Uranüs Harekâtı
Uranüs Harekâtı II. Dünya Savaşı'nın Doğu Cephesi'nde Romen 3. Ordusu, 4. Ordusu, Alman 6. Ordusu'nun ile 4. Panzer Ordusu'ndan bazı birliklerin Stalingrad ve batısında kuşatılmasıyla sonuçlanan bir Sovyet stratejik taarruzunun kapalı adıdır. Harekât, Stalingrad Muharebesi'nin son evrelerinde, Stalingrad ve civarındaki Mihver kuvvetleri imha etmeyi amaçlamıştır. Harekâta ilişkin planlar 1942 yılının Eylül ayı ortaları gibi erken bir tarihte oluşturulmaya başlanmıştı. Esas olarak Kafkasya'daki Mihver kuvvetlerini ve Stalingrad'a taarruz durumundaki B Ordular Grubu'nu kuşatmayı ve imha etmeyi, eşzamanlı olarak planlıyordu. Kızıl Ordu, Alman kuvvetlerinin Stalingrad içindeki yırtıcı çatışmalara çekmiş, zaman kazanmak için toprak vermiş, inatçı bir savunma sürdürerek bu kuvvetlerin gücünü zayıflatmış ve moral olarak yıpratmıştır. Öte yandan Mihver kanatlarının savunması, zayıf donanımlı ve fazlasıyla yayılmış Macar, Romen ve İtalyan birlikleri tarafından tutulmaktaydı. Kızıl Ordu taarruzu da Romen kuvvetlerin cephesi üzerinden yapılmıştır. Ayrıca bu birliklerin, Kızıl Ordu taarruzlarını göğüslemeyi sağlayacak ağır silahları yoktu ya da yetersizdi.
Kafkasya petrol sahalarının ve Stalingrad'ın alınmasının amaçlayan Mihver 1942 yaz taarruzuyla (Mavi Durum) oluşturulan cephenin uzunluğu göz önüne alındığında, Mihver kuvvetler, işgal ettikleri geri bölgelerin güvenliğini sağlamakta zorlamıştır. Ortaya çıkan bu sorun, Batı Avrupa'dan getirilecek birkaç mekanize tümenin bu kesimde görevlendirilmesi yoluyla çözümlenebilirdi. Ayrıca bölgede aylardır savaşmakta olan birlikler, özellikle de Stalingrad'dakiler ciddi biçimde tükenmişti. Romen kuvvetleri cephesi için ihtiyat olarak sadece 48. Panzer Kolordusu ayrılmıştı. Bu kolordu da tek bir panzer tümeninden ve 29. Mekanize Tümen'den oluşan bir kolordudur. Buna karşın Kızıl Ordu, Stalingrad civarındaki harekâtı başlatmak üzere bir milyondan fazla askeri toplamıştır. Sovyet birliklerinin bölgeye getirilmesi mutlaka gizlenmeliydi. Bu ise, çok ince bir planlamayı ve yine de birçok güçlüğü beraberinde getirmekteydi. Öte yandan kıtaların bölgelerinde ulaşmalarında lojistik sorunlar yüzünden gecikmeler oldu. Uranüs Harekâtı'nın 8 Kasım'dan 17 Kasım'a ertelendi. Daha sonra ikinci bir ertelemeye daha gidilerek harekât tarihi 19 Kasım olarak belirlendi.
Kuzeydeki kuvvetler 19 Kasım sabahı Moskova saatiyle 07:20'de taarruza başladılar. Güney kanattaki kuvvetler ise bir gün sonra 20 Kasım'da taarruza geçtiler. Romen 3. ve 4. Ordu birlikleri ilk taarruzları püskürtmeyi başardılarsa da 20 Kasım gün sonunda dağınık bir şekilde geri çekilme başlamıştır. Bu arada Kızıl Ordu birlikleri, direnmeye çalışan birkaç Alman tümeninin çevresinden dolaşıp ileri hareketlerine devam ettiler. Alman çevik ihtiyat kuvvetleri Sovyet mekanize öncülerini durduracak güce sahip değillerdi. Stalingrad'daki 6. Ordu ise zırhlı kuvvetlerini yeterince hızlı bölgeye sevk edemedi. Zaten Sovyet taarruzu buna olanak vermeyecek şekilde Stalingrad'a uzak iki bölgede planlanmıştı. Sovyet birlikleri 22 Kasım'da Kalaç'ta temas kurarak Don Nehri'nin doğusunda kalan 290 bin kişilik Mihver kuvvetini kuşattılar. Hitler, bir yarma (huruç) hareketi yerine Mihver kuvvetlerin Stalingrad'da savunmada kalmasına ve bu birliklerin hava yoluyla ikmal edilmesine karar verdi. Bu gelişmelerin ardından her iki tarafın Üst Komutanlıkları, bir sonraki harekât şekillerini planlamaya giriştiler.
Hitler'in Stalingrad'daki birlikleri dışarıdan yapılacak bir yarma hareketiyle kuşatma altındaki birlikleri kurtarma planı gereği, General Erich von Manstein komutasında, Don Ordular Grubu adı altında yeni bir ordular grubu oluşturuldu. von Manstein kuvvetlerinin Kış Fırtınası Harekâtı kapalı adı verilen ve 11 Aralık 1942 tarihinde başlattıkları taarruz, başlarda ilerleme sağlamasına karşın Sovyet direnci ve Küçük Satürn Harekâtı'yla geliştirilen karşı taarruzlarla başarısız oldu. Stalingrad bölgesine yönelen Kızıl Ordu taarruzları karşısında Mihver direnci çözüldü ve bu kuvvetler 2 Şubat 1943 tarihinde teslim oldu.
