklarında da yaygın olarak kullanılmaktadır.Mezopotamya bölgesinde yaşamış olan Asur ve Sümerler ile ilgili kayıtlarda, Orta Asya’da bulunan Moğol, Türk ve Sibirya bölgesinde de bu maddelerin dinsel törenlerde kullanıldığına ilişkin bilgiler bulunmaktadır.
 
GENÇLER - ANNELER - BABALAR - VATANDAŞLAR..

LÜTFEN AŞAĞIDAKİ AÇIKLAMALARI ADIM ADIM OKUYUNUZ

Unutmayın, eroin bağımlılığının ilk adımı arkadaş kıyağı ile atılır.

Eğer arkadaşınız , gerçektende arkadaş değil de bir "ayakçı" ise, birkaç hafta sonu devam eden bu kıyakçılığı " bombalama" denilen ikinci aşama izler. Bu aşamada bir gün ziyaretinize gelen ayakçı, kıyağını yaptıktan sonra giderken, nasılsa yanındaki yüklüce miktarda eroini almayı unutuverir.

Bir eroinmanın malını asla unutmayacağını bilmediğiniz için kuşkulanmazsınız. Birkaç gün gelip almasını beklersiniz. Gelmez. Bir gün, "yahu şundan bir kere çeksek ne olur sanki?" dersiniz. Sonra bunun gerisi gelir. Mal bittiğinde bombalanmışınız demektir. Artık bir eroin bağımlısı olarak, her yerde kıyakçınızı, daha doğrusu ayakçınızı arar ve kolaylıkla bulursunuz. Özellikle genç yaştaki insanlar arasında, guruptan bir yada birkaç kişinin uyuşturucu kullanması , diğerlerinin de en azından bir kez denemesi için yeterli bir neden.

Gençler , birbirlerine sigara ikram eder gibi yada hastalığını iyileştirmek amacıyla ilaç verir gibi uyuşturucu sağlayabiliyorlar. Gençler, arasındaki sohbetin dışında kalmasını istemedikleri arkadaşlarını da kendileri gibi uyuşturucu kullanmaya zorlayabilirler. Kullanmaya itiraz eden arkadaşlarını dışlıyor yada "arabesk" türü tanımlamalarla , kendilerince aşağılama yolu seçiyorlar. Okul önleri de artık satıcılar için vazgeçilmez mekanlardan. İstanbul'da bulunan pek çok okulun kapısında , özellikle çıkış saatlerinde uyuşturucu satıcılarına rastlanıyor.

 
Neden Uyuşturucu Kullanılır? " Uyuşturucu Kültürü " Nedir?

Toplumu ayakta tutan , ona yücelme ve yasama gücünü kazandıran , manevi , ahlaki ve hamasi değerlerini çürüterek , sömürgeci devletlerin uydusu halin getiren bir soğuk harp uygulamasıdır. Dış güçlerin ve içerdeki ajanlarının ve bunlarla işbirliği yapan mafya üçlüsünün organize çalışmaları. Her zaman mafyanın ağına takılmaya hazır "sokaktaki başı boş insanlar ve çocuklar" Unutulmaması gereken bir önemli husus da : Beyaz zehir alışkanlığının gelişmesinde , içinde türlü uyuşturucular taşıyan ve son yıllarda karaborsaya da tekel çizgisinde hükmeden ithal sigaraların ve kolalı mamullerin keza , çikletlerinde payı zannedildiğinden çok fazla

Bilgisizlik :
Tehlikeden habersiz ve bu sebeple konuyu hafife almak.

Özenti:
Özenti sergilemede en önemli payın medyaya ait olduğu rahatlıkla söylenebilir.

Bira-bahane:
Diskotek ve diğer kafabulma-eğlenme yerleri. Bunlar beyaz ölüm değirmeninin çarkları ve tuzaklarıdır. Giren büyük ihtimalle öğütülür. Gurup baskıları: kötü arkadaş.

