DEHB teşhisi konulmuş 157 yetişkin üzerinde yapılan bir araştırmaya(1) göre, hepsinin işleyen belleğinde bir problem olduğu tespit edilmiş. Bu, 157 kişinin aldığı bilgiyi işlemekte ve sonrasında bunu kullanmakta zorluk yaşadığı anlamına geliyor. Halbuki uygulanan IQ testinde hepsi 120 ya da üzeri puan almışlar. Yani birçok kişiden daha yüksek, hatta yüksek zeka olarak tanımlanabilecek bir IQ. Bu örnek grubundakilerin çoğunun küçükken DEHB’li olduğu anlaşılmamış, ancak yetişkin birer bireyken DEHB’li teşhisi konan kişilermiş. Maalesef çoğu, DEHB konusunda herhangi bir tedavi uygulanmadığı için okuldayken birçok sorun yaşamış ve bu yaşadıkları sorunlardan dolayı pes edip okulu bırakmış kişiler!
Yine 117 yüksek IQ’lu çocuk ve ergen üzerinde yapılan araştırma(2) bu üstün zekalı öğrencilerin sosyal ilişkilerde zorlandıkları ve okul hayatlarında sıkıntılar yaşadıklarını gösteriyor. Zeki olmanın kişileri DEHB’li olmanın getirdiği sıkıntılardan koruyacağı düşünülüyor. Ancak bu araştırma, bunun hiç de böyle olmadığını gösteriyor.
Yani evet, tembel, aptal, beceriksiz görünen birisi pekala yüksek bir IQ’ya sahip olabilir. Zira IQ testleri, kişinin akıllı olup olmadığını ortaya koyarken, yaratıcılık, motivasyon, duygu durum, uyum becerileri ve motor yetenekleri hakkında hiçbir bilgi vermemektedir. DEHB’lilerin de tek eksiği, mevcut olan becerileri birbirine bağlayabilmek olduğuna göre yüksek IQ’lu olup bunu gösterememeleri doğaldır. Başka bir deyişle, DEHB’lilerin aslında kapasitesi mevcut ama DEHB’li olmanın getirdiği odaklanma, başladığı işi bitirme, duyduğunu ve okuduğunu akılda tutma gibi konularda yaşadığı sorunlar sebebiyle bu kapasiteyi gösteremiyorlar.
Bu 117 üstün zekalı öğrenci üzerinde yapılan araştırmada üzerinde durulan 5 başlık şöyle:
1. Kişinin DEHB’li olması demek hiperaktif olması ya da davranış bozuklukları göstermesi anlamına gelmez mi?
Hayır. Son 20 yılda yapılan araştırmalar gösteriyor ki, kişi DEHB belirtileri göstermesine rağmen hiperaktivite ya da davranış bozukluğu görülmeyebilir. Artık DEHB’nin yönetici işlevlerin düzenli çalışmamasından kaynaklandığı ve bunun da zihnin diğer faaliyetlerini etkilediği için sıkıntılar yarattığı biliniyor.
2. Bir kişi hem çok zeki, hem de aynı zamanda DEHB’li olabilir mi?
Araştırmaya katılan çocuklar yaşıtlarıyla karşılaştırıldıklarında, “zeki olmadıkları” sonucuna değil, mevcut zekalarını yaptıkları işlerde ve diğer insanlarla ilişkilerinde kullanamadıkları sonucuna varılmıştır.
3. Bir çocuk, ilkokulda takdirlik bir öğrenciyken, ortaokul, lise veya üniversitede sorunlar yaşayıp, derslerinden kalır mı?
Daha önceki yazılarımda da DEHB’liler için adım adım bir program oluşturmanın yaşadıkları sıkıntıların üstesinden gelmelerine yardımcı olduğunu, halbuki serbest bırakınca nereden başlayacaklarını, nasıl yapacaklarını bilemeyip kitlenip kaldıklarını belirtmiştim. İlkokulda hem öğretmenler, hem de veliler çocuklarla daha ilgilidirler; ödevler takip edilir, destek verilir, zorlandıkları kısımlarda yol gösterilir. Ancak daha üst sınıflarda, öğretmen artık sadece anlatandır, genç anlatılanı işleyip kullanmak için kendisiyle baş başadır. Veliler de desteğini çekmiştir. Bu sebeple yapı oluşturulduğu zaman başarılı olan zeki ve DEHB’li çocuk, bu yapıyı kendisinin oluşturması beklendiğinde başarısız olabilir. Tabii planlama, organizasyon becerisi kazanmadıysa.