Harekât öncesi
Wehrmacht'ın Güney Ordular Grubu, 1942 Mayıs ayı ortalarında Mavi Durum kapalı adıyla yaz genel taarruzunu başlatmıştır.[5] Kızıl Ordu savunmasını yarıp ilerleyen Alman kuvvetleri 13 Temmuz'da Rostov'u kuşatıp ele geçirdiler.[6] Hitler Rostov'un alınması ardından yaz taarruzunu iki ayrı hedefe böldü. Kuvvetlerin bir kısmı Stalingrad'a yönelirken diğer kısmı ise Sovyetler Birliği'nin ana petrol sahası Kafkasya'yı ele geçirecekti.[7] Stalingrad'ı alma görevi Alman 6. Ordusu'na verilmişti. 6. Ordu derhal Volga'ya yöneldi ve Luftwaffe'nin hava kolordusu Luftflotte 4'ün desteğinde ilerlemeye başladı.[8] İki panzer kolordusu 7 Ağustos'ta Sovyet kuvvetlerini kanatlardan hareketle kuşattı ve 50 bin tutsak, yaklaşık bin tank ele geçirdi. 22 Ağustos'ta Alman kuvvetleri Don Nehri'nin geçmeye başladılar.[9] Stalingrad Muharebesi, 6. Ordu'nun keşif kollarının kentin dış mahallelerine girmesiyle bir sonraki gün başladı
Kasım ayı itibariyle Kızıl Ordu savunmasını Volga kıyılarına süren 6. Ordu, kentin büyük bir bölümünü ele geçirmişti.[11] Bu aşamada, Stalingrad civarındaki Mihver kuvvetlerini hedef alacak yakın bir Sovyet taarruzuyla ilgili belirtilen görülmekteydi. Bunlar, 6. Ordu kanatlarına karşı artan Sovyet taarruzları ve ele geçen tutsakların sorgusundan elde edilen bilgilerdi.[12] Ancak Alman komutanlığı daha çok Stalingrad'ı almakla ilgiliydi.[13] Bu arada Alman Genel Kurmay Başkanı General Franz Halder, 6. Ordu'nun ve 4. Panzer Ordusu'nun fazlasıyla uzamış olan kanatlarında gelişen tehlike konusuna dikkat çekme çabaları neticesinde 23 Eylül'de görevden alınmıştır.[14] Eylül ayı ortalarında Sovyet Yüksek Komutanlığı (Stavka), güneyde Stalingrad ve Kafkasya'da savaş halindeki ve merkez kesimdeki Mihver kuvvetlerini kuşatıp imha etmeyi amaçlayan bir dizi plan üzerinde çalışmaya başlamıştı.[15] Bu hazırlıkların sonucunda Stalingrad'ı Mihver kuvvetlerden temizleme girişimlerinin komutası General Aleksandır Vasilevski'ye verildi.[16]
Stavka Stalingrad ve Kafkasya için iki geniş çaplı harekât geliştirdi, Uranüs Harekâtı ve Satürn Harekâtı. Bu arada Alman Merkez Ordular Grubu cephesine karşı da, güney kesime takviye kuvvet kaydırılmasını önlemek ve olabildiğince ağır hasar vermek için Mars Harekâtı planlandı.[17] Uranüs Harekâtı, Stalingrad yakınlarındaki Alman ve müttefik kuvvetlerinin kuşatmak için çok büyük çapta Sovyet mekanize ve piyade kuvvetinin kullanılmasını gerektirmekteydi. Taarruz cepheleri, Stalingrad'dan Alman 6. Ordusu tarafından hızla takviye edilemeyecek kadar uzakta belirlenmişti. Ayrıca taarruzların bu kesimlerde planlanmasının bir başka avantajı, Mihver kuvvetlerce oldukça ince tutulmaktaydı. Taarruz, biri içte diğeri dışta iki katman halinde kuşatmayı öngörmektedir. Dış kuşatma kuşağı Alman geri hatlarına daha derinlemesine girerken iç kuşatma kuşağı, kuşatılan Mihver kuvvetlerini asıl imha kuvvetini oluşturacaktır. Kızıl Ordu hazırlıklarını sürdürürken Alman Yüksek Komutanlığı, Merkez Ordular Grubu cephesine kuvvet yığmakta olan Kızıl Ordu'nun aynı anda güneyde de bir taarruza girişemeyeceği düşüncesindeydi. Böylece esasen hazırlanmakta olan Sovyet taarruzu olasılığı üzerinde yeterince durulmadı.
Kuvvetler
Mihver
Mavi Durum Alman ve müttefiki kuvvetleri 480 km.den uzun bir cephe hattına yaymıştı. Derinlik ise birkaç yüz kilometre idi. Stalingrad'ı ele geçirme kararı ise cephe hattını daha da uzattı.[22] Örneğin 6. Ordu Temmuz ayı başlarında 160 km.lik bir cephe hattındayken taarruzla cephe hattı 400 km.ye ulaştı.[23] Güney Ordular Grubu'ndan ayrılan B Ordular Grubu (Kafkasya üzerine operasyon yapacak olan diğer parça A Ordular Grubu olarak teşkil edilmişti) kağıt üzerinde güçlü görünüyordu.[24] Ordular Grubu emrinde Alman 2. Ordu, 6. Ordu, 4. Panzer Ordusu, Romen 3. Ordusu ve Romen 4. Ordusu, İtalyan 8. Ordusu ile 2. Macar Ordusu bulunmaktaydı.[25] B Ordular Grubu'na 48. Panzer Kolordusu bağlandı. Kolordu tek bir panzer tümeni ve ihtiyat olarak bir piyade tümeninden oluşmaktadır.[26] Harekâtta kanatlar Alman olmayan, müttefik ordularınca tutuldu, Alman birlikler hem Stalingrad'da hem de Kafkasya'da asıl taarruz kuvveti olarak kullanıldı.
Adolf Hitler, müttefik kuvvetlerin kanatları tutabileceği görüşündeydi.[28] Gerçekte bu birlikler zayıf ve yetersiz donanımlı birliklerdi, örneğin toplar atlarla çekilmekteydi. Öte yandan subaylar tarafından verilen askeri eğitimin yetersiz olması nedeniyle moral olarak düşük birliklerdir.[29] Zırhlı birlikler açısından bakıldığında 1. Romen Zırhlı Tümeni bünyesinde yaklaşık 100 adet Çek yapısı Panzer 38(t) bulunmaktadır.[24] Bu tankların ana silahı olan 37 mm.lik topları[30], Sovyet T-34 tankları karşısında etkili olmuyordu.[31] Yine 37 mm.lik tanksavar silahları da eski modeldi ve mühimmat yeterli değildi.[32] Israrlı talepler üzerine Almanya'dan tümen başına altı tane olmak üzere 75 mm.lik tanksavarlar gönderilmiştir.[33] Kanatlardaki savunmanın bir diğer zaafı da bu birliklerin çok uzun cephe hatlarını tutmakta olmalarıydı. Örneğin Romen 3. Ordusu 140 km.lik bir cephe hattını, Romen 4. Ordusu ise 270 km.lik bir cephe hattını tutuyordu.[27] İtalyan ve Macar orduları, iki Romen ordusu arasında yerleşti. Alman komutanlar bu birliklerin muharebe kapasitesini düşük buluyorlardı.[34] İtalyan askerler müttefikleri tarafından değersiz bulunuyor, sıklıkla korkaklıkla itham ediliyordu. Gerçekte muharebelerdeki başarısızlıkları silah ve teçhizatlarındaki yetersizlik yüzündendi. İtalyan silahları son derece kalitesizdi. Sınırlı sayıda tanksavar silahları vardı. El bombaların nadiren patlıyordu. Yüksek kalitedeki makineli tüfekler bu birliklere çok az sayıda verilmişti. Havan ve sahra topları düşük çaplı ve zayıftı. Tüfek ve makineli tüfeklerin aşırı soğuk havada düzgün çalışabilmesi için uzun süre ısıtılması gerekiyordu. Bu durumda da muharebe sırasında sıklıkla tutukluk yapıyorlardı. Alman birlikleri genel olarak, Kızıl Ordu'yla aylar süren çatışmalarda yıprandılarsa da daha iyi durumdaydılar. Stavka, yeni ordular kurarken Alman komutanlığı mevcut mekanize birliklerini korumaya çalışıyordu.Ayrıca Mayıs ve Kasım ayları arasında Mihver kuvvetleri taarruzu durumundayken Wehrmacht'ın ihtiyatında bulunan en seçkin iki tümeni Leibstandarte ve "Großdeutschland" Tümeni, Fransa'daki Anglo-Sakson çıkarması (Dieppe Çıkarması) karşısında Batı Avrupa'ya gönderilmişti.[36] Öte yandan Alman 6. Ordusu Stalingrad içindeki çatışmalarda büyük ölçüde zayiat vermişti. Aynı şekilde 22. Panzer Tümeni'nin, ağır silahlar yönünden durumu Romen 1. Zırhlı Tümeni'nden daha iyi durumda değildi.[38] Alman birlikleri de savunma cephesinde çok uzun bir cephe hattına yayılmış durumdadır. Örneğin 11. Kolordu, 100 km.ye varan bir cephe hattını savunmakla sorumluydu.