Merak:
Denerim, bırakırım kafası. Fakat bir veya iki deneme genci belki de dönüşü olmayan yola sokmaya yeterli gelmektedir.

Moda:
Çevreye uyma havası... Bozuk çevre ve hasta toplum. Bilindiği gibi hastalıklarda insandan insana kolaylıkla geçebilir. Gençlerde tehlike sevgisi , cinsel bozukluklar , kendini aşma , ispatlama içgüdüsü veya gayreti. Genetik yapının maddeye yatkınlığı. Gençlerdeki manevi boşluk , inanç zaafı. Bozuk aile ve hasta toplumdan kaynaklanan güvensizlik duygusu. Gelecek karşısındaki kaygılar strese, sıkıntıya ve yalnızlığa itiyor. Aile yapısındaki bozukluklar, geçimsizlikler. Ahlaki manevi zaaflar. Yine ailelerdeki ekonomik bozukluklar çoklukla normaliteyi bozar. Bilhassa yokluktakini bunalıma ve intihara , varlıktakini şımarıklığa , taşkınlığa , tahribe yöneltir. Eğitimdeki zafiyet , yetersizlik ve yanlışlıklar. Maddeci felsefeye dayalı eğitimler insanları bencilliğe (egoizme) , şahsi çıkarcılığa iten temeldeki sebeplerdir.

Arkadaş çok önemli :
Çocuklar ve gençler aileden ve okuldan , zamanla arkadaş çevresinden etkilenirler. Arkadaş çevresinde kabul edilmek için gençler, ekseriya çevresinin baskısına dayanamaz aşağılık duygusu ile uyuşturucu kullanır. Sanıldığının aksine , uyuşturucu ile ilk temas , sokak başında bilinmeyen satıcı vasıtası ile değil , bilakis arkadaş çevresiyle olmaktadır.
 
UYUŞTURUCU MADDELER!

AFYON
Haşhaş kapsüllerinden elde edilir. Henüz olgunlaşmamış haşhaş başlarının bıçakla çizilmesi neticesinde süte benzer beyaz, yapışkan bir öz çıkar. Bu sıvının rengi havanın etkisi ile kısa zamanda koyulaşarak kahverengi bir hal alır ve bu maddeye afyon sakızı adı verilir. Afyonun içeriğinde şeker, protein, kauçuk yağı gibi maddelerle, morfin, narkotin, kodein vBulletin. sayıları 25'e yakın alkaloit denilen zehir mevcuttur. Afyon yutarak, çiğnenerek alınabileceği gibi sigara ile de içilebilir. Hangi şekilde kullanılırsa kullanılsın aynı tesiri gösterir. Başlangıçta varsa ağrıları azalır, üzüntüler kaybolur, sıkıntılar geçer ve geçici bir keyif hali başlar. Afyonkeşler bu keyif haline Balayı derler. Fakat bu keyif hali çok kısa sürer. Ardından mide bulantısı, baş dönmesi, renk solması, kalp ve solunum yavaşlaması ile birlikte zehirlenme hali baş gösterir. Afyon çok miktarda ve birden alınmışsa içen kimseyi komaya sokar ve ölüm tehlikesi belirir.