4. Bir kişi spor, video oyunları, resim veya müzik söz konusu olduğunda odaklanma sorunu yaşamazken, bunun dışındaki konulara neden yeterince odaklanamaz?
Araştırmaya katılan çocuklara neden bazı aktivitelerde uzun bir süre odaklarını koruyabilirken, önemli buldukları diğer aktivitelerde hemen konudan kopup kopmadıkları sorulduğunda, gerçekten ilgilerini çeken bir konuysa odaklanma sorunu yaşamadıklarını, ancak eğer konu ilgilerini çekmiyorsa, önemli olduğunu bilseler bile bir türlü konsantre olamadıklarını belirtmişler. Bilimsel olarak da odaklanma ve yönetici işlevleri harekete geçirme kapasitesinin dopamin salgılanmasına bağlı olduğu biliniyor. Ve maalesef dopamin salgılamak istemli olarak yapılan bir aktivite değil.
5. DEHB’li çocuklar büyüdükçe DEHB’nin üstesinden gelebilirler mi?
Daha önceki yıllarda, DEHB sadece hiperaktivite ile ilişkilendirildiği için, sadece çocuklarda görüldüğüne inanılıyordu. Bu sebeple çoğu kişide 14 yaş sonrasında etkilerini kaybettiği sanılıyordu. Halbuki uzun dönemli araştırmalar gösteriyor ki, DEHB teşhisi konmuş çocukların %70-80’i yetişkin olduklarında dikkat eksikliğiyle ilgili belirtileri ve yönetici işlev sıkıntılarını taşımaya devam ediyorlar. Yukarıda özetlenen ve 157 yüksek IQ’lu yetişkin ile yapılan araştırmanın, 117 çocuk ile yapılan araştırma ile aynı sonuçları vermesi de bunun bir göstergesi. Aslında olan sadece şu: DEHB’liler yaşları ilerledikçe, DEHB’li olmanın getirdiği sıkıntılarla baş etmeyi öğrendikleri, değişik taktiklerle ve belki ilaçla bu sorunları bertaraf edebildikleri için, yetişkin olduklarında DEHB’nin geçtiği zannediliyor.
Aslında sonuç, durumu bilip ona göre tedbir almaya geliyor. İçinde cevher barındıran, ama o cevheri ortaya çıkaramayan DEHB’lilere bir ışık tutmaya, yaşadıkları sıkıntıları fark edip destek olmaya. Bu saklı hazinenin izini sürüp onu gün ışığına çıkaracak desteği verebildiğimizde, DEHB’lilerin zekalarıyla ilgili bu önyargıları da yıkmış oluruz.
Yazı: Elgiz Henden
Yine 117 yüksek IQ’lu çocuk ve ergen üzerinde yapılan araştırma(2) bu üstün zekalı öğrencilerin sosyal ilişkilerde zorlandıkları ve okul hayatlarında sıkıntılar yaşadıklarını gösteriyor. Zeki olmanın kişileri DEHB’li olmanın getirdiği sıkıntılardan koruyacağı düşünülüyor. Ancak bu araştırma, bunun hiç de böyle olmadığını gösteriyor.
Yani evet, tembel, aptal, beceriksiz görünen birisi pekala yüksek bir IQ’ya sahip olabilir. Zira IQ testleri, kişinin akıllı olup olmadığını ortaya koyarken, yaratıcılık, motivasyon, duygu durum, uyum becerileri ve motor yetenekleri hakkında hiçbir bilgi vermemektedir. DEHB’lilerin de tek eksiği, mevcut olan becerileri birbirine bağlayabilmek olduğuna göre yüksek IQ’lu olup bunu gösterememeleri doğaldır. Başka bir deyişle, DEHB’lilerin aslında kapasitesi mevcut ama DEHB’li olmanın getirdiği odaklanma, başladığı işi bitirme, duyduğunu ve okuduğunu akılda tutma gibi konularda yaşadığı sorunlar sebebiyle bu kapasiteyi gösteremiyorlar.
Bu 117 üstün zekalı öğrenci üzerinde yapılan araştırmada üzerinde durulan 5 başlık şöyle:
1. Kişinin DEHB’li olması demek hiperaktif olması ya da davranış bozuklukları göstermesi anlamına gelmez mi?
Hayır. Son 20 yılda yapılan araştırmalar gösteriyor ki, kişi DEHB belirtileri göstermesine rağmen hiperaktivite ya da davranış bozukluğu görülmeyebilir. Artık DEHB’nin yönetici işlevlerin düzenli çalışmamasından kaynaklandığı ve bunun da zihnin diğer faaliyetlerini etkilediği için sıkıntılar yarattığı biliniyor.