Kızıl Ordu
Alman taarruzunun Ağustos ayı sonlarında Volga kıyılarına ulaşan bir koridor açması, Stalingrad'ı savunan 62. Ordu ile kuzeydeki Sovyet birliklerinin temasını kesmişti ve aynı zamanda Stalingrad'ı kuşatmıştı. Ardından, Eylül ayı başlarında gerçekleşen Sovyet karşı taarruzları bu koridoru kesmeyi başaramadı. Eylül ayı ortalarıda hızlanan Mihver saldırıları da 62. Ordu'nun durumunu iyiden iyiye kötüye götürdü. Stalingrad'daki Mihver güçlerin kuşatılarak imha edilmesine ilişkin planlama, bu günlerde, 14 Eylül'de gündeme gelmiştir.
Kızıl Ordu'nun genel taarruz için bölgeye 1,1 milyon asker, 804 tank, 13.400 top ve havan ile bin kadar uçak getirdiği kabul edilmektedir.[1] Romen 3. Ordusu karşısında yer alan Sovyet kuvvetleri 5. Tank Ordusu, 21. Ordu ve 65. Ordu'dan oluşan bir kuvvettir. Mihver güney kanadı ise Sovyet Stalingrad Cephesi'nin 51. Ordusu, 57. Ordusu'na ilaveten 4. Mekanize Kolordu ve 13. Mekanize Kolordu'dur. Bu kuvvetler Romen 4. Ordusu cephesine taarruz edecek ve 5. Tank Ordusu ile Kalaç yakınlarında temas kuracaktır.[42] Sonuçta toplam olarak 11 ordu ve çeşitli bağımsız tank tugayları ve kolorduları bölgeye toplanmıştır.[39] Taarruz hazırlıkları planlandığı gibi yürütülemedi, bazı birliklerin bölgelerine intikalinde gecikmeler oldu. Bunun üzerine Stavka 8 Kasım'da çıkardığı bir emirle harekât tarihini ertelemiştir.[43] Bu arada Cephe birlikleri, bir karşı taarruzu göğüslemek için birkaç tatbikata katılmışlardır. Bu tatbikatlar ayrıca bir yarma hareketi ardından mekanize kuvvetlerle birlikte girişilecek ileri hareketi çalışmalarını da içermektedir.[44] Bu manevralar yanıltma-gizleme önlemleriyle maskelenmiştir. Bu önlemler, telsiz iletişiminin asgari düzeyde tutulması, bunun yerine kuryeler kullanılması, gizleme, gizlilik operasyonları, Moskova bölgesindeki askeri hareketliliğin arttırılması gibi yanıltıcı operasyonlar gibi önlemlerdir.[45] Yanıltıcı operasyonlara örnek olarak, dikkati yanlış yöne çekmek için inşa edilen tahkimatlar, asıl köprüleri dikkatten kaçıran Don üzerinde kurulan sahte köprüler verilebilir.[46] Öte yandan Kızıl Ordu asıl taarruzunun Doğu Cephesi'nin merkez kesiminde olacağı izlenimini güçlendirmek için Merkez Ordular Grubu cephesindeki saldırılar sıklaştırıldı ve bölgede göstermelik ama içi boş birlikler oluşturuldu.
Cepheye ayrılan 38 istihkam taburu, Volga üzerinden asker, mühimmat ve tankların taşınması işlerini üstlendi. Bir yandan da küçük çaplı keşiflerle yaklaşan taarruzun cephe hattı boyunca yapılacak yarma noktaları belirlendi. Volga üzerinden üç hafta içinde yaklaşık 111 bin asker, 420 tank ve 556 parça top Volga'dan karşıya geçirilmiştir.
General Vasilevski 17 Kasım gibi taarruz başlangıç tarihine çok yakın bir sırada Moskova'ya çağrılmıştır. Çağırılma nedeni, 4. Mekanize Kolordu Komutanı General Vasili Volski'nin doğrudan Stalin'e yazmış olduğu bir mektubudur. Mektupta taarruzu hazırlıklarının yetersiz olduğu belirtilmektedir.[48] General Volski, harekât için tahsis edilen kuvvetlerin durumu nedeniyle taarruzun başarısız olmaya mahkum olduğuna inanıyor ve harekâtın ertelenmesini ve yeniden düzenlenmesini ısrarla öneriyordu.[49] Birçok birliğe kışlık giysi dağıtılmamış olduğunu, pek çok Sovyet askerinin "komutanların sorumsuz tutumları nedeniyle" donarak öldüğünü belirtiyordu.[50] Her ne kadar Sovyet istihbaratı Mihver kuvvetlerin cephede mevzileniş düzeni hakkında olabildiğince bilgi toplamaya çalıştıysa da Alman 6. Ordusu'nun durumu hakkında yeterli bilgi elde edilememişti. Sovyet komutanlar harekâtın ertelenmemesi konusunda General Vasilevski'yi desteklediler. Stalin General Volski'yle doğrudan telefonla görüştü ve emir aldığında görevini tam olarak yapacağı sözünü aldı.