EROİN
Eroin afyonun içinde bulunan alkaloitlerden bir tanesidir. Bazorfinin asetik asit ile birlikte ısıtılması ve diğer kimyasal işlemlerden sonra oluşur. Bileşiminde asetik asit olduğu için eroin normalde sirke gibi kokar. Fakat bunu tespit etmek için, her halükarda, uyuşturucu maddenin koklanması çok zararlı bir davranıştır. Gevher, süGoogle Page Rankingüntü, beyaz cevher, şey, kar, sır, oğlan gibi argo isimleri vardır. Eroin, beyaz, gri, koyu gri, kahverengimsi gri ,fildişi, kahverengi renklerde ve toz şeker gibi küçük kristaller halinde veya un gibi toz halinde olabilir. Saf halde iken beyaz olan eroindeki bu renk farklılıkları içersinde bulunan katkı maddelerinin miktarına göre değişir. Bir doz eroinde(normalde 100 mg.)¸10 eroin ve % 90 şeker, nişasta, süttozu, kinin, vBulletin katkı maddeleri bulunur. Eroin, uyuşturucu maddelerin en kuvvetlisi ve dolayısıyla da en tehlikelisidir. Morfinden 2 ila 10 defa daha kuvvetlidir. Eroin bilinen uyuşturucu maddelerin en fazla ve çabuk alışkanlık meydana getirenidir. Ufak bir iki deneme kişiyi eroin kurbanları arasına almaya kafi gelir. Eroin kullanmaya alışmış bir kimse iki veya üç saatte bir muhakkak bu zehri almak mecburiyetindedir. Aksi taktirde çok ağır kriz halleri baş gösterir.

Eroin çoğunlukla buruna enfiye gibi çekilerek alınır. Ayrıca, bir sigaranın yanan ucuz toz halindeki eroine daldırılır. Eroinin yere düşmemesi için baş hafif geriye çekilir ve içilir. Bundan başka alüminyumlu kağıt üzerindeki eroinin alttan yakılarak çıkan dumanları da teneffüs edebilir. Eroinin saflığının bozulması eroinmanların damardan enjeksiyonla almalarına, yol açmıştır. Eroinin içine çeşitli maddeler katılarak saflığı bozulmakta, bazen dozaj çok düşmektedir. Saflığı bozulan eroin, müptela tarafından arzu edilen canlılık hissini ancak damardan enjeksiyon yoluyla alındığı zaman sağlar. Ancak eroin müptelalarının sokaktan satın aldıkları eroin, alışa geldikleri yüzdeli eroinden daha fazla eroin ihtiva ettiği zaman ölümler meydana gelmektedir. Eroin kullanan bir kimsedeki zehirlenme belirtileri morfin kullananlardakine benzemektedir. Fakat bu, morfinin tesirinden çok daha şiddet ve kısa zamanda ortaya çıkmaktadır. Çünkü eroin morfine nazaran ortalama 5 misli daha kuvvetli bir zehirdir.

Eroine iyice alışan ve kriz devresine giren bir eroinman, artık ilk günlerde tatmakta olduğu yalancı keyif halini de bulamaz olur. Artık onun eroin kullanması yanız fena tesirinden kurtulmak ve bir nebzecik rahat edebilmek içindir. Eroin kullananlar da morfinde olduğu gibi terler, çarpıntı başlar, vücudu kırılır, diz, bel. ve başında şiddetli ağrılar başlar, iştahı kapanır, çalışma gücünü kaybeder, büyük bir üzüntü ve keder duyguları içersinde yatağa düşer. Renkleri uçuk, ağızlar kuru, nefesleri kesiktir. Dalgın bir haldedirler, dünya ile alakaları kalmamıştır, gözlerindeki canlılık alametleri kaybolmuştur. Yaşayan bir ölüden farksızdırlar ve bu halden kurtulabilmek için yeniden eroin kullanmak mecburiyeti duyarlar.


ESRAR
Esrarların elde edildiği bitkiye esrar otu; kendir, kenevir, veya kannabis adı verilir. Kenevir bitkisinin botanikteki adı Cannabis Ssativa'dır. Kendir otunun boyu yetindirildiği yere göre değişir. Bazen I-2 metreye kadar uzar. Liftlerinden ip, halat, çuval vBulletin. yapılır. Kenevir bitkisi dişi ve erkek olarak ikiye ayrılır. Esrar dini kenevirden elde edilir.

Dişi kenevir otunun baş kısmı, dalları ve yapraklarının toplanıp kurutulması ve ufalanıp toz haline getirilmesi bitki (kök) esrar elde edilmiş olur. Dişi kenevir bitkisinin çiçekli tepe kısımlarında reçine denilen koyu bir sıvı vardır ki, keyif verici maddeler özellikle burada bulunur. Bitki esrar yeşil, sarı veya kahverengi halde bulunabilir.