2. Bir kişi hem çok zeki, hem de aynı zamanda DEHB’li olabilir mi?
Araştırmaya katılan çocuklar yaşıtlarıyla karşılaştırıldıklarında, “zeki olmadıkları” sonucuna değil, mevcut zekalarını yaptıkları işlerde ve diğer insanlarla ilişkilerinde kullanamadıkları sonucuna varılmıştır.
3. Bir çocuk, ilkokulda takdirlik bir öğrenciyken, ortaokul, lise veya üniversitede sorunlar yaşayıp, derslerinden kalır mı?
Daha önceki yazılarımda da DEHB’liler için adım adım bir program oluşturmanın yaşadıkları sıkıntıların üstesinden gelmelerine yardımcı olduğunu, halbuki serbest bırakınca nereden başlayacaklarını, nasıl yapacaklarını bilemeyip kitlenip kaldıklarını belirtmiştim. İlkokulda hem öğretmenler, hem de veliler çocuklarla daha ilgilidirler; ödevler takip edilir, destek verilir, zorlandıkları kısımlarda yol gösterilir. Ancak daha üst sınıflarda, öğretmen artık sadece anlatandır, genç anlatılanı işleyip kullanmak için kendisiyle baş başadır. Veliler de desteğini çekmiştir. Bu sebeple yapı oluşturulduğu zaman başarılı olan zeki ve DEHB’li çocuk, bu yapıyı kendisinin oluşturması beklendiğinde başarısız olabilir. Tabii planlama, organizasyon becerisi kazanmadıysa.
4. Bir kişi spor, video oyunları, resim veya müzik söz konusu olduğunda odaklanma sorunu yaşamazken, bunun dışındaki konulara neden yeterince odaklanamaz?
Araştırmaya katılan çocuklara neden bazı aktivitelerde uzun bir süre odaklarını koruyabilirken, önemli buldukları diğer aktivitelerde hemen konudan kopup kopmadıkları sorulduğunda, gerçekten ilgilerini çeken bir konuysa odaklanma sorunu yaşamadıklarını, ancak eğer konu ilgilerini çekmiyorsa, önemli olduğunu bilseler bile bir türlü konsantre olamadıklarını belirtmişler. Bilimsel olarak da odaklanma ve yönetici işlevleri harekete geçirme kapasitesinin dopamin salgılanmasına bağlı olduğu biliniyor. Ve maalesef dopamin salgılamak istemli olarak yapılan bir aktivite değil.
5. DEHB’li çocuklar büyüdükçe DEHB’nin üstesinden gelebilirler mi?
Daha önceki yıllarda, DEHB sadece hiperaktivite ile ilişkilendirildiği için, sadece çocuklarda görüldüğüne inanılıyordu. Bu sebeple çoğu kişide 14 yaş sonrasında etkilerini kaybettiği sanılıyordu. Halbuki uzun dönemli araştırmalar gösteriyor ki, DEHB teşhisi konmuş çocukların %70-80’i yetişkin olduklarında dikkat eksikliğiyle ilgili belirtileri ve yönetici işlev sıkıntılarını taşımaya devam ediyorlar. Yukarıda özetlenen ve 157 yüksek IQ’lu yetişkin ile yapılan araştırmanın, 117 çocuk ile yapılan araştırma ile aynı sonuçları vermesi de bunun bir göstergesi. Aslında olan sadece şu: DEHB’liler yaşları ilerledikçe, DEHB’li olmanın getirdiği sıkıntılarla baş etmeyi öğrendikleri, değişik taktiklerle ve belki ilaçla bu sorunları bertaraf edebildikleri için, yetişkin olduklarında DEHB’nin geçtiği zannediliyor.
Aslında sonuç, durumu bilip ona göre tedbir almaya geliyor. İçinde cevher barındıran, ama o cevheri ortaya çıkaramayan DEHB’lilere bir ışık tutmaya, yaşadıkları sıkıntıları fark edip destek olmaya. Bu saklı hazinenin izini sürüp onu gün ışığına çıkaracak desteği verebildiğimizde, DEHB’lilerin zekalarıyla ilgili bu önyargıları da yıkmış oluruz.
Yazı: Elgiz Henden