Sovyet planlaması
Planın oluşması
Stalingrad'a yönelik Alman taarruzu 22 Ağustos 1942 günü Don Nehri gerisindeki Sovyet savunmasını yarmış, 14. Panzer Kolordusu 23 Ağustos'ta Stalingrad kuzeyinde Volga Nehri kıyılarına ulaşmıştı. Sovyet hatlarında açılan bu koridorla Stalingrad'ı savunan 62. Ordu, bağlı olduğu Stalingrad Cephesi'nin diğer kuvvetlerinden tecrit edilmiş oldu.[54] Bu durum Stalingrad savunması için ağır bir tehdit oluşturuyordu. Stavka ve özellikle Stalin, Stalingrad'ın düşebileceği konusunda çok ciddi endişelere kapılmıştır. [55] Bu konuda alınacak önlemler dizisine bir başlangıç olarak Stalin, o tarihlerde Sovyet Batı Cephesi Komutanı olan[56] General Jukov'u 26 Ağustos tarihinde Baş Komutan Yardımcılığı'na atadı ve bir sonraki gün Stalingrad'a gönderdi. [57] General Jukov'un esas görevi, Volga'ya ulaşan Alman koridorunu ortadan kaldırmak için yapılacak taarruzun eşgüdümü olacaktı. [58] Taarruza 6 Eylül tarihinde başlandı [55] Ancak 11 Eylül'e kadar sürdürülen bu taarruzlardan bir sonuç elde edilemedi.[59] Bunun üzerine Moskova'da Stalin, Jukov ve Vasilevski'nin katıldığı bir toplantıda tüm Stalingrad'ı kurtarma amacıyla yeni bir plan üzerinde çalışma kararı alındı.[60]
Stratejik plan
Stalingrad'ta direnmeye devam edilecek ve Alman 6. Ordusu buraya bağlanacaktır. Ancak Uranüs Harekâtı, düşmana, hâlen çatışmaların sürmekte olduğu cepheden direkt bir taarruz yerine, kanat açıklarından taarruza başlayarak geniş bir çevirme yapılması şeklinde bir stratejiye dayanmaktadır. Ayrıca Stalingrad'daki Mihver kuvvetlere indirilecek bu darbenin, "güneydeki stratejik durumu" kesin olarak Kızıl Ordu lehine çevirecek çapta olmalıydı.[61] Bu bağlamda Uranüs Harekâtı, bir dolaylı tutum stratejisidir.
Plana göre, Stalingrad'da direnmeye devam edilirken kabaca hesaplamalara göre 45 günlük süre içinde[62] Stalingrad'ın kuzey ve güneyinde yeni ordular oluşturulacak, Cephe'ler yeniden düzenlenecektır. Bu cepheleri oluşturacak kuvvetler, güçlü topçu, tank, mekanize unsurlarla desteklenecek, ayrıca hava hakimiyeti kurabilecek güçte hava orduları oluşturulacaktır.
Her iki çeneyi oluşturan birlikler de iki koldan harekatı sürdürecekler, iç içe iki çember oluşturacaklardır. Gerçek anlamda çevirme harekatını gerçekleştiren iç tarafta kalan kol olacaktır, dış taraftaki kol, dışardan girişilecek bir yarma hareketini önlemek için pozisyon alacaktır.[63] Operasyonun ilk evresinde 6. Ordu'ya yönelik direk bir taarruz planlanmamıştır. Kuzey ve güney çeneler kapandıktan, dış çember sağlamlaştırıldıktan sonra Stalingrad'daki Alman birlikleri üzerine gidilecektir.
Operatif plan
Uranüs Harekâtı için de üç Cephe oluşturulmuştur. Bunlar, yeni tertiplenen ordulardan oluşan Güneybatı Cephesi ile hali hazırda var olan fakat yeniden yapılandırılan Stalingrad ve Don Cepheleridir.
Asıl taarruz, çevirme hareketinin kuzey çenesi tarafından, Korgeneral Vatutin komutasındaki Güneybatı Cephesi tarafından yapılacaktır. Güneybatı Cephesi, 25. Ordu, 5. Tank Ordusu ve 1. Muhafız Ordusu'ndan oluşmaktadır. Güneybatı Cephesinin bu çevirme hareketinde 1. Muhafız Ordusu, dış çemberi oluşturacak biçimde ilerleyecektir ve harekatın sağ kanadını örtecektir. Operasyon tamamlandığında yani Stalingrad Cephesi'yle Kalaç'da temas sağlandığında, 5. Tank Ordusu da 1. Muhafız Ordusu'nun oluşturduğu dış çembere yayılacaktır. Harekat bölgesi Don Nehri ile batıdaki kolu olan Çir Nehri arasındaki bölge olacak, kuvvetler tüm bu bölgeye yayılacaktır.[not 1]
Tüm harekat boyunca Güneybatı Cephesi, iki hava ordusu tarafından desteklenecektir.
Çevirme hareketinin kuzey çenesini oluşturacak olan kuvvetler, Don Nehrinin batı kıyıları boyunca mevzilenmiş 3. Rumen Ordusu mevzilerine taarruz edeceklerdir. STAVKA, bu ordunun, zayıf techizatlandırılmış olduğunu, yeterli tank ve top mevcudunun bulunmadığını, eğitim düzeylerinin de düşük olduğunu bilmektedir. Ayrıca, Doğu Cephesinin genelinde, Alman müttefikleri İtalyan, Rumen askerlerin, ciddi bir direnç göstermeyeceklerini hesaplamaktadır.
Stalingrad Cephesi ise harekatın güney çenesini oluşturacaktır. 51. Ordu, 57. Ordu ve 64. Ordu'dan oluşmaktadır. Kuzey batı yönünde taarruz ederek, bir yandan 4. Panzer Ordusu ile 6. Ordu'nun arasına bir kama gibi girecek, iki ordu grubunun temasını kesecek, esas olarak da çevirme harekatının güney çenesini oluşturacaktır. -4. Panzer Ordusu, kentin güneyinde, hem 6. Ordu'nun hem de Kafkasya'daki Alman birliklerinin kanat güvenliğini sağlayan önemli bir konumdadır- Hızla ilerleyerek Güneybatı Cephesi'yle Kalaç-na-Donu'da temas kuracaktır. 51. Ordu, dış çemberi oluşturacaktır. Stalingrad Cephesi, 8. Hava Ordusu tarafından desteklenecektir.
Don Cephesi, 65. Ordu, 24. Ordu ve 66. Ordu'dan oluşmaktadır, 6. Hava Ordusu tarafından desteklenecektir. Don Cephesi, harekatın esas unsurlarından değildir, yardımcı operasyonları icra görevini üstlenmiştir. Esas görevi, kuşatılması amaçlanan Alman kuvvetlerinin kuzey cepheleri boyunca taarruz ederek onları toparlamak, sabitlemekdir. Böylece, aynı zamanda Güneybatı Cephesinin sol kanadını örtmüş olacaktır.