Dişi Hint kenevirinin yaprakları ve çiçeksi uçlarının toplanıp kurutulması ve çeşitli şekillerde preslenmesiyle oluşturulan reçine esrar, bitki esrardan 8-10 kat dala etkilidir. Esrar olarak Ortadoğu, Fas, Pakistan, Batı Afrika, Meksika ve Karibbean bölgelerinde yetiştirilir. Rengi hardal sarısından koyu kahverengiye kadar olan renkler ve genellikle de siyahtır. Sıvı esrar (esrar yağı) tok konsantredir. % 20-60 arası THC içerir. Esrar reçinesinden 3-4 kat daha güçlüdür. Birçok renkte, çoğunlukla da kehribar, koyu yeşil, kahverengi veya siyah renk ve tonlarında bulunur. Esrar genellikle tütüne karıştırılarak sigara şeklinde sarılır ve sigara gibi içilir, Bu sebeple gençler, bilmedikleri kimseler tarafından ikram edilen elle sarılmış sigarayı kesinlikle kabul etmemelidirler Esrar lokum veya reçel içersine katılarak yenebildiği gibi, alkollü içki veya çok şekerle kahve içine konarak da içilebilmektedir. Ayrıca, büyükçe bir parça esrar mangala atılıp, etrafındakiler yanan esrarın dumanından içlerine çekerek kullanabilirler. Hangi şekilde kullanılırsa kullanılsın etkisi 2-3 dakika içinde görülür. 10 dakika içinde de en etkili hale gelir ve 2-3 saat etkisini sürdürür. Esrar çok şiddetli bir beyin zehirlidir. Bilhassa zekaya etki eder. Bu yüzden de ona zeka zehri adı verilmiştir.

EXTACY
Metilen Dioxi Metamfetamin (MDMA) türevi olan sentetik, kimyevi bir uyuşturucu. MDMA, hem amfetaminlere (uyarıcılar) hem de halüsonejik (halüsinasyon görme) maddelere benziyor. Sentetik uyuşturucular, kimyasal tekniklerle yapılan, tedavi amaçla üretilen ilaçların, kötüye kullanımı anlamını taşıyor, fakat MDMA keşfedildiğinden beri amacı dışında kullanılıyor. Diğer türevleri arasında amfetamin maddesi fazla olan MDEA ve halüsonejik etkisi fazla olan MDA yer alıyor.

Extacy'nin piyasada tablet ya da kapsül olarak bulunması bu ad altında başka maddelerin de satılmasına neden oluyor. Karışımın içinde ne olduğu bilinmemesi beklenenden daha farklı etkiler ortaya çıkarıyor. Tabletler beyaz, sarı, kırmızı, pembe, mavi gibi çeşitli renklerde olup üzerlerinde değişik semboller bulunuyor (Superman, Motorola, Dolar, Mitsubishi, İndian, Ninja vBulletin). Genellikle 25 yaşın altındaki gençler extacy'i eğlence yerlerinde kullanıyorlar.

Etkileri 20 - 60 dakika içerisinde etki gösteriyor. Etkisi ortalama 4 - 6 saat sürer. Kullanan kişide canlılık, hareketlilik, enerji artışı, karşı cinse yakınlık, güven duygusu, algı değişiklikleri görülüyor.

Yan etkileri Beden ısısında, kan basıncında, nabız hızında artma, Extacy kullanmadan hiçbir şeyden zevk almama ve koordinasyon bozukluğu saptanıyor. Karaciğer yetmezliğine neden olabiliyor. Astım, hipertansiyon ve epilepsi (sara) hastaları için çok tehlikeli. Ölüme yol açabiliyor. Extacy kullananlarda dehidratasyon (vücuttan sıvı kaybı), beden ısısında artış ve içerisindeki katkı maddesine bağlı ani ölümler meydana gelebiliyor.

Olumsuz etkileri Yokluğunda boşluk duygusu, yorgunluk, baş ağrısı, baş dönmesi, uyku bozuklukları görülebiliyor. Kişinin zamanla aynı miktardaki madde kullanımıyla aynı etkiyi sağlayamaması, aynı etkiyi sağlayabilmek için kullandığı madde miktarını arttırmasına tolerans deniyor. Extacy' nin toleransı orta derecede olarak değerlendiriliyor. Bu da kişinin uzun bir süre sonra başlarsa bağımlılığın da kolayca tekrar edeceğini gösteriyor. Extacy zamanla beyinde ve kalpte kalıcı hasarlara neden olabiliyor.

Öneriler Bırakmak için tek şart kişinin kendisinin farkında olması ve bırakmayı gerçekten istemesidir. Anne ve babalar çocuklarını yargılamadan, suçlamadan hareket etmelidir. Ona destek olduklarını hissettirip tedavi için cesaretlendirmeli, onun yerine sorumluluk üstlenmeyip bu durumun sonuçlarına sadece kendisinin katlanacağını hatırlatmalıdırlar.


AMFETAMİN
Amfedaminler merkezi sinir sistemini etkileyen stimülanlardır. Bunlar, tıbbı olarak uyku hastalığı hallerinde ve hastayı daha az yemeğe ikna etmek üzere aşırı şişmanlık hallerinde kullanılırlar. Amfetaminler farklı şekiller, büyüklükler ve renklerde tablet veya kapsüller haline getirilmiş beyazımsı bir toz halinde tıpta kullanılmak üzere kanuni olarak üretilirler. Ampuller içersinde bir bileşim olarak hazırlanırlar.


LSD
Lysergic Acid Diethylamide'nin kısa yazılışıdır. Çavdar küfünde bulunan lysergic asitten üretilen yarı sentetik ve çok kuvvetli bir uyuşturucudur. Kokainden 100 kat daha güçlüdür. Argoda eski küpler,25,zen, nef, nahin,şeker,topalı,cennet mavisi gibi isimlerle bilinir. l943 yılında bir kimyacı migren tedavisi için araştırma yaparken LSD’ yi keşfetmiş kazara bir parça LSD alarak keyif hali denilen etkilerini yaşamaya başlamıştır.

Tatsız, kokusuz olan LSD toz halinde, toplu iğne başı büyüklüğünde veya kesme şeker, etiket, posta pulu, kağıt, fotoğraf gibi maddeler emdirilmiş solüsyon şeklinde olabilir. 30Gr. LSD 300.000 doz için yeterlidir. Ufacık tabletler şeklinde üretilen LSD' nin çok fazla den fazla çeşidi vardır. Bir toplu iğne -başı kadar LSD hapı şahsı kendisinden geçirmeye yeterlidir. Şayet daha fazla alınacak olursa insanı çıldırtmaktadır. Bunu ise intiharlar ve cinayetleri takip etmektedir.

Her seferinde en fazla 100-200 mikro gram LSD kullanılır. Yarım saat içinde etkisini gösterir ve bu etki 6-36 saat arasında sürer. LSD çok küçük miktarlarda olduğu için sıvı halde iken bir kesme şeker, bisküvi, tatlı içine konularak,bir içkiye damlatılarak, kurutma kağıdı, kağıt mendil,posta pullarının arkasına vBulletin. emdirilerek,hiç şüphe çekmeden kolay bir şekilde taşınır.