Uranüs Harekâtı II. Dünya Savaşı'nın Doğu Cephesi'nde Romen 3. Ordusu, 4. Ordusu, Alman 6. Ordusu'nun ile 4. Panzer Ordusu'ndan bazı birliklerin Stalingrad ve batısında kuşatılmasıyla sonuçlanan bir Sovyet stratejik taarruzunun kapalı adıdır. Harekât, Stalingrad Muharebesi'nin son evrelerinde, Stalingrad ve civarındaki Mihver kuvvetleri imha etmeyi amaçlamıştır. Harekâta ilişkin planlar 1942 yılının Eylül ayı ortaları gibi erken bir tarihte oluşturulmaya başlanmıştı. Esas olarak Kafkasya'daki Mihver kuvvetlerini ve Stalingrad'a taarruz durumundaki B Ordular Grubu'nu kuşatmayı ve imha etmeyi, eşzamanlı olarak planlıyordu. Kızıl Ordu, Alman kuvvetlerinin Stalingrad içindeki yırtıcı çatışmalara çekmiş, zaman kazanmak için toprak vermiş, inatçı bir savunma sürdürerek bu kuvvetlerin gücünü zayıflatmış ve moral olarak yıpratmıştır. Öte yandan Mihver kanatlarının savunması, zayıf donanımlı ve fazlasıyla yayılmış Macar, Romen ve İtalyan birlikleri tarafından tutulmaktaydı. Kızıl Ordu taarruzu da Romen kuvvetlerin cephesi üzerinden yapılmıştır. Ayrıca bu birliklerin, Kızıl Ordu taarruzlarını göğüslemeyi sağlayacak ağır silahları yoktu ya da yetersizdi.
Kafkasya petrol sahalarının ve Stalingrad'ın alınmasının amaçlayan Mihver 1942 yaz taarruzuyla (Mavi Durum) oluşturulan cephenin uzunluğu göz önüne alındığında, Mihver kuvvetler, işgal ettikleri geri bölgelerin güvenliğini sağlamakta zorlamıştır. Ortaya çıkan bu sorun, Batı Avrupa'dan getirilecek birkaç mekanize tümenin bu kesimde görevlendirilmesi yoluyla çözümlenebilirdi. Ayrıca bölgede aylardır savaşmakta olan birlikler, özellikle de Stalingrad'dakiler ciddi biçimde tükenmişti. Romen kuvvetleri cephesi için ihtiyat olarak sadece 48. Panzer Kolordusu ayrılmıştı. Bu kolordu da tek bir panzer tümeninden ve 29. Mekanize Tümen'den oluşan bir kolordudur. Buna karşın Kızıl Ordu, Stalingrad civarındaki harekâtı başlatmak üzere bir milyondan fazla askeri toplamıştır. Sovyet birliklerinin bölgeye getirilmesi mutlaka gizlenmeliydi. Bu ise, çok ince bir planlamayı ve yine de birçok güçlüğü beraberinde getirmekteydi. Öte yandan kıtaların bölgelerinde ulaşmalarında lojistik sorunlar yüzünden gecikmeler oldu. Uranüs Harekâtı'nın 8 Kasım'dan 17 Kasım'a ertelendi. Daha sonra ikinci bir ertelemeye daha gidilerek harekât tarihi 19 Kasım olarak belirlendi.
Kuzeydeki kuvvetler 19 Kasım sabahı Moskova saatiyle 07:20'de taarruza başladılar. Güney kanattaki kuvvetler ise bir gün sonra 20 Kasım'da taarruza geçtiler. Romen 3. ve 4. Ordu birlikleri ilk taarruzları püskürtmeyi başardılarsa da 20 Kasım gün sonunda dağınık bir şekilde geri çekilme başlamıştır. Bu arada Kızıl Ordu birlikleri, direnmeye çalışan birkaç Alman tümeninin çevresinden dolaşıp ileri hareketlerine devam ettiler. Alman çevik ihtiyat kuvvetleri Sovyet mekanize öncülerini durduracak güce sahip değillerdi. Stalingrad'daki 6. Ordu ise zırhlı kuvvetlerini yeterince hızlı bölgeye sevk edemedi. Zaten Sovyet taarruzu buna olanak vermeyecek şekilde Stalingrad'a uzak iki bölgede planlanmıştı. Sovyet birlikleri 22 Kasım'da Kalaç'ta temas kurarak Don Nehri'nin doğusunda kalan 290 bin kişilik Mihver kuvvetini kuşattılar. Hitler, bir yarma (huruç) hareketi yerine Mihver kuvvetlerin Stalingrad'da savunmada kalmasına ve bu birliklerin hava yoluyla ikmal edilmesine karar verdi. Bu gelişmelerin ardından her iki tarafın Üst Komutanlıkları, bir sonraki harekât şekillerini planlamaya giriştiler.
Hitler'in Stalingrad'daki birlikleri dışarıdan yapılacak bir yarma hareketiyle kuşatma altındaki birlikleri kurtarma planı gereği, General Erich von Manstein komutasında, Don Ordular Grubu adı altında yeni bir ordular grubu oluşturuldu. von Manstein kuvvetlerinin Kış Fırtınası Harekâtı kapalı adı verilen ve 11 Aralık 1942 tarihinde başlattıkları taarruz, başlarda ilerleme sağlamasına karşın Sovyet direnci ve Küçük Satürn Harekâtı'yla geliştirilen karşı taarruzlarla başarısız oldu. Stalingrad bölgesine yönelen Kızıl Ordu taarruzları karşısında Mihver direnci çözüldü ve bu kuvvetler 2 Şubat 1943 tarihinde teslim oldu.