LSD ilk alındığında aldatıcı tesiri göstermekte,beyinin süratle çalınmasını sağlamaktadır. Bu anda insan ' kendisini rüya aleminde zanneder. Fakat ne var ki bu renkli rüya alemini bir umursamazlık ve donukluk hali takip eder ve yaklaşık 13 saat kadar sürer. Ağızdan salyalar akmaya başlar, dil peltekleşir, her şeye razı olma hali görülür. Aldatıcı halin sona ermesiyle artık rahatsızlıkta yavaş yavaş başlar. Baş dönmesi, göz kararması,bitkinlik sindirim organlarında bozukluk,kusma baş ağrısı ve uykusuzluk başlar. Beynin çalınması imkânsızlaşır. Şahıs bu kötü durumdan kurtulmak için tekrar LSD almak isteyecektir ve bu kısır döngü böylece devam edecektir. Şahsın çalınması gerekiyorsa, üzerindeki yorgunluğu atmak ve kafasının yeniden çalınması için bu zehre ihtiyaç duyar. İşte bazı meşhur sanatçıların sahneye çıkmadan önce uyuşturucu madde kullanmasının sebebi de budur.


MORFİN
Afyon içersindeki 25' e yakın alkaloit denilen zehirlerden en tanınmışı morfindir. Morfin kelimesi, Grek mitolojisinde uyku tanrısı manasına gelen MORPHEUS isminden gelmektedir. Morfin 19. yüzyılın başlarında bulunmuştur, fakat uyuşturucu olarak kullanımı bu asrın sonlarında başlamıştır. Bilhassa Amerika'da iç savaş esnasında yaygın hale gelmiştir.

Morfin haşhaş bitkisinin sütünden elde edilen afyondan çeşitli kimyasal yöntemlerle elde edilir ve en etkili ağrı kesicilerden olan bir uyuşturucu maddedir. Parlak, kristalsize toz halinde veya tebeşir tozu, kireç görünümünde, beyazdan koyu kahverengiye kadar değişen renklerde (fildişi, krem, v.s.) kokusuz ve acı, kapsül, blok, tablet veya sıvı şekilde bulunabilir. Hayalperest, cevher, sert cevher, Amerikan kelebeği, Matmazel Emma, maymun gibi argo isimleri vardır.

Morfin, tıpkı afyonda olduğu gibi başlangıçta ağrı keser, yalancı neşe verir. Bazen bir kimse gerçekten hastadır, kendisine tedavi için morfin yapılır. Bu ilâcın etkisi altında kalır. Hastalığı geçse bile morfin kullanmak ister ve böylece de alışır. Bazen de merak ederek, morfin kullanan arkadaşlarının ikramını kabul eder, ya da kötü niyetli kişilerin tuzağına düşer. Kötü niyetli bu kişiler saf insanları morfine alıştırarak hasta yaparlar. Sonra da ellerindeki morfinleri yüksek fiyatlarla onlara satarak yüksek kazançlar sağlarlar. Yaptırmak istedikleri birtakım kötü işleri onlara yaptırırlar. Morfinmanların çoğunlukla tıp dalında çalışanlar olması ilginçtir. Morfin iğnesinden sonra, ağrı ve sızı var ise bunlar geçer. İçinde bulunan korku, endişe v eya ruh sıkıntıları gider, yalanca bir keyif hali başlar. Fakat bu keyif hali asla uzun sürmez. Ağrılar, sızılar, bedbinlik, ruh sıkıntıları eskisinden daha fazla olarak yeniden ortaya çıkar. Uyuşukluk, sersemlik, halsizlik, uyuklama hali başlar. İnsan bir şey düşünemez, Vücudu kırgın ve sanki dövülmüş gibi yorgundur. Hareket etmeye takati yoktur. Kalp çarpar, soğuk terler başlar, el ayak buz kesilir, ağzı kurur, mafsalları ve belinde şiddetli ağrılar olur. Talatsızlık ve bitkinlik kendisini perişan eder. Ölecekmiş gibi bir heyecan ve korku içinde çarpınmakta, artık morfinsiz hiçbir şey yapamamaktadır. Bütün bunlardan kurtuluş için çareyi yeniden kullanmakta arar. Morfin bulamazsa kriz geçirmeye başlar. Cebinden çıkardığı pis şırıngasını büyük bir maharetle kendisi yapacaktır. İçerisine zehir çektiği iğnesini pantolonunun üstünden veya eteğinin altından bacağının rast gele bir yerine batırır. Bu yüzden de her tarafı, yara, bere içerisindedir. Morfinden 5-10 dakika sonra bu çok sıkıntılı ve kötü hal birazcık olsun geçebilir. Morfin zehri artık zamanla yetmez hale gelir ve miktarı arttırmak mecburiyetinde kalır.
 
Uyuşturucu Maddelerin Sınıflandırılması

Uyuşturucu maddeleri türlerine göre aşağıdaki sınıflandırmaya tabi tutabiliriz;

A- AFYON VE TÜREVLERİ

1-Afyon
2-Morfin
3-Kodein
4-Metadon
5-Eroin

B- KENEVİR VE TÜREVLERİ

1-Reçine esrar
2-Toz esrar
3-Pres esrar
4-Gonca esrar
5-Likit(sıvı) esrar

C- UYARICILAR

1-Amfetamin
2-Kokain
3-Kafein

D- SENTETİKLER

1-Ecstasy (MDMA)
2-Captagon
3-Methamfetamin
4-Lysergic Asid Diethylamid (LSD)
5-Gamma Hydroxybutyrate (GHB)
6-Ketamine Hydrochloride (Ketamin)
7-Phencylidine (PCP)

E- SAKİNLEŞTİRİCİLER

1-Barbituratlar
2-Trankizanlar
3-Sedatifler
 
Uyuşturucu Bir Hikaye

dGf6Okv.webpAyşe Hanım ve Mehmet Bey'in üzerine titredikleri çocukları, ilköğretimi tamamlamış, liseye başlamıştı. Başarılı, disiplinli ve bir o kadar da sevimli olan Murat; günden güne bu özelliklerini kaybediyor, âdeta huy değiştiriyordu. Murat'ın bu durumu anne-babayı endişeye sevk ediyordu. Meseleyi tam anlayamasalar da, 'uyuşturucu' şüphesi beyinlerini âdeta bir kurt gibi kemiriyordu. Okul önlerinde uyuşturucu satanlarla ilgili haberlerden, madde bağımlılığını konu alan filmlere kadar pek çok kötü tablo hayallerinden bir film şeridi gibi geçince, anne-babanın endişeleri daha da arttı. Ne yapabilirlerdi? Bu sorunun cevabı, seyrettikleri haber programları ve dizilerde veriliyordu. Ancak "Ateş düştüğü yeri yakar." misâli şimdi konunun muhatabı bizzat kendileri olmuştu. Onlara göre, ekonomik sıkıntıları olan, evde ilgi görmeyen çocuklar uyuşturucu bataklığına sürükleniyordu. Hâlbuki Murat bu tür sıkıntılardan uzaktı. Çocuklarının uyuşturucu bağımlısı olduğunu kabul edememelerine rağmen, onu yine de yakından takip etmeye karar verdiler.

Murat'ın günden güne artan harcamaları, anne-babanın dikkatini çeken ilk şey oldu. Murat'ın yediği-içtiği ve harcamaları özellikle anne tarafından iyi biliniyordu. Ama neden son zamanlarda para ihtiyacı artmıştı? Murat'ın geceleri dışarı çıkma isteği de yeni yeni karşılaştıkları bir durumdu. Onun artık, "İyi geceler anneciğim ve babacığım" sesini özlüyorlardı. Oğullarının olumsuz davranışlarına her gün bir yenisi ekleniyordu. Üzerini örtme maksadıyla yanına yaklaşan annesine; "Beni yalnız bırakın, ben çocuk değilim!" şeklinde tepkiler veriyordu. Bir şeyler olduğu kesindi.