Harekât öncesi
Wehrmacht'ın Güney Ordular Grubu, 1942 Mayıs ayı ortalarında Mavi Durum kapalı adıyla yaz genel taarruzunu başlatmıştır.[5] Kızıl Ordu savunmasını yarıp ilerleyen Alman kuvvetleri 13 Temmuz'da Rostov'u kuşatıp ele geçirdiler.[6] Hitler Rostov'un alınması ardından yaz taarruzunu iki ayrı hedefe böldü. Kuvvetlerin bir kısmı Stalingrad'a yönelirken diğer kısmı ise Sovyetler Birliği'nin ana petrol sahası Kafkasya'yı ele geçirecekti.[7] Stalingrad'ı alma görevi Alman 6. Ordusu'na verilmişti. 6. Ordu derhal Volga'ya yöneldi ve Luftwaffe'nin hava kolordusu Luftflotte 4'ün desteğinde ilerlemeye başladı.[8] İki panzer kolordusu 7 Ağustos'ta Sovyet kuvvetlerini kanatlardan hareketle kuşattı ve 50 bin tutsak, yaklaşık bin tank ele geçirdi. 22 Ağustos'ta Alman kuvvetleri Don Nehri'nin geçmeye başladılar.[9] Stalingrad Muharebesi, 6. Ordu'nun keşif kollarının kentin dış mahallelerine girmesiyle bir sonraki gün başladı
Kasım ayı itibariyle Kızıl Ordu savunmasını Volga kıyılarına süren 6. Ordu, kentin büyük bir bölümünü ele geçirmişti.[11] Bu aşamada, Stalingrad civarındaki Mihver kuvvetlerini hedef alacak yakın bir Sovyet taarruzuyla ilgili belirtilen görülmekteydi. Bunlar, 6. Ordu kanatlarına karşı artan Sovyet taarruzları ve ele geçen tutsakların sorgusundan elde edilen bilgilerdi.[12] Ancak Alman komutanlığı daha çok Stalingrad'ı almakla ilgiliydi.[13] Bu arada Alman Genel Kurmay Başkanı General Franz Halder, 6. Ordu'nun ve 4. Panzer Ordusu'nun fazlasıyla uzamış olan kanatlarında gelişen tehlike konusuna dikkat çekme çabaları neticesinde 23 Eylül'de görevden alınmıştır.[14] Eylül ayı ortalarında Sovyet Yüksek Komutanlığı (Stavka), güneyde Stalingrad ve Kafkasya'da savaş halindeki ve merkez kesimdeki Mihver kuvvetlerini kuşatıp imha etmeyi amaçlayan bir dizi plan üzerinde çalışmaya başlamıştı.[15] Bu hazırlıkların sonucunda Stalingrad'ı Mihver kuvvetlerden temizleme girişimlerinin komutası General Aleksandır Vasilevski'ye verildi.[16]
Stavka Stalingrad ve Kafkasya için iki geniş çaplı harekât geliştirdi, Uranüs Harekâtı ve Satürn Harekâtı. Bu arada Alman Merkez Ordular Grubu cephesine karşı da, güney kesime takviye kuvvet kaydırılmasını önlemek ve olabildiğince ağır hasar vermek için Mars Harekâtı planlandı.[17] Uranüs Harekâtı, Stalingrad yakınlarındaki Alman ve müttefik kuvvetlerinin kuşatmak için çok büyük çapta Sovyet mekanize ve piyade kuvvetinin kullanılmasını gerektirmekteydi. Taarruz cepheleri, Stalingrad'dan Alman 6. Ordusu tarafından hızla takviye edilemeyecek kadar uzakta belirlenmişti. Ayrıca taarruzların bu kesimlerde planlanmasının bir başka avantajı, Mihver kuvvetlerce oldukça ince tutulmaktaydı. Taarruz, biri içte diğeri dışta iki katman halinde kuşatmayı öngörmektedir. Dış kuşatma kuşağı Alman geri hatlarına daha derinlemesine girerken iç kuşatma kuşağı, kuşatılan Mihver kuvvetlerini asıl imha kuvvetini oluşturacaktır. Kızıl Ordu hazırlıklarını sürdürürken Alman Yüksek Komutanlığı, Merkez Ordular Grubu cephesine kuvvet yığmakta olan Kızıl Ordu'nun aynı anda güneyde de bir taarruza girişemeyeceği düşüncesindeydi. Böylece esasen hazırlanmakta olan Sovyet taarruzu olasılığı üzerinde yeterince durulmadı.
Kuvvetler
Mihver
Mavi Durum Alman ve müttefiki kuvvetleri 480 km.den uzun bir cephe hattına yaymıştı. Derinlik ise birkaç yüz kilometre idi. Stalingrad'ı ele geçirme kararı ise cephe hattını daha da uzattı.[22] Örneğin 6. Ordu Temmuz ayı başlarında 160 km.lik bir cephe hattındayken taarruzla cephe hattı 400 km.ye ulaştı.[23] Güney Ordular Grubu'ndan ayrılan B Ordular Grubu (Kafkasya üzerine operasyon yapacak olan diğer parça A Ordular Grubu olarak teşkil edilmişti) kağıt üzerinde güçlü görünüyordu.[24] Ordular Grubu emrinde Alman 2. Ordu, 6. Ordu, 4. Panzer Ordusu, Romen 3. Ordusu ve Romen 4. Ordusu, İtalyan 8. Ordusu ile 2. Macar Ordusu bulunmaktaydı.[25] B Ordular Grubu'na 48. Panzer Kolordusu bağlandı. Kolordu tek bir panzer tümeni ve ihtiyat olarak bir piyade tümeninden oluşmaktadır.[26] Harekâtta kanatlar Alman olmayan, müttefik ordularınca tutuldu, Alman birlikler hem Stalingrad'da hem de Kafkasya'da asıl taarruz kuvveti olarak kullanıldı.
Adolf Hitler, müttefik kuvvetlerin kanatları tutabileceği görüşündeydi.[28] Gerçekte bu birlikler zayıf ve yetersiz donanımlı birliklerdi, örneğin toplar atlarla çekilmekteydi. Öte yandan subaylar tarafından verilen askeri eğitimin yetersiz olması nedeniyle moral olarak düşük birliklerdir.[29] Zırhlı birlikler açısından bakıldığında 1. Romen Zırhlı Tümeni bünyesinde yaklaşık 100 adet Çek yapısı Panzer 38(t) bulunmaktadır.[24] Bu tankların ana silahı olan 37 mm.lik topları[30], Sovyet T-34 tankları karşısında etkili olmuyordu.[31] Yine 37 mm.lik tanksavar silahları da eski modeldi ve mühimmat yeterli değildi.[32] Israrlı talepler üzerine Almanya'dan tümen başına altı tane olmak üzere 75 mm.lik tanksavarlar gönderilmiştir.[33] Kanatlardaki savunmanın bir diğer zaafı da bu birliklerin çok uzun cephe hatlarını tutmakta olmalarıydı. Örneğin Romen 3. Ordusu 140 km.lik bir cephe hattını, Romen 4. Ordusu ise 270 km.lik bir cephe hattını tutuyordu.[27] İtalyan ve Macar orduları, iki Romen ordusu arasında yerleşti. Alman komutanlar bu birliklerin muharebe kapasitesini düşük buluyorlardı.[34] İtalyan askerler müttefikleri tarafından değersiz bulunuyor, sıklıkla korkaklıkla itham ediliyordu. Gerçekte muharebelerdeki başarısızlıkları silah ve teçhizatlarındaki yetersizlik yüzündendi. İtalyan silahları son derece kalitesizdi. Sınırlı sayıda tanksavar silahları vardı. El bombaların nadiren patlıyordu. Yüksek kalitedeki makineli tüfekler bu birliklere çok az sayıda verilmişti. Havan ve sahra topları düşük çaplı ve zayıftı. Tüfek ve makineli tüfeklerin aşırı soğuk havada düzgün çalışabilmesi için uzun süre ısıtılması gerekiyordu. Bu durumda da muharebe sırasında sıklıkla tutukluk yapıyorlardı. Alman birlikleri genel olarak, Kızıl Ordu'yla aylar süren çatışmalarda yıprandılarsa da daha iyi durumdaydılar. Stavka, yeni ordular kurarken Alman komutanlığı mevcut mekanize birliklerini korumaya çalışıyordu.Ayrıca Mayıs ve Kasım ayları arasında Mihver kuvvetleri taarruzu durumundayken Wehrmacht'ın ihtiyatında bulunan en seçkin iki tümeni Leibstandarte ve "Großdeutschland" Tümeni, Fransa'daki Anglo-Sakson çıkarması (Dieppe Çıkarması) karşısında Batı Avrupa'ya gönderilmişti.[36] Öte yandan Alman 6. Ordusu Stalingrad içindeki çatışmalarda büyük ölçüde zayiat vermişti. Aynı şekilde 22. Panzer Tümeni'nin, ağır silahlar yönünden durumu Romen 1. Zırhlı Tümeni'nden daha iyi durumda değildi.[38] Alman birlikleri de savunma cephesinde çok uzun bir cephe hattına yayılmış durumdadır. Örneğin 11. Kolordu, 100 km.ye varan bir cephe hattını savunmakla sorumluydu.
Kızıl Ordu
Alman taarruzunun Ağustos ayı sonlarında Volga kıyılarına ulaşan bir koridor açması, Stalingrad'ı savunan 62. Ordu ile kuzeydeki Sovyet birliklerinin temasını kesmişti ve aynı zamanda Stalingrad'ı kuşatmıştı. Ardından, Eylül ayı başlarında gerçekleşen Sovyet karşı taarruzları bu koridoru kesmeyi başaramadı. Eylül ayı ortalarıda hızlanan Mihver saldırıları da 62. Ordu'nun durumunu iyiden iyiye kötüye götürdü. Stalingrad'daki Mihver güçlerin kuşatılarak imha edilmesine ilişkin planlama, bu günlerde, 14 Eylül'de gündeme gelmiştir.
Kızıl Ordu'nun genel taarruz için bölgeye 1,1 milyon asker, 804 tank, 13.400 top ve havan ile bin kadar uçak getirdiği kabul edilmektedir.[1] Romen 3. Ordusu karşısında yer alan Sovyet kuvvetleri 5. Tank Ordusu, 21. Ordu ve 65. Ordu'dan oluşan bir kuvvettir. Mihver güney kanadı ise Sovyet Stalingrad Cephesi'nin 51. Ordusu, 57. Ordusu'na ilaveten 4. Mekanize Kolordu ve 13. Mekanize Kolordu'dur. Bu kuvvetler Romen 4. Ordusu cephesine taarruz edecek ve 5. Tank Ordusu ile Kalaç yakınlarında temas kuracaktır.[42] Sonuçta toplam olarak 11 ordu ve çeşitli bağımsız tank tugayları ve kolorduları bölgeye toplanmıştır.[39] Taarruz hazırlıkları planlandığı gibi yürütülemedi, bazı birliklerin bölgelerine intikalinde gecikmeler oldu. Bunun üzerine Stavka 8 Kasım'da çıkardığı bir emirle harekât tarihini ertelemiştir.[43] Bu arada Cephe birlikleri, bir karşı taarruzu göğüslemek için birkaç tatbikata katılmışlardır. Bu tatbikatlar ayrıca bir yarma hareketi ardından mekanize kuvvetlerle birlikte girişilecek ileri hareketi çalışmalarını da içermektedir.[44] Bu manevralar yanıltma-gizleme önlemleriyle maskelenmiştir. Bu önlemler, telsiz iletişiminin asgari düzeyde tutulması, bunun yerine kuryeler kullanılması, gizleme, gizlilik operasyonları, Moskova bölgesindeki askeri hareketliliğin arttırılması gibi yanıltıcı operasyonlar gibi önlemlerdir.[45] Yanıltıcı operasyonlara örnek olarak, dikkati yanlış yöne çekmek için inşa edilen tahkimatlar, asıl köprüleri dikkatten kaçıran Don üzerinde kurulan sahte köprüler verilebilir.[46] Öte yandan Kızıl Ordu asıl taarruzunun Doğu Cephesi'nin merkez kesiminde olacağı izlenimini güçlendirmek için Merkez Ordular Grubu cephesindeki saldırılar sıklaştırıldı ve bölgede göstermelik ama içi boş birlikler oluşturuldu.
Cepheye ayrılan 38 istihkam taburu, Volga üzerinden asker, mühimmat ve tankların taşınması işlerini üstlendi. Bir yandan da küçük çaplı keşiflerle yaklaşan taarruzun cephe hattı boyunca yapılacak yarma noktaları belirlendi. Volga üzerinden üç hafta içinde yaklaşık 111 bin asker, 420 tank ve 556 parça top Volga'dan karşıya geçirilmiştir.
General Vasilevski 17 Kasım gibi taarruz başlangıç tarihine çok yakın bir sırada Moskova'ya çağrılmıştır. Çağırılma nedeni, 4. Mekanize Kolordu Komutanı General Vasili Volski'nin doğrudan Stalin'e yazmış olduğu bir mektubudur. Mektupta taarruzu hazırlıklarının yetersiz olduğu belirtilmektedir.[48] General Volski, harekât için tahsis edilen kuvvetlerin durumu nedeniyle taarruzun başarısız olmaya mahkum olduğuna inanıyor ve harekâtın ertelenmesini ve yeniden düzenlenmesini ısrarla öneriyordu.[49] Birçok birliğe kışlık giysi dağıtılmamış olduğunu, pek çok Sovyet askerinin "komutanların sorumsuz tutumları nedeniyle" donarak öldüğünü belirtiyordu.[50] Her ne kadar Sovyet istihbaratı Mihver kuvvetlerin cephede mevzileniş düzeni hakkında olabildiğince bilgi toplamaya çalıştıysa da Alman 6. Ordusu'nun durumu hakkında yeterli bilgi elde edilememişti. Sovyet komutanlar harekâtın ertelenmemesi konusunda General Vasilevski'yi desteklediler. Stalin General Volski'yle doğrudan telefonla görüştü ve emir aldığında görevini tam olarak yapacağı sözünü aldı.