Günler ilerledikçe mesele anlaşılmaya başladı. Murat'ın cebindeki sigara paketi, nefesindeki alkol kokusu, elbisesindeki içki lekeleri, görünüşündeki sersemlik, gözlerindeki kızarıklık tehlikenin boyutlarını açıklamaya yetiyordu. Arkadaş çevresi değişen Murat, eğlence mekânlarına artık daha sık gitmeye başlamıştı. Davranış değişmelerine paralel olarak uyku düzeni bozulmuş, iştahsızlık ve kilo kaybı baş göstermişti. Geceleri yaptığı telefon görüşmelerinin ardından acele bir şekilde dışarı çıkması, geç saatlerde pejmürde hâlde eve dönmesi ebeveynin bir şeyler yapması gerektiğini ortaya koyuyordu.

Ayşe Hanım ile Mehmet Bey çocuklarını izlerken, bir yandan da önleyici tedbirler almaya başlamışlardı. Bilgileri arttıkça meselenin vahametini daha iyi anlıyorlardı. Bu işten para kazananlar, nice insanı sistemlerinin devamı için çarkların arasına acımasızca atıyordu. Batağa düşenler, bu merhametsiz insanların elinde bir esir gibiydi. Uyuşturucu mafyası çözülmedikçe, evlât acısı ailelerin kapısını çalmaya devam edecekti. Problem büyüdükçe çığın altında kalanların sayısı artıyordu.

Murat'ın ortaokulda din dersi hocası olan Yavuz Bey de durumu öğrenmiş ve aileye bazı tavsiyelerde bulunmuştu. Yavuz Bey onlara dinimizde ümitsizliğin haram kabul edildiğini belirterek, azimlerini yitirmemelerini söyledi. Anne-baba çocuklarını yetiştirme sürecinde bazı hatalar yaptıklarını fark etti. Çocuklarına haram ve helâli anlatmada geç kaldıklarını, maddî refahın ve çocuğun her istediğini yapmanın 'onunla ilgilenmek' olmadığını anladılar.

Konuyla alâkalı devlet kurumlarının çalışmaları onları oldukça ümitlendirdi. Yapılan çalışmalar neticesi Murat, içine düştüğü bataklıktan kurtarıldı. Murat'ın 'ikinci doğumu' anne-babasını oldukça sevindirmişti.


ayrac2.gif

Uyuşturucu batağına saplanan her insan ne yazık ki, Murat kadar şanslı olamayabiliyor. Bunu nazara alarak, nesilleri mahvetme potansiyeline sahip bu illete karşı yapılması gerekenleri sırasıyla ele alalım:

Bir gencin uyuşturucu bataklığına düşüp düşmediğini anlamaya yardımcı bazı emareler vardır. Bunlar şöyle sıralanabilir: hâlsizlik, bitkinlik, dengesizlik, bir mevzua yoğunlaşamama, dalgınlık, uyuklama meylinin artması, uyku bozuklukları, terleme, titreme, burun akıntısı, gözde kızarıklık, göz bebeğinin daralması, yüz renginde kızarma, tende soğukluk, konuşma güçlüğü... Bunlara paralel olarak huy ve davranışlarda da bazı değişiklikler olur: önceden hoşlandığı şeyleri terk etme, aile fertlerini beğenmeme, bakışlarda donukluk, toplumdan uzak olma, içe kapanma, şiddet söylemlerinde bulunma, şefkat ve merhamet hislerinden uzak davranışlar sergileme, gün içinde çarpıcı hissî değişiklikler yaşama, bazen sessiz ve sakin, bazen de saldırgan ve öfkeli olma...

Uyuşturucu kullanan kişinin davranışları sadece evde değil, cemiyet içinde de bazı değişiklikler arz eder: evden uzaklaşma arzusu, eve dönüşlerin geç vakitlere sarkması, para harcamadaki artış, yalan söyleme, suç işleme eğilimi, dış görünüşte eskiye nazaran dağınıklık, arkadaş çevresinin değişmesi, okula devamsızlık, başarıda azalma, sık kavga etme ve buna bağlı şikâyetler...
 
Geri
Top