Sovyet planlaması
Planın oluşması
Stalingrad'a yönelik Alman taarruzu 22 Ağustos 1942 günü Don Nehri gerisindeki Sovyet savunmasını yarmış, 14. Panzer Kolordusu 23 Ağustos'ta Stalingrad kuzeyinde Volga Nehri kıyılarına ulaşmıştı. Sovyet hatlarında açılan bu koridorla Stalingrad'ı savunan 62. Ordu, bağlı olduğu Stalingrad Cephesi'nin diğer kuvvetlerinden tecrit edilmiş oldu.[54] Bu durum Stalingrad savunması için ağır bir tehdit oluşturuyordu. Stavka ve özellikle Stalin, Stalingrad'ın düşebileceği konusunda çok ciddi endişelere kapılmıştır. [55] Bu konuda alınacak önlemler dizisine bir başlangıç olarak Stalin, o tarihlerde Sovyet Batı Cephesi Komutanı olan[56] General Jukov'u 26 Ağustos tarihinde Baş Komutan Yardımcılığı'na atadı ve bir sonraki gün Stalingrad'a gönderdi. [57] General Jukov'un esas görevi, Volga'ya ulaşan Alman koridorunu ortadan kaldırmak için yapılacak taarruzun eşgüdümü olacaktı. [58] Taarruza 6 Eylül tarihinde başlandı [55] Ancak 11 Eylül'e kadar sürdürülen bu taarruzlardan bir sonuç elde edilemedi.[59] Bunun üzerine Moskova'da Stalin, Jukov ve Vasilevski'nin katıldığı bir toplantıda tüm Stalingrad'ı kurtarma amacıyla yeni bir plan üzerinde çalışma kararı alındı.[60]
Stratejik plan
Stalingrad'ta direnmeye devam edilecek ve Alman 6. Ordusu buraya bağlanacaktır. Ancak Uranüs Harekâtı, düşmana, hâlen çatışmaların sürmekte olduğu cepheden direkt bir taarruz yerine, kanat açıklarından taarruza başlayarak geniş bir çevirme yapılması şeklinde bir stratejiye dayanmaktadır. Ayrıca Stalingrad'daki Mihver kuvvetlere indirilecek bu darbenin, "güneydeki stratejik durumu" kesin olarak Kızıl Ordu lehine çevirecek çapta olmalıydı.[61] Bu bağlamda Uranüs Harekâtı, bir dolaylı tutum stratejisidir.
Plana göre, Stalingrad'da direnmeye devam edilirken kabaca hesaplamalara göre 45 günlük süre içinde[62] Stalingrad'ın kuzey ve güneyinde yeni ordular oluşturulacak, Cephe'ler yeniden düzenlenecektır. Bu cepheleri oluşturacak kuvvetler, güçlü topçu, tank, mekanize unsurlarla desteklenecek, ayrıca hava hakimiyeti kurabilecek güçte hava orduları oluşturulacaktır.
Her iki çeneyi oluşturan birlikler de iki koldan harekatı sürdürecekler, iç içe iki çember oluşturacaklardır. Gerçek anlamda çevirme harekatını gerçekleştiren iç tarafta kalan kol olacaktır, dış taraftaki kol, dışardan girişilecek bir yarma hareketini önlemek için pozisyon alacaktır.[63] Operasyonun ilk evresinde 6. Ordu'ya yönelik direk bir taarruz planlanmamıştır. Kuzey ve güney çeneler kapandıktan, dış çember sağlamlaştırıldıktan sonra Stalingrad'daki Alman birlikleri üzerine gidilecektir.
Operatif plan
Uranüs Harekâtı için de üç Cephe oluşturulmuştur. Bunlar, yeni tertiplenen ordulardan oluşan Güneybatı Cephesi ile hali hazırda var olan fakat yeniden yapılandırılan Stalingrad ve Don Cepheleridir.
Asıl taarruz, çevirme hareketinin kuzey çenesi tarafından, Korgeneral Vatutin komutasındaki Güneybatı Cephesi tarafından yapılacaktır. Güneybatı Cephesi, 25. Ordu, 5. Tank Ordusu ve 1. Muhafız Ordusu'ndan oluşmaktadır. Güneybatı Cephesinin bu çevirme hareketinde 1. Muhafız Ordusu, dış çemberi oluşturacak biçimde ilerleyecektir ve harekatın sağ kanadını örtecektir. Operasyon tamamlandığında yani Stalingrad Cephesi'yle Kalaç'da temas sağlandığında, 5. Tank Ordusu da 1. Muhafız Ordusu'nun oluşturduğu dış çembere yayılacaktır. Harekat bölgesi Don Nehri ile batıdaki kolu olan Çir Nehri arasındaki bölge olacak, kuvvetler tüm bu bölgeye yayılacaktır.[not 1]
Tüm harekat boyunca Güneybatı Cephesi, iki hava ordusu tarafından desteklenecektir.
Çevirme hareketinin kuzey çenesini oluşturacak olan kuvvetler, Don Nehrinin batı kıyıları boyunca mevzilenmiş 3. Rumen Ordusu mevzilerine taarruz edeceklerdir. STAVKA, bu ordunun, zayıf techizatlandırılmış olduğunu, yeterli tank ve top mevcudunun bulunmadığını, eğitim düzeylerinin de düşük olduğunu bilmektedir. Ayrıca, Doğu Cephesinin genelinde, Alman müttefikleri İtalyan, Rumen askerlerin, ciddi bir direnç göstermeyeceklerini hesaplamaktadır.
Stalingrad Cephesi ise harekatın güney çenesini oluşturacaktır. 51. Ordu, 57. Ordu ve 64. Ordu'dan oluşmaktadır. Kuzey batı yönünde taarruz ederek, bir yandan 4. Panzer Ordusu ile 6. Ordu'nun arasına bir kama gibi girecek, iki ordu grubunun temasını kesecek, esas olarak da çevirme harekatının güney çenesini oluşturacaktır. -4. Panzer Ordusu, kentin güneyinde, hem 6. Ordu'nun hem de Kafkasya'daki Alman birliklerinin kanat güvenliğini sağlayan önemli bir konumdadır- Hızla ilerleyerek Güneybatı Cephesi'yle Kalaç-na-Donu'da temas kuracaktır. 51. Ordu, dış çemberi oluşturacaktır. Stalingrad Cephesi, 8. Hava Ordusu tarafından desteklenecektir.
Don Cephesi, 65. Ordu, 24. Ordu ve 66. Ordu'dan oluşmaktadır, 6. Hava Ordusu tarafından desteklenecektir. Don Cephesi, harekatın esas unsurlarından değildir, yardımcı operasyonları icra görevini üstlenmiştir. Esas görevi, kuşatılması amaçlanan Alman kuvvetlerinin kuzey cepheleri boyunca taarruz ederek onları toparlamak, sabitlemekdir. Böylece, aynı zamanda Güneybatı Cephesinin sol kanadını örtmüş olacaktır.